insanı olgunlaştıran şeyler

acı ve türevleri.

eleştiriyi dinleyip kendi içinde yorumlayıp kendine çeki düzen vermek.
bu eleştiri haklı veya haksız olabilir.

yorumlama kısmı ise; eleştirinin doğruluk payını kavramaya çalışma, yanlış anlama olduysa buna neden olan sebeplere, kızgınlığa yol açan şeyin ne olduğuna, hak edilmişliğe vs. vs. vs.
tamam mükemmel değilsinizdir ama farkındalık güzel bir şey.

insanın başına gelen şeylerdir. öyle aklı beş karış havada dolaşırken burnunu öyle bir sürtmeye başlar ki istesen de istemesen de olgunlaşmak zorunda kalırsın. çünkü sana başka çare bırakmaz. o yüzden siz siz olun, olgunlaşmak için hayatın sizi terbiye etmesini beklemeyin. çok acıyor sonra.

bir defa üzüldüğün bir şeyden ders çıkarıp, aynı şeye veya türevlerine geri dönmemen. hata yap ama ders al, bir sürü hata yap ama aynı hatayı birden fazla kez yapma.

toprağa verdiklerinle ruhuna gömüklerin dir.

sevdiğin birini kaybetmek
kazık yemek
yaş

tam olarak bu. olgunluk yaşla veya yaşamla keza deneyimlemelerle gelen bir şey değil. bilakis yazılımla, doğru yazılımla alakalı bir şey.

pratik bilgi/ gündelik bilgi, bilimsel bilgi ve felsefi bilgi. bilgi felsefesinde 3. yoldan gidip bilgelik seviyesine ulaşmak da tam olarak bu.

theoria
ethic
bilgelik

zaman...

19 yaşındaki biriyle 24 yaşındaki biri aynı düşünemiyorsa bu zamandır.

gece yarısı, ekmekler kızarmış hayatım gülümsemesiyle, dudaklarında kalan bayat simidin, taze yenmişliğinin emaresi olan, kütürlü susam kırıntılarını, tablonun son dokunuşlarını uzalit fırça darbeleriyle bezeyen yada her şeye mesela öpüşmeye hazır hale getiren, cerrahlıktan emekli, sergi açmaya meyilli, sade deniz kokan yerlerde tuvalin karşısına geçen, ressam naifliğiyle kullandığım ellerimin, serçe ve yüzük parmaklarıyla, bir bir, taze somunun dirseği kadar kıtır kıtır çenesinden ve leb-i derya gonca ağzının ıssız kıyılarından, topladığım yada her susam kırıntısını cennetten kibarca kovduğum, ki hala yüzüksüzdür o parmağım, işte o elime bakıpta hatırlayınca o anı, ekmekler kızarmış mı hayatımca gülümserken, o parmaklarımın arasında şimdi kahırdan bozma, sinek kehribarı, 33 diş tam takım hazır kıta, gümüşten örme püskül imameli, para da sende dertte sende gibi duran, tipine bakınca, hediyedir kesin heybetinde, tespihi görünce, olgunlaşmak mı? o, bu an olabilir mi, bu an betimlenebilir mi? hepsi o yani.

bir yeni kelime bulundu.

uzalit: orta sert, kumral, at kuyruğundan mürekkep fırçanın, tuvalle sevişirken çıkardığı, ultrasonik seslerin yağlı boyada uyandırdığı şehvet.

hastaneye tek gitmek

(bkz: ölüme şahit olmak)

olgunlaşmak istemeyene sivrisinek saz.

ölmek

ölüm.

çekilen sıkıntılar.

bir saatten sonra duygusuz oluyorsun.
kime nasıl davranacağını biliyorsun.

yaşanılan kötü tecrübeler insanın olgunlaşmasını hızlandırır. ayrıca evlilik ve çocuk sahibi olmak da insana olgunlaşma sürecinde hızlı adımlar attırır. istisnalar kaideyi bozmaz genel olarak yuva kurma sorumluluğunu üstlenen, hele hele anne ya da baba olma sorumluluğuna giren kişi daha bir olgun davranmaya başlar. erken yaşta anne ya da babasını kaybeden kişiler de daha erken olgunlaşıyor kanaatimce. gözlemlerime göre maddi imkansızlıklar da insanları daha çabuk olgunlaştırıyor.

kaybettiği insanlar.

acı. geçmiş.

kabullenmek

kaybetmek, kabullenmek, acı çekmek.

son 5 tanımın hepsini yaşadım. zerre olgunluk yok.
daha gerilere gitmeye üşendim. kim uğraşacak.