orijinal adı: příliš hlučná samota
yazar: bohumil hrabal
yayım yılı: 1976
35 senesini kitaplarla geçirmiş bir insanın ilginç yaşam öyküsünü anlatan eser, aslında bir otobiyografidir. okurları tarafından üzerine düşünülmesi gereken önemli bir eser olduğu dile getirilmiştir.
yazar: bohumil hrabal
yayım yılı: 1976
35 senesini kitaplarla geçirmiş bir insanın ilginç yaşam öyküsünü anlatan eser, aslında bir otobiyografidir. okurları tarafından üzerine düşünülmesi gereken önemli bir eser olduğu dile getirilmiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ivan dimitriç" tarafından 03.05.2021 11:38 tarihinde açılmıştır.
1.
çek yazar, bohumil hrabal tarafından 1976 yılında yayınlanan kitap.
milan kundera'nın en sevdiği yazar olan bohumil hrabal'ın bu kitabı, uzun zamandır okuduğum en zor kitap oldu. 88 sayfaya insan nasıl olur da bu kadar çok şey sığdırır anlamak mümkün değil.
"...sonunda evime vardım işte, yarı gölgede, bir sandalyeye oturmuşum, başım öne sarkmış, nemli dudaklarımın dizlerime değdiğini hissediyorum, ancak bu şekilde şekerleme yapabilirim. bazen orada öylece, gece yarısına kadar tortop olmuş bir şekilde kalırım, uyanır, başımı kaldırırım, dizlerimin hizasında pantalonum salyaya batmıştır çünkü iyice iki büklüm olmuş, iyice tortop oturmuşumdur, tıpkı kışın küçük bir kedi gibi, sallanan koltuğun ahşap ayağı gibi; kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım; ilksizlik ve sonsuzluğun don kişot’uyum biraz, ilksizlik ve sonsuzluğun benim gibilere karşı bir zaafı var galiba."
"bu dünyada gördüğüm her şey eşzamanlı bir git-gel içinde deviniyor, her şey ilerliyor ve birden her şey geri çekiliyor, tıpkı bir demirci körüğü gibi, tıpkı kırmızı ve yeşil düğmelerin kumanda ettiği presim gibi, ağır aksak her şey kendi karşıtına doğru kayıyor, bu sayede de dünyada işler aksamıyor."
milan kundera'nın en sevdiği yazar olan bohumil hrabal'ın bu kitabı, uzun zamandır okuduğum en zor kitap oldu. 88 sayfaya insan nasıl olur da bu kadar çok şey sığdırır anlamak mümkün değil.
"...sonunda evime vardım işte, yarı gölgede, bir sandalyeye oturmuşum, başım öne sarkmış, nemli dudaklarımın dizlerime değdiğini hissediyorum, ancak bu şekilde şekerleme yapabilirim. bazen orada öylece, gece yarısına kadar tortop olmuş bir şekilde kalırım, uyanır, başımı kaldırırım, dizlerimin hizasında pantalonum salyaya batmıştır çünkü iyice iki büklüm olmuş, iyice tortop oturmuşumdur, tıpkı kışın küçük bir kedi gibi, sallanan koltuğun ahşap ayağı gibi; kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım; ilksizlik ve sonsuzluğun don kişot’uyum biraz, ilksizlik ve sonsuzluğun benim gibilere karşı bir zaafı var galiba."
"bu dünyada gördüğüm her şey eşzamanlı bir git-gel içinde deviniyor, her şey ilerliyor ve birden her şey geri çekiliyor, tıpkı bir demirci körüğü gibi, tıpkı kırmızı ve yeşil düğmelerin kumanda ettiği presim gibi, ağır aksak her şey kendi karşıtına doğru kayıyor, bu sayede de dünyada işler aksamıyor."
devamını gör...
2.
çek yazar bohumil hrabal imzalı 118 sayfalık otobiyografik eserdir.
okumak isteyen olursa diye linkini bırakacağım.
buradan
otuz beş yıldır atık kâğıt işinde çalışıyorum, bütün love story'm bu benim.
otuz beş yıldır kitapları ve atık kâğıtları presliyorum, otuz beş yıldır, ağır ağır, harflerin kirine pasına bulanıyorum, öyle ki ansiklopedilere benziyorum artık bunca zamandır üç tonu bulmuştur preslediğim ansiklopediler.
hem taze ve serin hem de durgun suyla dolu bir testiyim ben, güzel düşüncelerden bir ırmağın içimden akıvermesi için biraz eğilmem yeterli. kendime rağmen bilgi sahibi oldum, kendi düşüncelerimle kitaplardan okuduklarımı birbirinden ayırdetmeyi bile beceremiyorum ama otuz beş yıl boyunca, beni çevreleyen dünyaya işte böyle bağlı kaldım.
okumak isteyen olursa diye linkini bırakacağım.
buradan
otuz beş yıldır atık kâğıt işinde çalışıyorum, bütün love story'm bu benim.
otuz beş yıldır kitapları ve atık kâğıtları presliyorum, otuz beş yıldır, ağır ağır, harflerin kirine pasına bulanıyorum, öyle ki ansiklopedilere benziyorum artık bunca zamandır üç tonu bulmuştur preslediğim ansiklopediler.
hem taze ve serin hem de durgun suyla dolu bir testiyim ben, güzel düşüncelerden bir ırmağın içimden akıvermesi için biraz eğilmem yeterli. kendime rağmen bilgi sahibi oldum, kendi düşüncelerimle kitaplardan okuduklarımı birbirinden ayırdetmeyi bile beceremiyorum ama otuz beş yıl boyunca, beni çevreleyen dünyaya işte böyle bağlı kaldım.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/01/17/1uugcdjuykx4lbit-t.jpg)
devamını gör...
"gürültülü yalnızlık" ile benzer başlıklar
yalnızlık
859