zamanında hazarlar ile lk kez türk-arap savaşları başlayan halife.
devamını gör...
islam toplumunda çatlakların başladığı dönemde başa gelmiş. hz ali değilde onu layık gördükleri için büyük sorunlarına gebe olacak durumlara dönüşen bir süreç geçirmiştir.
devamını gör...
ilk islam devletinin üçüncü halifesi osman bin affan döneminde (644-656) (bkz: arap yarımadası)'ndaki bütün kuran el yazmaları toplatıldı ve halifenin basın danışmanlarından oluşan bir heyet (bkz: hattat) mukaddes kitabı yeniden yazdı, derledi.
üçüncü halife hz. osman da dördüncü halife hz ali gibi muhammed'in kızlarından rukiyye (rukiyye binti muhammed) ile evlenmiştir. eşi rukiyye ölünce yine muhammedin kızı olan ümmü gülsüm (ümmü gülsüm binti muhammed) ile evlenmiştir. osman, muhammed'in iki kızıyla evlendiği için ona "iki nur sahibi" sıfatı verilmiştir.

halife osman iktidarında çok sesliliğe yer yoktu, arap kabileleri islam çağrısıyla birleşeli 15 sene olmuştu. alimlerin elindeki kuran kopyaları birbirini tutmuyordu. ayet sayıları farklıydı, sıralaması farklıydı.
arap yarımadası'nın kuzey batısında zerdüşt sasani imparatorluğu hakim güçtü. islamiyetin yayılması bu iki devleti karşı karşıya getirmişti. son sasani hükümdarı şehinşah (krallar kralı) ııı. yezdigirt (632-651), ilk islam devleti ile girdiği savaşı kaybetmiştir ve zerdüşt sasani halklar islam propagandasına maruz kalmışlardır.
devamını gör...
(bkz: hz. osman)
devamını gör...
ilk 4 halifenin en yakışıklısıdır osman.
devamını gör...
hayası ile göklerde bile tanılan islam devletinin 4. imamı. efendimiz,* hz. osman yanına geldiğinde toparlanır öyle yanına alırdı.
devamını gör...
üsküdar'a gelip konstantinapolis'in surlarını ve hinterlandını incelediği söylenir.
devamını gör...
hakkkinda akilda kalanlardan degil kaynakli bilgi verilmesinin daha dogru olacagini dusundugum 3. ıslam halifesi.
devamını gör...
osman kur'an'ı diye tanıtılan istanbul'da sergilenen kur'an osman kur'an'ı falan değildir. youtube'da bazıları c-14 testi yapıldı ve osman dönemi kur'an'ı olduğu kanıtlandı falan diyorlar. tamamen yalandır. sadece osman'a nispet edilir. yazı stilinden 10.yy sonrasında yazıldığı düşünülmektedir. osman'ın kanı dedikleri de rutubettir. eski diyanet işleri başkanı tayyar altılulaç'ın çalışmalarına bakılabilir

dünyadaki en eski kur'an mushafı kuwait’de müzededir. yazıldığı tarihi de söyleyeyim hicri 393 miladi 1002 yılıdır. eski metinlere uygulanan bütün kriterlerden geçmiş ve bilimsel olarak kesin tarihlemesi yapılmış eksiksiz en eski kur'an budur.
devamını gör...
yaz kızım;
100 torba çimento...
devamını gör...
üçüncü halife. "kız alış verişi" diye lanse edilen şey de gayet normal bir şey. hz. osman'ın resulullah'ın kızıyla evlenmesinin önündeki engel nedir? engel yok. hz. muhammed'in hz. ömer'in kızıyla evlenmesi için önündeki engel nedir? engel yok. ee, o zaman? hz. muhammed, dünyanın en güzel insanı, yüzbinlerce seveni olan son peygamber, gönüllerin sultanı, allah'ın elçisi, hatemül-enbiya, insanlığın örnek alması gereken şahsiyet, arabistan'ı tamamıyla fetheden fatih, bu durumda onunla evlenmek isteyen kaç tane kadın vardır kim bilir. ki hz. osman, hz. muhammed'in en yakınlarından, hz. ömer, hz. muhammed'in en yakınlarından. hz. muhammed kızını doğru, salih bir kişiyle evlendirdi, hz. ömer kızını, en doğru kişiyle, peygamberle evlendirdi. ne güzel işte..

hz. osman, cennetle müjdelenen sahabeler'den biridir. şiilerin en güvendiği kitaplarında bile faziletinden bahsedilen sahabedir. ilk iman edenlerden biridir.

hz. osman daha cahiliyye dönemi'nden beri, hz. muhammed'in en yakın arkadaşı olan hz. ebu bekir'in yakın arkadaşıydı. müslüman olunca sıkı bir iple bağlanmış ve dinden çıkana kadar serbest bırakılmayacağı söylenmiştir. hz. osman sonsuza kadar asla dininden dönmeyeceğini söylemiş ve bunun üzerine de kararlılığını gören amcası kendisini serbest bırakmıştır.

hz. muhammed'in iki kızıyla evlendiği için kendisine zinnureyn (iki nur sahibi anlamına gelir) denmiştir...


hüseyin el-cu'fî şöyle sordu:

"bilir misin, osman neden zinnureyn diye isimlendirildi?"

yeğeni abdullah şöyle dedi:

"hayır."

bunun üzerine hüseyin el-cu'fî sebebini şöyle açıkladı:

"allah, hz. adem'i yarattığından ta kıyamet kopuncaya kadar hz. osman'dan başka hiçkimse bir peygamberin iki kızıyla da evlenmemiştir. osman, allah resulü'nün iki kızıyla da sırasıyla evlendiği için "zinnureyn" diye isimlendirildi."

(kaynak: beyhakî)

habeşistan hicretinde, mekkelilerin iman ettiklerine dair yanlış bir haber hicret edenlere ulaşınca bir kısım muhacirler geri döndüler. bunların arasında hz. osman da vardı. ama haberin asılsız olduğunu öğrendiklerinde yine geri dönmek için yola çıktılar. hz. osman yola çıkmadan önce resulullah'a şöyle dedi:


"ya resulullah! bir kere hicret ettik. bu necaşi'ye ikinci hicretimizdir. fakat siz bizimle değilsiniz."

resulullah şöyle buyurdu:

"siz allah'a ve bana hicret edenlersiniz. bu iki hicretin tamamı sizindir."

bunun üzerine hz. osman şöyle dedi:

"bu bize yeter ya resulullah."

(kaynak: ibn sa'd)

rukayye vefat edince resulullah diğer kızını da hz. osman ile evlendirdi. fakat bu kızı ümmü gülsüm de vefat etti. bunun üzerine resulullah şöyle buyurdu:


eğer 40 kızım olsa, birbiri peşinden hiç bir tanesi bile kalmayıncaya kadar onları osman ile evlendirirdim." hz. osman'a şöyle buyurdu:

"üçüncü bir kızım olsaydı eğer, muhakkak ki onu seninle evlendirirdim."

