jacques lacan

1981’de paris’te yaşamını yitiren fransız psikiyatr. freudyen yaklaşımıyla bilinir. bir kesim ondan nefret eder, bir kesim de çok sever.

benden sonra bazılarınız "lacancı" olabilir fakat ben kendimi "freudcu" olarak tanımlarım diyen fransız psikanalist. provakatif sözleriyle meşhurdur. söz gelimi (bkz: la femme n'existe pas)(kadın yoktur), ya da (bkz: il n'y a pas de rapport sexuel)(cinsel ilişki yoktur).
ilk duyduğumuzda içimizden "bu ne saçmalıyo len" diyeceğimiz şeyleri temellendiri ve şok edici bir tarzla acıklar. ayrıca oldukça şakacı bir yanı vardır.

doğa kanunlarına oldukça kızgın düşünür. özellikle de baba figürünün yalnızca üremeye dayalı bir obje olmasına oldukça tepkilidir.

bu abimiz ile ilgili şu yazıyı okuyunca lacan'a karşı bakış açınız değişebilir. bu minvalde paylaştığım yazıdan en anlaşılabilir olan kısmı alıntılamayı tercih ettim.

--- alıntı ---

“şunu artık biliyoruz ki eğer birisi ‘öyle değil’ derse, aslında o öyle olduğu içindir; ‘onu kastetmemiştim’ derse onu kastediyordur.” lacan

ha bu da şu, gerçek söylenende değil, söylenmemiş olandadır esprisi. gerçek her yerdedir, hem söylenir, hem söylenmez de, böyle artistik laflar üstünden ne kütüphaneler dolusu lafazanlık üretilir, o da ayrı bir gerçeklik.

“lacan’a göre dil her zaman yitik olana, yokluğa ilişkindir, çünkü ancak bir şey kayıpsa onun yerini almak için sözcüğe gerek duyarız. bu sözcükler (…) tümce içinde yapılanınca , bu dizgede söylenemeyen ve dile getirilemeyen olarak bilinçdışı ortaya çıkacaktır.”

oldu! ayıya ayı demişler, ayı diye bir şey olmadığı için. o yüzden ilkel insanların bazıları telef olmuş. “kaçın ayı geliyoroor!” diye bağırırlarmış arkadaşları, bizim ilk lacancılar da “ayı mı geliyor? olan bir şeyi adlandıramazsınız ki!” derlermiş pençeyi yemeden saniyeler önce. onun için yeterince üreyememişler, kampüslere tıkılı bir azınlık olarak kalmışlar.

--- alıntı ---

alan sokal ve jean bricmont'un (bkz: fashionable nonsense(kitap)) isimli kitapta perişan ettiği freudcu psikanalist. son moda saçmalar ismiyle türkçeye çevrildi ve iletişim bastı yıllar evel bu kitabı. sokal hadisesi meşhur bi bullshit hadisesidir ve tüm postmodernlerin kullanmış olduğu örtük dilin retoriğini ifşa eder. (bkz: sokal hadisesi) lacanyen psikanalist terminoloji hakkında hergün yeni tahkikler çıkmakta akademide ve türkiye'de ciddi bi ''lacan çevresi'' oluştu. malesef her postmodern 'guru' gibi, lacan ve çevresi de oldukça romantikler ve profan kavramlar ile hakikat tüccarlığı yapmaktalar.

sudobilimci, şarlatanlıkla dahi suçlanmış psikoanalizci. en önemli tezi ayna evresi en çok eleştirilen tezidir. psikolojik gelişimin doğumdan çocukluğa kadar olduğu teorisi de günümüz bilim insanlarınca epey eleştirilmiştir. kendisinin bu kadar çok eleştirilmesi ilgi çekicidir. kullandığı matematiksel dilin buna katkısı olduğunu söyleyenler bulunur. bir eleştiride kendisinin kullandığı dili bir çeşit post-modern sözel diyare olarak nitelendiğini duyunca bayağı şaşırmıştım.

kendilerini, zizek'in yamuk bakmak kitabı ile tanıdıktan sonra okumaya başladım. yukarıda bahsedilmiş, kendisinden nefret eden ile seven kişilerin neredeyse yarı yarıya olduğu. üniversitede bir hocam takıktır mesela bu lacan'a. lacan'ın konusu geçtiği her yerde konuşulan dil gözetmeksizin onun bir filozof olmadığını inatla savunur. ben ise bu kişiyi okumaya başladıktan sonra "ulan bugün de cahillik akıyor üzerimden" tepkisini verdim. hayranı olduğum sayılı insanlardan biridir.

psikanaliz her şey yapabilir, aptal birini akıllı kılmak dışında sözünün sahibi.
fransız psikanalist psikiyatr ve düşünür.

'aşk bilinçdışından gelen bir gösteren veya ulaktır.' demiş biricik filozofum

istanbul üniversitesinden bir profesör kendisi hakkında bir alıntı yapmıştı. insan diğeri ile asla birleşemez sadece onu ilişki için araçsallaştırır gibi bir şey demiş lacan.

(bkz: yalnızlık ömür boyu)

aşk insanın kendinde olmayanı zorla karşısındakine vermeye çalışmasıdır.

aşk bir sudur falan filan feşmekandır...
tarzında sözleri oldugunu sözlük vesilesiyle öğrendiğim düşünür.
can sıkıntısından aşka sarmak, saldırmaktır bu.
aşkı yaşamamış olan abiler zaten aşka hep burun kıvırır.
bir sözlük prensesini sevseydi hiç böyle düşünür müydü?

jacques marie émile lacan

1901/1981 yılları arasında yaşamış fransız psikanalist.
etkilediği isimler etkisinde kaldığı isimlerden çok daha fazladır.
en tartışmalı psikanalist olarak anılmıştır.
aldığı tıp eğitiminin ardından kişilikle ilişkileri açısından paranoyak psikoz tezi ile psikiyatrlığa adım atmıştır. yaptığı seminer ve söyleşileri ile de ünlüdür.

eserlerinin, görüşlerinin veya kişiliğinin karışık ve anlaması güç bir yanı olduğu bilinmektedir.
baş yapıtı ecrits yayınlandığında 65 yaşındadır.
bebeklerde ayna evresi adı verilen teknik kendisine ait bir çalışma ve yöntemdir.
lacan kendisinden sonraki kuşak filozofları etkilemiş, döneminin önemli isimlerinden olmuş, 80 yaşında hayatını kaybetmiştir.

jacques marie émile lacan

1901/1981 yılları arasında yaşamış fransız psikanalist olarak tanınır.

kitapları

freud'un teorisinde ve psikanalizin tekniğinde ben

benim öğrettiklerim

karmaşık kavramları karmaşık bir şekilde aktaran ancak dehası su götürmez psikanalist. eli yüzü düzgün türkçe çevirisi nadirdir. kendisini okumadan önce bruce fink'in lacan hakkında yazdıklarına göz atılması kahir suretle lacan'ı daha anlaşılır kılmaktadır, diyorlar. ben direkt lacan okumaya başladığım için kendi deneyimimden bahsedemeyeceğim bu konudaki.

aynı zamanda iyi bir edebiyat eleştirmenidir, the purloined poe isimli derlemede edgar allan poe üzerine yaptığı çalışma bunun bir ıspatı niteliğindedir.

kendisini okumadan önce freud ve melanie klein gibi psikanalistlerin eserleriyle idman yapmanızı öneririm.