hayal gücü

zihnin hayal yaratma yetisi, düş gücü, imgelem, (bkz: muhayyile). ünlü icatların veya eğlence ürünlerinin birçoğu kişilerin hayal gücü yeteneği sayesinde ortaya çıkmıştır.

yakında "büyük ikramiye bana vursa" altında ülkenin hatırı sayılır vatandaşı tarafından kullanılacak güç.

çocuk yaşta kazanılması önemli olan.
belirli bir yaştan sonra hayal gücü edinebilmek gerçekten çok ama çok zor.
ufkunuzu geliştirmek için 4 ile 14 yaşları arası en uygun yaşlardır.

insanın çocukluk döneminde sahip olduğu fakat büyüdüğünde kaybetmeye başladığı yetenek.

hayatımız boyunca, deneyimleyebileceğimiz şeylerin sayısı oldukça az. ölümsüz değiliz, ortalama 60-70 yıl gibi bir ömrümüz var. dünyadaysa gerçekten yapılabilecek bir çok şey var. biz bu daracık zamanda, çok az ve değersiz şeylerle ilgileniyoruz. heppimiz üç aşşağı beş yukarı aynı hayatları yaşıyoruz. standart, kalıp bir yaşam biçimi var bize dayatılan, heppimiz bu kalıbın içine sığmaya çalışıyoruz.

herkesin, dolu dolu yaşamak için imkanları elverişli olamayabilir. ama bu deneyimlemekten mahrum kalacağımız anlamına gelmez. düşlerle gerçekler arasında hiç bir fark yoktur. aynı tadı vermiyor diye düşunenlerin, imgeleme konusunda yetenekli olmadığı aşikar, oysa düşler, gerçek dediğimiz bu algıdan daha güçlü hisler uyandırır. zaten bizi bu hayatta bir şeyler yapmaya iten düşler değil mi onları somutlaştırma çabamız. hayallerimizi paylaşma arzumuz, onlara tutkuyla bağlı olduğumuzu göstermez mi.

geçmiş bir yaşanmışlıkla, geçmişte kurulan bir hayal, şimdiki zamanda ikisi de birer anıdır. siz, fiziksel olarak bir mekanda bulunmayı, gerçeklik olarak kabul ediyorsunuz. oysa zihin mekana sığmaz, kendi iç dünyanızda başka bir alemde bulunmayı, çocukça kabul ediyorsunuz. yaşmak salt dokunmak mıdır, çıplak gözle görmek midir. yoksa hissettiklerimiz mi gerçek, düşleriniz kadar sizi heyecanlandıran, tahrik eden bir "gerçek" le karşılaştınız mı bu hayatta. bir ressamın baktığı manzarayı resmetmesi size ne anlatıyor. karşınızdaki manzara gerçek ve tuvale çizilen manzara sahte mi (link: sizce : ) .

tanrısal bir özelliktir. yaratma yetisi bahşeder.

gömleğinin düğmelerini açmış fantezi.

rüyaların sınırsızlığıdır.

kuvvet cinsinden değeri sıfır newton olan güçtür..

kurbağaların rezilliklerini bilen bizleri çok da ırgalamayan şey. hepsi birer prens olurken yavaşça dışarıdan gözlemlemek bitmek bilmeyen çileyi. sonra güm güm güm prensler tekrar kurbağalara dönüşür. kısıtlı hayal gücünün ürünü düşünceler silsilesinde bu akşam, bu düştü şapkamızdan. saygılar.
t:dünyanın mucizelerinden biri.

gerçek dünyadan kısa bir süreliğine kaçış. ancak geri dönüşte daha iyi bir sen

olumsuz durumlara odaklanıp takıntılı hale gelmesi durumunda hayatı cehenneme çevirebilecek zihinsel yetenek.

yapılması gereken ilk şey fazla işlek bir hayal gücünüzün ve zaman zaman, hatta çoğu zaman gerçeklikten kopmaya müsait bir beyin yapınızın olduğunun farkına varmaktır.

kafamızda tasarladığımız herşeydir. tanımı budur. ama daha fazlası vardır. insanın başka dünyalara gitmesidir.

insanı insan yapan özelliği.

sınırları olmayan bir okyanus.

(bkz: muhayyile)

uzay boşluğu kadar derin, sınırsız ve eşsiz.

eleştirdiğim olgudur: hayalin gücü olsa hayal olarak kalmazdı.
: sana 1000 tl verdiğimi hayal ediyorum.
: burcu nun beni deli gibi sevdiğini hayal ediyorum.
: şu an kendimi aspen de ultra lüks bir kayak merkezinde kayak yaparken hayal ediyorum.
ne güç ama...

hayal gücü yaratma değildir, gördüğümüz, duyduğumuz şeyleri parçalayarak yeniden birleştirip özgün bir tarz oluşturmaktır. mesela yeni bir renk yaratabiliyor muyuz zihnimizde? hayır.

gördüğüm bir yazıda tamamen netleşti hayal gücünün aslında mantıkla da alakalı olduğunu. sen ne kadar çok yönlüysen zihnin de her bakımdan daha çok açılır. hayal gücü kapasitesi de artar, mantık da aslında.

asıl birebir kopyalamak onlar taklit oluyor. esinlenme de o fikrin ana kaynağından gitmektir.

edit: yaratma kelimesi farklı özgün tarz oluşturmak anlamında kullanılabilir de gerçek anlamda yaratma kelimesine eleştiri yapmışım.

oldurmaya ilk adımdır.

-siz bazı seyelere bakar ve "olmaz" dersiniz, ben bazı seylere bakar ve "neden olmasın?" derim.
bernard shaw