(kaynak: üsdül-gâbe)

hz. osman'ın habeşistan hicreti sırasında, hz. rukayye'den doğan abdullah isimli oğlu, medine'ye hicretin dördüncü yılında, bir horozun yüzünü tırmalaması sonucunda hastalanıp vefat etti. abdullah bu sırada 6 yaşındaydı.
(kaynak: ibn sa'd)

hz. osman, mekke'nin en önemli tüccarlarından biriydi. hz. osman, 30bin kişilik tebük seferi ordusunun üçte birini tek başına donatmıştır. o, onlara 950 deve ve 100 at, ve bu hayvanların süvarilerinin teçhizatı ve 10bin dinar nakit para vermişti. resulullah bundan çok memnun olup şöyle buyurmuştu:


allah'ım! ben osman'dan razıyım, sen de razı ol.

(kaynak: ibn hişam)

bu duanın ardından şöyle buyurmuştur:


bundan sonra osman'a işledikleri için bir sorumluluk yoktur.

(kaynak: suyuti)

hz. osman, kendi akrabalarını valiliklere getirdiği için ve onlara çok fazla ihsan ettiği ve yolsuzluklarını inceleyemediği için suçlanmıştır ki, bu hz. osman'a yapılan en büyük suçlamadır.
(kaynak: suyuti)

işte bu meseledeki şikayetleri hz. ali, kendisine iletmiş ve hz. osman şöyle demiştir:


"bilmez misin ki muğire bin şu'be'yi ömer vali tayin etmiştir?"

hz. ali şöyle dedi:

"biliyorum."

bunun üzerine hz. osman şöyle sordu:

"o halde neden akrabalığı ve yakınlığından dolayı onu vali tayin ettiğim şeklinde bir kınamada bulunuyorsun?"

hz. ali ise şöyle cevap verdi:

"ömer vali atadığı kimseyi sıkı bir şekilde kontrol altında tutardı. en küçük hatalarını görse onları sorgular ve en şiddetli biçimde cezalandırırdı. sen ise bunu yapmıyorsun."

(kaynak: ibnül-esir)

hz. osman bunun üzerine vilayetlerdeki yönetimler hakkında dedikoduları ve bunların sebeplerini incelemesi adına müfettişler tayin etmiştir. hz. osman gelen şikayetleri dikkatli bir şekilde inceliyor ve ashabın ileri gelenleri ile istişarelerde bulunuyordu ki, en çok hz. ali ile istişarelerde bulunuyordu.
devamını gör...
3. halife
isminin anlamı "ejderha yavrusu"

#736047 "kişi kendinden bilir işi" deyiminin beyanı.
hatırlatalım "kız alış verişi" şu an yaşadığı ülke olan, laik demokratik kemalist ideolojinin yürütüldüğü yerde, devlet eliyle ve izniyle yasal olarak devam etmektedir.
(bkz: genelev) ler
(bkz: berdel) var
sonra (bkz: levirat) var
(bkz: aşk-ı memnu) mideye bak
kız alışverişi örnekleri daha da çoğaltılabilir.
devamını gör...
hz şabanın gölgesinde kalmakla lanetlenmiş olan halifemsi.
devamını gör...
islam devletinin dördüncü imamı. meleklerin bile hayasına saygı gösterdiği sahabe. alemlere rahmet efendimizin can dostlarından.
devamını gör...
ilk ikisini anlıyorum hatta sonuncu da normal geliyor ama bu tarihi kişiliğin neden halife olduğunu hiç anlamış değilim.
devamını gör...
tıpkı ömer veya ali gibi hadislere karşı olan kişidir: www.kurandakidin.com/2011/1...
devamını gör...
islamın üçüncü halifesidir.

şii ve sünni müslümanların perspektifinden karşılaştırmalı olarak, hz. osman'ı müslüman toplumun gözünde değerlendirmeye çalışacağım. umarım faydalı olur.

sünni müslümanlara göre hz. osman aşere-i mübeşeredendir.* şii müslümanlara göre ise; aşere-i mübeşere kavramı uydurmadır. bu kavramın islami metodolojiye göre ters olduğuna ve rivayet edilen hadisin uydurma hadislerden biri olduğuna inanılır.

sünni müslümanlara göre peygamberimizin (saa) iki kızı ile evlenmiştir. bu yüzden zinnureyn* lakabını almıştır. şii müslümanlara göre ise; genel hatlarıyla sünni müslümanların savunduğu tez kabul görür. ancak bir grup şii ulema, "hz. osman'ın evlendiği hanımlar, peygamberimizin kızları değil, hz. hatice'nin kız kardeşi hale'nin kızlarıdır" der. hz. hatice maddi durumu iyi olmayan kız kardeşi hale'nin çocuklarını evlatlık almıştır. bu yüzden hz. osman'ın hanımları, peygamberimizin evlatlıklarıdır.

sünni müslümanlara göre; hz. osman peygamberimizin akrabasıdır. şii müslümanlara göre ise; kureyş kabilesinin hepsi peygamberimizin akrabasıdır. dedeleri kusay'da birleşir soyları.

sünni müslümanlara göre; hz. ömer 'in atadığı şu'ra heyeti, verdiği kararda isabetli davranıp hz. osman'ı hilafete layık görmüştür. şii müslümanlara göre ise: şu'ra heyeti toplanmadan önce, hz. osman'ın seçileceği bellidir. çünkü abdurrahman ibn avf'ın reyinin iki rey sayılması, dostlukları çok eskiye dayanan abdurrahman ve osman' ın işbirliği yapacağına delildir. şu'ra heyetinin seçiminin halifenin önceden seçildiğine delildir.

dikkat edilirse; bu noktaya kadar çok büyük fikir ayrılığı yoktur. ancak her ne oluyorsa, hz. osman' ın hilafete geldikten sonra yaptığı seçimler işin rengini değiştiriyor.

sünni müslümanlar; hz. osman'ın yaptığı fetihler üzerinden hilafet ve siyasetini değerlendirir. kıbrıs'ın islam topraklarına katılması, afrika kıtasındaki islam ordusunun başarıları, iran şahı 3. yedzigerd' in son mağlubiyeti örnek verilebilir. şii müslümanlar ise; hz. osman'ın kendi akrabalarını liyakatsiz olmalarına rağmen iş başına getirmesini eleştiriyor.

hz. osman hilafet makamına geldiği gibi, kendinden önceki halifelerin atadığı valileri azledip, kendi akrabalarını islam devletinin önemli noktalarında iş başına getiriyor.


mısır vilayetine süt kardeşi abdullah ibn serh ile beraber, ordu komutanı olarak amr bin as'ı, kufe vilayetine ammar ibn yasir' i azledip; üvey kardeşi velid ibn ukbe'yi, basra vilayetine ebu'l musa eş'ari' yi azledip, dayısının oğlu abdullah ibn amir'i atıyor. şam vilayetinde ise, hz. ömer döneminde valiliğe getirilen muaviye bin ebusüfyan var. başdanışman olarak da; damadı * ve yeğeni mervan ibn hakem'i getiriyor.

