61.
günü bitirdin yine. sevdiğin mesleği yapıyorsun ama bitmek tükenmek bilmeyen bir yorgunluk var üzerinde. şu curcuna bitse de odama gitsem diye bekliyorsun. curcuna dediğin de bir şey olsa, evdekilerin sohbeti. bunalmışsın iyice, her şey çok anlamsız, aldığın nefesler ciğerine batıyor. zaman geçiyor. hengameden kurtulup odana, yatağına gitmek istiyorsun. bir türlü geçmiyor zaman. zamanın zalimliği karşısında kurbanlık koyun gibi otururken o geliyor aklına. gün hatta günler boyu üzerine üşüşen karamsarlık anında terk ediyor seni. nefes alıyorsun ve bu sefer ciğerlerine hiçbir şey batmıyor.
günler geçiyor. arada bir aklına uğrayan kişi aklından çıkmaz oluyor. panik sarıyor her bir yanını. "ne yapacağım? neden böyle oluyor? alıştım mı acaba? ondan dolayı mı hep onu düşünüp duruyorum" diyorsun. makul bir cevabın oluyor mu peki? tabi ki hayır. düşüne düşüne devam ediyorsun hayatına. hiç kolay olmuyor bu. içinde gittikçe büyüyen bir şey var ve ne olduğunu bir türlü bulamıyorsun. nefes alırken ciğerlerine bir şey batıyormuş hissi yerini 'nefes almak ama asla doyamamak' hissine bırakıyor. asla doymayacağını bildiğin halde nefesler almaya devam ediyorsun.
çoooooook uzun zaman geçiyor. o kişi aklını iyice işgal etmiş. kendine dönüp bakınca eski halinden eser kalmadığını farkediyorsun. zihnine üşüşen karanlık düşünceler yerini "bugüne kadar yaşamamışım yahu ben. yaşamak buymuş meğer' e bırakmış. fark etmeden bir masalın içine girmişsin. dünyalar güzeli bir adam gelmiş; muhteşem sevgisi, güzel kalbi ve ışıl ışıl gözleriyle seni güzel şeylerin mümkün olduğu bir dünyaya götürmüş. ona sırtını yaslamışsın, içini dökmüşsün, beraber gülmüşsün. o gülsün, hayatında her şey yolunda gitsin diye her türlü şeyi yapmak istemişsin. bir iken iki olmuşsun. ne de güzel olmuşsun, iyi ki de olmuşsun.
dert sandığın dermanınmış öze. ikisi aynı hizaya yazılmış ama bir türlü fark etmemişsin. yaşamak denen şey de buymuş zaten.
günler geçiyor. arada bir aklına uğrayan kişi aklından çıkmaz oluyor. panik sarıyor her bir yanını. "ne yapacağım? neden böyle oluyor? alıştım mı acaba? ondan dolayı mı hep onu düşünüp duruyorum" diyorsun. makul bir cevabın oluyor mu peki? tabi ki hayır. düşüne düşüne devam ediyorsun hayatına. hiç kolay olmuyor bu. içinde gittikçe büyüyen bir şey var ve ne olduğunu bir türlü bulamıyorsun. nefes alırken ciğerlerine bir şey batıyormuş hissi yerini 'nefes almak ama asla doyamamak' hissine bırakıyor. asla doymayacağını bildiğin halde nefesler almaya devam ediyorsun.
çoooooook uzun zaman geçiyor. o kişi aklını iyice işgal etmiş. kendine dönüp bakınca eski halinden eser kalmadığını farkediyorsun. zihnine üşüşen karanlık düşünceler yerini "bugüne kadar yaşamamışım yahu ben. yaşamak buymuş meğer' e bırakmış. fark etmeden bir masalın içine girmişsin. dünyalar güzeli bir adam gelmiş; muhteşem sevgisi, güzel kalbi ve ışıl ışıl gözleriyle seni güzel şeylerin mümkün olduğu bir dünyaya götürmüş. ona sırtını yaslamışsın, içini dökmüşsün, beraber gülmüşsün. o gülsün, hayatında her şey yolunda gitsin diye her türlü şeyi yapmak istemişsin. bir iken iki olmuşsun. ne de güzel olmuşsun, iyi ki de olmuşsun.
dert sandığın dermanınmış öze. ikisi aynı hizaya yazılmış ama bir türlü fark etmemişsin. yaşamak denen şey de buymuş zaten.
devamını gör...
