21.
en ustun 3'cu sahabi ve 3'cu halife.
islam tarihinin kilit noktasidir osman.
hilafete gectiginde 68-70, 656 senesinde kendisine suikast duzenlendiginde 80 kusur veya 82 yasindaydi.
bazilari onu "akraba kayirma"sindan dolayi erdoganla kiyasliyor ama aslina bakarsaniz 4 halife donemi devleti, onun devrinde en genis sinirlarina ulasmistir.
yani aslinda hic de basarisiz bir lider olmamistir osman. hatta ilk deniz seferi de onun doneminde yapildi. yani onun 12 yillik hilafet donemi 2 kisma ayrilabilir: ilk 6 yil sorunsuz, ikinci 6 yil sorunlu.
osman'in hilafetinin ikinci yarisinda, yani son 6 yilinda, birtakim sahabilerin bile ona muhalefet etmesini saglayan bazi siyasi hatalar yapmasi, ve ayrica hakkinda atilan bazi iftiralar ve hakkinda yanlis bilinen bazi seyler sonunu getirmistir.
osman'in belki de hilafetinin ikinci yarisinda yaptigi birtakim hatalarin sebebi, artik o donem 70'i askin yasi bulunuyor olmasindandir. cunku osman'in hilafetindeki sorunlar 74-76 yaslarinda baslamistir.
osman kotu bir lider degildi, ve eger gencken basa gecseydi, muhtemelen her sey cok daha farkli olacakti. buna ragmen yasina gore iyi de idare etti.
bu arada osman, emevilerdendir. yani emevi soyundandir.
ayrica osman ile ebu sufyan ve muaviye akrabadir.
soyle ki emevi halifesi mervan bin hakem yani 1. mervan'in babasi, sahabi olan hakem bin ebul as, osman'in amcasidir. dolayisiyla mervan ile osman kuzendir.
hakem, yani osman'in amcasi ise, ebu sufyan'in kuzenidir.
yani ebu sufyan, osman'in amcasinin kuzeni, dolayisiyla muaviye de osman'in amcasinin kuzeninin ogludur. yani, muaviye'nin, osman'in vefati sonrasi osman'in kanini talep etmesinin bir sebebi de aralarindaki akrabalik bagidir.
osman, sertce elestirilen belki de ilk sahabi olup, doneminde elestirilmesine ve bir isyanla suikaste gitmesine sebep olan elestirileden bazilari bu basliklar altinda toplanabilir,
1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi ve onlara ikramlarda bulunmasi(kendisine yapilan en meshur elestiri),
2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,
3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,
4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,
5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,
6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,
7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi,
8. huneyn savasindan kacmasi,
9. bazi kisileri olduren sahabi ubeydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,
10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,
11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,
12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,
13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,
14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,
15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi.
evet osman'in elestiri noktasi olan durunlardan 15 tanesini saydim. bu durumlar osman icin bir noksan sayilmis ve hilafeti terk edip tovbe etmesi istenmistir.
halbuki osman'in elestirildigi bu noktalar soyle aciklanabilir,
1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi, onlara ikramda bulunmasi - kendisine yapilan en meshur elestiri
osman bu uygulamasi sebebiyle ali ve diger birtakim sahabiler tarafindan da elestirilmistir.
fakat sunu soylemek gerekir ki, osman zaten hilafetinden once de akrabalarina duskun ve ikramda bulunan bir adamdi. yani bu hilafeti ile takindigi bir tutum degildi.
keza osman'in akrabalarini goreve getirme sebebi, akrabalarinin kendisine yakin olmasi, yani onlara guvenebilmesidir.
ki zaten osman'in tayin ettigi akrabalarinin bir kismi gayet guzel komutanlik sergileyip, bircok bolge fethetmisler.
fakat akrabalarinin bir kismi ise, osman'in guvenini zedelemisler ki osman'in gorevden aldigi da olmus yani.
ki osman'in bu tutumu dinen de caizdir.
kisaca osman'in akrabalarini goreve getirmesi butunuyle yanlis bir karar degildi.
cunku mesela erdogan da akraba kayiriyor ama erdoganin akrabalari vasifsiz.
halbuki osman'in akrabalarinin bir kismi onun guvenini bosa cikarmayip, gayet guzel bir siyaset gostermis, fakat akrabalarinin bir kismi guzel bir siyaset gosterememisler. ki osman bazen bu tip kisileri gorevden almis, halkin istedigi kisileri goreve getirmis, nerde hata yapiyorum diye sahabilerle istisare etmistir.
olay bu yani. ha belki osman siyasi yonden hayirsiz olan akrabalarini gorevde tutmussa eger, bu siyasi bir yanlis olarak degerlendirebilir, ama sonuc ne olursa olsun sirf bu sebep yuzunden osman kotu bir liderdi denemez oyle degil mi?
ki osman kendisine isyan edilince bazi uygulamalarinin hata olup artik duzgun bir bicimde yonetecegini soylemesine karsin suikaste kurban gitmis ki bunu da unutmamak lazim.
ki bu kayirma konusunda diger bir nokta da, osman'in, akrabalarina devlet malindan ikramda bulundugu iddiasiydi.
bu dedikodular osman doneminde ortaya cikmis dedikodular olup, bazilari tarafindan inkar edilmis ve osman'in cok zengin oldugundan, akrabalarina da kendi malindan verdigi soylenmis.
bunun yani sira bazi rivayetlerde ise osman'in, devlet malindan akrabalarina ikramda bulundugu soylenmistir. osman bunu, ebu bekir ve omer, akrabalarina bu sekilde ikramda bulunmayarak bundan sakinirlardi, dogrusu bu davranislari takdire sayandir, fakat ben akrabalarima ikramda bulunarak sila-i rahimde bulunuyorum diye aciklamis.
yani ebu bekir ve omer, akrabalarina vermeyerek, sanki akrabalarini kayiriyorlar imaji vermek istememislerken, osman, akrabalarina duskunlugu sebebiyle, ki islamda sila-i rahim, yani akrabalarla ilgilenmek sevap oldugu gerekcesiyle, bu anlayisla akrabalarina ikramda bulunmus, birtakim rivayetlere gore onlara devlet malindan para vermistir.
bu haberler kesin olmasa dahi, eger osman'in gercekten kendi akrabalarina devlet malindan para verdigini kabul edersek, bunun bir borc nevinden oldugu soylenebilir. ki zaten beytulmalden borc alan sahabiler de olmustur.
fakat osman'in akrabalari bu ikramlari kendi sahsi cikarlari dogrultusunda kullanarak devlet malina olan borclarini geri odememislerdir.
fakat, osman'in, akrabalarina beytulmalden para verdigin inkar edip, onlara kendi malindan verdigini soyledigi rivayetler de gelmistir.
fakat kisaca soylemek gerekirse, osman, akrabalarini yuksek mevkilere getirirse her seyin iyi olacagini dusundu, fakat o, hayirli hisimlari oldugu gibi, hayirsiz hisimlari oldugunu da hesap edemediginden bu bir isyana yol acti, bu da osman'in sonunu getirdi denebilir.
2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,
hakem bin ebul as, emevi halifesi ve osman'in da kuzeni olan 1. mervan'in babasi ve osman'in da amcasi olup onceleri islam'a dusmanken, mekke'nin fethinde musluman olarak sahabi oldu.
fakat o, rivayetlere gore, peygamber'i alayli sekilde taklit edince, kapisini dinleyince ve bu gibi bazi eylemlerde bulununca peygamber onu taif'e surgune gonderir.
ebu bekir ve omer doneminde onun surgunden geri getirilmesi istendiyse de onlar, peygamber'in surgunden geri getirmedigi kisiyi geri getirmeyeceklerini soyleyerek bu teklifleri reddetmisler.
fakat osman iktidara gecince amcasi hakem'i surgunden geri getirmis, hatta ona maddi olarak ikramda bulunmustur(100bin dirhem).
ıste osman, bu yuzden de elestirilmistir.
sunu soylemek gerekir ki hakem, osman musluman oldugunda, daha hakem kendisi musrikken, ona eziyet etmistir. fakat bu eziyetlerin onu dininden donduremedigini gorunce serbest birakmistir.
osman, kendisine eziyet etmis olan, ve en azindan belki sozde de olsa en nihayet musluman olmus bu adamin, yillardir surgunde kalmasindan dolayi, gerektigi cezayi cekmis oldugunu dusunup surgunden geri getirmis olabilir.
o bu hareketiyle sahabenin tepkisini cekse de, sonuc itibariyle yillardir surgunde olan amcasinin hak ettigi cezayi cektigini dusunmus olabilir, ve amcasi da olmasinin etkisiyle ona merhamet istemis olabir.
100.000 dirhem konusundaysa, yillardir surgunde olan amcasina ozlem duymus olabilir, ki keza kalbini islama isindirmak icin ona boyle bir ikramda bulunmus olabilir. ki osman cok zengin bir adamdi.
bence bu cok da sorun edilecek bir tutum degildi.
ha burda soyle bir detay var, hakem surgunden donerken tabiki de ilerdeki emevi halifesi mervan da onunla birlikte gelmis oldu.
ve bazi kaynaklara gore, mervan, o donem zaten yasli olan osman'i algisal olarak yonetiyor, hatta ondan habersiz hukum koyuyordu. tabi bu kesin bir bilgi olmasa da o donem halk boyle dusunuyordu bazi rivayetlere gore.
dolayisiyla osman'in, hakem'in cezasina son vermesi ne derece makuldu? tartisilir.
belli ki akrabalarini ust mevkilerde gormek isteyen 70 yasini gecmis olan osman, bu siyasetinde yanilmis gibiydi diyebiliriz.
fakat, burda dikkat edilmesi gereken diger bir husus:
bazilarinin osman'in, hakem'i geri getirdigi rivayetinin batil oldugunu, hakem'in daha peygamber doneminde surgunden geri getirildigi rivayetinin dogru oldugu yonundedir.
ayrica baska bir rivayet de bize, osman'in, hakem'i surgunden geri getirmek yonunde peygamber'den izin aldigidir. osman bunu ebu bekir ve omer'e anlatarak hakem'in surgunden getirilmesini istemis, fakat onlar bu rivayete karsi bir sahit isteyince, osman da sahit getiremeyince, kendi hilafeti doneminde peygamberin bu iznini gerceklestirmistir.
bu rivayetler dogruysa hakem'in geri getirilmesi makul bir zemine dayanmis olur.
3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,
evet diger bir elestiri konusu da ebu zerr.
ebu zerr kurandaki bir ayeti farkli yorumlayip, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinin yanlis oldugunu soylemisti.
muaviye ise, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinde sorun olmadigini, ehli kitabin biriktirmemeleri gerektigini soyluyordu.
bu ikisi bu konuda tartistilar, ve cogunluk sahabe muaviye'nin yaninda durdu. azinlik bir grupsa ebu zerr'i destekledi.
daha sonra muaviye, ebu zerr'i osman'a bildirdi. ve osman, ebu zerr'i cagirip, sert bir imayla rebeze'ye gitmesini soyleyerek onu surgun etti ve hz. ali gibi onunla vedalasmak isteyen birtakim sahabilerin onunla vedalasmasina izin vermedi.
ıste osman'in elestirildigi noktalardan biri de budur.
fakat osman bu konuda haklidir, cunku bu rivayet yanlistir.
osman, muaviye ebu zerr'i sikayet ettiginde, zaten azinlik durumunda olan ebu zerr'in, fitne cikaracagindan korktuguyla ilgili bir mektup yazar.
cunku ebu zerr bu fikrinin propagandasini yapmaktaydi ve cogu ona karsi gelmekteydi.
dolayisiyla bir lider olan osman, aslinda en makul seyi yapti.
ki osman'in, ebu zerr'i surgun ettigi rivayeti yanlistir.
osman, ebu zerr ile birkac gorusme yapti ve en sonunda, istersen medine'yi terk etmende bir sakinca yok dedi.
dolayisiyla osman, ebu zerr'i surgun etmedi. ebu zerr'in istedigi takdirde medine'den gidebilecegini soyledi. cunku aksi takdirde ebu zerr muaviye arasinda da bir savasa tanik olabilirdik.
ebu zerr, osman'in bu izni ardindan, rebeze'ye gitmek istedigini kendisi bizzat soyler. hatta daha sonralari osmanin onu geri cagirttigi, fakat onun rebezede kalmak istedigine dair rivayet de vardir.
yani rebeze'ye gitmesini isteyen osman degildi, bu karari ve gitme kararini ebu zerr'in kendisi verdi. ha belki osman onun gitmesini ima etmistir, ama osman bir lider olarak ona acik bir sekilde gitmesini emretmemistir.
ki ebu zerr rebeze'ye gidip orda yasadi, ve vefat ettikten sonra osman, onun ailesini medine'ye cagirip himayesine aldi.
yani osman, ebu zerr'i ne kovdu, ne de kaderine terk etti. aksine o vefat ettikten sonra bile onu unutmayip, ailesini geri getirip destek oldu.
dolayisiyla akrabacilik konusunda belki osman'in siyaseten elestirilmesi kismen dogru olabilir, ama bu konudaki tutumu yanlis degildi diye dusunuyorum.
4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,
evet biliyorsunuz ki kuran'i toplayan osman'di.
osman'in diger bir elestirildigi nokta da kuran'i toplattiktan sonra, geri kalan mushaflari yaktirdi.
halbuki bunu yakma konusunda da osman haklidir ki, ali, osman bunu yapmasa kendisinin yapacagini soylemistir.
bunun sebebi, osman, bir heyet esliginde incelemeler sonucu kurani titizlikte toplayip resmi bir mushaf olusturmustur.
halbuki geri kalan mushaflar, sahabilerin kendi yazdiklari kisisel mushaflar olup, iclerinde cesitli ihtilaflar olabiliyordu.
mesela bazilari bir duayi kurandan sanabiliyordu, veya bu mushaflari farkli lehcelerle okuyordu, noktalama isaretleri vs. olaylar vardi ve bu mushaflar, bir heyet degil, bireylerin sahsi incelemeleri sonucunda yazildigi icin icinde hata veya yanlislar olabiliyordu.
zaten osman, sahabe heyeti esliginde zaten bu yuzden kurani toplatti.
ve bu resmi mushaf, diger farkli ve kisisel mushaflarla karismasin diye digerlerini yakip yok etmeyi tercih etti ki bu zaten gayet makul bir tutumdu.
ki tarih boyunca da sahabeden hic kimse, hayir bu mushaf farkli, osman kurani tahrif etti diye buna karsi cikmadi ki buna dair hicbir haber ya da gorus gelmemistir.
dolayisiyla osman'in kendince hakli sebepleri vardi ve bu tutumu oldukca makuldu denebilir.
5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,
bu konuda da su soylenebilir ki yolculukta namazin kisaltilmasi farz degildir, sadece caizdir. dolayisiyla osman bunu boyle yapmissa bile, bunda uzerine bir vebal olmadigindan elestirilmesi de anlamsizdir.
6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,
bu o donemin bazi muhaliflerinin kisisel gorusu olup, osman'in bu yonde hicbir beyani bulunmamaktadir. dolayisiyla curuk bir elestiridir bu da denebilir yani. ki ebu bekirin en ustun sahabi oldugu konusunda ashabin icmasi vardir. madem ki ashabin icmasi varsa, osman'in bunun aksini demis olmasi da zaten dusunulemez.