bu nokta aslında kırılma noktasıdır. çünkü; islamiyetin hüküm sürdüğü günden hz. osman' ın hilafete geldiği güne kadar; ilk defa bu denli bir kadrolaşma söz konusu olmuştur.

yeni valiler iş başına gelince; ilk iş olarak beyt’ül mal'i yağmalamaya başlıyorlar. fakire, miskine ve yetime yardım eden, onları koruyup kollayan islami anlayış yerini; mazluma zulmeden, fakiri sömüren, yetimi hor gören bir saltanat anlayışına bırakıyor. saraylar, 1001 odalı köşkler, altından dökme makam koltukları, akrabalarına peşkeş çekilen bahçeler, araziler, deve sürüleri vs. vs. mescitte sarhoş bir şekilde namaz kıldırmalar, sabah namazını 4 rekat kıldırıp isterseniz bir daha kıldırayım demeler vs vs vs... *

bu yağmalamalar öyle bir hal alıyor ki; islam topraklarının her bölgesinden müslümanlar, medine'ye halifenin huzuruna çıkıp, valileri şikayet etmeye geliyorlar. geliyorlar gelmesine de halife ile görüşme gerçekleştiren olmuyor.

başka vilayetlerden valilerini şikayete gelen müslümanlar, halife ile görüşme gerçekleştiremeyince; ammar ibn yasir'i kendilerine elçi seçip gönderme kararı alıyorlar. ammar, gelen müslümanların şikayet mektuplarını iletmek için gittiği hilafet sarayında, kemikleri kırılıncaya kadar sopalarla dövülüyor.

bu olayın akabinde hilafet sarayı ablukaya alınıyor. abluka devam ederken; halife belli tavizler vermek zorunda kalıyor. sarhoş bir şekilde namaz kıldıran valiye, had cezası uygulayıp, onun yerine başka bir akrabasını yeni vali olarak atıyor.

bu dönemde aleni bir şekilde hz. osman'ı ve muaviye' yi eleştiren ebu zer el-gıfari rebeze çölünde sürgünde iken şehit düşüyor.

hz. osman'ın öldürülme meselesi ilginç bir meseledir.

hz. osman, hilafet sarayı abluka altında iken; şam'a mektup gönderip muaviye'den yardım istiyor. muaviye ise yardım teklifini reddetmiyor ancak, ordu da göndermiyor. bu gecikme olayının akabinde taviz vermek zorunda kalıp, mısır valisi abdullah ibn serh'i azlettiğini beyan eden bir mektup ile, hz. ebu bekir'in oğlu muhammed ibn ebubekir'i mısır'a tayin ediyor. muhammed ibn ebubekir valilik fermanı ile mısır'a doğru giderken, yolda halifenin ulaklarından birine denk geliyor. ulağın üstünü aradığında abdullah ibn serh'e hitaben yazılan valilik fermanını okuyor. fermanda muhammed ibn ebubekir' i öldürmesi için halifenin mührünün olduğu bir emir yazıyor. bu olayın akabinde muhammed ibn ebubekir medine'ye geri dönüp hz.osman'ı birkaç kişi ile beraber öldürüyor.

sünni müslümanlar; hz. osman'ın öldürüldüğü zaman kur'an okuduğunu iddia eder. şii müslümanlar ise; hz. osman'ın kur'an sayfalarını, kendine siper etmek için etrafa yaydığını iddia eder. ancak kur'an sayfalarında hz. osman'ın kanı olduğunu; hem sünni, hem de şii müslümanlar kabul eder.

kişisel görüşüm ise;

hz. osman kabile ve kavmiyet taasubundan kurtulup, liyakat sahibi müslümanları yönetici statüsüne getirseydi bu olaylar meydana gelmeyecekti. belki iyi niyetli bir yaklaşımla akrabalarına yardım etmek istemişti. ancak; emevi soyunun ne denli zalim olabileceğini hesap edememişti. emevilerin islami maske altında neler yaptığını bilseydi; yine de bu kadar palazlanmalarına göz yumar mıydı?

onu allah bilir sadece.
devamını gör...
peygamberin iki kızıyla da evlendiği için mübarek adam mış..! (hepsi birbirinin kızını almış aslında. ama osman iki kızını aldığı için daha bi mübarek sayılıyor muş.osman ebubekir ömer, hepsi peygambere kızlarını vermiş, onun kızlarından almışlar. araplarda bu son derece normal. öyle ki, torunundan küçük yaşta olması bile sorun sayılmıyor.) yorumsuz..
devamını gör...
esas ismi atman'dır ,türk'tür ,arap değildir .

osmanlı'nın kurucusu osman esas adı ile atman osman'ın torunudur, bazı rivayetlere göre adnan oktar'da aynı sülaledenmiş.
bunlar indi-bindi türkleri,kaptı-kaçtı türkleride deniyor niye her yerde varlar kapıp kaçıyorlar.
arapları sevmezdi bir muhabbetinde türkler dünyaya hakim olacaklar benim dedem baybora'nın oğluydu demiştir .
aslında adem'de türk'tü , hazretli ibrahim oğuz türk'ü idi.

birde nuh'un oğlu yasef var ,oda türk'ün harbi atası . atman-osman ile yasef kuzenler.
osman ölünce beni türk diyarına gömün diyor ,alıp afganistan dağlarına gömüyorlar,
aslında islam türklere gelmiş altay dağlarına ama katakulli ile arap-yarap denip arap kapmış olayı.

yasef'in oğlu hazar kıralı imiş, kimse bilmez çaktırmayın.

dünya türk olsun, uluyalım arkadaşlar .
uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu ....!

zeus ve firavun hepsinden razı olsun.


not; bu tarihi bilgiyi başka a yerde bulamazsınız
,kıyağımı unutmayın.
devamını gör...
en ustun 3'cu sahabi ve 3'cu halife.

islam tarihinin kilit noktasidir osman.

hilafete gectiginde 68-70, 656 senesinde kendisine suikast duzenlendiginde 80 kusur veya 82 yasindaydi.

bazilari onu "akraba kayirma"sindan dolayi erdoganla kiyasliyor ama aslina bakarsaniz 4 halife donemi devleti, onun devrinde en genis sinirlarina ulasmistir.

yani aslinda hic de basarisiz bir lider olmamistir osman. hatta ilk deniz seferi de onun doneminde yapildi. yani onun 12 yillik hilafet donemi 2 kisma ayrilabilir: ilk 6 yil sorunsuz, ikinci 6 yil sorunlu.

osman'in hilafetinin ikinci yarisinda, yani son 6 yilinda, birtakim sahabilerin bile ona muhalefet etmesini saglayan bazi siyasi hatalar yapmasi, ve ayrica hakkinda atilan bazi iftiralar ve hakkinda yanlis bilinen bazi seyler sonunu getirmistir.

osman'in belki de hilafetinin ikinci yarisinda yaptigi birtakim hatalarin sebebi, artik o donem 70'i askin yasi bulunuyor olmasindandir. cunku osman'in hilafetindeki sorunlar 74-76 yaslarinda baslamistir.

