insanı olgunlaştıran şeyler

kaybetmek.

çünkü nerden kaybederseniz oradan güçleniyorsunuz.

acı çekmek.

bir tanesi de kazık yemektir.

insanları olgunlaştıran şeylerden biri, sevdiklerinin hastalanmasıdır.

ben hem hastalığı gördüm hem de en değerli insanı, babamı kaybettim. hala hastalıklarla uğraşırım. acil servislerde yatıp kalktık, orada insanları gördük.
bir insanı kaybettiğiniz andan sonra başlamaz olgunlaşma dönemi. kaybettiğiniz anda belli bir noktaya gelir sadece. onu kaybedeceğinizi düşünmeye başladığınız andan itibaren artık hayatın gerçek yüzüyle karşılaşmışsınız demektir. işte şimdi sizi adam edecektir. ayaklarınız havadaysa yere basmaya başlayacaksınızdır. size meydan okuyan bir kişi değildir, bir eşya da değildir ki karşılık verebilesiniz ya da hiçbir şey olmamış gibi yolunuza devam edebilesiniz. sizi artık pençesiyle tutmuştur ve kanatacaktır, ağlatacaktır, kabuk yara bağlayacaktır. önce o acıyla sonra da o izle yaşamaya devam edeceksinizdir. bu iz travmalardır.

simgesel gerçeklik diye bir kavram açıklar alfred schultz. bazen bir döner sizin yaranızı kanatır, bazen bir ağaç, gökyüzü ya da el ele tutuşan iki insan. ben pek siklemesem de aşk acısı da esaslı bir acıdır, son örneği biraz o yüzden verdim. bu şu demek oluyor: bir defa olgunlaşmaya başladıysan, o aktifleşme enerjisini verdiyse hayat, bu artık devam edecektir. sonra hayat pençesini bir başka yerden vurur, hastalıkla başlar, aşk acısıyla devam eder. belki insana uymuyordur, yalnızlık olgunlaştırır insanı. ruhunuzu kapana kıstıran ne varsa odur sizi olgunlaştıran şey. büyümeniz gerekir artık, bir erkek gibi davranmanız gerekir, mızmızlanmayı değil adamakıllı kabullenmeyi öğretir.

değişik bir döneme denk geldi bizim gençliğimiz. hayatın gerçeklerinden kaçmak için bile maddi bir değere ihtiyacımız var. iki duble rakı içip bari şu gün kafamız rahat olsun diyecek adam kırk tane şey düşünmek zorunda kalır. iki muhabbet çevirelim diyenin etrafında mutlaka aptalca şeylerden yakınan, hala yaşının adamı olamamış insanlar vardır. öyle meseleler konuşulur ki kalabalık içinde yalnız hissedersiniz. sevdiğiniz insanlardır, devam edelim dersiniz ama ruhunuza nefes aldırmayı geçin daha da daraltmış, pişmanlıklarınızı hatırlamış, sıkıntılarınızı artırmış olarak yastığa başınızı koyarsınız.

konu sapıp gidiyor, bağlayalım. sizi zorlayan, baskılayan, düşünmenizi sağlayan şeyler sizi olgunlaştırır. bugün, dün yaptığınız veya dün ciddiye aldığınız konuları küçümsüyorsanız, "bunlar üzerine konuşulacak şeyler değil, geç gitsin" diyorsanız o zaman biraz mesafe almışsınız demektir. daha az cüretkarsanız daha az genelliyorsanız, farklılıkları daha iyi anlayabiliyorsanız, tercihlere daha saygılıysanız olgunlaşıyorsunuz demektir. bu gelişim ömür boyu devam edecek siz de hızınıza yetişemeyenleri geride bırakacaksınız.

ilişkiler.

insanların hayatınıza girebileceği gibi çıkabileceğini de kabullenmek.

kitap okumak.

uyumak.

ailenin sorunlu olması, arkadaşlarının çocuk gibi davranması, aşk hayatının boka sarması, maddi sıkıntılar, erken yaşta alınan sorumluluklar.

kesinlikle aldatılmak. hem kendini vazgeçilmez sanmayı bırakıyorsun hem de insanlara, en sevdiğin insanlara olan güven duygun yok oluyor. aldatılın arkadaşlar

(bkz: hormon)

kaybettiği insanlar, yıkılan hayaller ve buna benzer birçok olay insanı olgunlaştıran şeylerdir.

sorumluluk almak.

sürgün gibi bir tayin görüp ömrünün en güzel senelerini yitirmek.

yapılan fedakarlıklara nankörce davranıldığını fark ettiğin o an.

hayal kırıklığı aydınlanmaya evrilir.

kimsesizliktir. yanında kimse olmayınca her şeyi öğrenmek, her sorunu kendin çözmek, ve zamanın ilerisine gitmek zorunda kalırsın.

çoğu hatalarımızdan oluşan, hayata dair en sert şekilde aldığımız dersler.
olgunlaşmak şöyle dursun kısa sürede yaşlanıyor insan.

yalnızlık

türkiye.

bu ülkede yaşamak, hayatta kalabilmek süper kahramanlık gibi bir şey benim gözümde ve öyle insanlarla, öyle zihniyetlerle bir aradayız ki, bunlara sinirlenip sinirlenip hiçbirini düzeltemediğinizi gördükçe olgunlaşmaya başlıyorsunuz ister istemez. bir noktadan sonra küfürbaz haydo'nun miras bölümündeki kıvamda bir sakinlik geliyor insana.