7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi.
evet osman hilafeti doneminde, bedir ve ridvan beyatinde bulunmamasi, ayrica uhud savasindan kacmis olmasi yonunden de elestirilmistir.
bu konulari 3 madde seklinde izah etmek mumkundur:
1. evet, osman, bedir savasinda bulunmamistir. fakat bunun sebebi o donem, peygamber'in kizi, osman'in da hanimi olan rukiyye'nin vefat hastaligina yakalanmasidir. bu izinle katilamamistir ki, peygamber bu yuzden onu bedir ashabindan saymis ve savas ganimetinden ona da vermistir. dolayisiyla osman, bu savasta makul bir sebep gerekcesiyle istirak edememistir.
2. evet, osman, ridvan bey'atine de katilamamistir. fakat bunun sebebi, osman'in mekke'ye gonderilmesi, fakat bu beyat yapilirken, musriklerin 3 gun boyunca osman'i mekke'de alikoymasi, yani esir tutmasidir. hatta bu yuzden muslumanlar osman'in sehid oldugunu bile dusunmusler. dolayisiyla bu beyate keyfinden katilmamazlik yapmamistir, sadece beyat yapilirken musrikler onun mekke'den cikmasina izin vermemistir.
3. evet, osman'in, uhud savasindan kactigi da dogrudur.
fakat o sirada, sahabenin cogu savastan kacmis, ve az bir kisim peygamberle kalmistir.
tam olarak hangi zaman zarfinda kactigini bilmesem de, muhtemelen peygamberin öldüğü haberi yayilinca kacmistir.
cunku orda peygambere benzeyen birisi öldürülmüs, ve onu olduren musrik, peygamberi öldürdügü yaygarasini koparmistir.
tabi bu zaman zarfi, okcularin tepeyi terk edip muslumanlarin bozguna ugratildigi andir.
savastan kacmak gunah olsa da, liderlerinin öldürüldügünü ve bozguna ugradiklarini anlayan muslumanlar, careyi kacmakta bulmuslardir.
osman da bu muslumanlarin arasinda oldugu icin elestirilse de, burda unutulmamasi gereken nokta, uhud savasindan geri donen muslumanlarin kuran ayetiyle affedilmesidir:
iki ordunun karşılaştığı gün sizden bozguna uğrayanlar var ya, sırf yaptıkları bazı şeyler yüzünden şeytan onların ayaklarını kaydırmıştı. şüphe yok ki allah onları affetmiştir, allah çok bağışlayıcıdır, pek halîmdir. (ali imran-155)
ki osman bu olay yuzunden korkak olarak yaftalanacaksa, osmanin, bedir savasi ve uhud savasinin belirli safhasi haric tum savaslara katildigini bilmek lazimdir.
dolayisiyla muslumanlarin tum savaslarina katilim sergileyen ve hatta kendi hilafeti devrinde islam imparatorlugunun sinirlarini en genis noktasina ulastiran osmanin, korkak oldugunu soylemek dogru bir yaklasim olmaz.
8. huneyn savasindan kacmasi,
burda sunu soylemek gerekir ki, huneyn savasinda kimin kacip kimin peygamberle kaldigi yonunde kesin haberler gelmemistir.
fakat osmanin da kacanlardan oldugunu soyleyen olmustur. fakat su unutulmamalidir ki, huneynde, musrigin sayica cok oldugunu goren ve pusuya dusmus olan, sahabenin cogunlugu korkup kacmis, peygamberin yaninda sadece birkac kisi kalmistir.
fakat, peygamber'in amcasi abbas'in gur sesiyle sahabeyi geri cagirmasi uzerine sahabiler geri donmuslerdir.
dolayisiyla osman kacan cogunluk arasindaydi, fakat abbas'in geri cagirmasi uzerine insanlar geri donmustur. yani burda kesin bir kacma durumu yasanmamistir.
ki huneynle ilgili gelen ayetler soyledir:
allah birçok yerde, bu arada huneyn savaşı’nda gerçekten size yardım etmiştir. o gün çokluğunuz sizi böbürlendirmiş, fakat bunun size hiçbir yararı olmamıştı; o yer geniş olmasına rağmen size dar gelmiş, nihayet geriye çekilmeye başlamıştınız. bunun üzerine allah, peygamberinin ve müminlerin üzerine kendi katından bir güven duygusu indirdi, bir de göremediğiniz askerler gönderdi ve böylece inkâr edenlerin cezasını verdi. işte bu, inkârcıların hakettiği karşılıktır. artık bunun ardından allah dilediğinin de tövbesini kabul eder. allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (tevbe/125-127)
goruldugu uzere bu savasta ilk safhada kacanlarin affedildigi soylenmistir.
dolayisiyla bu yuzden osman'i elestirmek de ayni sekilde yersizdir. ki kacanlar sonradan geri donup savasmis, ve savas muslumanlarin galibiyetiyle sonuclanmistir.
9. bazi kisileri olduren sahabi ueydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,
bu olay da soyledir ki, ubeydullah bin omer, halife omerin ogludur. ve ayrica sahabidir.
ubeydullah'in babasi halife omer'i, ebu lulue öldürmüstür.
ubeydullah'a, ebu lulue'nin hurmuzan ve cufeyne ile goruldugu haber verilince, ubeydullah, hurmuzan ve cufeyne ve ebu lulue'nin kizini öldürmüs, icinde kabarmis irkcilik hirsiyla, "oldurmedik hicbir yabanci birakmayacagim" demistir.
fakat osman, ubeydullah'in bu eylemlerine karsi ona kisas uygulayip idam etmedigi icin elestirilmistir.
ustelik sahabenin cogunlugu(ali dahil) ubeydullah'in idamindan yanaydi ki, ali ubeydullah'a, ebu lulue'nin kizinin ne sucu vardi demistir. hatta ubeydullah, ali hilafete gecince kendisini idam edecegi korkusuyla muaviye safinda savasmistir.
fakat osman kendi hilafeti devrinde onu idam etmekten vazgecmistir.
bunun sebebi, osman'in, bazi sahabiler ve ayrica sahabi amr bin as'in da bulundugu bir mecliste bu konuyu istisare ederken, amr'in, dun omer öldürüldü, bugun de oglu öldürülürse bu dogru olmaz demesi.
cunku zaten yeni oldurulmus olan halife omer'in uzerine, bir de oglunun oldurulmesi toplum arasinda bir yaygaraya ve gereksiz soylentilere sebebiyet verebilirdi. bu tip seylere engel olmasi maksadiyla, ubeydullah'in cani bagislanmistir.
ki daha sonra, ubeydullah, muaviye'nin safinda siffin savasinda öldurulmustur.
dolayisiyla osman'in bu tutumu, toplumu fitneden uzak tutmak icin kendince dogru bir tutumdu.
ha bence omer'in öldürülmesinden bir sure veya birkac sene gectikten sonra ubeydullah'a kisas uygulayabilirdi, kim bilir, belki de dostunun oglunu oldurmeyip canini bagislamak istemistir.
ben olsam ali gibi dusunur ve ubeydullah'a omer'in oldurulmesinden birkac sene sonra kisas uygulardim acikcasi, ama bu konuda osman'in kendince bir gerekcelendirmesi vardi ki sirf bu konu uzerinden elestirilmesi de yersiz olur. ki bu konuda bazi sahabiler de ona katilmisti.
10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,
peygamberin bir muhur yuzugu vardi ki, bu peygamberden sonra ebu bekir, ondan sonra omer, ondan sonra da osmanin elinde bulundu. osman bu yuzuge 6 sene sahip cikti.
daha sonra, osman bir gun erîs kuyusunun yaninda oturmusken yuzugu parmagindan cikarip onunla oynamaya basladi.
iste bu sirada yuzuk osman'in elinden dustu.
daha sonra 3 gun aradiysa da nafile, bir daha bulamadi.
ki bu yuzden de elestirilmistir ki adam napsin yani, bi anlik dalginligina gelmis iste. ki daha sonra kuyunun suyunu bile bosaltip didik didik aratmis, ama bulamamis. olabilir yani artik napsin sonucta dimi.
11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,
evet osman bu yonden de bidatcilikle suclanmistir, soyle ki o cuma ezanini, dis ezan ve ic ezan diye 2'ye ayirmistir.
halbuki osman bunu keyfi olarak yapmamistir. o donem ulkenin nufusu arttigi icin, mescidin icinde ve mescidin disinda olmak uzere herkes duyabilsin diye 2 ezan okutmustur. e takdir edersiniz ki o zamanlar hoparlor de yoktu.
ki zaten bidatler, bidati hasene yani iyi bidat ve bidati seyyie yani kotu bidat olarak 2ye ayrilir. ki bazi alimler bidati hasenenin bidat nevinden bile olmadiklarini soylemisler, dolayisiyla onlara gore bu bidat bile degildir.
yani dolayisiyla osman'in bu tedbirinde bir sakinca yoktur.
12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,
soyle ki, rivayete gore, osman hazineden bazi degerli mucevherleri akrabalarina verince bazilari tarafindan tenkit edilmis, ammar onu elestirince, osman onun islamda ilk kadin sehid sayilan sahabi annesine hakaret etmis("ey idrarini tutamayan sumeyye'nin oglu!" seklinde), onun aslen bir kole olarak konusma yetkisinin olmadigini ima etmis, sonra ammar'i mescidden cikartip bayilana kadar dovdurtmus ve ammar, peygamber'in hanimi ummu seleme'nin kapisina birakilmisti.
tabi bu rivayetlerden biridir, digerinde osman kendisine hakaret etmis, annesine hakaret etmeden adini anmis, sonra onu dovup karnini patlatmis yani fitik etmisti.
fakat ibn sube, osman'in ammar'i vurdugu haberinin sabit olmadigini soyler.
dolayisiyla bu yonde nakledilenler kesin haberler olmadiklari icin itibar edilmemesi gerekir.
ki bu rivayetlerin bir kismi sika yani guvenilir olmayan, veya sii olan raviler tarafindan rivayet edilmistir.
fakat bu konuda belazuri'den gelen sahih bir rivayete gore, ammar israrla osman'la konusmak amacli ona elci gondermis, osman musait olmadigini soylemis. fakat ammar'in israrla haber gondermesine dayanamayan osman'in elcisi, osman'dan habersiz olarak ammar'i dovmustur.
yani osman, kendi emriyle ammar'i dovdurtmemis, fakat muhtemelen haber gondermekten ve ammar'in israrindan usanan elci, en sonunda ammar'a vurmustur. hatta osman bu durumdan rahatsiz olmus, isterse kisas uygulayabilecegini soylemis, ammar'i dovdurttugune dair emir vermedigi hakkinda yemin etmistir.
13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,
soyle ki, osman kurani cogaltip diger mushaflari yaktirinca, kendi mushafi olan ibn mesud bu duruma karsi cikmisti. ve osman da ibn mesudun maasini kesmisti.
osman da bu kararin agirligini anlayip pisman olmus, ibn mesud olmek uzereyken ibn mesudun yanina gelip ikramda bulunmak istemis, ibn mesud bunu reddetmis, osman bari hakkini helal et demis, ibn mesud, allah'tan dilegim yedigin hakkimi senden almasidir demistir. ve hatta ailesine cenaze namazini osmanin kildirmamasini vasiyet etmistir.
ki osman zamaninda ibn mesudun elestirilerine karsi ona hakaret etmis, aisenin mudahelesine ragmen ibn mesudu zorla mescitten cikartmis, dovdurtmus ve kaburgasini kirdirtmisti.
simdii bu haberlere gelirsek,
oncelikle ibn mesudun osmanin mushaflari yaktirmasindan sonra ona kirildigi kaynaklarda gecse de, daha sonradan, ashabin cogunun da ibn mesuda muhalefet etmesi uzerine, ibn mesudun bundan pisman oldugu gecmektedir.
bu konu bir yana, gelelim ibn mesudun maasinin kesilmesi ve dovulmesi konusuna.
ibn arabi bu konuda, ibn mesudun maasinin kesildigi ve dovuldugu konusundaki rivayetlerin sahih olmayip, hatta uydurma olduklarini soyleyerek bu olayin asilsizligini dile getirmistir.
ki ibn mesudun cenaze namazini kimin kildirdigiyla ilgili birkac ayri rivayet olsa da(mesela bir rivayete gore ammar bin yasir kildirmistir), diger bir rivayete gore de bizzat osman kildirmistir.
yani osman, ibn mesud'u dovdurmemistir.
14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,
evet yine osman'in, ustlerde de bahsi gecen mervan'a, ifrikiyye fetihleri ganimetlerinin 1/5'ini verdigi soylenir ve bu sebepten de elestirilir.
fakat sunu soylemek gerekir ki, bununla ilgili gelen rivayetler de sabit degildir.
bazi alimler bunu aktarmissa da, diger bazilari bu bilgilerin hatali oldugunu soylemis.
ibn arabi ise, halifenin istedigi kisiye bu maldan para vermesinin caiz olduguyla ilgili malik ve bir grup ilim adamindan gorusler aktarmakla birlikte bu rivayetin dogru olmadigini soylemistir.
bazi rivayetlere gore ise mervan bin hakem, ve ifrikiyye fethindeki komutana ustun basarisindan oturu ikramlar verilmisse de, halk bu tip seylere alisik olmadigindan, halkin hosnutsuzlugu uzerine bu bagislar geri alinmistir.
sozun ozu, bu yolda gelen rivayetler sabit olmayip kesinligi olmayan rivayetlerdir. dolayisiyla, tarihte, kesinligi olmayan haberler yuzunden, yani varsayimlarla bireylerin elestirilmesi herhalde yanlis olacaktir.