osman kotu bir lider degildi, ve eger gencken basa gecseydi, muhtemelen her sey cok daha farkli olacakti. buna ragmen yasina gore iyi de idare etti.

bu arada osman, emevilerdendir. yani emevi soyundandir.

ayrica osman ile ebu sufyan ve muaviye akrabadir.

soyle ki emevi halifesi mervan bin hakem yani 1. mervan'in babasi, sahabi olan hakem bin ebul as, osman'in amcasidir. dolayisiyla mervan ile osman kuzendir.

hakem, yani osman'in amcasi ise, ebu sufyan'in kuzenidir.

yani ebu sufyan, osman'in amcasinin kuzeni, dolayisiyla muaviye de osman'in amcasinin kuzeninin ogludur. yani, muaviye'nin, osman'in vefati sonrasi osman'in kanini talep etmesinin bir sebebi de aralarindaki akrabalik bagidir.

osman, sertce elestirilen belki de ilk sahabi olup, doneminde elestirilmesine ve bir isyanla suikaste gitmesine sebep olan elestirileden bazilari bu basliklar altinda toplanabilir,

1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi ve onlara ikramlarda bulunmasi(kendisine yapilan en meshur elestiri),
2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,
3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,
4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,
5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,
6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,
7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi,
8. huneyn savasindan kacmasi,
9. bazi kisileri olduren sahabi ubeydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,
10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,
11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,
12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,
13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,
14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,
15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi.

evet osman'in elestiri noktasi olan durunlardan 15 tanesini saydim. bu durumlar osman icin bir noksan sayilmis ve hilafeti terk edip tovbe etmesi istenmistir.

halbuki osman'in elestirildigi bu noktalar soyle aciklanabilir,

1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi, onlara ikramda bulunmasi - kendisine yapilan en meshur elestiri

osman bu uygulamasi sebebiyle ali ve diger birtakim sahabiler tarafindan da elestirilmistir.

fakat sunu soylemek gerekir ki, osman zaten hilafetinden once de akrabalarina duskun ve ikramda bulunan bir adamdi. yani bu hilafeti ile takindigi bir tutum degildi.

keza osman'in akrabalarini goreve getirme sebebi, akrabalarinin kendisine yakin olmasi, yani onlara guvenebilmesidir.

ki zaten osman'in tayin ettigi akrabalarinin bir kismi gayet guzel komutanlik sergileyip, bircok bolge fethetmisler.

fakat akrabalarinin bir kismi ise, osman'in guvenini zedelemisler ki osman'in gorevden aldigi da olmus yani.

ki osman'in bu tutumu dinen de caizdir.

kisaca osman'in akrabalarini goreve getirmesi butunuyle yanlis bir karar degildi.

cunku mesela erdogan da akraba kayiriyor ama erdoganin akrabalari vasifsiz.

halbuki osman'in akrabalarinin bir kismi onun guvenini bosa cikarmayip, gayet guzel bir siyaset gostermis, fakat akrabalarinin bir kismi guzel bir siyaset gosterememisler. ki osman bazen bu tip kisileri gorevden almis, halkin istedigi kisileri goreve getirmis, nerde hata yapiyorum diye sahabilerle istisare etmistir.

olay bu yani. ha belki osman siyasi yonden hayirsiz olan akrabalarini gorevde tutmussa eger, bu siyasi bir yanlis olarak degerlendirebilir, ama sonuc ne olursa olsun sirf bu sebep yuzunden osman kotu bir liderdi denemez oyle degil mi?

ki osman kendisine isyan edilince bazi uygulamalarinin hata olup artik duzgun bir bicimde yonetecegini soylemesine karsin suikaste kurban gitmis ki bunu da unutmamak lazim.

ki bu kayirma konusunda diger bir nokta da, osman'in, akrabalarina devlet malindan ikramda bulundugu iddiasiydi.

bu dedikodular osman doneminde ortaya cikmis dedikodular olup, bazilari tarafindan inkar edilmis ve osman'in cok zengin oldugundan, akrabalarina da kendi malindan verdigi soylenmis.

bunun yani sira bazi rivayetlerde ise osman'in, devlet malindan akrabalarina ikramda bulundugu soylenmistir. osman bunu, ebu bekir ve omer, akrabalarina bu sekilde ikramda bulunmayarak bundan sakinirlardi, dogrusu bu davranislari takdire sayandir, fakat ben akrabalarima ikramda bulunarak sila-i rahimde bulunuyorum diye aciklamis.

yani ebu bekir ve omer, akrabalarina vermeyerek, sanki akrabalarini kayiriyorlar imaji vermek istememislerken, osman, akrabalarina duskunlugu sebebiyle, ki islamda sila-i rahim, yani akrabalarla ilgilenmek sevap oldugu gerekcesiyle, bu anlayisla akrabalarina ikramda bulunmus, birtakim rivayetlere gore onlara devlet malindan para vermistir.

bu haberler kesin olmasa dahi, eger osman'in gercekten kendi akrabalarina devlet malindan para verdigini kabul edersek, bunun bir borc nevinden oldugu soylenebilir. ki zaten beytulmalden borc alan sahabiler de olmustur.

fakat osman'in akrabalari bu ikramlari kendi sahsi cikarlari dogrultusunda kullanarak devlet malina olan borclarini geri odememislerdir.

fakat, osman'in, akrabalarina beytulmalden para verdigin inkar edip, onlara kendi malindan verdigini soyledigi rivayetler de gelmistir.

fakat kisaca soylemek gerekirse, osman, akrabalarini yuksek mevkilere getirirse her seyin iyi olacagini dusundu, fakat o, hayirli hisimlari oldugu gibi, hayirsiz hisimlari oldugunu da hesap edemediginden bu bir isyana yol acti, bu da osman'in sonunu getirdi denebilir.

2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,

hakem bin ebul as, emevi halifesi ve osman'in da kuzeni olan 1. mervan'in babasi ve osman'in da amcasi olup onceleri islam'a dusmanken, mekke'nin fethinde musluman olarak sahabi oldu.

fakat o, rivayetlere gore, peygamber'i alayli sekilde taklit edince, kapisini dinleyince ve bu gibi bazi eylemlerde bulununca peygamber onu taif'e surgune gonderir.

ebu bekir ve omer doneminde onun surgunden geri getirilmesi istendiyse de onlar, peygamber'in surgunden geri getirmedigi kisiyi geri getirmeyeceklerini soyleyerek bu teklifleri reddetmisler.

fakat osman iktidara gecince amcasi hakem'i surgunden geri getirmis, hatta ona maddi olarak ikramda bulunmustur(100bin dirhem).

ıste osman, bu yuzden de elestirilmistir.

sunu soylemek gerekir ki hakem, osman musluman oldugunda, daha hakem kendisi musrikken, ona eziyet etmistir. fakat bu eziyetlerin onu dininden donduremedigini gorunce serbest birakmistir.

osman, kendisine eziyet etmis olan, ve en azindan belki sozde de olsa en nihayet musluman olmus bu adamin, yillardir surgunde kalmasindan dolayi, gerektigi cezayi cekmis oldugunu dusunup surgunden geri getirmis olabilir.

o bu hareketiyle sahabenin tepkisini cekse de, sonuc itibariyle yillardir surgunde olan amcasinin hak ettigi cezayi cektigini dusunmus olabilir, ve amcasi da olmasinin etkisiyle ona merhamet istemis olabir.

