hayvan çiftliği

şeklindeki ifadesi ile tanınan, çok kısa, veciz bir roman. işçi-emekçilerin direnişiyle başlayıp bazılarının aralarından sıyrılarak yeni diktatörlüğe dönüşmesini okuyoruz.

kitap kısa da olsa insanlarla olan versiyonunu çokça defalar tecrübe ettiğimiz için "yok artık" dedirtmektedir.

çevremdeki istisnasız herkesin çocuk kitabı sandığı kitaptır. sebebi elbette kitabın sadece kapağına bakmış olmalarıdır. bu durum bile kitabın içeriğini haklı çıkarır niteliktedir.

hayvan çiftliği | george orwell (eric arthur blair )

hayvanlar "bütün hayvanlar eşittir" yasasına inanmakta diretseler de, iş öyle değildi. diğer hayvanlar canları pahasına çalışırken domuzlar ve köpekler hiç çalışmadan yiyip içiyor ve keyiflerine bakıyorlardı.
insanlara olan kinlerinin sebebi, hayvanlara zulüm etmeleriydi.
ama aslında kendileri de kendilerine zulüm etmekteydi.
koyunlar sürekli: "dört ayak iyi, iki ayak kötü." diye melerken, birdenbire kendileri (hayvanlar) için bencilce olduğunu düşündüğüm, "dört ayak iyi, iki ayak daha iyi." kelimelerini melemeye başladılar. üstelik sırf dikdatör domuzlar iki ayak üzerinde durmaya yeltendiler diye!
insan hayvanın düşmanıydı, evet ama aklı ve nefsi olan her varlık diğer varlıkların üzerine basarak bencilce yol kat etmeye çalışırken birbirlerine dostluk mu yapıyorlardı?
peki, o zaman bu durumda hayvan, hayvanın dostu mu oluyordu?
artık "bütün hayvanlar eşit, fakat bazıları daha eşit" ti.
1945 yılında ingiliz edebiyat eleştirmeni yazar eric arthur blair ya da daha çok bilinen takma adıyla george orwell tarafından yazılan ve stalinizme eleştiri yapılan bir kitaptır.

.

george orwell'ın bana göre en iyi kitabıdır bende yeri ayrıdır
fablımsı bir tarzda yazıp tarihi kişilikleri hayvanlar üzerinden mükemmel bir şekilde anlatmış
birlik içinde insanların olan hakimiyetine son vermeleri ilk başta birlik içinde refah ve güvenliğe ulaşmak için yoğun çabalar. gelen yozlaşma yönetici kadro olan domuzların kendi çıkar ve zevkleri için birbirlerine düşmesi sistemi tek bir mutlak yönetici olan hale getirmeleri ve her şeyin sonunda kovdukları insanların yerine onlar gibi yaşayan domuzları geçirdiklerini fark eden garibim çiftlik sakinleri. aslında sscb'nin kısa bir özeti orwell sosyalizm karşıtlığı açıkça belli oluyor ki diğer eseri (bkz: 1984) de bu ütopyanın ne hale gelebileceğini yazmıştı

george orwell in zamani hiç geçmeyen, hangi donem okunursa okunsun, okunduğu zamanı anlatan kült eseri.. bence oy vermeden 1 ay önce herkesin zorunlu okuyup, yorumlayip ve uzerine düşünmesi zorunlu kılınması gereken bir kitap. yanlış manipule edilmeyi ve dogruya inanmaktansa, inanilan doğrunun peşinden gitmenin yanlışlığını kitap bittiginde okuyucunun yüzüne çok net çarpıyor.

okuduğunuzda gerçek hayatla aynı olduğunu göreceksiniz bir hayvan çiftliğinde domuzların ayaklanmayı başlatıp çiftliği ele geçirdikten sonra arkadaşlarını yarı yolda bırakmasını anlatan sürükleyici bir kitap.

bence baya iyi kitap.. bazı çok bilmişler çıkıyor ve sundukları tez şu napolyon gerçek hayatta ki napolyona değilde staline benziyormuş vayy bee bu işte baya ustasın dostum.. imgesel bi dil var ortada adam sana stalini direk stalin olarak vermez..

tiyatroda oyununu izlediğim kitaptır. toplumsal fayda için çıkılan yollarda, şahsi rant için toplumun kullanılışını görebilirsiniz. tabi oylarınızı bunu düşünerek verin. dipnot olarak yani. güzel kitaptır.

gayet sade bir anlatımla gerçekleri yüzünüze çarpan ve "domuzu haram diye yemedik ama haramı domuz gibi yedik." sözünde haramı domuz gibi yedireni ifşa eden bir kitap.
oradaki düzende(!) onların pek bir aklı ve iradesi yoktu. yani onu yaşamaları normal ama insanda bunlar barınırken yine aynı şeylerin yaşanması normal mi?..
ah(!) kuzu ve öküzler...

yaklaşık 5 gündür okuyorum ve sonuna gelmek üzereyim. kitaptaki hayvanları, günümüz siyasetine koysak kesinlikle sırıtmaz ve ülkenin %90'ının bu değişimi fark edeceğini dahi sanmıyorum.

stalin dönemi vs. deniyor. uzağa gitmeyin, günümüz türkiye siyaseti işte. yemin ederim zerre farklılık yok.

bence tam olarak, dinin sistematiğini, dincileri ve din baronlarını (hacı hoca şıh şuh) ve nasıl çalşıtıklarını sistemlerini, kah hiciv kah drama yoluyla anlatmaya çalışmış, üstü açık bir şekilde din de budur, komünizm de budur deseydi, başına büyü iş açacaktı, kah kedinin, kah kuşun ağzından söyletmiş ve maalesef özellikle de 3 cü dünya ülkelerinde şekilde aynen böyle.