15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi,
evet osman hakkindaki diger bir elestiri de fedek arazisini mervan'a vermesidir.
soyle ki peygamber zamaninda fedek arazisi ganimet olarak alindi, ve peygamber bunu halkin ihtiyaclarina ayirip kimseye vermedi. fatima zamaninda bu araziyi istese de ebu bekir ile omer de peygambere uyup bu araziyi kimseye vermedi. fakat osman kendi zamaninda bu araziyi mervan bin hakem'e verdi ki, sevilen emevi halifesi omer bin abdulaziz'e kadar bu arazi, mervan ogullarinin elinde kaldi. daha sonra o, bu araziyi onlardan alip yine halka, hasimilere verdi.
keza osman'in bu icraatina, ali beyt mensuplari da muhalefet etmislerdi.
simdi burda dikkate alinmasi gereken nokta, bazi anlatilarin mervan'a fedegi veren osman'di derken, mesela ibnul esir'in el kamil'indeki gibi bazi anlatilarin ise mervan'a fedegi muaviye'nin verdigini soylemesidir.
dolayisiyla, mervan'a fedegi kimin verdigi kesin degildir once bunu bilelim.
fakat, fedegi mervana veren kisinin osman oldugu yonunde rivayetler daha az olup, bircok rivayete gore 4 halife doneminde fedek kimseye verilmemistir.
zaten mantiki olarak dusundugumuzde, osman, hasimogullarinin elinden fedegi alip da mervana vermis olsaydi, neden hasimogullarindan olan ali, fedegi kendi hilafeti doneminde mervandan almasin degil mi?
demek ki, fedek, mervana aliden sonra verilmis olmalidir ki, burda da akillara muaviye geliyor.
ki muaviyenin, fedegi, mervandan baska 2 isme de verdigine dair rivayetler vardir. bu 2 isim, amr/omer bin osman(yani osmanin oglu).
muaviyenin diger fedegi verdigi rivayet edilen kisi de, oglu yeziddir.
muaviyenin, amr/omer bin osman ve yezide fedegi verdigi rivayeti, hristiyan asilli bir abbasi divan katibi olan kudame bin caferin, en unlu eseri olan kitabul haracinda gecer.
eger bu rivayet dogru kabul edilirse, belki de fedek, mervan, amr/omer ve yezid arasinda paylastirilmis olabilir.
peki muaviye de bir sahabi sonucta. dolayisiyla o, fedegi akrabalarina verdigi icin elestirilebilir mi?
muaviyenin yaptigi bu ikrama, islam literaturunde "ikta" denir. ıkta, yonetimin, kendi tasarrufunda olan arazileri, bireylere tahsis etmesine verilen addir.
mesela, rivayete gore, peygamberin, huneyn ganimetlerinden elde edilen, hadramuttaki bir araziyi muaviyeye ikta olarak vermesi gibi.
yani muaviye, kimseye ait olmayip, halka acik olan, dolayisiyla yonetimin tasarrufunda olan bu araziyi, birey veya bireylere tahsis etmistir denebilir. bunu da kendi akrabalarina vererek ikramda bulundugu soylenebilir.
ha ama o arazi hasimogullarinin hakki falan diyenler olabilir, ki siiler de aynisini soyler.
fakat, sonuc itibariyle, o arazi resmi olarak hasimogullarina ait degildi ve hatta peygamber de onu hasimogullarina vakfetmemisti, ordan halk yararlaniyordu. ve sonuc itibariyle o arazi, devlete aitti. ve devlet baskani da, ikta adi altinda o araziyi istedigine verme hakkina sahipti.
ve muaviye de bunu yapti.
kisacasi muaviyenin yaptigi, belki bazilarina gore dogru bir davranis olmayabilir, sonucta peygamber ve 4 halife orayi kimseye tahsis etmemisti, fakat bu muaviyenin bir devlet baskani olarak, bosta kalan bir araziyi birine tahsis edemeyecegi anlamina gelmez. bu tutumu belki doneminde elestirilebilir, ama yine de gunah degildi.
keza varsayalim ki osman vermis olsun mervana fedegi, bu icraatindan dolayi osman elestirilmis olabilir, fakat bu onun faziletinden bir sey eksiltmez veya ona gunah yazmaz. cunku o, bosta kalan bir araziyi istedigine verme hakkina sahiptir bir halife olarak. o, fedegi birisine vererek kimseye zulum de etmemistir.
tabiki bu konuda muaviyenin fedegi verdigini kabul etmek daha dogru bir gorus olacaktir, cunku fedegi osmanin vermis oldugu var sayilirsa eger, alinin osmanin bu icraatini degistirmemis olmasi gariptir.
fakat her hangisi vermis olursa olsun, bu ona isyan edip onu oldurmek icin bir sebep olmamali elbette diye dusunuyorum.
dolayisiyla bu konuda ne osmanin, ne muaviyenin tenkit edilmesi yanlis olur.
zira, peygamber bu araziyi kimseye vermemis olabilir, ebu bekir, omer, belki osman, sonra ali bu icraati sunnettir diye degistirmemis olabilir. fakat fedegi birine tahsis etmemek konusunda bir emir yoktu ki, bunu yapmamak farz degildi. dolayisiyla muaviyenin bu araziyi bir baskasina vermesinde bir sakinca yoktu.
...
kisaca halife osman'a yoneltilen birkac elestiri bu sekildeydi.
halife osman'in yaptigi bazi siyasi hatalarin nedeninin baya ileri bir yasta hilafete gecmesinin bir neticesi olarak gormek mumkun olup, osmanin hilafetinin ilk 6 senesinde, bazi sikayetler gorulse de buyuk problemler yasanmamis, fitneye kapi aralayan olaylar hilafetin diger yarisi olan sonraki 6 yilda gerceklesmistir.
halk arasinda, kesin olmasa da, mervan zaten baya yasli olan osmani algisal olarak yonetiyor, ondan izinsiz bazi tasarruflarda bulunuyor dedikodularinin dolastigina dair rivayetler gelmistir.
osmanin genel siyasi hatasi olarak akrabalarina duskunlugu ve onlara ikramda bulunmasini gormek olup, bazi akrabalarinin hayirsiz oldugunu hesap edememis, neticesinde sonrasinda hatalarini duzeltmeye calissa da, kendisine atilan iftiralar ve kendisi hakkindaki bazi yanlis bilgiler(mesela bedirde mazereti olmaksizin bulunmamasi gibi) kendisine karsi muhalefeti koruklemis ve bu da osmanin halka acik bir suikaste kurban gitmesine yol acmistir.
osmanin ölümü, muaviyenin kanini talep etmesine neden olmus, ali ile aralarinda savas cikmis, eskiden kendi ordusunda bulunan hariciler tarafindan alinin de suikaste ugramasindan sonra muaviye basa gecmistir.
muaviyenin oglu yezidi hilafete aday gostererek monarsi ve saltanata kapi aralamasiysa, sonraki yillarda emevi ve abbasi zulumlerinin de kapisi aralanmistir.
dolayisiyla osman, ve osmanin suikasti aslinda islam tarihinin kilit ve donum noktalarindan biridir...
islam tarihinin kilit noktasidir osman.
hilafete gectiginde 68-70, 656 senesinde kendisine suikast duzenlendiginde 80 kusur veya 82 yasindaydi.
bazilari onu "akraba kayirma"sindan dolayi erdoganla kiyasliyor ama aslina bakarsaniz 4 halife donemi devleti, onun devrinde en genis sinirlarina ulasmistir.
yani aslinda hic de basarisiz bir lider olmamistir osman. hatta ilk deniz seferi de onun doneminde yapildi. yani onun 12 yillik hilafet donemi 2 kisma ayrilabilir: ilk 6 yil sorunsuz, ikinci 6 yil sorunlu.
osman'in hilafetinin ikinci yarisinda, yani son 6 yilinda, birtakim sahabilerin bile ona muhalefet etmesini saglayan bazi siyasi hatalar yapmasi, ve ayrica hakkinda atilan bazi iftiralar ve hakkinda yanlis bilinen bazi seyler sonunu getirmistir.
osman'in belki de hilafetinin ikinci yarisinda yaptigi birtakim hatalarin sebebi, artik o donem 70'i askin yasi bulunuyor olmasindandir. cunku osman'in hilafetindeki sorunlar 74-76 yaslarinda baslamistir.
osman kotu bir lider degildi, ve eger gencken basa gecseydi, muhtemelen her sey cok daha farkli olacakti. buna ragmen yasina gore iyi de idare etti.
bu arada osman, emevilerdendir. yani emevi soyundandir.
ayrica osman ile ebu sufyan ve muaviye akrabadir.
soyle ki emevi halifesi mervan bin hakem yani 1. mervan'in babasi, sahabi olan hakem bin ebul as, osman'in amcasidir. dolayisiyla mervan ile osman kuzendir.
hakem, yani osman'in amcasi ise, ebu sufyan'in kuzenidir.
yani ebu sufyan, osman'in amcasinin kuzeni, dolayisiyla muaviye de osman'in amcasinin kuzeninin ogludur. yani, muaviye'nin, osman'in vefati sonrasi osman'in kanini talep etmesinin bir sebebi de aralarindaki akrabalik bagidir.
osman, sertce elestirilen belki de ilk sahabi olup, doneminde elestirilmesine ve bir isyanla suikaste gitmesine sebep olan elestirileden bazilari bu basliklar altinda toplanabilir,
1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi ve onlara ikramlarda bulunmasi(kendisine yapilan en meshur elestiri),
2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,
3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,
4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,
5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,
6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,
7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi,
8. huneyn savasindan kacmasi,
9. bazi kisileri olduren sahabi ubeydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,
10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,
11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,
12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,
13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,
14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,
15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi.
evet osman'in elestiri noktasi olan durunlardan 15 tanesini saydim. bu durumlar osman icin bir noksan sayilmis ve hilafeti terk edip tovbe etmesi istenmistir.
halbuki osman'in elestirildigi bu noktalar soyle aciklanabilir,
1. osman'in akraba kayirmasi, yani emevileri yuksek mevkilere getirmesi, onlara ikramda bulunmasi - kendisine yapilan en meshur elestiri
osman bu uygulamasi sebebiyle ali ve diger birtakim sahabiler tarafindan da elestirilmistir.
fakat sunu soylemek gerekir ki, osman zaten hilafetinden once de akrabalarina duskun ve ikramda bulunan bir adamdi. yani bu hilafeti ile takindigi bir tutum degildi.
keza osman'in akrabalarini goreve getirme sebebi, akrabalarinin kendisine yakin olmasi, yani onlara guvenebilmesidir.
ki zaten osman'in tayin ettigi akrabalarinin bir kismi gayet guzel komutanlik sergileyip, bircok bolge fethetmisler.
fakat akrabalarinin bir kismi ise, osman'in guvenini zedelemisler ki osman'in gorevden aldigi da olmus yani.
ki osman'in bu tutumu dinen de caizdir.
kisaca osman'in akrabalarini goreve getirmesi butunuyle yanlis bir karar degildi.
cunku mesela erdogan da akraba kayiriyor ama erdoganin akrabalari vasifsiz.
halbuki osman'in akrabalarinin bir kismi onun guvenini bosa cikarmayip, gayet guzel bir siyaset gostermis, fakat akrabalarinin bir kismi guzel bir siyaset gosterememisler. ki osman bazen bu tip kisileri gorevden almis, halkin istedigi kisileri goreve getirmis, nerde hata yapiyorum diye sahabilerle istisare etmistir.
olay bu yani. ha belki osman siyasi yonden hayirsiz olan akrabalarini gorevde tutmussa eger, bu siyasi bir yanlis olarak degerlendirebilir, ama sonuc ne olursa olsun sirf bu sebep yuzunden osman kotu bir liderdi denemez oyle degil mi?
ki osman kendisine isyan edilince bazi uygulamalarinin hata olup artik duzgun bir bicimde yonetecegini soylemesine karsin suikaste kurban gitmis ki bunu da unutmamak lazim.
ki bu kayirma konusunda diger bir nokta da, osman'in, akrabalarina devlet malindan ikramda bulundugu iddiasiydi.
bu dedikodular osman doneminde ortaya cikmis dedikodular olup, bazilari tarafindan inkar edilmis ve osman'in cok zengin oldugundan, akrabalarina da kendi malindan verdigi soylenmis.
bunun yani sira bazi rivayetlerde ise osman'in, devlet malindan akrabalarina ikramda bulundugu soylenmistir. osman bunu, ebu bekir ve omer, akrabalarina bu sekilde ikramda bulunmayarak bundan sakinirlardi, dogrusu bu davranislari takdire sayandir, fakat ben akrabalarima ikramda bulunarak sila-i rahimde bulunuyorum diye aciklamis.
yani ebu bekir ve omer, akrabalarina vermeyerek, sanki akrabalarini kayiriyorlar imaji vermek istememislerken, osman, akrabalarina duskunlugu sebebiyle, ki islamda sila-i rahim, yani akrabalarla ilgilenmek sevap oldugu gerekcesiyle, bu anlayisla akrabalarina ikramda bulunmus, birtakim rivayetlere gore onlara devlet malindan para vermistir.
bu haberler kesin olmasa dahi, eger osman'in gercekten kendi akrabalarina devlet malindan para verdigini kabul edersek, bunun bir borc nevinden oldugu soylenebilir. ki zaten beytulmalden borc alan sahabiler de olmustur.
fakat osman'in akrabalari bu ikramlari kendi sahsi cikarlari dogrultusunda kullanarak devlet malina olan borclarini geri odememislerdir.
fakat, osman'in, akrabalarina beytulmalden para verdigin inkar edip, onlara kendi malindan verdigini soyledigi rivayetler de gelmistir.
fakat kisaca soylemek gerekirse, osman, akrabalarini yuksek mevkilere getirirse her seyin iyi olacagini dusundu, fakat o, hayirli hisimlari oldugu gibi, hayirsiz hisimlari oldugunu da hesap edemediginden bu bir isyana yol acti, bu da osman'in sonunu getirdi denebilir.
2. peygamberin surgune gonderdigi sahabi, ve osman'in da amcasi olan hakem bin ebul as'i surgunden geri getirmesi, ki ebu bekir ve omer bile kendi donemlerinde hakem'i surgunden geri getirmemistiler,
hakem bin ebul as, emevi halifesi ve osman'in da kuzeni olan 1. mervan'in babasi ve osman'in da amcasi olup onceleri islam'a dusmanken, mekke'nin fethinde musluman olarak sahabi oldu.
fakat o, rivayetlere gore, peygamber'i alayli sekilde taklit edince, kapisini dinleyince ve bu gibi bazi eylemlerde bulununca peygamber onu taif'e surgune gonderir.
ebu bekir ve omer doneminde onun surgunden geri getirilmesi istendiyse de onlar, peygamber'in surgunden geri getirmedigi kisiyi geri getirmeyeceklerini soyleyerek bu teklifleri reddetmisler.
fakat osman iktidara gecince amcasi hakem'i surgunden geri getirmis, hatta ona maddi olarak ikramda bulunmustur(100bin dirhem).
ıste osman, bu yuzden de elestirilmistir.
sunu soylemek gerekir ki hakem, osman musluman oldugunda, daha hakem kendisi musrikken, ona eziyet etmistir. fakat bu eziyetlerin onu dininden donduremedigini gorunce serbest birakmistir.
osman, kendisine eziyet etmis olan, ve en azindan belki sozde de olsa en nihayet musluman olmus bu adamin, yillardir surgunde kalmasindan dolayi, gerektigi cezayi cekmis oldugunu dusunup surgunden geri getirmis olabilir.
o bu hareketiyle sahabenin tepkisini cekse de, sonuc itibariyle yillardir surgunde olan amcasinin hak ettigi cezayi cektigini dusunmus olabilir, ve amcasi da olmasinin etkisiyle ona merhamet istemis olabir.
100.000 dirhem konusundaysa, yillardir surgunde olan amcasina ozlem duymus olabilir, ki keza kalbini islama isindirmak icin ona boyle bir ikramda bulunmus olabilir. ki osman cok zengin bir adamdi.
bence bu cok da sorun edilecek bir tutum degildi.
ha burda soyle bir detay var, hakem surgunden donerken tabiki de ilerdeki emevi halifesi mervan da onunla birlikte gelmis oldu.
ve bazi kaynaklara gore, mervan, o donem zaten yasli olan osman'i algisal olarak yonetiyor, hatta ondan habersiz hukum koyuyordu. tabi bu kesin bir bilgi olmasa da o donem halk boyle dusunuyordu bazi rivayetlere gore.
dolayisiyla osman'in, hakem'in cezasina son vermesi ne derece makuldu? tartisilir.
belli ki akrabalarini ust mevkilerde gormek isteyen 70 yasini gecmis olan osman, bu siyasetinde yanilmis gibiydi diyebiliriz.
fakat, burda dikkat edilmesi gereken diger bir husus:
bazilarinin osman'in, hakem'i geri getirdigi rivayetinin batil oldugunu, hakem'in daha peygamber doneminde surgunden geri getirildigi rivayetinin dogru oldugu yonundedir.
ayrica baska bir rivayet de bize, osman'in, hakem'i surgunden geri getirmek yonunde peygamber'den izin aldigidir. osman bunu ebu bekir ve omer'e anlatarak hakem'in surgunden getirilmesini istemis, fakat onlar bu rivayete karsi bir sahit isteyince, osman da sahit getiremeyince, kendi hilafeti doneminde peygamberin bu iznini gerceklestirmistir.
bu rivayetler dogruysa hakem'in geri getirilmesi makul bir zemine dayanmis olur.