62.
saat geç oldu çok dökmeyin toparlaması zor olur sabahı sözlükte etmeyelim.
devamını gör...
63.
bundan 2 hafta önce anneme kanser tanısı kondu. çarşamba ilk kemoterapisini aldı. kemo boyunca yanındaydım. gözlerimden yaşlar akarken hava almaya çalışır gibi kalkıp turlar attım. güçlü olmaya çalışmak çok zormuş sözlük. 35 yaşındayım. her şeyi bildiğimi düşünürdüm. annesiz kalırsam ne yaparım bilmiyorum sözlük.
devamını gör...
64.
benim burda ne işim var diyorum bazen. ama sonra da "demek ki şu anda burada olmam gerekiyor" deyip devam ediyorum. elbet bitecek diyorum, vakti gelecek elbet. başladıysa biter, ömür bitiyor.
plan yapmak istiyorum ama sonra daha önce yaptığım planların hepsinin tuzla buz olduğunu hatırlayıp vazgeçiyorum bundan. akışına bıraktım, olacak olan elbet olur.
plan yapmak istiyorum ama sonra daha önce yaptığım planların hepsinin tuzla buz olduğunu hatırlayıp vazgeçiyorum bundan. akışına bıraktım, olacak olan elbet olur.
devamını gör...
65.
insanin aklinda birileri varken icine biseyler oturmusken hevesi kirilmisken ve yarim kalmisken icini dokemiyo ya. ic dokebilmek bile buyuk bir seymis
devamını gör...
66.
annemin doğum gününe çok az kaldı. onu öldüğü gün değil doğduğu gün ile hatırlamak istiyorum. acı ve kısa hayatı benim sevgi olarak bildiğim tek şey. annem, seni seviyorum. yeni yaşın şimdiden kutlu olsun.
devamını gör...
67.
her şey için o kadar geç gibi geliyor ki bazen, bu yaşta erken değil mi daha?
devamını gör...
68.
ana haktır sen bu sırra erdin mi? (neşet ertaş türküsü 'yolcu'dan sırlı bir dize)
devamını gör...
69.
tam bir çıldırış dönemi. kafamda düşünceler birbirleriyle o kadar büyük bir hızda yarışıyorlar ki, hepsi büyük kazalar yapıp ölüyorlar yok oluyorlar. ya kafayı yersem diyorum, yer miyim, yemem. tamam. yemeyeceksek sıkıntı yok. sıkıntı her türlü var. bana ne. ne demek sana ne ulan bu senin hayatın. kim demiş lan benim hayatım hem ben diye bir şey olduğu ne malum yuh ebesinin ... ali sami sen de
devamını gör...
70.
gece boyu aklımın sesini susturmaya çalıştım. size günaydın ya, bana iyi geceler işte.
devamını gör...
71.
çalışıyorsun eve geliyorsun ağlıyorsun ve hemen uyuyorsun. korkma sevdiğin iyi olacak. seneye bu vakitler bunlar geride kalacak.
devamını gör...
72.
bak bu kadar yıldır beni çözümediysen eğer sana anlatayım ben;
1-ben kabalık sevmiyorum.
2-soru sorunca cevap bekliyorum herkes gibi
3- tahammül gösteriyorsam karşılığında da aynı şeyi bekliyorum.
4-kimseyi bilerek üzmüyor, kırmıyorum.
5- beni kırdıysan, üzdüysen gönlümü almanı, kendini affettirmeni, iki güzel söz söylemeni bekliyorum.
6- ben insanlara güvenmeyi tercih ediyor, onları bazen hakkettikleri halde bile gerizekalı gerizekalı denemiyorum.