"hayvan çiftliği" george orwell'in bir politik alegori eseridir. kitap, sovyetler birliği'nin 1917 devrimi'nden sonraki dönemi ele alarak totaliterizmi ve iktidarın kötüye kullanılmasını eleştirir. hayvanlar, insanlara karşı ayaklanarak kendi çiftliklerini kurarlar, ancak zamanla lider domuzların güç açlığı ve ihanet yoluyla insanlara benzer bir yönetim biçimine dönüşmesini gösterir. orwell, eserinde güç, propaganda ve manipülasyon konularına vurgu yaparak totaliter rejimlere karşı bir uyarıda bulunur.

domuzlar (napoleon, snowball): sovyet liderlerini temsil ederler. başlangıçta devrimi savunurlar, ancak zamanla iktidar açlığına kapılıp kötüleşirler.
boxer: işçi sınıfını simgeler. sadık ve güçlüdür, ancak yöneticilerin onu sömürmesi ve nihayetinde terkedilmesi, emekçi sınıfın sömürülmesini temsil eder.
benjamin: esasen eleştirel bir eşek olan benjamin, olayları görmesine rağmen duyarsız kalmasıyla bilinir. insan doğasındaki umutsuzluğu ve eleştiriyi simgeler.
bay jones: çiftlik sahibi olan bay jones, çar'ı temsil eder. devrimin ardından çiftlikten uzaklaştırılan aristokrattır.

5 saattir içinde olduğum distopya olup george orwell tarafından yaratılmıştır.
celal üster çevirisinden okudum.
kitap gerçek hayvanın hangimiz olduğunu sorgulattı.
manifesto niteliğindeydi.

kahve harici masadan kalkmak bile istemedim kitap öyle bağladı ki anlatamam ama anlatacağım * tek okuyuşta bitirdim ve şarjım bitmek üzere olsa da yazmam gerek.

öncelikle nereden başlayacağımı asla kestiremiyorum; insanların pasifleştirilip ya da hayvanlaştırılıp hayvanların ise insanlaştırıldığı, insani özelliklere sahip birer varlıklar olduğunu hemen söyleyebilirim.

eser aslında insanın gaddarlığına ve sisteme dair ağır bir eleştiri niteliği taşıyor, george orwell'ın insanlardan nefret ettiğini bile düşündüm, bazı cümleleri insandan tiksinir gibiydi.

bay jones ve karısının beylik çiftlik adındaki çiftliğinde domuzlar önderliğinde çıkarılan baskın ve ayaklanma sonucu hayvanların artık insanlara hizmet etmek istememesi ile kitap yavaştan başlıyor. snowball ve napoleon adında iki erkek domuz ise kitabın ana karakterleri ve sisteme başkaldırıyorlar.

diğer hayvanları ikna etmek zor olmuyor zira çok çalışıp az yemek yemek istemiyorlar ve onlara göre 4 ayak iyi; 2 ayak kötü
insan tamamen kendi çıkarlarını düşünen bir varlık ve emperyalist olmayı seviyor.


orwell iktidarı ve yönetilmeyi hayvanlar üzerinden anlatıyor, siz de hayvansınız diyor binevi.
neden her tür kendinden aşağıda olana hükmetmek ister sorusu doğuyor ancak üstünlüğün olduğu yerde ezilen hep olacaktır.

7 kural

1. iki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bilecek­sin.
2. dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
3. hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
4. hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
5. hiçbir hayvan içki içmeyecek.
6. hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
7. bütün hayvanlar eşittir.
kitapta 7 kural var ve domuzlar aslında yaşayan şahsiyetler;

koca reis/ domuz devrimi göremeden öldüğü için marx oluyor.

snowball ise lev troçki

napolyon ise josef stalin

kitabı severek okudum ve pek çek yerde kahkaha attığım oldu, yazarın hayvan psikolojisini ve hayvanların ağzından böylesine komik konuşması hoşuma bile gitti.

"bütün hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar daha eşittir."

george orwell'in 1945 yılında yazmış olduğu eleştirel kitap.

kitap, ekim devrimi ve sonrasında şekillenen sovyetler birliği yönetimini derinden eleştirmekte. kara mizah ve fabl türünde dünyanın en önde gelen kitapları arasında gösteriliyor.

yazarın sistem eleştirisi getiren diğer kitapları özellikle distopya türündeki (bkz: 1984) kesinlikle okunmalı.

her ne kadar acı bir olay olsa da, zincir marketlere kadar düşmüş fakat gerek dili akıcı olan, gerekse özeleştri konusunda çığır açmış kitap. sadece belli bir ideoloji gözüyle bakmayın, babacı, devletçi, diğer bir tabirle devlet kapitalizmi ile yönetilen ülkelerin haline de uyarlayabilirsiniz. diktatör kelimesi latince'de farklı bir tabirdir ama günümüz tabiriyle diktatörlüklerin nasıl işlediğini 8 yaşındaki çocuğa anlatır gibi anlatır bu kitap.

george orwell'in sevilen ve çok okunan kitaplarından bir tanesi. evcil hayvanların bir arada bulunduğu bir çiftlikte, bir arada iken başlarından geçen rutin hayatlarını, hikayenin yazıldığı dönemin siyasi yönetimlerini, üstü kapalı bir şekilde komünist ve totaliter rejimleri eleştirel bir biçimde resmeden bir eserdir.