100.000 dirhem konusundaysa, yillardir surgunde olan amcasina ozlem duymus olabilir, ki keza kalbini islama isindirmak icin ona boyle bir ikramda bulunmus olabilir. ki osman cok zengin bir adamdi.

bence bu cok da sorun edilecek bir tutum degildi.

ha burda soyle bir detay var, hakem surgunden donerken tabiki de ilerdeki emevi halifesi mervan da onunla birlikte gelmis oldu.

ve bazi kaynaklara gore, mervan, o donem zaten yasli olan osman'i algisal olarak yonetiyor, hatta ondan habersiz hukum koyuyordu. tabi bu kesin bir bilgi olmasa da o donem halk boyle dusunuyordu bazi rivayetlere gore.

dolayisiyla osman'in, hakem'in cezasina son vermesi ne derece makuldu? tartisilir.

belli ki akrabalarini ust mevkilerde gormek isteyen 70 yasini gecmis olan osman, bu siyasetinde yanilmis gibiydi diyebiliriz.

fakat, burda dikkat edilmesi gereken diger bir husus:

bazilarinin osman'in, hakem'i geri getirdigi rivayetinin batil oldugunu, hakem'in daha peygamber doneminde surgunden geri getirildigi rivayetinin dogru oldugu yonundedir.

ayrica baska bir rivayet de bize, osman'in, hakem'i surgunden geri getirmek yonunde peygamber'den izin aldigidir. osman bunu ebu bekir ve omer'e anlatarak hakem'in surgunden getirilmesini istemis, fakat onlar bu rivayete karsi bir sahit isteyince, osman da sahit getiremeyince, kendi hilafeti doneminde peygamberin bu iznini gerceklestirmistir.

bu rivayetler dogruysa hakem'in geri getirilmesi makul bir zemine dayanmis olur.

3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,

evet diger bir elestiri konusu da ebu zerr.

ebu zerr kurandaki bir ayeti farkli yorumlayip, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinin yanlis oldugunu soylemisti.

muaviye ise, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinde sorun olmadigini, ehli kitabin biriktirmemeleri gerektigini soyluyordu.

bu ikisi bu konuda tartistilar, ve cogunluk sahabe muaviye'nin yaninda durdu. azinlik bir grupsa ebu zerr'i destekledi.

daha sonra muaviye, ebu zerr'i osman'a bildirdi. ve osman, ebu zerr'i cagirip, sert bir imayla rebeze'ye gitmesini soyleyerek onu surgun etti ve hz. ali gibi onunla vedalasmak isteyen birtakim sahabilerin onunla vedalasmasina izin vermedi.

ıste osman'in elestirildigi noktalardan biri de budur.

fakat osman bu konuda haklidir, cunku bu rivayet yanlistir.

osman, muaviye ebu zerr'i sikayet ettiginde, zaten azinlik durumunda olan ebu zerr'in, fitne cikaracagindan korktuguyla ilgili bir mektup yazar.

cunku ebu zerr bu fikrinin propagandasini yapmaktaydi ve cogu ona karsi gelmekteydi.

dolayisiyla bir lider olan osman, aslinda en makul seyi yapti.

ki osman'in, ebu zerr'i surgun ettigi rivayeti yanlistir.

osman, ebu zerr ile birkac gorusme yapti ve en sonunda, istersen medine'yi terk etmende bir sakinca yok dedi.

dolayisiyla osman, ebu zerr'i surgun etmedi. ebu zerr'in istedigi takdirde medine'den gidebilecegini soyledi. cunku aksi takdirde ebu zerr muaviye arasinda da bir savasa tanik olabilirdik.

ebu zerr, osman'in bu izni ardindan, rebeze'ye gitmek istedigini kendisi bizzat soyler. hatta daha sonralari osmanin onu geri cagirttigi, fakat onun rebezede kalmak istedigine dair rivayet de vardir.

yani rebeze'ye gitmesini isteyen osman degildi, bu karari ve gitme kararini ebu zerr'in kendisi verdi. ha belki osman onun gitmesini ima etmistir, ama osman bir lider olarak ona acik bir sekilde gitmesini emretmemistir.

ki ebu zerr rebeze'ye gidip orda yasadi, ve vefat ettikten sonra osman, onun ailesini medine'ye cagirip himayesine aldi.

yani osman, ebu zerr'i ne kovdu, ne de kaderine terk etti. aksine o vefat ettikten sonra bile onu unutmayip, ailesini geri getirip destek oldu.

dolayisiyla akrabacilik konusunda belki osman'in siyaseten elestirilmesi kismen dogru olabilir, ama bu konudaki tutumu yanlis degildi diye dusunuyorum.

4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,

evet biliyorsunuz ki kuran'i toplayan osman'di.

osman'in diger bir elestirildigi nokta da kuran'i toplattiktan sonra, geri kalan mushaflari yaktirdi.

halbuki bunu yakma konusunda da osman haklidir ki, ali, osman bunu yapmasa kendisinin yapacagini soylemistir.

bunun sebebi, osman, bir heyet esliginde incelemeler sonucu kurani titizlikte toplayip resmi bir mushaf olusturmustur.

halbuki geri kalan mushaflar, sahabilerin kendi yazdiklari kisisel mushaflar olup, iclerinde cesitli ihtilaflar olabiliyordu.

mesela bazilari bir duayi kurandan sanabiliyordu, veya bu mushaflari farkli lehcelerle okuyordu, noktalama isaretleri vs. olaylar vardi ve bu mushaflar, bir heyet degil, bireylerin sahsi incelemeleri sonucunda yazildigi icin icinde hata veya yanlislar olabiliyordu.

zaten osman, sahabe heyeti esliginde zaten bu yuzden kurani toplatti.

ve bu resmi mushaf, diger farkli ve kisisel mushaflarla karismasin diye digerlerini yakip yok etmeyi tercih etti ki bu zaten gayet makul bir tutumdu.

ki tarih boyunca da sahabeden hic kimse, hayir bu mushaf farkli, osman kurani tahrif etti diye buna karsi cikmadi ki buna dair hicbir haber ya da gorus gelmemistir.

dolayisiyla osman'in kendince hakli sebepleri vardi ve bu tutumu oldukca makuldu denebilir.

5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,

bu konuda da su soylenebilir ki yolculukta namazin kisaltilmasi farz degildir, sadece caizdir. dolayisiyla osman bunu boyle yapmissa bile, bunda uzerine bir vebal olmadigindan elestirilmesi de anlamsizdir.

6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,

bu o donemin bazi muhaliflerinin kisisel gorusu olup, osman'in bu yonde hicbir beyani bulunmamaktadir. dolayisiyla curuk bir elestiridir bu da denebilir yani. ki ebu bekirin en ustun sahabi oldugu konusunda ashabin icmasi vardir. madem ki ashabin icmasi varsa, osman'in bunun aksini demis olmasi da zaten dusunulemez.