7- ben sevgimi esirgemiyor, gösteriyorum. ya da özlediğimi hep söylüyorum. ve bunu asla acizlik ya da "karşımdaki şımarır aman ne olur ne olmaz saklayayım ki sevdiğimi götümden ayrılmasın ama ben her fırsatta ona kötü davranayım" şeklinde bir stratejiye döndümuyorum. hisler strateji yapabileceğin bir alan değil çünkü... vardır ya da yoktur. bunu göstermiyor olman senin eksikliğindir.
sen kötüsün, biliyorsun bunu di mi?
içinde güzel bir çocuk var benim aşık olduğum. onu susturdun epeydir ama ben ona tutunuyordum. şimdiye kadar geçtiğimiz sınavlarda ben hep ona inandım, gözlerinde gördüğüm o kırılgan, zamanında hayatın çok da güzel davranmadığı, yaralarımızın benzer olduğu o kırılgan çocuğa.
her şeye rağmen diyorum ki içinde saf, güzel bir şey var.
ama sen onu iyice yok edersen yakında beni de bulamayacaksın yanında. ve inan seni şu hallerine rağmen sevecek birisini bulamazsın bu dünyada, hele de bu saatten sonra. adım gibi de eminim buna. çünkü sen benim tanıdığım en kaba, en bencil insansın!
kötüyüm dedim sana, ilgilenmedin.
normal mi bu? insan hiç tanımadığı birisi yolda düşse gider yardım eder. ben senin sevdiğin kadınım. hangi bahane seni haklı gösterebilir allah aşkına? hadi yoğundum vs zırvalarına gündüz bir şekilde inandık diyelim. akşam sor, "aşkım" de "nasılsın" de "çok özür dilerim ilgilenemedim" de, telafi et, utan bi, bı mahçup ol yaa!!
sen lise arkadaşı! kaza yaptı diye üzülüp koştur koştur "iyi misin? geçmiş olsun" diyebilen bir insansın ya "sevdigim kadın" dediğin insan ciddi bir kaza atlattığında ona geçmiş olsun dememiş olduğun için rahat rahat utan kendinden. lütfen hiç çekinme olur mu?
tüm bunları yapmadığın gibi alttan alman gereken bir pozisyondayken üstüne bir de sinirleniyorsun ya sen bravo sana
yok arkadaş yok....
utanmalisin kendinden. gerçekten ben ne kötü, ne bencil insanım diye utanmalisin kendinden sen
1-ben kabalık sevmiyorum.
2-soru sorunca cevap bekliyorum herkes gibi
3- tahammül gösteriyorsam karşılığında da aynı şeyi bekliyorum.
4-kimseyi bilerek üzmüyor, kırmıyorum.
5- beni kırdıysan, üzdüysen gönlümü almanı, kendini affettirmeni, iki güzel söz söylemeni bekliyorum.
6- ben insanlara güvenmeyi tercih ediyor, onları bazen hakkettikleri halde bile gerizekalı gerizekalı denemiyorum.
7- ben sevgimi esirgemiyor, gösteriyorum. ya da özlediğimi hep söylüyorum. ve bunu asla acizlik ya da "karşımdaki şımarır aman ne olur ne olmaz saklayayım ki sevdiğimi götümden ayrılmasın ama ben her fırsatta ona kötü davranayım" şeklinde bir stratejiye döndümuyorum. hisler strateji yapabileceğin bir alan değil çünkü... vardır ya da yoktur. bunu göstermiyor olman senin eksikliğindir.
sen kötüsün, biliyorsun bunu di mi?
içinde güzel bir çocuk var benim aşık olduğum. onu susturdun epeydir ama ben ona tutunuyordum. şimdiye kadar geçtiğimiz sınavlarda ben hep ona inandım, gözlerinde gördüğüm o kırılgan, zamanında hayatın çok da güzel davranmadığı, yaralarımızın benzer olduğu o kırılgan çocuğa.
her şeye rağmen diyorum ki içinde saf, güzel bir şey var.
ama sen onu iyice yok edersen yakında beni de bulamayacaksın yanında. ve inan seni şu hallerine rağmen sevecek birisini bulamazsın bu dünyada, hele de bu saatten sonra. adım gibi de eminim buna. çünkü sen benim tanıdığım en kaba, en bencil insansın!
kötüyüm dedim sana, ilgilenmedin.
normal mi bu? insan hiç tanımadığı birisi yolda düşse gider yardım eder. ben senin sevdiğin kadınım. hangi bahane seni haklı gösterebilir allah aşkına? hadi yoğundum vs zırvalarına gündüz bir şekilde inandık diyelim. akşam sor, "aşkım" de "nasılsın" de "çok özür dilerim ilgilenemedim" de, telafi et, utan bi, bı mahçup ol yaa!!
