hayata dair ilginç tespitler

birini bir kere affederseniz her zaman hata yapmaya devam eder. çünkü sek salak olduğunu için hata yapmaktan çekinmeyecek. ama sizde ondan daha salak olduğunuz için yeniden affedeceksiniz. sonsuz bir döngü..

yaşadığımız hayatta, her tutunamayan garip değildir ama; her garip, tutunamayandır. o garipler de zekâları, yetenekleri yetmediği için değil, yaşam mantıkları, bu dünyanın yaşam mantığına uymadığı için "dışarıda" kaldılar.

birisiyle beklenmedik şekilde çok paylaşımda bulunduktan sonra insan biraz soğuyor.

içimizden şu adam sussa da rahatlasam dediğinizde, o adam her seferinde susmuyor. bu mutlak bir gerçek.

tespit mi tecrübe mi bilmiyorum.

bir kişiye ( bu arkadaş olur, sevgili olur vs ), değer verdiğinizi fazla gösterince, bunu suistimal etmek gayet mümkün olabiliyor.

bir tane bile ilgincine denk gelemedim entrylerde oğlum hepiniz mi dümdüz yaşıyorsunuz?

baba otoriter ailelerin çocukları firlamadir genelde.

benim gibi yakışıklı erkekler genel olarak yalnız olurken aşırı çirkin erkeklerin hep sevgilisi oluyor. niye öyle anlamadım.

slav dillerindeki tüm kadın isimleri "a" harfi ile biter.

insan tanımaya korkar olmamızdır. bunun nedeni birçok şeyin dışarıdan daha saf ve temiz olmasıdır

bir söz var; "her arayan bulur mu bilinmez ama bulanlar yalnızca arayanlardır."
youtube'da "42'nin gizemi" başlıklı barış özcan videosunu izlerseniz şu konuyla karşılaşacaksınız; doğru soruyu sormak.
hepimiz hayatta herhangi bir şeylerin arayışı bekleyişi içindeyiz. fakat cevap yalnızca soru sormaya cesareti olanlara geliyor. soru sormak cevaba hazır olmak demektir. eğer cevap bulamıyorsak doğru soruyu sormuyoruz demektir.
eğer bir şey sorulabiliyorsa herhangi bir yerde ve zamanda mutlaka cevabı vardır.
ilginç olan şu ki; bazı cevaplar gerçekten hiç ummadığımiz zamanlarda ummadığımiz kişilerden geliyor. demek bu cevaba bugün ihtiyacım varmış diyip kalıyorsunuz. bugün tam da bunu yaşadım, daha önce de birçok kez rastladığım gibi. hayat gerçekten sürprizlerle dolu...

son zamanlarda yapilan haberler ve çevremizden duyup gördüğümüz evlilikler nedeniyle artık kadınların evlilik yapmak istememeleri. bu ilginç olmasa da bir tespit. bunun yanında bu sebep ile beraber günümüz teknolojisinde kadinlarin kendi kemik iliğinden yalnızca kız olmak şartı ile üreyebildiklerini ele alırsak tahminimce 20 yıl sonra erkek ırkında azalmalar meydana gelecek ve bilim kurgu filmleri gerçekleşecek. bu da ilginç olmayan tespitimin muhtemel sonucu.
ıyi akşamlar...

tespit ilginc degil* ama ilginc bi sekilde tespit ettim bunu. tramvaya her bindigimde deniz goren taraftan gitmek istedigim icin o tarafin koltuklarina oturuyorum. bazen bos bulamiyorum tabi ve diger tarafa uzgun uzgun oturmak zorunda kaliyorum. ama fark ettim ki istedigim tarafa oturdugumda da yolu ve denizi izlemek yerine telefonumla oynuyorum hic bakmiyorum bile oraya. burdan da elimizde olan seylerin kiymetini anca olmadigi zaman anladigimizi cikardim.

" hiç çoban koyunu güder mi dağda, olmasa gözleri süt, yoğurt, yağda. "
âşık seyrani

yalnızlığı ile barışık, kendine yeten ve mutlu bir birey olabilirseniz eğer, bu hayattaki en büyük zincirlerinizden biri kırılmış demektir. mutluluk insanın kendi içindedir, asla başkalarında aranamaz. hiç kimsenin çıkıp gelip sizi mutlu etmesini beklemeyin. zaten o iç huzurunu yakaladıysanız,başkalarının sizin hayatınızda çok da önem arz etmediğini fark edeceksiniz. kendinize yetmeyi, kendinizi oyalamayı, kendi kendinize gülüp eğlenmeyi öğrenin. hayatınıza gireni misafir, gitmek isteyeni de yolcu edin. unutmayın, yalnızlık herkesin evinde, kapının arkasına saklanmış bir gün ‘ceeee’ diye ortaya çıkacak bir arkadaş… ya onunla kavga edeceksiniz,ya da bu oyuna katılıp onunla oynayacaksınız.
seçim sizin.

olacak diye korktuklarınız olmaz, olmayacak diye emin olduklariniz olur.

öleceğini bile bile yaşayan yegane canlı insandır.

bütün kesikler iz bırakır.

giysilerdeki yamalar, bir eksikliği kapatır, ama hep hatırlatarak.