3. ebu zerr'i rebeze'ye surgune gondermesi,
evet diger bir elestiri konusu da ebu zerr.
ebu zerr kurandaki bir ayeti farkli yorumlayip, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinin yanlis oldugunu soylemisti.
muaviye ise, muslumanlarin mallarini biriktirmelerinde sorun olmadigini, ehli kitabin biriktirmemeleri gerektigini soyluyordu.
bu ikisi bu konuda tartistilar, ve cogunluk sahabe muaviye'nin yaninda durdu. azinlik bir grupsa ebu zerr'i destekledi.
daha sonra muaviye, ebu zerr'i osman'a bildirdi. ve osman, ebu zerr'i cagirip, sert bir imayla rebeze'ye gitmesini soyleyerek onu surgun etti ve hz. ali gibi onunla vedalasmak isteyen birtakim sahabilerin onunla vedalasmasina izin vermedi.
ıste osman'in elestirildigi noktalardan biri de budur.
fakat osman bu konuda haklidir, cunku bu rivayet yanlistir.
osman, muaviye ebu zerr'i sikayet ettiginde, zaten azinlik durumunda olan ebu zerr'in, fitne cikaracagindan korktuguyla ilgili bir mektup yazar.
cunku ebu zerr bu fikrinin propagandasini yapmaktaydi ve cogu ona karsi gelmekteydi.
dolayisiyla bir lider olan osman, aslinda en makul seyi yapti.
ki osman'in, ebu zerr'i surgun ettigi rivayeti yanlistir.
osman, ebu zerr ile birkac gorusme yapti ve en sonunda, istersen medine'yi terk etmende bir sakinca yok dedi.
dolayisiyla osman, ebu zerr'i surgun etmedi. ebu zerr'in istedigi takdirde medine'den gidebilecegini soyledi. cunku aksi takdirde ebu zerr muaviye arasinda da bir savasa tanik olabilirdik.
ebu zerr, osman'in bu izni ardindan, rebeze'ye gitmek istedigini kendisi bizzat soyler. hatta daha sonralari osmanin onu geri cagirttigi, fakat onun rebezede kalmak istedigine dair rivayet de vardir.
yani rebeze'ye gitmesini isteyen osman degildi, bu karari ve gitme kararini ebu zerr'in kendisi verdi. ha belki osman onun gitmesini ima etmistir, ama osman bir lider olarak ona acik bir sekilde gitmesini emretmemistir.
ki ebu zerr rebeze'ye gidip orda yasadi, ve vefat ettikten sonra osman, onun ailesini medine'ye cagirip himayesine aldi.
yani osman, ebu zerr'i ne kovdu, ne de kaderine terk etti. aksine o vefat ettikten sonra bile onu unutmayip, ailesini geri getirip destek oldu.
dolayisiyla akrabacilik konusunda belki osman'in siyaseten elestirilmesi kismen dogru olabilir, ama bu konudaki tutumu yanlis degildi diye dusunuyorum.
4. kuran'i resmi olarak toplayip kitap haline getirdikten sonra geri kalan mushaflari yaktirmasi,
evet biliyorsunuz ki kuran'i toplayan osman'di.
osman'in diger bir elestirildigi nokta da kuran'i toplattiktan sonra, geri kalan mushaflari yaktirdi.
halbuki bunu yakma konusunda da osman haklidir ki, ali, osman bunu yapmasa kendisinin yapacagini soylemistir.
bunun sebebi, osman, bir heyet esliginde incelemeler sonucu kurani titizlikte toplayip resmi bir mushaf olusturmustur.
halbuki geri kalan mushaflar, sahabilerin kendi yazdiklari kisisel mushaflar olup, iclerinde cesitli ihtilaflar olabiliyordu.
mesela bazilari bir duayi kurandan sanabiliyordu, veya bu mushaflari farkli lehcelerle okuyordu, noktalama isaretleri vs. olaylar vardi ve bu mushaflar, bir heyet degil, bireylerin sahsi incelemeleri sonucunda yazildigi icin icinde hata veya yanlislar olabiliyordu.
zaten osman, sahabe heyeti esliginde zaten bu yuzden kurani toplatti.
ve bu resmi mushaf, diger farkli ve kisisel mushaflarla karismasin diye digerlerini yakip yok etmeyi tercih etti ki bu zaten gayet makul bir tutumdu.
ki tarih boyunca da sahabeden hic kimse, hayir bu mushaf farkli, osman kurani tahrif etti diye buna karsi cikmadi ki buna dair hicbir haber ya da gorus gelmemistir.
dolayisiyla osman'in kendince hakli sebepleri vardi ve bu tutumu oldukca makuldu denebilir.
5. yolculukta namazi kisaltmadan kilmasi, ki yolculukta namaz kisaltilabilir ama osman'in kisaltmamasi,
bu konuda da su soylenebilir ki yolculukta namazin kisaltilmasi farz degildir, sadece caizdir. dolayisiyla osman bunu boyle yapmissa bile, bunda uzerine bir vebal olmadigindan elestirilmesi de anlamsizdir.
6. kendisini hz. muhammed'den, ebu bekir ve omer'den ustun gormesi,
bu o donemin bazi muhaliflerinin kisisel gorusu olup, osman'in bu yonde hicbir beyani bulunmamaktadir. dolayisiyla curuk bir elestiridir bu da denebilir yani. ki ebu bekirin en ustun sahabi oldugu konusunda ashabin icmasi vardir. madem ki ashabin icmasi varsa, osman'in bunun aksini demis olmasi da zaten dusunulemez.
7. bedir ve ridvan bey'atinde bulunmamasi ve uhud savasindan kacmasi.
evet osman hilafeti doneminde, bedir ve ridvan beyatinde bulunmamasi, ayrica uhud savasindan kacmis olmasi yonunden de elestirilmistir.
bu konulari 3 madde seklinde izah etmek mumkundur:
1. evet, osman, bedir savasinda bulunmamistir. fakat bunun sebebi o donem, peygamber'in kizi, osman'in da hanimi olan rukiyye'nin vefat hastaligina yakalanmasidir. bu izinle katilamamistir ki, peygamber bu yuzden onu bedir ashabindan saymis ve savas ganimetinden ona da vermistir. dolayisiyla osman, bu savasta makul bir sebep gerekcesiyle istirak edememistir.
2. evet, osman, ridvan bey'atine de katilamamistir. fakat bunun sebebi, osman'in mekke'ye gonderilmesi, fakat bu beyat yapilirken, musriklerin 3 gun boyunca osman'i mekke'de alikoymasi, yani esir tutmasidir. hatta bu yuzden muslumanlar osman'in sehid oldugunu bile dusunmusler. dolayisiyla bu beyate keyfinden katilmamazlik yapmamistir, sadece beyat yapilirken musrikler onun mekke'den cikmasina izin vermemistir.
3. evet, osman'in, uhud savasindan kactigi da dogrudur.
fakat o sirada, sahabenin cogu savastan kacmis, ve az bir kisim peygamberle kalmistir.
tam olarak hangi zaman zarfinda kactigini bilmesem de, muhtemelen peygamberin öldüğü haberi yayilinca kacmistir.
cunku orda peygambere benzeyen birisi öldürülmüs, ve onu olduren musrik, peygamberi öldürdügü yaygarasini koparmistir.
tabi bu zaman zarfi, okcularin tepeyi terk edip muslumanlarin bozguna ugratildigi andir.
savastan kacmak gunah olsa da, liderlerinin öldürüldügünü ve bozguna ugradiklarini anlayan muslumanlar, careyi kacmakta bulmuslardir.
osman da bu muslumanlarin arasinda oldugu icin elestirilse de, burda unutulmamasi gereken nokta, uhud savasindan geri donen muslumanlarin kuran ayetiyle affedilmesidir:
iki ordunun karşılaştığı gün sizden bozguna uğrayanlar var ya, sırf yaptıkları bazı şeyler yüzünden şeytan onların ayaklarını kaydırmıştı. şüphe yok ki allah onları affetmiştir, allah çok bağışlayıcıdır, pek halîmdir. (ali imran-155)
ki osman bu olay yuzunden korkak olarak yaftalanacaksa, osmanin, bedir savasi ve uhud savasinin belirli safhasi haric tum savaslara katildigini bilmek lazimdir.
dolayisiyla muslumanlarin tum savaslarina katilim sergileyen ve hatta kendi hilafeti devrinde islam imparatorlugunun sinirlarini en genis noktasina ulastiran osmanin, korkak oldugunu soylemek dogru bir yaklasim olmaz.
8. huneyn savasindan kacmasi,
burda sunu soylemek gerekir ki, huneyn savasinda kimin kacip kimin peygamberle kaldigi yonunde kesin haberler gelmemistir.
fakat osmanin da kacanlardan oldugunu soyleyen olmustur. fakat su unutulmamalidir ki, huneynde, musrigin sayica cok oldugunu goren ve pusuya dusmus olan, sahabenin cogunlugu korkup kacmis, peygamberin yaninda sadece birkac kisi kalmistir.
fakat, peygamber'in amcasi abbas'in gur sesiyle sahabeyi geri cagirmasi uzerine sahabiler geri donmuslerdir.
dolayisiyla osman kacan cogunluk arasindaydi, fakat abbas'in geri cagirmasi uzerine insanlar geri donmustur. yani burda kesin bir kacma durumu yasanmamistir.
ki huneynle ilgili gelen ayetler soyledir:
allah birçok yerde, bu arada huneyn savaşı’nda gerçekten size yardım etmiştir. o gün çokluğunuz sizi böbürlendirmiş, fakat bunun size hiçbir yararı olmamıştı; o yer geniş olmasına rağmen size dar gelmiş, nihayet geriye çekilmeye başlamıştınız. bunun üzerine allah, peygamberinin ve müminlerin üzerine kendi katından bir güven duygusu indirdi, bir de göremediğiniz askerler gönderdi ve böylece inkâr edenlerin cezasını verdi. işte bu, inkârcıların hakettiği karşılıktır. artık bunun ardından allah dilediğinin de tövbesini kabul eder. allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (tevbe/125-127)
goruldugu uzere bu savasta ilk safhada kacanlarin affedildigi soylenmistir.
dolayisiyla bu yuzden osman'i elestirmek de ayni sekilde yersizdir. ki kacanlar sonradan geri donup savasmis, ve savas muslumanlarin galibiyetiyle sonuclanmistir.
9. bazi kisileri olduren sahabi ueydullah bin omer'e kisas uygulamamasi,
bu olay da soyledir ki, ubeydullah bin omer, halife omerin ogludur. ve ayrica sahabidir.
ubeydullah'in babasi halife omer'i, ebu lulue öldürmüstür.
ubeydullah'a, ebu lulue'nin hurmuzan ve cufeyne ile goruldugu haber verilince, ubeydullah, hurmuzan ve cufeyne ve ebu lulue'nin kizini öldürmüs, icinde kabarmis irkcilik hirsiyla, "oldurmedik hicbir yabanci birakmayacagim" demistir.
fakat osman, ubeydullah'in bu eylemlerine karsi ona kisas uygulayip idam etmedigi icin elestirilmistir.
ustelik sahabenin cogunlugu(ali dahil) ubeydullah'in idamindan yanaydi ki, ali ubeydullah'a, ebu lulue'nin kizinin ne sucu vardi demistir. hatta ubeydullah, ali hilafete gecince kendisini idam edecegi korkusuyla muaviye safinda savasmistir.
fakat osman kendi hilafeti devrinde onu idam etmekten vazgecmistir.
bunun sebebi, osman'in, bazi sahabiler ve ayrica sahabi amr bin as'in da bulundugu bir mecliste bu konuyu istisare ederken, amr'in, dun omer öldürüldü, bugun de oglu öldürülürse bu dogru olmaz demesi.
cunku zaten yeni oldurulmus olan halife omer'in uzerine, bir de oglunun oldurulmesi toplum arasinda bir yaygaraya ve gereksiz soylentilere sebebiyet verebilirdi. bu tip seylere engel olmasi maksadiyla, ubeydullah'in cani bagislanmistir.
ki daha sonra, ubeydullah, muaviye'nin safinda siffin savasinda öldurulmustur.
dolayisiyla osman'in bu tutumu, toplumu fitneden uzak tutmak icin kendince dogru bir tutumdu.
ha bence omer'in öldürülmesinden bir sure veya birkac sene gectikten sonra ubeydullah'a kisas uygulayabilirdi, kim bilir, belki de dostunun oglunu oldurmeyip canini bagislamak istemistir.
ben olsam ali gibi dusunur ve ubeydullah'a omer'in oldurulmesinden birkac sene sonra kisas uygulardim acikcasi, ama bu konuda osman'in kendince bir gerekcelendirmesi vardi ki sirf bu konu uzerinden elestirilmesi de yersiz olur. ki bu konuda bazi sahabiler de ona katilmisti.
10. peygamberin yuzugunu kaybetmesi,
peygamberin bir muhur yuzugu vardi ki, bu peygamberden sonra ebu bekir, ondan sonra omer, ondan sonra da osmanin elinde bulundu. osman bu yuzuge 6 sene sahip cikti.
daha sonra, osman bir gun erîs kuyusunun yaninda oturmusken yuzugu parmagindan cikarip onunla oynamaya basladi.
iste bu sirada yuzuk osman'in elinden dustu.
daha sonra 3 gun aradiysa da nafile, bir daha bulamadi.
ki bu yuzden de elestirilmistir ki adam napsin yani, bi anlik dalginligina gelmis iste. ki daha sonra kuyunun suyunu bile bosaltip didik didik aratmis, ama bulamamis. olabilir yani artik napsin sonucta dimi.
11. cuma namazinda okunan ezan sayisini 2'ye cikarmasi,
evet osman bu yonden de bidatcilikle suclanmistir, soyle ki o cuma ezanini, dis ezan ve ic ezan diye 2'ye ayirmistir.
halbuki osman bunu keyfi olarak yapmamistir. o donem ulkenin nufusu arttigi icin, mescidin icinde ve mescidin disinda olmak uzere herkes duyabilsin diye 2 ezan okutmustur. e takdir edersiniz ki o zamanlar hoparlor de yoktu.
ki zaten bidatler, bidati hasene yani iyi bidat ve bidati seyyie yani kotu bidat olarak 2ye ayrilir. ki bazi alimler bidati hasenenin bidat nevinden bile olmadiklarini soylemisler, dolayisiyla onlara gore bu bidat bile degildir.
yani dolayisiyla osman'in bu tedbirinde bir sakinca yoktur.
12. sahabi ammar bin yasir'i dovdurmesi,
soyle ki, rivayete gore, osman hazineden bazi degerli mucevherleri akrabalarina verince bazilari tarafindan tenkit edilmis, ammar onu elestirince, osman onun islamda ilk kadin sehid sayilan sahabi annesine hakaret etmis("ey idrarini tutamayan sumeyye'nin oglu!" seklinde), onun aslen bir kole olarak konusma yetkisinin olmadigini ima etmis, sonra ammar'i mescidden cikartip bayilana kadar dovdurtmus ve ammar, peygamber'in hanimi ummu seleme'nin kapisina birakilmisti.
tabi bu rivayetlerden biridir, digerinde osman kendisine hakaret etmis, annesine hakaret etmeden adini anmis, sonra onu dovup karnini patlatmis yani fitik etmisti.
fakat ibn sube, osman'in ammar'i vurdugu haberinin sabit olmadigini soyler.
dolayisiyla bu yonde nakledilenler kesin haberler olmadiklari icin itibar edilmemesi gerekir.
ki bu rivayetlerin bir kismi sika yani guvenilir olmayan, veya sii olan raviler tarafindan rivayet edilmistir.
fakat bu konuda belazuri'den gelen sahih bir rivayete gore, ammar israrla osman'la konusmak amacli ona elci gondermis, osman musait olmadigini soylemis. fakat ammar'in israrla haber gondermesine dayanamayan osman'in elcisi, osman'dan habersiz olarak ammar'i dovmustur.
yani osman, kendi emriyle ammar'i dovdurtmemis, fakat muhtemelen haber gondermekten ve ammar'in israrindan usanan elci, en sonunda ammar'a vurmustur. hatta osman bu durumdan rahatsiz olmus, isterse kisas uygulayabilecegini soylemis, ammar'i dovdurttugune dair emir vermedigi hakkinda yemin etmistir.