sen lise arkadaşı! kaza yaptı diye üzülüp koştur koştur "iyi misin? geçmiş olsun" diyebilen bir insansın ya "sevdigim kadın" dediğin insan ciddi bir kaza atlattığında ona geçmiş olsun dememiş olduğun için rahat rahat utan kendinden. lütfen hiç çekinme olur mu?
tüm bunları yapmadığın gibi alttan alman gereken bir pozisyondayken üstüne bir de sinirleniyorsun ya sen bravo sana
yok arkadaş yok....
utanmalisin kendinden. gerçekten ben ne kötü, ne bencil insanım diye utanmalisin kendinden sen
devamını gör...
73.
içimdeki depresifliği dökmek istediğim başlık. 1 yıldır yazmamışım efendim, bırakın da birazcık içimi dökeyim.
bir süredir bir şeylerin yokuş aşağı gittiğini hissediyordum ama “dibe çok yakınım gitse gitse nereye kadar gidebilir” diyerek kendimi teselli ediyordum. o dip hiç yakın değilmiş arkadaşlar. dibin dibi varmış gerçekten. dibe tosladıkça yeni bir dip ortaya çıkıyor, matruşka gibi şerefsiz.
hani korku filmlerinde ruhları gören küçük çocuklar olur. sırf yalnız kalıp ruhlar tarafından korkutulmamak için ailelerine sarılıp kurtulmayı umut ederler ya, hah işte o şekil sarıldığım insanlar var. onları ürkütmeden, benim için kıymetli olduklarını belli ederek kıymete bindiriyorum onları. ardımda kocaman bir kara delikle gözlerinin içine bakıyorum. yaşama dair birazcık umudum olsun, bu delik beni yutacak olursa elimi tutup çeksin çıkarsınlar diye. belki bencilce bir düşünce bu bilmiyorum. sağlıklı da düşünemiyorum zaten.
uyum sağlamaya çalışıyorum. sevip sevilmek istiyorum. beklenilen olayım ya da benden bir şeyler umsunlar diye ben de beklentiye giriyorum. insan ilişkilerinde var olmak istiyorum yani. dile getirdiğim beklentilerim o kadar hor görülüyor ki beklentiye girdiğim için suçluluk hissediyorum.
kaybetmekten korkuyorum. bu korkularımı rahatlatacak, içimde sürekli olumsuzu haykıran sesleri susturacak ufacık şeyler rica ediyorum, defalarca hem de. hiçbir karşılık bulamıyorum maalesef. ne söylediğimin bir kıymeti kalıyor, ne yaptığımın. öylece boşlukta kayboluyorum. şu zamana kadar güzel şeyler olacağına dair umutlarım vardı canım sözlük. artık hiçbirine sahip değilim. hayaller kurduğum insanla hayallerimi bile paylaşamıyorum. arkadaşlarıma kapı duvarım zaten, o konuya hiç girmeyelim.
bir şeyler bitti içimde. kalan vaktimi sessiz sakin, çok insan olmayan bir yerde geçireceğim. birkaç sene daha şu hengâmeye katlanıp ortadan kaybolurum diye düşünüyorum. umuyorum yani bunu, temenni ediyorum. ya da diliyor da olabilirim. aman işte bir şeyler yapıyorum. ne yaptığımı ben de bilmiyorum zaten.
bir süredir bir şeylerin yokuş aşağı gittiğini hissediyordum ama “dibe çok yakınım gitse gitse nereye kadar gidebilir” diyerek kendimi teselli ediyordum. o dip hiç yakın değilmiş arkadaşlar. dibin dibi varmış gerçekten. dibe tosladıkça yeni bir dip ortaya çıkıyor, matruşka gibi şerefsiz.
hani korku filmlerinde ruhları gören küçük çocuklar olur. sırf yalnız kalıp ruhlar tarafından korkutulmamak için ailelerine sarılıp kurtulmayı umut ederler ya, hah işte o şekil sarıldığım insanlar var. onları ürkütmeden, benim için kıymetli olduklarını belli ederek kıymete bindiriyorum onları. ardımda kocaman bir kara delikle gözlerinin içine bakıyorum. yaşama dair birazcık umudum olsun, bu delik beni yutacak olursa elimi tutup çeksin çıkarsınlar diye. belki bencilce bir düşünce bu bilmiyorum. sağlıklı da düşünemiyorum zaten.