7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi.

evet osman hilafeti doneminde, bedir ve ridvan beyatinde bulunmamasi, ayrica uhud savasindan kacmis olmasi yonunden de elestirilmistir.

bu konulari 3 madde seklinde izah etmek mumkundur:

1. evet, osman, bedir savasinda bulunmamistir. fakat bunun sebebi o donem, peygamber'in kizi, osman'in da hanimi olan rukiyye'nin vefat hastaligina yakalanmasidir. bu izinle katilamamistir ki, peygamber bu yuzden onu bedir ashabindan saymis ve savas ganimetinden ona da vermistir. dolayisiyla osman, bu savasta makul bir sebep gerekcesiyle istirak edememistir.

2. evet, osman, ridvan bey'atine de katilamamistir. fakat bunun sebebi, osman'in mekke'ye gonderilmesi, fakat bu beyat yapilirken, musriklerin 3 gun boyunca osman'i mekke'de alikoymasi, yani esir tutmasidir. hatta bu yuzden muslumanlar osman'in sehid oldugunu bile dusunmusler. dolayisiyla bu beyate keyfinden katilmamazlik yapmamistir, sadece beyat yapilirken musrikler onun mekke'den cikmasina izin vermemistir.

3. evet, osman'in, uhud savasindan kactigi da dogrudur.

fakat o sirada, sahabenin cogu savastan kacmis, ve az bir kisim peygamberle kalmistir.

tam olarak hangi zaman zarfinda kactigini bilmesem de, muhtemelen peygamberin öldüğü haberi yayilinca kacmistir.

cunku orda peygambere benzeyen birisi öldürülmüs, ve onu olduren musrik, peygamberi öldürdügü yaygarasini koparmistir.

tabi bu zaman zarfi, okcularin tepeyi terk edip muslumanlarin bozguna ugratildigi andir.

savastan kacmak gunah olsa da, liderlerinin öldürüldügünü ve bozguna ugradiklarini anlayan muslumanlar, careyi kacmakta bulmuslardir.

osman da bu muslumanlarin arasinda oldugu icin elestirilse de, burda unutulmamasi gereken nokta, uhud savasindan geri donen muslumanlarin kuran ayetiyle affedilmesidir:

iki ordunun karşılaştığı gün sizden bozguna uğrayanlar var ya, sırf yaptıkları bazı şeyler yüzünden şeytan onların ayaklarını kaydırmıştı. şüphe yok ki allah onları affetmiştir, allah çok bağışlayıcıdır, pek halîmdir. (ali imran-155)

ki osman bu olay yuzunden korkak olarak yaftalanacaksa, osmanin, bedir savasi ve uhud savasinin belirli safhasi haric tum savaslara katildigini bilmek lazimdir.

dolayisiyla muslumanlarin tum savaslarina katilim sergileyen ve hatta kendi hilafeti devrinde islam imparatorlugunun sinirlarini en genis noktasina ulastiran osmanin, korkak oldugunu soylemek dogru bir yaklasim olmaz.

8. huneyn savasindan kacmasi,

burda sunu soylemek gerekir ki, huneyn savasinda kimin kacip kimin peygamberle kaldigi yonunde kesin haberler gelmemistir.

fakat osmanin da kacanlardan oldugunu soyleyen olmustur. fakat su unutulmamalidir ki, huneynde, musrigin sayica cok oldugunu goren ve pusuya dusmus olan, sahabenin cogunlugu korkup kacmis, peygamberin yaninda sadece birkac kisi kalmistir.

fakat, peygamber'in amcasi abbas'in gur sesiyle sahabeyi geri cagirmasi uzerine sahabiler geri donmuslerdir.

dolayisiyla osman kacan cogunluk arasindaydi, fakat abbas'in geri cagirmasi uzerine insanlar geri donmustur. yani burda kesin bir kacma durumu yasanmamistir.

ki huneynle ilgili gelen ayetler soyledir:

allah birçok yerde, bu arada huneyn savaşı’nda gerçekten size yardım etmiştir. o gün çokluğunuz sizi böbürlendirmiş, fakat bunun size hiçbir yararı olmamıştı; o yer geniş olmasına rağmen size dar gelmiş, nihayet geriye çekilmeye başlamıştınız. bunun üzerine allah, peygamberinin ve müminlerin üzerine kendi katından bir güven duygusu indirdi, bir de göremediğiniz askerler gönderdi ve böylece inkâr edenlerin cezasını verdi. işte bu, inkârcıların hakettiği karşılıktır. artık bunun ardından allah dilediğinin de tövbesini kabul eder. allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (tevbe/125-127)

goruldugu uzere bu savasta ilk safhada kacanlarin affedildigi soylenmistir.

dolayisiyla bu yuzden osman'i elestirmek de ayni sekilde yersizdir. ki kacanlar sonradan geri donup savasmis, ve savas muslumanlarin galibiyetiyle sonuclanmistir.

9. bazi kisileri olduren sahabi ueydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,

bu olay da soyledir ki, ubeydullah bin omer, halife omerin ogludur. ve ayrica sahabidir.

ubeydullah'in babasi halife omer'i, ebu lulue öldürmüstür.

ubeydullah'a, ebu lulue'nin hurmuzan ve cufeyne ile goruldugu haber verilince, ubeydullah, hurmuzan ve cufeyne ve ebu lulue'nin kizini öldürmüs, icinde kabarmis irkcilik hirsiyla, "oldurmedik hicbir yabanci birakmayacagim" demistir.

fakat osman, ubeydullah'in bu eylemlerine karsi ona kisas uygulayip idam etmedigi icin elestirilmistir.

ustelik sahabenin cogunlugu(ali dahil) ubeydullah'in idamindan yanaydi ki, ali ubeydullah'a, ebu lulue'nin kizinin ne sucu vardi demistir. hatta ubeydullah, ali hilafete gecince kendisini idam edecegi korkusuyla muaviye safinda savasmistir.

fakat osman kendi hilafeti devrinde onu idam etmekten vazgecmistir.

bunun sebebi, osman'in, bazi sahabiler ve ayrica sahabi amr bin as'in da bulundugu bir mecliste bu konuyu istisare ederken, amr'in, dun omer öldürüldü, bugun de oglu öldürülürse bu dogru olmaz demesi.

cunku zaten yeni oldurulmus olan halife omer'in uzerine, bir de oglunun oldurulmesi toplum arasinda bir yaygaraya ve gereksiz soylentilere sebebiyet verebilirdi. bu tip seylere engel olmasi maksadiyla, ubeydullah'in cani bagislanmistir.

ki daha sonra, ubeydullah, muaviye'nin safinda siffin savasinda öldurulmustur.

dolayisiyla osman'in bu tutumu, toplumu fitneden uzak tutmak icin kendince dogru bir tutumdu.

ha bence omer'in öldürülmesinden bir sure veya birkac sene gectikten sonra ubeydullah'a kisas uygulayabilirdi, kim bilir, belki de dostunun oglunu oldurmeyip canini bagislamak istemistir.

ben olsam ali gibi dusunur ve ubeydullah'a omer'in oldurulmesinden birkac sene sonra kisas uygulardim acikcasi, ama bu konuda osman'in kendince bir gerekcelendirmesi vardi ki sirf bu konu uzerinden elestirilmesi de yersiz olur. ki bu konuda bazi sahabiler de ona katilmisti.