13. sahabi abdullah bin mesud'u dovdurmesi,
soyle ki, osman kurani cogaltip diger mushaflari yaktirinca, kendi mushafi olan ibn mesud bu duruma karsi cikmisti. ve osman da ibn mesudun maasini kesmisti.
osman da bu kararin agirligini anlayip pisman olmus, ibn mesud olmek uzereyken ibn mesudun yanina gelip ikramda bulunmak istemis, ibn mesud bunu reddetmis, osman bari hakkini helal et demis, ibn mesud, allah'tan dilegim yedigin hakkimi senden almasidir demistir. ve hatta ailesine cenaze namazini osmanin kildirmamasini vasiyet etmistir.
ki osman zamaninda ibn mesudun elestirilerine karsi ona hakaret etmis, aisenin mudahelesine ragmen ibn mesudu zorla mescitten cikartmis, dovdurtmus ve kaburgasini kirdirtmisti.
simdii bu haberlere gelirsek,
oncelikle ibn mesudun osmanin mushaflari yaktirmasindan sonra ona kirildigi kaynaklarda gecse de, daha sonradan, ashabin cogunun da ibn mesuda muhalefet etmesi uzerine, ibn mesudun bundan pisman oldugu gecmektedir.
bu konu bir yana, gelelim ibn mesudun maasinin kesilmesi ve dovulmesi konusuna.
ibn arabi bu konuda, ibn mesudun maasinin kesildigi ve dovuldugu konusundaki rivayetlerin sahih olmayip, hatta uydurma olduklarini soyleyerek bu olayin asilsizligini dile getirmistir.
ki ibn mesudun cenaze namazini kimin kildirdigiyla ilgili birkac ayri rivayet olsa da(mesela bir rivayete gore ammar bin yasir kildirmistir), diger bir rivayete gore de bizzat osman kildirmistir.
yani osman, ibn mesud'u dovdurmemistir.
14. ifrikiyye (kuzey afrika) ganimetlerini kuzeni ilerde emevi halifesi olacak olan mervan bin hakem'e vermesi,
evet yine osman'in, ustlerde de bahsi gecen mervan'a, ifrikiyye fetihleri ganimetlerinin 1/5'ini verdigi soylenir ve bu sebepten de elestirilir.
fakat sunu soylemek gerekir ki, bununla ilgili gelen rivayetler de sabit degildir.
bazi alimler bunu aktarmissa da, diger bazilari bu bilgilerin hatali oldugunu soylemis.
ibn arabi ise, halifenin istedigi kisiye bu maldan para vermesinin caiz olduguyla ilgili malik ve bir grup ilim adamindan gorusler aktarmakla birlikte bu rivayetin dogru olmadigini soylemistir.
bazi rivayetlere gore ise mervan bin hakem, ve ifrikiyye fethindeki komutana ustun basarisindan oturu ikramlar verilmisse de, halk bu tip seylere alisik olmadigindan, halkin hosnutsuzlugu uzerine bu bagislar geri alinmistir.
sozun ozu, bu yolda gelen rivayetler sabit olmayip kesinligi olmayan rivayetlerdir. dolayisiyla, tarihte, kesinligi olmayan haberler yuzunden, yani varsayimlarla bireylerin elestirilmesi herhalde yanlis olacaktir.
15. fedek feyini mervan bin hakem'e vermesi,
evet osman hakkindaki diger bir elestiri de fedek arazisini mervan'a vermesidir.
soyle ki peygamber zamaninda fedek arazisi ganimet olarak alindi, ve peygamber bunu halkin ihtiyaclarina ayirip kimseye vermedi. fatima zamaninda bu araziyi istese de ebu bekir ile omer de peygambere uyup bu araziyi kimseye vermedi. fakat osman kendi zamaninda bu araziyi mervan bin hakem'e verdi ki, sevilen emevi halifesi omer bin abdulaziz'e kadar bu arazi, mervan ogullarinin elinde kaldi. daha sonra o, bu araziyi onlardan alip yine halka, hasimilere verdi.
keza osman'in bu icraatina, ali beyt mensuplari da muhalefet etmislerdi.
simdi burda dikkate alinmasi gereken nokta, bazi anlatilarin mervan'a fedegi veren osman'di derken, mesela ibnul esir'in el kamil'indeki gibi bazi anlatilarin ise mervan'a fedegi muaviye'nin verdigini soylemesidir.
dolayisiyla, mervan'a fedegi kimin verdigi kesin degildir once bunu bilelim.
fakat, fedegi mervana veren kisinin osman oldugu yonunde rivayetler daha az olup, bircok rivayete gore 4 halife doneminde fedek kimseye verilmemistir.
zaten mantiki olarak dusundugumuzde, osman, hasimogullarinin elinden fedegi alip da mervana vermis olsaydi, neden hasimogullarindan olan ali, fedegi kendi hilafeti doneminde mervandan almasin degil mi?
demek ki, fedek, mervana aliden sonra verilmis olmalidir ki, burda da akillara muaviye geliyor.
ki muaviyenin, fedegi, mervandan baska 2 isme de verdigine dair rivayetler vardir. bu 2 isim, amr/omer bin osman(yani osmanin oglu).
muaviyenin diger fedegi verdigi rivayet edilen kisi de, oglu yeziddir.
muaviyenin, amr/omer bin osman ve yezide fedegi verdigi rivayeti, hristiyan asilli bir abbasi divan katibi olan kudame bin caferin, en unlu eseri olan kitabul haracinda gecer.
eger bu rivayet dogru kabul edilirse, belki de fedek, mervan, amr/omer ve yezid arasinda paylastirilmis olabilir.
peki muaviye de bir sahabi sonucta. dolayisiyla o, fedegi akrabalarina verdigi icin elestirilebilir mi?
muaviyenin yaptigi bu ikrama, islam literaturunde "ikta" denir. ıkta, yonetimin, kendi tasarrufunda olan arazileri, bireylere tahsis etmesine verilen addir.
mesela, rivayete gore, peygamberin, huneyn ganimetlerinden elde edilen, hadramuttaki bir araziyi muaviyeye ikta olarak vermesi gibi.
yani muaviye, kimseye ait olmayip, halka acik olan, dolayisiyla yonetimin tasarrufunda olan bu araziyi, birey veya bireylere tahsis etmistir denebilir. bunu da kendi akrabalarina vererek ikramda bulundugu soylenebilir.
ha ama o arazi hasimogullarinin hakki falan diyenler olabilir, ki siiler de aynisini soyler.
fakat, sonuc itibariyle, o arazi resmi olarak hasimogullarina ait degildi ve hatta peygamber de onu hasimogullarina vakfetmemisti, ordan halk yararlaniyordu. ve sonuc itibariyle o arazi, devlete aitti. ve devlet baskani da, ikta adi altinda o araziyi istedigine verme hakkina sahipti.
ve muaviye de bunu yapti.
kisacasi muaviyenin yaptigi, belki bazilarina gore dogru bir davranis olmayabilir, sonucta peygamber ve 4 halife orayi kimseye tahsis etmemisti, fakat bu muaviyenin bir devlet baskani olarak, bosta kalan bir araziyi birine tahsis edemeyecegi anlamina gelmez. bu tutumu belki doneminde elestirilebilir, ama yine de gunah degildi.
keza varsayalim ki osman vermis olsun mervana fedegi, bu icraatindan dolayi osman elestirilmis olabilir, fakat bu onun faziletinden bir sey eksiltmez veya ona gunah yazmaz. cunku o, bosta kalan bir araziyi istedigine verme hakkina sahiptir bir halife olarak. o, fedegi birisine vererek kimseye zulum de etmemistir.
tabiki bu konuda muaviyenin fedegi verdigini kabul etmek daha dogru bir gorus olacaktir, cunku fedegi osmanin vermis oldugu var sayilirsa eger, alinin osmanin bu icraatini degistirmemis olmasi gariptir.
fakat her hangisi vermis olursa olsun, bu ona isyan edip onu oldurmek icin bir sebep olmamali elbette diye dusunuyorum.
dolayisiyla bu konuda ne osmanin, ne muaviyenin tenkit edilmesi yanlis olur.
zira, peygamber bu araziyi kimseye vermemis olabilir, ebu bekir, omer, belki osman, sonra ali bu icraati sunnettir diye degistirmemis olabilir. fakat fedegi birine tahsis etmemek konusunda bir emir yoktu ki, bunu yapmamak farz degildi. dolayisiyla muaviyenin bu araziyi bir baskasina vermesinde bir sakinca yoktu.
...
kisaca halife osman'a yoneltilen birkac elestiri bu sekildeydi.
halife osman'in yaptigi bazi siyasi hatalarin nedeninin baya ileri bir yasta hilafete gecmesinin bir neticesi olarak gormek mumkun olup, osmanin hilafetinin ilk 6 senesinde, bazi sikayetler gorulse de buyuk problemler yasanmamis, fitneye kapi aralayan olaylar hilafetin diger yarisi olan sonraki 6 yilda gerceklesmistir.
halk arasinda, kesin olmasa da, mervan zaten baya yasli olan osmani algisal olarak yonetiyor, ondan izinsiz bazi tasarruflarda bulunuyor dedikodularinin dolastigina dair rivayetler gelmistir.
osmanin genel siyasi hatasi olarak akrabalarina duskunlugu ve onlara ikramda bulunmasini gormek olup, bazi akrabalarinin hayirsiz oldugunu hesap edememis, neticesinde sonrasinda hatalarini duzeltmeye calissa da, kendisine atilan iftiralar ve kendisi hakkindaki bazi yanlis bilgiler(mesela bedirde mazereti olmaksizin bulunmamasi gibi) kendisine karsi muhalefeti koruklemis ve bu da osmanin halka acik bir suikaste kurban gitmesine yol acmistir.
osmanin ölümü, muaviyenin kanini talep etmesine neden olmus, ali ile aralarinda savas cikmis, eskiden kendi ordusunda bulunan hariciler tarafindan alinin de suikaste ugramasindan sonra muaviye basa gecmistir.
muaviyenin oglu yezidi hilafete aday gostererek monarsi ve saltanata kapi aralamasiysa, sonraki yillarda emevi ve abbasi zulumlerinin de kapisi aralanmistir.
dolayisiyla osman, ve osmanin suikasti aslinda islam tarihinin kilit ve donum noktalarindan biridir...
devamını gör...
22.
'kuranı çoğaltan' osman denilmiş, ama tam doğrusu öyle değil. kuran, peygamber döneminde (peygamberin isteği dışında gelişir biçimde) kemik, taş, parşömen deriler ve diğer çeşitli materyaller üzerine yazılı ve kimi hafızların ezberlerinde kısmi parçalar halinde var. yani kitap şeklinde değil ve bunlara mushaf deniyor. peygamberin ölümünden sonra kalan birden fazla da mushaf var. süreç içinde bunların kimi de giderek okunmaz hale geliyor. osmandan önce (hafızların çoğunun da savaşlarda kaybı ve ölümü nedeniyle) derlenme çalışmalarına başlanıyor. toplanan kimi mushafların, peygamberden dinlenilenlere aykırılığı gözetilerek önce o mushaflar imha ediliyor. keza buna rağmen elde edilebilen 7 ayrı mushafta da biribiriyle açık çelişkili durumlar gözleniyor. çünkü o dönem arapçsında noktalama işaretleri de (hareke deniliyor) yok ve sesli harf eksiği var. işte osman, bu harekesiz 6 mushafın incelenerek konulara bağlı şekilde tek bir metin haline getirilmesi için, birisini görevlendiriyor, o birisi de sert ve kavgacı kişilikte bir dönem şairinden, derlenen metni harekelendirerek tek metin haline getirmesini istiyor. işte o şairin harekelendirerek hazırladığı metin, bugün elimizdeki kuran metnidir. diğer tim orjinal kuşkulu mushaf ve metinlerde, osmanın emriyle imha ediliyor. ve kuran kitaplaştırılıyor. esasen bunun, ilkönce ebubekirden istenildiği ama ebubekirin bu işi, peygamberin yapılmasını istemediği gerekçesiyle yapmadığı söylenir.
devam eden yıllarda, emevilerin bu son metni basarak dağıttığı, bu işi yapanın da peygamber ve ailesine düşman mervan olduğu söylenir.(müslümanlarla savaşında mızraklarının ucuna parçalayarak taktıkları yapraklar zarar görmesin endişesi ile savaşamayan müslümanları kılıçtan geçiren mervan)
özetle: bugünkü kuran, emevilerin kontrolünde derlenerek seçilip derlenmiş ve peygamberden çok yıllar sonra hazırlatılmış bir metindir. peygamberin sağlığında bir kuran kitabı yoktur, peygamber, bugün elimizdeki kuranı görmemiştir. sizce de ilginç değil mi.?
(bilgilerin tamamı, ehli sünnet kaynakları ve diyanet kaynaklarına dayanılarak edinilmiş bilgilerdir. isteyen araştırabilir. zaten tartışmalı da değildir, branş uzmanlarının malumu hususlardır.)
devam eden yıllarda, emevilerin bu son metni basarak dağıttığı, bu işi yapanın da peygamber ve ailesine düşman mervan olduğu söylenir.(müslümanlarla savaşında mızraklarının ucuna parçalayarak taktıkları yapraklar zarar görmesin endişesi ile savaşamayan müslümanları kılıçtan geçiren mervan)
özetle: bugünkü kuran, emevilerin kontrolünde derlenerek seçilip derlenmiş ve peygamberden çok yıllar sonra hazırlatılmış bir metindir. peygamberin sağlığında bir kuran kitabı yoktur, peygamber, bugün elimizdeki kuranı görmemiştir. sizce de ilginç değil mi.?
(bilgilerin tamamı, ehli sünnet kaynakları ve diyanet kaynaklarına dayanılarak edinilmiş bilgilerdir. isteyen araştırabilir. zaten tartışmalı da değildir, branş uzmanlarının malumu hususlardır.)
devamını gör...
23.
en ustun ucuncu sahabi ve ucuncu halife.
simdi azeri bir sii sitesinin osman hakkindaki karalama amacli olan iddialarina cevap vericez...
1. osman, temettu haccini yasaklayarak kuran ve sunnete karsi gelmistir. sahih-i buhari'de hac bolumunde su rivayet naklediliyor:
"mervan ibnü'l-hakem şöyle demiştir: "osman ve ali ile ilgili şöyle bir olaya şahit oldum. osman temettu haccı yaparak umreyle birlikte hac yapmaktan nehyediyordu. ali bunu görünce umre ve haccı birlikte yapmak üzere ihrama girdi ve "hiç bir kimsenin sözü sebebiyle nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetini terkedecek değilim" dedi."
yine sahih-i buhari'de, hac bolumunde su rivayet naklediliyor:
"saîd ibnü'i-müseyyeb şöyle anlatır: "ali ve osman, usfan adlı bölgede temettu' hacc hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdi. ali, "sen, temettu’ haccından nehyetmekle ancak nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı bir şeyi yasaklamış oluyorsun" dedi ve umre ve haccı birlikte yapmak üzere temettu' haccı niyetiyle ihrama girdi."
cevap: evvela temettu hacci nedir bilmeyenler icin, temettu hacci, ayni yilin hac mevsiminde, evvela umre yapip ihramdan ciktiktan sonra yeniden hac icin ihrama girilerek yapilan hacdir.
iste osman bunu nehyetmis ve ali ile bu konuda fikir ayriligina dusmuslerdir.
ya simdi bu konuyu aciklayan, bezzar'dan sahih bir rivayet nakledince durumu anlayacaksiniz:
"abdullah b. ez-zübeyr der ki: (hac mevsiminde) osman b. affan'la birlikte cuhfe'deydik. yanında da içlerinde habib b. mesleme el fihri'nin de bulunduğu şamlı bir grup vardı. bir ara hacda temettü konusu açılınca osman: "haccın ve umrenin tam olmaları için ikisini hac mevsiminde yapmamak daha uygundur. umreyi, (hacdan sonra) kabe'yi bir iki defa ziyaret ettikten sonra yapmanız daha iyi olur. zira allah da sizlere hayırlar (maddi imkanlar) bahşetmiştir" dedi. o sırada hz. ali de vadide devesini yemliyordu. osman'ın bu dediği kendisine ulaşınca gelip osman'ın başında durdu ve: "resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kıldığı bir sünnet ile allah'ın kitab'ında kulları için tanıdığı bir ruhsattan ne istiyorsun? neden insanları bu yönde zora koşup bunları yasaklıyorsun? oysa bu (hacda temettü), işi olan veya evi uzaklarda bulunan kişiler için bir kolaylıktı" dedi. ardından ali hem hac, hem de umre için ihrama girdi. osman ise insanlara döndü ve: "ben böyle bir şeyi yasakladım mı ki? bunu yasaklamadım. sadece bu konudaki görüşümü söyledim. dileyen bu görüşümü uygular, dileyen de uygulamaz" dedi."
osman'in bunu yasakladigini bildiren rivayetlerde osman'in, ali'ye yonelttigi bir itiraz da vardir.
sahih-i muslim'de su rivayet naklediliyor:
"abdullah b. şakik der ki: hz. osman hacda temettüden alıkoyardı. hz. ali ise bunun yapılabileceği yönünde fetva verirdi. osman bu konuda onu tenkit etti. ali: "resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) temettü yaptığını biliyorsun değil mi?" deyince, osman: "biliyorum, ama o zamanlar korku taşıyorduk" dedi.
şu'be der ki: katade'ye: "osman'ın bahsettiği bu korku ne?" diye sorduğumda: "bilmiyorum" dedi."
burda osman, velev ki temettuyu tamamen yasaklamissa dahi, bunu ali'ye o zamanlar korku tasiyorduk diye aciklamistir.
burdaki korku ne bilmiyorum, ama belki de, o zamanlar umre ve hacci farkli senelerde yapamazdik, hani musrikler falan vardi, zaruret olarak ayni sene yapardik demek istemistir.
yani durum ne olursa olsun, hasili kelam osman muctehid bir sahabi olarak, bu durumu kendi gorusune gore aciklamaya calisip oyle bundan nehyetmistir. adam karsi cikmak icin karsi cikmamis, kendince bir gorusu varmis tabi, bir ictihad bu da.
dolayisiyla bunun uzerinden osman'a saldirmak yersizdir.
2. osman kuran ve sunnete karsi gelmistir. soyle ki,
"enes bin malik'den rivayet ediliyor ki: peygamber buyurdu ki: "kuran 7 harf uzerine indirilmistir."" sahihtrix silsile el-ahadis es-sahiha
bu beyandan murad, 7 harften - 7 dil demektir. taberi bunu tefsirinin mukaddimesinde 1 harfin ve 1 kelimenin anlamlarinin toplanmasi ve lafizlarin ayrilmasiyla izah ve şerh etmistir. ve yine de aciklamisti ki, ummet diger 6 harfsiz 1 harf uzerine sabit olmustur. burda hicbir nesh veya zayilik (ortadan kalkma) yoktur. bugun de okunan kiraat osman'in devrindeki mushafta oldugu gibididir.
oyle gorunuyor ki, burda ehli sunnete gore mutevatir olan hadisten problem ortaya cikmistir. bu peoblemin de adi "peki geride kalan 6 harfe ne oldu?"dur. oyle gorunuyor ki, osman kuran'i tahrif etmisti: diger 6 harfi reddederek birini birakmistir.
cevap: sii burda acikca kendisi kuranin tahrif edildigini soyleyerek, kuranin,
"şüphe yok ki kur'an'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız." (hicr/9)
ayetini hasa inkar ediyor.
neyse, simdi gelelim 7 harf meselesine.
oncelikle siilinin dedigi gibi 7 harf, 7 dil degildir. kuranin da dedigi gibi kuran arapca indirilmistir, taberi de 7 dili 7 lehce olarak aciklar tefsirinde.
yani 7 harf, 7 arapca lehcedir.
kuran, allahu a'lem, 7 arapca lehce uzerine indirilmistir.
e peki osman bu lehcelerin 6'sini kaldirarak kuran'i tahrif mi etti?
bunu zaten tefsirinde taberi acikliyor ama herhalde siinin isine gelmemis.
hatta taberi bu sii sahis gibi dusunenleri "bilgisiz" olarak adlandirarak cevap vermistir :)
taberi evvela, kuranin 7 siveyle okunma ruhsati sebebiyle, bunun osman doneminde ihtilaflara sebep olduguna dair rivayet paylasmistir.
ayrica, cebrail'in peygambere gelip, allah sana kurani bir lehce ile okumani emretti gibisinden bir rivayet paylasmis. peygamber ummetim zorlanir diye diye bu 7'ye cikarilmistir.
yani kuran aslinda 1 lehcedir, sadece farkli bolgelerdeki insanlar rahat okusun diye diger birtakim lehcelere ruhsat verilmistir.
ki osman doneminde ihtlaf cikinca, osman, kuranin aslinda indigi o lehce olan kureys lehcesiyle kurani tek mushaf altinda toplamistir. bunun sebebi de, o donem farkli kuran okuyuslarinda cikan ihtilaftir arkadaslar.
ki taberi bu sii gibi kimseleri "bilgisiz" diye adlandirarak soyle yaziyor tefsirinde:
"eğer bilgisi zayıf olan birisi çıkıp diyecek olursa ki "resulullah'ın okuttuğu ve okunmalarını emrettiği kıraatları ümmetin terketmesi nasıl caiz olabilir? cevaben denilir ki: "resulullah sahabilerine bu kıraatları okumalarını emrederken farz veya vacip olduklarını bildirmek için değil, mubah olduklarını emretmek için bildirmiştir. şayet resululiah onlara farz veya vacip olduğunu bildirmek için emretmiş olsa, onlar da bunu bilmiş olsalardı herhangi bir kimsenin, doğruluğunu bildiği bir kıraati terketmesi caiz olmazdı. bilakis onu terk etmemek vacip olurdu. ümmetin bu gibi kıraatları terketmesi, kendilerinin bu gibi kıraatları okumakta serbest bırakıldıklarının açık bir delilidir. o halde ümmetin yedi kıraattan altısını terketmesi, kendileri için vacip olan bir şeyi terk etmeleri değildir. bilakis ümmet bu kıraatları terkederek üzerlerine gerekli olanı yapmışlardır. zira onlar, bu kıraatları terkederek ümmetin ihtilafa düşmesini önlemişler, müslümanların, bir kısım kıraatları inkâr ederek, kâfirliğe düşme tehlikesini bertaraf etmişlerdir."
yani olay budur. resulullah, ummet kuran okuyusunda zorlanmasin diye kuranin farkli lehcelerde okunusuna ruhsat vermistir. bu farz veya vacip bir emir degildir.
ki taberi diyor ki eger bu vacip olsa, hadi size gore osman kotudur buna karsi cikmamis olsun, e ne o donemki ashab'in, ne ali'nin buna karsi ciktigi vaki midir? degildir.
demek ki bu kiraat farkliliklari farz veya vacip olmayip, muslumanlarin muhayyer birakildiklari bir konuydu. bu konu osman'in hilafeti devrinde ihtilaflara yol acinca da bu onlendi.
nasil ihtilaf? mesela arkadaslar, sen lehce farkindan falanca kelimeyi, falanca diye okursun, adam cikip ulan bu boyle degil kurani egip bukme diye senin lehceni inkar eder. halbuki senin lehcen de kurandan oldugu icin, adam istemeden kurani inkar etmis olur.
osman tum bu lehceleri kuranin asil indirildigi lehceye indirgeyerek tum bu ihtilaflari onlemistir.
adama tesekkur edeceklerine, cikmis bir de kurani tahrif ediyor diyorlar :d
3. osman uhud savasindan kacmistir. bunu omer'in oglu ünlü sahabi ibn omer de onayliyor. soyle ki nesai, kitabinin "hasais" bolumunde su rivayeti naklediyor:
"ala bildiriyor: bir adam ibn ömer'e, hz. osman'ı sorunca, ibn ömer: "iki ordu karşılaşınca (uhud günü) kaçanlar arasındaydı ve allah onun tövbesini kabul etti. sonra bir günah işlediği için de onu öldürdüler" dedi. adam hz, ali'yi sorunca ise: "onun, resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e olan yakınlığı dışında bir şey sorma" dedi."
kitabi inceleyen ahmed mirin el-beluşi soyle diyor: "isnadi sahihtir, ravileri sikadir"(yani guvenilirdir)
nitekim alusi de "ruhul-meani" tefsirinde soyle yaziyor:
"ebul-kasim el-belhi nakletmistir ki, uhud gununde peygamberle birlikte yalniz 13 kisi kalmistir. bunlarin besi muhacirlerden olmustur: ebu bekir, ali, talha, abdurrahman bin avf ve sad bin ebu vakkas, digerleriyse ensardan olmustur, allah onlarin hepsinden razi olsun. osman, rafi bin el-mualla, harice bin zeyd, ebu huzeyfe bin utbe, velid bin ukbe ve ensarin beni-zureyk kabilesinden ola osman'in iki oglu, sad ve ukbe ise kacanlarin meshurlarindan. ibn abbas'tan ayetin (osman, rafi ve harice) hakkinda indirildigi nakledilmistir. baskalarindan ise baska kisiler hakkinda da indirildigi nakledilmistir. belki de ozel olarak onlarin isimlerinin soylenmesinin sebebi sudur ki, onlar kacmakta mubalaga etmisler ve sadece bir sure gectikten sonra peygamber'in yanina donmusler. hatta onlar arasinda uc yunden sonra donup gelen kisiler de olmustur. peygamber'in onlara soyle soyledigini iddia etmisler: "cok uzaga gittiniz!" diger kacanlsra gelinceyse, onlar o gun daga toplanmistilar. omer bin el-hattab da -allah ondan razi olsun- siilerin itikadindan farkli olarak bu gruptandi. atta farz etsek ki, (siilerin dedikleri gibi ilk gruptan olan kacanlardan olmustur), yine de allah teala hepsini affettikten sonra herhangi bir kimse ayiplanamaz. biz sahabilerin -allah onlardan razi olsun- masum olduklarini iddia etmiyoruz ve masumlugu hilafet icin sart kosmuyoruz."
yine sahih-i buhari'de soyle bir rivayet naklediliyor:
"osman -ki ibn mevheb'dir-'den dedi ki: "mısır halkından bir adam geldi ve beyt'i haccetti. oturmakta olan bir topluluk gördü. bunlar kimlerdir, diye sordu. bunlar kureyş'tir, dediler. aralarındaki bu yaşlı adam kimdir, diye sordu. abdullah b. ömer'dir dediler.
adam: ey ibn ömer dedi, ben sana bir hususa dair soru soracağım, sen de bana onun hakkında (bildiklerini) anlat. osman'ın uhud günü kaçtığını biliyor musun?
ibn ömer: evet dedi. peki, bedir'de bulunmadığını ve bedir'e tanık olmadığını da biliyor musun? evet, dedi.
adam: peki, onun rıdvan bey'atinde de bulunmadığını, orada hazır olmadığını da biliyor musun, diye sordu. ibn ömer, evet dedi.
adam: allahu ekber dedi.
ibn ömer dedi ki: gel de sana açıklayayım: onun uhud günü kaçışını ele alalım. şehadet ederim ki allah onu affetmiş ve ona mağfiret etmiştir. bedir'de bulunmayışına gelince, resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kızı onun nikahı altında idi ve hastalanmıştı. resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
senin için de bedir'de fiilen bulunan kimsenin ecri ve (ganimetten) payı vardır, diye buyurdu. rıdvan bey'atinde bulunmayışına gelince, şayet mekke vadisinde osman'dan daha aziz birisi bulunsaydı onun yerine onu gönderirdi. resulullah, osman'ı gönderdi. rıdvan bey'ati ise osman'ın mekke'ye gidişinden sonra olmuştu. resulullah sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini göstererek: bu osman'ın elidir dedi ve onu diğer eline vurarak, bu (bey'at) da osman içindir, dedi. ibn ömer adama: şimdi bunları beraberinde al ve git, dedi."
cevap: aslinda ibn omer'in sonuncu cevabi yetecektir diye dusunsem de kisaca konusayim dostlar,
evvela alusi'nin tefsirinde omer'in de savas meydanini terk eden gruptan oldugu gecer ki o konuya deginmicem ki omer basliginda onu tartismistik. suan ise konumuz osman.
ilk rivayet ve son rivayette onun savastan kactigi, fakat allah'in onu affettigi gecer. iki rivayette de adi gecen isim ibn omer.
simdi, bu savasta osman'in kactigi bir gercektir. osman bu savas disinda her savasta savasmis olmasina ragmen(bedir disinda ki orda da mazereti vardi). bu savasta, muslumanlarin bozguna ugramasiyla birlikte kacan bircok sahabiden biriydi.
fakat burda unutulmamasi gereken nokta, osman muslumanlarin bozguna ugramasiyla birlikte, burda durmanin alemi yok diyerek kacmis olabilir. onemli olan bu savas haricinde tum savaslarda yer almis, bu eyleminden pismanlik duymus olmasidir.
yani bir adam, bir savastan kacti diye(ustelik muslumanlar bozguna ugruyorken), onu tekfir mi edicez?
veya hadi tekfir ettiniz, ibn omer, allah onu affetti diyor.
ibn omer'in bu sozunden kasit nedir biliyor musunuz?
kuran. ali imran suresinin 155'ci ayeti uhud savasiyla ilgili indirilmistir:
"iki ordunun karşılaştığı gün sizden bozguna uğrayanlar var ya, sırf yaptıkları bazı şeyler yüzünden şeytan onların ayaklarını kaydırmıştı. şüphe yok ki allah onları affetmiştir, allah çok bağışlayıcıdır, pek halîmdir."
simdi allah onu affetmisken hesap sormak bize mi duser?
kisaca boyle arkadaslar yani meselenin ozu.
yani hz. osman en ustun ucuncu sahabi ve ucuncu halifedir.
simdi azeri bir sii sitesinin osman hakkindaki karalama amacli olan iddialarina cevap vericez...
1. osman, temettu haccini yasaklayarak kuran ve sunnete karsi gelmistir. sahih-i buhari'de hac bolumunde su rivayet naklediliyor:
"mervan ibnü'l-hakem şöyle demiştir: "osman ve ali ile ilgili şöyle bir olaya şahit oldum. osman temettu haccı yaparak umreyle birlikte hac yapmaktan nehyediyordu. ali bunu görünce umre ve haccı birlikte yapmak üzere ihrama girdi ve "hiç bir kimsenin sözü sebebiyle nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetini terkedecek değilim" dedi."
yine sahih-i buhari'de, hac bolumunde su rivayet naklediliyor:
"saîd ibnü'i-müseyyeb şöyle anlatır: "ali ve osman, usfan adlı bölgede temettu' hacc hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdi. ali, "sen, temettu’ haccından nehyetmekle ancak nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı bir şeyi yasaklamış oluyorsun" dedi ve umre ve haccı birlikte yapmak üzere temettu' haccı niyetiyle ihrama girdi."
cevap: evvela temettu hacci nedir bilmeyenler icin, temettu hacci, ayni yilin hac mevsiminde, evvela umre yapip ihramdan ciktiktan sonra yeniden hac icin ihrama girilerek yapilan hacdir.
iste osman bunu nehyetmis ve ali ile bu konuda fikir ayriligina dusmuslerdir.
ya simdi bu konuyu aciklayan, bezzar'dan sahih bir rivayet nakledince durumu anlayacaksiniz:
"abdullah b. ez-zübeyr der ki: (hac mevsiminde) osman b. affan'la birlikte cuhfe'deydik. yanında da içlerinde habib b. mesleme el fihri'nin de bulunduğu şamlı bir grup vardı. bir ara hacda temettü konusu açılınca osman: "haccın ve umrenin tam olmaları için ikisini hac mevsiminde yapmamak daha uygundur. umreyi, (hacdan sonra) kabe'yi bir iki defa ziyaret ettikten sonra yapmanız daha iyi olur. zira allah da sizlere hayırlar (maddi imkanlar) bahşetmiştir" dedi. o sırada hz. ali de vadide devesini yemliyordu. osman'ın bu dediği kendisine ulaşınca gelip osman'ın başında durdu ve: "resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kıldığı bir sünnet ile allah'ın kitab'ında kulları için tanıdığı bir ruhsattan ne istiyorsun? neden insanları bu yönde zora koşup bunları yasaklıyorsun? oysa bu (hacda temettü), işi olan veya evi uzaklarda bulunan kişiler için bir kolaylıktı" dedi. ardından ali hem hac, hem de umre için ihrama girdi. osman ise insanlara döndü ve: "ben böyle bir şeyi yasakladım mı ki? bunu yasaklamadım. sadece bu konudaki görüşümü söyledim. dileyen bu görüşümü uygular, dileyen de uygulamaz" dedi."
osman'in bunu yasakladigini bildiren rivayetlerde osman'in, ali'ye yonelttigi bir itiraz da vardir.
sahih-i muslim'de su rivayet naklediliyor:
"abdullah b. şakik der ki: hz. osman hacda temettüden alıkoyardı. hz. ali ise bunun yapılabileceği yönünde fetva verirdi. osman bu konuda onu tenkit etti. ali: "resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) temettü yaptığını biliyorsun değil mi?" deyince, osman: "biliyorum, ama o zamanlar korku taşıyorduk" dedi.
şu'be der ki: katade'ye: "osman'ın bahsettiği bu korku ne?" diye sorduğumda: "bilmiyorum" dedi."
burda osman, velev ki temettuyu tamamen yasaklamissa dahi, bunu ali'ye o zamanlar korku tasiyorduk diye aciklamistir.
burdaki korku ne bilmiyorum, ama belki de, o zamanlar umre ve hacci farkli senelerde yapamazdik, hani musrikler falan vardi, zaruret olarak ayni sene yapardik demek istemistir.
yani durum ne olursa olsun, hasili kelam osman muctehid bir sahabi olarak, bu durumu kendi gorusune gore aciklamaya calisip oyle bundan nehyetmistir. adam karsi cikmak icin karsi cikmamis, kendince bir gorusu varmis tabi, bir ictihad bu da.
dolayisiyla bunun uzerinden osman'a saldirmak yersizdir.
2. osman kuran ve sunnete karsi gelmistir. soyle ki,
"enes bin malik'den rivayet ediliyor ki: peygamber buyurdu ki: "kuran 7 harf uzerine indirilmistir."" sahihtrix silsile el-ahadis es-sahiha
bu beyandan murad, 7 harften - 7 dil demektir. taberi bunu tefsirinin mukaddimesinde 1 harfin ve 1 kelimenin anlamlarinin toplanmasi ve lafizlarin ayrilmasiyla izah ve şerh etmistir. ve yine de aciklamisti ki, ummet diger 6 harfsiz 1 harf uzerine sabit olmustur. burda hicbir nesh veya zayilik (ortadan kalkma) yoktur. bugun de okunan kiraat osman'in devrindeki mushafta oldugu gibididir.
oyle gorunuyor ki, burda ehli sunnete gore mutevatir olan hadisten problem ortaya cikmistir. bu peoblemin de adi "peki geride kalan 6 harfe ne oldu?"dur. oyle gorunuyor ki, osman kuran'i tahrif etmisti: diger 6 harfi reddederek birini birakmistir.
cevap: sii burda acikca kendisi kuranin tahrif edildigini soyleyerek, kuranin,
"şüphe yok ki kur'an'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız." (hicr/9)
ayetini hasa inkar ediyor.
neyse, simdi gelelim 7 harf meselesine.
oncelikle siilinin dedigi gibi 7 harf, 7 dil degildir. kuranin da dedigi gibi kuran arapca indirilmistir, taberi de 7 dili 7 lehce olarak aciklar tefsirinde.
yani 7 harf, 7 arapca lehcedir.
kuran, allahu a'lem, 7 arapca lehce uzerine indirilmistir.
e peki osman bu lehcelerin 6'sini kaldirarak kuran'i tahrif mi etti?
bunu zaten tefsirinde taberi acikliyor ama herhalde siinin isine gelmemis.
hatta taberi bu sii sahis gibi dusunenleri "bilgisiz" olarak adlandirarak cevap vermistir :)
taberi evvela, kuranin 7 siveyle okunma ruhsati sebebiyle, bunun osman doneminde ihtilaflara sebep olduguna dair rivayet paylasmistir.
ayrica, cebrail'in peygambere gelip, allah sana kurani bir lehce ile okumani emretti gibisinden bir rivayet paylasmis. peygamber ummetim zorlanir diye diye bu 7'ye cikarilmistir.
yani kuran aslinda 1 lehcedir, sadece farkli bolgelerdeki insanlar rahat okusun diye diger birtakim lehcelere ruhsat verilmistir.
ki osman doneminde ihtlaf cikinca, osman, kuranin aslinda indigi o lehce olan kureys lehcesiyle kurani tek mushaf altinda toplamistir. bunun sebebi de, o donem farkli kuran okuyuslarinda cikan ihtilaftir arkadaslar.
ki taberi bu sii gibi kimseleri "bilgisiz" diye adlandirarak soyle yaziyor tefsirinde:
"eğer bilgisi zayıf olan birisi çıkıp diyecek olursa ki "resulullah'ın okuttuğu ve okunmalarını emrettiği kıraatları ümmetin terketmesi nasıl caiz olabilir? cevaben denilir ki: "resulullah sahabilerine bu kıraatları okumalarını emrederken farz veya vacip olduklarını bildirmek için değil, mubah olduklarını emretmek için bildirmiştir. şayet resululiah onlara farz veya vacip olduğunu bildirmek için emretmiş olsa, onlar da bunu bilmiş olsalardı herhangi bir kimsenin, doğruluğunu bildiği bir kıraati terketmesi caiz olmazdı. bilakis onu terk etmemek vacip olurdu. ümmetin bu gibi kıraatları terketmesi, kendilerinin bu gibi kıraatları okumakta serbest bırakıldıklarının açık bir delilidir. o halde ümmetin yedi kıraattan altısını terketmesi, kendileri için vacip olan bir şeyi terk etmeleri değildir. bilakis ümmet bu kıraatları terkederek üzerlerine gerekli olanı yapmışlardır. zira onlar, bu kıraatları terkederek ümmetin ihtilafa düşmesini önlemişler, müslümanların, bir kısım kıraatları inkâr ederek, kâfirliğe düşme tehlikesini bertaraf etmişlerdir."
yani olay budur. resulullah, ummet kuran okuyusunda zorlanmasin diye kuranin farkli lehcelerde okunusuna ruhsat vermistir. bu farz veya vacip bir emir degildir.
ki taberi diyor ki eger bu vacip olsa, hadi size gore osman kotudur buna karsi cikmamis olsun, e ne o donemki ashab'in, ne ali'nin buna karsi ciktigi vaki midir? degildir.
demek ki bu kiraat farkliliklari farz veya vacip olmayip, muslumanlarin muhayyer birakildiklari bir konuydu. bu konu osman'in hilafeti devrinde ihtilaflara yol acinca da bu onlendi.
nasil ihtilaf? mesela arkadaslar, sen lehce farkindan falanca kelimeyi, falanca diye okursun, adam cikip ulan bu boyle degil kurani egip bukme diye senin lehceni inkar eder. halbuki senin lehcen de kurandan oldugu icin, adam istemeden kurani inkar etmis olur.
osman tum bu lehceleri kuranin asil indirildigi lehceye indirgeyerek tum bu ihtilaflari onlemistir.
adama tesekkur edeceklerine, cikmis bir de kurani tahrif ediyor diyorlar :d
3. osman uhud savasindan kacmistir. bunu omer'in oglu ünlü sahabi ibn omer de onayliyor. soyle ki nesai, kitabinin "hasais" bolumunde su rivayeti naklediyor:
"ala bildiriyor: bir adam ibn ömer'e, hz. osman'ı sorunca, ibn ömer: "iki ordu karşılaşınca (uhud günü) kaçanlar arasındaydı ve allah onun tövbesini kabul etti. sonra bir günah işlediği için de onu öldürdüler" dedi. adam hz, ali'yi sorunca ise: "onun, resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e olan yakınlığı dışında bir şey sorma" dedi."
kitabi inceleyen ahmed mirin el-beluşi soyle diyor: "isnadi sahihtir, ravileri sikadir"(yani guvenilirdir)
nitekim alusi de "ruhul-meani" tefsirinde soyle yaziyor:
"ebul-kasim el-belhi nakletmistir ki, uhud gununde peygamberle birlikte yalniz 13 kisi kalmistir. bunlarin besi muhacirlerden olmustur: ebu bekir, ali, talha, abdurrahman bin avf ve sad bin ebu vakkas, digerleriyse ensardan olmustur, allah onlarin hepsinden razi olsun. osman, rafi bin el-mualla, harice bin zeyd, ebu huzeyfe bin utbe, velid bin ukbe ve ensarin beni-zureyk kabilesinden ola osman'in iki oglu, sad ve ukbe ise kacanlarin meshurlarindan. ibn abbas'tan ayetin (osman, rafi ve harice) hakkinda indirildigi nakledilmistir. baskalarindan ise baska kisiler hakkinda da indirildigi nakledilmistir. belki de ozel olarak onlarin isimlerinin soylenmesinin sebebi sudur ki, onlar kacmakta mubalaga etmisler ve sadece bir sure gectikten sonra peygamber'in yanina donmusler. hatta onlar arasinda uc yunden sonra donup gelen kisiler de olmustur. peygamber'in onlara soyle soyledigini iddia etmisler: "cok uzaga gittiniz!" diger kacanlsra gelinceyse, onlar o gun daga toplanmistilar. omer bin el-hattab da -allah ondan razi olsun- siilerin itikadindan farkli olarak bu gruptandi. atta farz etsek ki, (siilerin dedikleri gibi ilk gruptan olan kacanlardan olmustur), yine de allah teala hepsini affettikten sonra herhangi bir kimse ayiplanamaz. biz sahabilerin -allah onlardan razi olsun- masum olduklarini iddia etmiyoruz ve masumlugu hilafet icin sart kosmuyoruz."
yine sahih-i buhari'de soyle bir rivayet naklediliyor:
"osman -ki ibn mevheb'dir-'den dedi ki: "mısır halkından bir adam geldi ve beyt'i haccetti. oturmakta olan bir topluluk gördü. bunlar kimlerdir, diye sordu. bunlar kureyş'tir, dediler. aralarındaki bu yaşlı adam kimdir, diye sordu. abdullah b. ömer'dir dediler.
adam: ey ibn ömer dedi, ben sana bir hususa dair soru soracağım, sen de bana onun hakkında (bildiklerini) anlat. osman'ın uhud günü kaçtığını biliyor musun?
ibn ömer: evet dedi. peki, bedir'de bulunmadığını ve bedir'e tanık olmadığını da biliyor musun? evet, dedi.
adam: peki, onun rıdvan bey'atinde de bulunmadığını, orada hazır olmadığını da biliyor musun, diye sordu. ibn ömer, evet dedi.
adam: allahu ekber dedi.
ibn ömer dedi ki: gel de sana açıklayayım: onun uhud günü kaçışını ele alalım. şehadet ederim ki allah onu affetmiş ve ona mağfiret etmiştir. bedir'de bulunmayışına gelince, resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kızı onun nikahı altında idi ve hastalanmıştı. resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
senin için de bedir'de fiilen bulunan kimsenin ecri ve (ganimetten) payı vardır, diye buyurdu. rıdvan bey'atinde bulunmayışına gelince, şayet mekke vadisinde osman'dan daha aziz birisi bulunsaydı onun yerine onu gönderirdi. resulullah, osman'ı gönderdi. rıdvan bey'ati ise osman'ın mekke'ye gidişinden sonra olmuştu. resulullah sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini göstererek: bu osman'ın elidir dedi ve onu diğer eline vurarak, bu (bey'at) da osman içindir, dedi. ibn ömer adama: şimdi bunları beraberinde al ve git, dedi."
cevap: aslinda ibn omer'in sonuncu cevabi yetecektir diye dusunsem de kisaca konusayim dostlar,
evvela alusi'nin tefsirinde omer'in de savas meydanini terk eden gruptan oldugu gecer ki o konuya deginmicem ki omer basliginda onu tartismistik. suan ise konumuz osman.
ilk rivayet ve son rivayette onun savastan kactigi, fakat allah'in onu affettigi gecer. iki rivayette de adi gecen isim ibn omer.
simdi, bu savasta osman'in kactigi bir gercektir. osman bu savas disinda her savasta savasmis olmasina ragmen(bedir disinda ki orda da mazereti vardi). bu savasta, muslumanlarin bozguna ugramasiyla birlikte kacan bircok sahabiden biriydi.
fakat burda unutulmamasi gereken nokta, osman muslumanlarin bozguna ugramasiyla birlikte, burda durmanin alemi yok diyerek kacmis olabilir. onemli olan bu savas haricinde tum savaslarda yer almis, bu eyleminden pismanlik duymus olmasidir.
yani bir adam, bir savastan kacti diye(ustelik muslumanlar bozguna ugruyorken), onu tekfir mi edicez?
veya hadi tekfir ettiniz, ibn omer, allah onu affetti diyor.
ibn omer'in bu sozunden kasit nedir biliyor musunuz?
kuran. ali imran suresinin 155'ci ayeti uhud savasiyla ilgili indirilmistir:
"iki ordunun karşılaştığı gün sizden bozguna uğrayanlar var ya, sırf yaptıkları bazı şeyler yüzünden şeytan onların ayaklarını kaydırmıştı. şüphe yok ki allah onları affetmiştir, allah çok bağışlayıcıdır, pek halîmdir."
simdi allah onu affetmisken hesap sormak bize mi duser?
kisaca boyle arkadaslar yani meselenin ozu.
yani hz. osman en ustun ucuncu sahabi ve ucuncu halifedir.
devamını gör...
24.
başlığı açan (ve entry'sınde) iyi sallamış.
söz konusu üstün yalvara yalvara ölmüş ,müslüman mezarlığına kabul edilmemiş hatta ortadoğu'da bile kabul edilmemiş ,şu an mezarı afganistan'da olduğu söyleniyor..
12 yaşında ki bir kız çocuğuna işkence yapmaktan suçludur gerisini düşünün.
hazret falanda değildir.
cahil ile cahil olmamayım cevap vermeye değmez.
söz konusu üstün yalvara yalvara ölmüş ,müslüman mezarlığına kabul edilmemiş hatta ortadoğu'da bile kabul edilmemiş ,şu an mezarı afganistan'da olduğu söyleniyor..
12 yaşında ki bir kız çocuğuna işkence yapmaktan suçludur gerisini düşünün.
hazret falanda değildir.
cahil ile cahil olmamayım cevap vermeye değmez.
devamını gör...
25.
islam tarihinde ilk sarayı inşaa ettiren sultan. ümeyye oğullarının prensi.
devamını gör...
26.
hakkinda bazi yanlislari duzeltip ilginc de bir bilgi verecegim halife ve sahabi.
1. osman'in mezari afganisfan'da degildr arkadaslar. arabistan'a yolunuz duserse bircok buyuk sahabinin gomulmus oldugu baki mezarligindadir. bu mezarlik da medine'dedir. kendisi ilk sehid edildiginde mezarinin baki mezarligina alinmadigi dogrudur. baki mezarliginin disina, duvarinin otesine gommusler sanirsam. hatta ilk isyancilar gomulmesine izin vermemisler de sonradan oraya gomulmus. sonra sanirsam muaviye, kendi devrinde mezarini baki mezarliginin icine getirmis.
2. ilk saray onun devrinde yapildi diye biliyorum ben de. fakat yaptiran kendisi degil, muaviye'ydi.
anlayacaginiz osman, bugun baki mezarliginda defnedilmistir.
arkadaslari ebu bekir ile omer, peygamber ile birlikte gomuludur yine medine'de.
ali ise necef'tedir. hasan ise, annesi fatima gibi yine baki mezarliginda gomuludur.
kisaca,
1. ebu bekir peygamber'le gomulu,
2. omer peygamber'le gomulu,
3. osman baki mezarliginda gomulu,
4. ali necef'te gomulu,
5. hasan baki mezarliginda gomulu.
ılk 5 halifenin 4'nun mezari medine'de olup 1'i ise necef, yani irak'tadir.
gel gelelim osman ile ilgili ilginc meseleye,
altta bir resim goruyorsunuz. bu resim, medine'de bulunan bir kaya yaziti.
yazitin ilginc ozelligi ise, 656'ya ait olmasi. evet, ilgili kaya yaziti osman'in sehid edildigi seneye ait bir kaya yazitidir.
ki bu kaya yaziti islam'in en onemli bulgularindan biridir, cunku islam tarihinin yazimi oncesi osman'in sonuna dair bilgiler icermektedir. hem de o donemin cagdasi tarafindan yazildigi icin ilginctir.
yazitta sunlar yaziyor:
"1. ben kays'im
2. katibi ebu
3. kutayr'in. tanrinin laneti
4. (bunlara) olsun ki
5. osman bin affan'i kim öldürdüyse onlara
6. ve bu cinayete acimasizca
7. yol acanlara."
bu yazit su ana kadar islam tarihinde kesfedilmis siyasi bir boyuta sahip en eski yazit niteligi tasir.
metnin yazari osman'in suikasti karsisinda sasirmis olmalidir ki boyle bir yazit yazmistir.
bu yazittan cikardigimiz sonuc,
1. osman'in 1 degil birkac kisi tarafindan öldürüldügü,
2. eceliyle olmeyip de öldürüldügü,
3. acimasizca bir cinayete kurban gittigi.
ki bu tum anlati, osman'in suikastinden 100+ sene sonra yazilmis rivayetleri dogrular bir nitelik tasir.
frederic imbert bu yazitin muhtemelen 656, cemel savasinin gerceklestigi doneme ait oldugunu soyler.
edit: osman'a, emirul muminin, melik osman, halife osman vs denmedigine, direkt ismiyle anildigina dikkat edin.
1. osman'in mezari afganisfan'da degildr arkadaslar. arabistan'a yolunuz duserse bircok buyuk sahabinin gomulmus oldugu baki mezarligindadir. bu mezarlik da medine'dedir. kendisi ilk sehid edildiginde mezarinin baki mezarligina alinmadigi dogrudur. baki mezarliginin disina, duvarinin otesine gommusler sanirsam. hatta ilk isyancilar gomulmesine izin vermemisler de sonradan oraya gomulmus. sonra sanirsam muaviye, kendi devrinde mezarini baki mezarliginin icine getirmis.
2. ilk saray onun devrinde yapildi diye biliyorum ben de. fakat yaptiran kendisi degil, muaviye'ydi.
anlayacaginiz osman, bugun baki mezarliginda defnedilmistir.
arkadaslari ebu bekir ile omer, peygamber ile birlikte gomuludur yine medine'de.
ali ise necef'tedir. hasan ise, annesi fatima gibi yine baki mezarliginda gomuludur.
kisaca,
1. ebu bekir peygamber'le gomulu,
2. omer peygamber'le gomulu,
3. osman baki mezarliginda gomulu,
4. ali necef'te gomulu,
5. hasan baki mezarliginda gomulu.
ılk 5 halifenin 4'nun mezari medine'de olup 1'i ise necef, yani irak'tadir.
gel gelelim osman ile ilgili ilginc meseleye,
altta bir resim goruyorsunuz. bu resim, medine'de bulunan bir kaya yaziti.
yazitin ilginc ozelligi ise, 656'ya ait olmasi. evet, ilgili kaya yaziti osman'in sehid edildigi seneye ait bir kaya yazitidir.
ki bu kaya yaziti islam'in en onemli bulgularindan biridir, cunku islam tarihinin yazimi oncesi osman'in sonuna dair bilgiler icermektedir. hem de o donemin cagdasi tarafindan yazildigi icin ilginctir.
yazitta sunlar yaziyor:
"1. ben kays'im
2. katibi ebu
3. kutayr'in. tanrinin laneti
4. (bunlara) olsun ki
5. osman bin affan'i kim öldürdüyse onlara
6. ve bu cinayete acimasizca
7. yol acanlara."
bu yazit su ana kadar islam tarihinde kesfedilmis siyasi bir boyuta sahip en eski yazit niteligi tasir.
metnin yazari osman'in suikasti karsisinda sasirmis olmalidir ki boyle bir yazit yazmistir.
bu yazittan cikardigimiz sonuc,
1. osman'in 1 degil birkac kisi tarafindan öldürüldügü,
2. eceliyle olmeyip de öldürüldügü,
3. acimasizca bir cinayete kurban gittigi.
ki bu tum anlati, osman'in suikastinden 100+ sene sonra yazilmis rivayetleri dogrular bir nitelik tasir.
frederic imbert bu yazitin muhtemelen 656, cemel savasinin gerceklestigi doneme ait oldugunu soyler.
edit: osman'a, emirul muminin, melik osman, halife osman vs denmedigine, direkt ismiyle anildigina dikkat edin.
devamını gör...
27.
hz. osman(uthman), raşidin halifeliği'nin üçünü halifesidir ve aynı zamanda muaviye'nin kuzenidir. osman döneminde kur'an mushafları çoğaltılarak küfe gibi önemli yerlere gönderilmiş ve arap-islam devleti'nin ilk donanması kurularak bizans imparatorluğu'na karşı zafer kazanılmıştır fakat 656 belencer savaşı'nda hazar imparatorluğu'na yenilmiştir. osman dönemi, müslümanlar arası ilk yozlaşmanın başladığı bir dönemdir çünkü halife osman, kuzeni muaviye'yi devlet dairelerine sokmuştur.
osman, yaptığı yolsuzluklar yüzünden yönetimine isyan eden ebu zer el-gıfari'yi uzak yerlere sürgüne gönderme gibi haksızlıkları olduğu için bizzat aralarında ebu bekir'in oğlunun da olduğu muhalif müslümanlarca sakalları yolunarak ve tekme tokat dövülerek öldürülmüştür, osman'ın ölüsü ise yahudimezarlığına atılmıştır. dakika bir gol bir. şuna bak; bu saçmalıklar, çoktanrılı yunan mitolojisinde yok. işte, anlatılmayan gerçekler..
hz. osman'ın arapça kaligırafisi
osman, yaptığı yolsuzluklar yüzünden yönetimine isyan eden ebu zer el-gıfari'yi uzak yerlere sürgüne gönderme gibi haksızlıkları olduğu için bizzat aralarında ebu bekir'in oğlunun da olduğu muhalif müslümanlarca sakalları yolunarak ve tekme tokat dövülerek öldürülmüştür, osman'ın ölüsü ise yahudimezarlığına atılmıştır. dakika bir gol bir. şuna bak; bu saçmalıklar, çoktanrılı yunan mitolojisinde yok. işte, anlatılmayan gerçekler..
hz. osman'ın arapça kaligırafisi
devamını gör...
28.
agzindan kopukler akan 1 yazarin(?) hortlattigi baslik. verdigin bilgiler yine yanlis. bide uthman ne ya. adam osman'in ingilzce adina bakmis, uthman yazmis ehjwsgwjw waooww islam ifsaa... uthmann mi.
1. osman, muaviye'yi devlet dairelerime getirmemistir!! :d omer getirmistir lan omer omer. yezid bin ebu sufyan, amvas vebasindan vefat edince sam valiligine muaviye'yi, omer getirmistir!!! ve muaviye gayet iyi 1 valiydi. olmasaydi ali ile savasinda samlilar ne pahasina olursa olsun yaninda durmazdi. adam demek ki iyi yonetmis. osman'i cokturen valiler arasinda degildir muaviye.
2. osman, ebu zer'i surgun etmemistir :d ebu zer'e, 1cok olay patlak verince kendisiyle ilgili, istersen medine disina cikabilirsin demis, ebu zer de kendisi osman'in bu sozunu 1 istek olarak anlayip rebeze'ye gitmistir. yani osman'in rebeze'ye git diye ebu zer'i surgun ettigi rivayetler sanirsam sahih degildir.
anlayacaginiz uzere arkadas yine ateistforum haberlerini tarih diye yutturma pesinde.
1. osman, muaviye'yi devlet dairelerime getirmemistir!! :d omer getirmistir lan omer omer. yezid bin ebu sufyan, amvas vebasindan vefat edince sam valiligine muaviye'yi, omer getirmistir!!! ve muaviye gayet iyi 1 valiydi. olmasaydi ali ile savasinda samlilar ne pahasina olursa olsun yaninda durmazdi. adam demek ki iyi yonetmis. osman'i cokturen valiler arasinda degildir muaviye.
2. osman, ebu zer'i surgun etmemistir :d ebu zer'e, 1cok olay patlak verince kendisiyle ilgili, istersen medine disina cikabilirsin demis, ebu zer de kendisi osman'in bu sozunu 1 istek olarak anlayip rebeze'ye gitmistir. yani osman'in rebeze'ye git diye ebu zer'i surgun ettigi rivayetler sanirsam sahih degildir.
anlayacaginiz uzere arkadas yine ateistforum haberlerini tarih diye yutturma pesinde.
devamını gör...
29.
#3206789
bilmeyenlerin hakkinda atip tuttugu halife.
gercekten nasil boyle rahat iftira atilabiliyor akil almiyor.
lan ebu lulue'nin kizini osman degil, ubeydullah bin omer öldürmüstür.
osman'dan habersiz.
nerde geciyor osman'in, ebu lulue'nin kizini öldürttügü.
yalandan 60 yas rpsi yapip kelimeleri cumleleri ic ice gecirince tarih degistirilmis olmuyor.
bilmedigi konularda insanlar nasil baskasina iftira atabiliyor akil almaz.
bilmeyenlerin hakkinda atip tuttugu halife.
gercekten nasil boyle rahat iftira atilabiliyor akil almiyor.
lan ebu lulue'nin kizini osman degil, ubeydullah bin omer öldürmüstür.
osman'dan habersiz.
nerde geciyor osman'in, ebu lulue'nin kizini öldürttügü.
yalandan 60 yas rpsi yapip kelimeleri cumleleri ic ice gecirince tarih degistirilmis olmuyor.
bilmedigi konularda insanlar nasil baskasina iftira atabiliyor akil almaz.
devamını gör...
30.
"olacaksan osman olma ali ol" sözünde atıfta bulunulan islam halifesidir.
devamını gör...
31.
kız öldürülmedi işkence gördü , olmadık eziyet yapıldı ,babasının mirasından bir şey alamadı ..
osman hayırlı olsa , müslümanlar tarafından reddedilmez yahudi mezarlığına gömülmezdi ayrıca orada bile bırakılmadı 2 yer gezdi ,son durak afganistan,ne alaka.
azeri milletini de sevmem belirtmiştim, naz mila ayrıdır ..
ne iftirası yazmak istemem ,aç oku osman bin affan nasıl öldürüldü ,utan. kuran'ın tahrif edilmesi de çabadır ,şahit müslümanların annesi ayşe'dir.
eğer ayşe ali'yi yense idi ,gerçi müesses düzeni yıkmak zordur ama islam bilhassa sünni mezhebi bu halde olmazdı ,kadın hakları daha önde olurdu ,pek çok hurafe yaratılmaz ,hadis denilen saçmalık din yerine kabul edilmez, bugünkü pedofili sapkınlığı sürmezdi
halk niye emevilere koştu kimse laf kondurmuyor ,kabe niye yakıldı ,herkes niye mekke' yönetiminden nefret ediyordu ,medine niye dışlanmıştı, bu kadar mezhep niye çıktı ,şia sünni ayrışığı aynı protestan- katolik ayrılığı bibi kan davasına dönüştü,islam olmayanrın ve hatta dönmelerin mallarına çökülüyordu (ebülüle müslümn'di)
bunların hepsi elçi muhammed öldükten 30- 40 sene içinde oldu dünyada örneği yok 4 halife devrinin, kalkmış cahil sallıyor...
osman hayırlı olsa , müslümanlar tarafından reddedilmez yahudi mezarlığına gömülmezdi ayrıca orada bile bırakılmadı 2 yer gezdi ,son durak afganistan,ne alaka.
azeri milletini de sevmem belirtmiştim, naz mila ayrıdır ..
ne iftirası yazmak istemem ,aç oku osman bin affan nasıl öldürüldü ,utan. kuran'ın tahrif edilmesi de çabadır ,şahit müslümanların annesi ayşe'dir.
eğer ayşe ali'yi yense idi ,gerçi müesses düzeni yıkmak zordur ama islam bilhassa sünni mezhebi bu halde olmazdı ,kadın hakları daha önde olurdu ,pek çok hurafe yaratılmaz ,hadis denilen saçmalık din yerine kabul edilmez, bugünkü pedofili sapkınlığı sürmezdi
halk niye emevilere koştu kimse laf kondurmuyor ,kabe niye yakıldı ,herkes niye mekke' yönetiminden nefret ediyordu ,medine niye dışlanmıştı, bu kadar mezhep niye çıktı ,şia sünni ayrışığı aynı protestan- katolik ayrılığı bibi kan davasına dönüştü,islam olmayanrın ve hatta dönmelerin mallarına çökülüyordu (ebülüle müslümn'di)
bunların hepsi elçi muhammed öldükten 30- 40 sene içinde oldu dünyada örneği yok 4 halife devrinin, kalkmış cahil sallıyor...
devamını gör...