uyum sağlamaya çalışıyorum. sevip sevilmek istiyorum. beklenilen olayım ya da benden bir şeyler umsunlar diye ben de beklentiye giriyorum. insan ilişkilerinde var olmak istiyorum yani. dile getirdiğim beklentilerim o kadar hor görülüyor ki beklentiye girdiğim için suçluluk hissediyorum.
kaybetmekten korkuyorum. bu korkularımı rahatlatacak, içimde sürekli olumsuzu haykıran sesleri susturacak ufacık şeyler rica ediyorum, defalarca hem de. hiçbir karşılık bulamıyorum maalesef. ne söylediğimin bir kıymeti kalıyor, ne yaptığımın. öylece boşlukta kayboluyorum. şu zamana kadar güzel şeyler olacağına dair umutlarım vardı canım sözlük. artık hiçbirine sahip değilim. hayaller kurduğum insanla hayallerimi bile paylaşamıyorum. arkadaşlarıma kapı duvarım zaten, o konuya hiç girmeyelim.
bir şeyler bitti içimde. kalan vaktimi sessiz sakin, çok insan olmayan bir yerde geçireceğim. birkaç sene daha şu hengâmeye katlanıp ortadan kaybolurum diye düşünüyorum. umuyorum yani bunu, temenni ediyorum. ya da diliyor da olabilirim. aman işte bir şeyler yapıyorum. ne yaptığımı ben de bilmiyorum zaten.
devamını gör...
74.
keşke biraz içim olsaydı.
yeterince döktüm sanırım.
yeterince döktüm sanırım.
devamını gör...
75.
2 tur lol oynayım. valla ana bacı sövmekten içinizde hiçbir şey kalmıyor çocuklar.
devamını gör...
76.
komik gelecek ama psikolojik açıdan daha çok vitamin değerlerine günlük yaşam tarzına bakılmalı.
d ve b12 vitamin eksikse çokta sağlıklı düşünülmez.
hareketsiz ve sağlıksız bağırsak sizi depresyona sürükler.
d ve b12 vitamin eksikse çokta sağlıklı düşünülmez.
hareketsiz ve sağlıksız bağırsak sizi depresyona sürükler.
devamını gör...
77.
her şey mücadele içinde, hayat bu deyip geçemiyorum. içim, dışım döküntü halinde. stresli durumlardan kaçmak istesem de çoğu zaman kaçamıyorum. günlük rutinlerim arasında stres en baş köşede bazen sinsi sinsi, bazen bağıra çağıra beklemede. programlanan, ruhu sömürülen, yapmak istemediği şeylere zorlanan insanları görünce bunun böyle olmaması gerektiğini anlıyor ve hüzünlere boğuluyorum. son nokta herkes için tasını tarağını toplayıp gitmek oluyor. bazen bir yerden, bazen insanlardan.. sana kötü gelen her şeyden kaçma isteği doğuyor.. kendinden kopmadan bunları yapabiliyor olmak büyük cesaret. kurtuluş dilekleri ruhun bir köşesinde 'kurtar beni' çırpınışında. nereye kaçsan, nereye gitsen yakanı tutan, seni savuran atan oluyor. bu durum psikolojimi bozuyor. böyle gelmiş böyle gidemez. şimdi buraya düzenin içine çomak sokan şarkı gelsin... *
devamını gör...
78.
ey o kaditin üstüne atlas yorgan serenler,
ey umutsuzlar, ey inananlar, ey inanmayanlar,
yalınayaklar, gömleksizler, dayanaksızlar,
çok aşıklar, aşık olamayanlar, yalan söyleyenler, yalanım yok diyenler gelin berime
dertlenmeyin, gün olur geçer
124 bin peygamber geldi geçti, 300 bin yıl önce de vardı insan hala var,
onların esamesi okunmuyor da sen nesin, kimsin.
yaz yazını sözlüğe, gez sokaklarda doyasıya, "bana kimse bunu diyemez" deme, "sen kim oluyorsun" da deme, "sen kimsin" derler adama sonra.