10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,

peygamberin bir muhur yuzugu vardi ki, bu peygamberden sonra ebu bekir, ondan sonra omer, ondan sonra da osmanin elinde bulundu. osman bu yuzuge 6 sene sahip cikti.

daha sonra, osman bir gun erîs kuyusunun yaninda oturmusken yuzugu parmagindan cikarip onunla oynamaya basladi.

iste bu sirada yuzuk osman'in elinden dustu.

daha sonra 3 gun aradiysa da nafile, bir daha bulamadi.

ki bu yuzden de elestirilmistir ki adam napsin yani, bi anlik dalginligina gelmis iste. ki daha sonra kuyunun suyunu bile bosaltip didik didik aratmis, ama bulamamis. olabilir yani artik napsin sonucta dimi.

11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,

evet osman bu yonden de bidatcilikle suclanmistir, soyle ki o cuma ezanini, dis ezan ve ic ezan diye 2'ye ayirmistir.

halbuki osman bunu keyfi olarak yapmamistir. o donem ulkenin nufusu arttigi icin, mescidin icinde ve mescidin disinda olmak uzere herkes duyabilsin diye 2 ezan okutmustur. e takdir edersiniz ki o zamanlar hoparlor de yoktu.

ki zaten bidatler, bidati hasene yani iyi bidat ve bidati seyyie yani kotu bidat olarak 2ye ayrilir. ki bazi alimler bidati hasenenin bidat nevinden bile olmadiklarini soylemisler, dolayisiyla onlara gore bu bidat bile degildir.

yani dolayisiyla osman'in bu tedbirinde bir sakinca yoktur.

12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,

soyle ki, rivayete gore, osman hazineden bazi degerli mucevherleri akrabalarina verince bazilari tarafindan tenkit edilmis, ammar onu elestirince, osman onun islamda ilk kadin sehid sayilan sahabi annesine hakaret etmis("ey idrarini tutamayan sumeyye'nin oglu!" seklinde), onun aslen bir kole olarak konusma yetkisinin olmadigini ima etmis, sonra ammar'i mescidden cikartip bayilana kadar dovdurtmus ve ammar, peygamber'in hanimi ummu seleme'nin kapisina birakilmisti.

tabi bu rivayetlerden biridir, digerinde osman kendisine hakaret etmis, annesine hakaret etmeden adini anmis, sonra onu dovup karnini patlatmis yani fitik etmisti.

fakat ibn sube, osman'in ammar'i vurdugu haberinin sabit olmadigini soyler.

dolayisiyla bu yonde nakledilenler kesin haberler olmadiklari icin itibar edilmemesi gerekir.

ki bu rivayetlerin bir kismi sika yani guvenilir olmayan, veya sii olan raviler tarafindan rivayet edilmistir.

fakat bu konuda belazuri'den gelen sahih bir rivayete gore, ammar israrla osman'la konusmak amacli ona elci gondermis, osman musait olmadigini soylemis. fakat ammar'in israrla haber gondermesine dayanamayan osman'in elcisi, osman'dan habersiz olarak ammar'i dovmustur.

yani osman, kendi emriyle ammar'i dovdurtmemis, fakat muhtemelen haber gondermekten ve ammar'in israrindan usanan elci, en sonunda ammar'a vurmustur. hatta osman bu durumdan rahatsiz olmus, isterse kisas uygulayabilecegini soylemis, ammar'i dovdurttugune dair emir vermedigi hakkinda yemin etmistir.

13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,

soyle ki, osman kurani cogaltip diger mushaflari yaktirinca, kendi mushafi olan ibn mesud bu duruma karsi cikmisti. ve osman da ibn mesudun maasini kesmisti.

osman da bu kararin agirligini anlayip pisman olmus, ibn mesud olmek uzereyken ibn mesudun yanina gelip ikramda bulunmak istemis, ibn mesud bunu reddetmis, osman bari hakkini helal et demis, ibn mesud, allah'tan dilegim yedigin hakkimi senden almasidir demistir. ve hatta ailesine cenaze namazini osmanin kildirmamasini vasiyet etmistir.

ki osman zamaninda ibn mesudun elestirilerine karsi ona hakaret etmis, aisenin mudahelesine ragmen ibn mesudu zorla mescitten cikartmis, dovdurtmus ve kaburgasini kirdirtmisti.

simdii bu haberlere gelirsek,

oncelikle ibn mesudun osmanin mushaflari yaktirmasindan sonra ona kirildigi kaynaklarda gecse de, daha sonradan, ashabin cogunun da ibn mesuda muhalefet etmesi uzerine, ibn mesudun bundan pisman oldugu gecmektedir.

bu konu bir yana, gelelim ibn mesudun maasinin kesilmesi ve dovulmesi konusuna.

ibn arabi bu konuda, ibn mesudun maasinin kesildigi ve dovuldugu konusundaki rivayetlerin sahih olmayip, hatta uydurma olduklarini soyleyerek bu olayin asilsizligini dile getirmistir.

ki ibn mesudun cenaze namazini kimin kildirdigiyla ilgili birkac ayri rivayet olsa da(mesela bir rivayete gore ammar bin yasir kildirmistir), diger bir rivayete gore de bizzat osman kildirmistir.

yani osman, ibn mesud'u dovdurmemistir.

14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,

evet yine osman'in, ustlerde de bahsi gecen mervan'a, ifrikiyye fetihleri ganimetlerinin 1/5'ini verdigi soylenir ve bu sebepten de elestirilir.

fakat sunu soylemek gerekir ki, bununla ilgili gelen rivayetler de sabit degildir.

bazi alimler bunu aktarmissa da, diger bazilari bu bilgilerin hatali oldugunu soylemis.

ibn arabi ise, halifenin istedigi kisiye bu maldan para vermesinin caiz olduguyla ilgili malik ve bir grup ilim adamindan gorusler aktarmakla birlikte bu rivayetin dogru olmadigini soylemistir.

bazi rivayetlere gore ise mervan bin hakem, ve ifrikiyye fethindeki komutana ustun basarisindan oturu ikramlar verilmisse de, halk bu tip seylere alisik olmadigindan, halkin hosnutsuzlugu uzerine bu bagislar geri alinmistir.

sozun ozu, bu yolda gelen rivayetler sabit olmayip kesinligi olmayan rivayetlerdir. dolayisiyla, tarihte, kesinligi olmayan haberler yuzunden, yani varsayimlarla bireylerin elestirilmesi herhalde yanlis olacaktir.