bir ömürlük misafirsin şu dünyada. keşke eşit şartlara sahip olsaydık, hepimizin bir özel alanı olsaydı, sadece istediklerimizi soksaydık içine, kimse zorlayamasaydı kapısını, istediğimiz zaman şartsız koşulsuz kapı dışarı etseydik haketmeyeni.
anahtarı yalnızca bizde olsaydı dünyamızın,
şimdi öyle değil diye ne yapalım bayılalım mı ?
ağlayalım da gözden mi olalım ?
la geçiyor zaman, tutamıyorsun işte küstah p....., bırak şu kibrini, mızmızlığını da yaşayalım şu kalan kısmını hayatın
herkes de otorite benim gibi.
ben ortaya döktüm malımı, işine gelen alsın heybesine koysun, işine gelmeyenin de
neyse,
canı sağolsun diyeyim bari.
ey umutsuzlar, ey inananlar, ey inanmayanlar,
yalınayaklar, gömleksizler, dayanaksızlar,
çok aşıklar, aşık olamayanlar, yalan söyleyenler, yalanım yok diyenler gelin berime
dertlenmeyin, gün olur geçer
124 bin peygamber geldi geçti, 300 bin yıl önce de vardı insan hala var,
onların esamesi okunmuyor da sen nesin, kimsin.
yaz yazını sözlüğe, gez sokaklarda doyasıya, "bana kimse bunu diyemez" deme, "sen kim oluyorsun" da deme, "sen kimsin" derler adama sonra.
bir ömürlük misafirsin şu dünyada. keşke eşit şartlara sahip olsaydık, hepimizin bir özel alanı olsaydı, sadece istediklerimizi soksaydık içine, kimse zorlayamasaydı kapısını, istediğimiz zaman şartsız koşulsuz kapı dışarı etseydik haketmeyeni.
anahtarı yalnızca bizde olsaydı dünyamızın,
şimdi öyle değil diye ne yapalım bayılalım mı ?
ağlayalım da gözden mi olalım ?
la geçiyor zaman, tutamıyorsun işte küstah p....., bırak şu kibrini, mızmızlığını da yaşayalım şu kalan kısmını hayatın
herkes de otorite benim gibi.
ben ortaya döktüm malımı, işine gelen alsın heybesine koysun, işine gelmeyenin de
neyse,
canı sağolsun diyeyim bari.
devamını gör...
79.
son zamanlarda öyle bir iç sıkıntım var ki.. tetikleyen unsurlar var tabii ki. sanki bu defa üstesinden gelemiyorum. geçen haftadan beri şu dolunayın tutulduğu o güzide anlardan itibaren ruh halimde dalgalanmalar yaşanıyor. konuşuyorum, yazıyorum olabildiğince dökmeye çalışıyorum ama nafile. sadece kendi içimde yaşasam sorun değil yansıtıyorum herkese. birilerini görmek, duymak istemediğim zamanlar oluyor. öyle bir köşeye çekilmek istiyorum ki bazen beni de ne görsünler ne duysunlar.. kimseyle karşılaşmak, çarpışmak istemiyorum. zorla verilen görevleri yapmaya çalışırken bazen ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. bir iç çöküş ya da döküş. güçlü olmaya çalışırken kendime bile yabancı oldum. düşüncelerimi durduramaz, duygularımı içten içe yaşayamaz hale geldim. bir yerde yanlış yapıyorum. kendim için ciddi yanlışlar yapıyorum. sözler verdim kendime çiğnerim elbet, yavaşlayacağım, olabildiğinde güzel düşüneceğim, ya da düşünmeyeceğim akışta kalacağım. umarım kısa sürer. umarım yine iyileşirim..
devamını gör...
80.
(bkz: çirkin kadını güzel gösterecek şeyler) başlığına baktım ve sözlükte sadece benim ırz düşmanı ya da sapık olduğum gerçeğini fark ettim...
herkes ne güzel, ne romantik betimlemiş öyle ya...
kimse göte bakmıyormuş sözlükte.
ah, canım tatlışlar ya.
yedim ben onu tamam*
herkes ne güzel, ne romantik betimlemiş öyle ya...
kimse göte bakmıyormuş sözlükte.
ah, canım tatlışlar ya.
yedim ben onu tamam*
devamını gör...