15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi,

evet osman hakkindaki diger bir elestiri de fedek arazisini mervan'a vermesidir.

soyle ki peygamber zamaninda fedek arazisi ganimet olarak alindi, ve peygamber bunu halkin ihtiyaclarina ayirip kimseye vermedi. fatima zamaninda bu araziyi istese de ebu bekir ile omer de peygambere uyup bu araziyi kimseye vermedi. fakat osman kendi zamaninda bu araziyi mervan bin hakem'e verdi ki, sevilen emevi halifesi omer bin abdulaziz'e kadar bu arazi, mervan ogullarinin elinde kaldi. daha sonra o, bu araziyi onlardan alip yine halka, hasimilere verdi.

keza osman'in bu icraatina, ali beyt mensuplari da muhalefet etmislerdi.

simdi burda dikkate alinmasi gereken nokta, bazi anlatilarin mervan'a fedegi veren osman'di derken, mesela ibnul esir'in el kamil'indeki gibi bazi anlatilarin ise mervan'a fedegi muaviye'nin verdigini soylemesidir.

dolayisiyla, mervan'a fedegi kimin verdigi kesin degildir once bunu bilelim.

fakat, fedegi mervana veren kisinin osman oldugu yonunde rivayetler daha az olup, bircok rivayete gore 4 halife doneminde fedek kimseye verilmemistir.

zaten mantiki olarak dusundugumuzde, osman, hasimogullarinin elinden fedegi alip da mervana vermis olsaydi, neden hasimogullarindan olan ali, fedegi kendi hilafeti doneminde mervandan almasin degil mi?

demek ki, fedek, mervana aliden sonra verilmis olmalidir ki, burda da akillara muaviye geliyor.

ki muaviyenin, fedegi, mervandan baska 2 isme de verdigine dair rivayetler vardir. bu 2 isim, amr/omer bin osman(yani osmanin oglu).

muaviyenin diger fedegi verdigi rivayet edilen kisi de, oglu yeziddir.

muaviyenin, amr/omer bin osman ve yezide fedegi verdigi rivayeti, hristiyan asilli bir abbasi divan katibi olan kudame bin caferin, en unlu eseri olan kitabul haracinda gecer.

eger bu rivayet dogru kabul edilirse, belki de fedek, mervan, amr/omer ve yezid arasinda paylastirilmis olabilir.

peki muaviye de bir sahabi sonucta. dolayisiyla o, fedegi akrabalarina verdigi icin elestirilebilir mi?

muaviyenin yaptigi bu ikrama, islam literaturunde "ikta" denir. ıkta, yonetimin, kendi tasarrufunda olan arazileri, bireylere tahsis etmesine verilen addir.

mesela, rivayete gore, peygamberin, huneyn ganimetlerinden elde edilen, hadramuttaki bir araziyi muaviyeye ikta olarak vermesi gibi.

yani muaviye, kimseye ait olmayip, halka acik olan, dolayisiyla yonetimin tasarrufunda olan bu araziyi, birey veya bireylere tahsis etmistir denebilir. bunu da kendi akrabalarina vererek ikramda bulundugu soylenebilir.

ha ama o arazi hasimogullarinin hakki falan diyenler olabilir, ki siiler de aynisini soyler.

fakat, sonuc itibariyle, o arazi resmi olarak hasimogullarina ait degildi ve hatta peygamber de onu hasimogullarina vakfetmemisti, ordan halk yararlaniyordu. ve sonuc itibariyle o arazi, devlete aitti. ve devlet baskani da, ikta adi altinda o araziyi istedigine verme hakkina sahipti.

ve muaviye de bunu yapti.

kisacasi muaviyenin yaptigi, belki bazilarina gore dogru bir davranis olmayabilir, sonucta peygamber ve 4 halife orayi kimseye tahsis etmemisti, fakat bu muaviyenin bir devlet baskani olarak, bosta kalan bir araziyi birine tahsis edemeyecegi anlamina gelmez. bu tutumu belki doneminde elestirilebilir, ama yine de gunah degildi.

keza varsayalim ki osman vermis olsun mervana fedegi, bu icraatindan dolayi osman elestirilmis olabilir, fakat bu onun faziletinden bir sey eksiltmez veya ona gunah yazmaz. cunku o, bosta kalan bir araziyi istedigine verme hakkina sahiptir bir halife olarak. o, fedegi birisine vererek kimseye zulum de etmemistir.

tabiki bu konuda muaviyenin fedegi verdigini kabul etmek daha dogru bir gorus olacaktir, cunku fedegi osmanin vermis oldugu var sayilirsa eger, alinin osmanin bu icraatini degistirmemis olmasi gariptir.

fakat her hangisi vermis olursa olsun, bu ona isyan edip onu oldurmek icin bir sebep olmamali elbette diye dusunuyorum.

dolayisiyla bu konuda ne osmanin, ne muaviyenin tenkit edilmesi yanlis olur.

zira, peygamber bu araziyi kimseye vermemis olabilir, ebu bekir, omer, belki osman, sonra ali bu icraati sunnettir diye degistirmemis olabilir. fakat fedegi birine tahsis etmemek konusunda bir emir yoktu ki, bunu yapmamak farz degildi. dolayisiyla muaviyenin bu araziyi bir baskasina vermesinde bir sakinca yoktu.

...

kisaca halife osman'a yoneltilen birkac elestiri bu sekildeydi.

halife osman'in yaptigi bazi siyasi hatalarin nedeninin baya ileri bir yasta hilafete gecmesinin bir neticesi olarak gormek mumkun olup, osmanin hilafetinin ilk 6 senesinde, bazi sikayetler gorulse de buyuk problemler yasanmamis, fitneye kapi aralayan olaylar hilafetin diger yarisi olan sonraki 6 yilda gerceklesmistir.

halk arasinda, kesin olmasa da, mervan zaten baya yasli olan osmani algisal olarak yonetiyor, ondan izinsiz bazi tasarruflarda bulunuyor dedikodularinin dolastigina dair rivayetler gelmistir.

osmanin genel siyasi hatasi olarak akrabalarina duskunlugu ve onlara ikramda bulunmasini gormek olup, bazi akrabalarinin hayirsiz oldugunu hesap edememis, neticesinde sonrasinda hatalarini duzeltmeye calissa da, kendisine atilan iftiralar ve kendisi hakkindaki bazi yanlis bilgiler(mesela bedirde mazereti olmaksizin bulunmamasi gibi) kendisine karsi muhalefeti koruklemis ve bu da osmanin halka acik bir suikaste kurban gitmesine yol acmistir.

osmanin ölümü, muaviyenin kanini talep etmesine neden olmus, ali ile aralarinda savas cikmis, eskiden kendi ordusunda bulunan hariciler tarafindan alinin de suikaste ugramasindan sonra muaviye basa gecmistir.

muaviyenin oglu yezidi hilafete aday gostererek monarsi ve saltanata kapi aralamasiysa, sonraki yillarda emevi ve abbasi zulumlerinin de kapisi aralanmistir.

dolayisiyla osman, ve osmanin suikasti aslinda islam tarihinin kilit ve donum noktalarindan biridir...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hz. osman" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim