sinemanın simyacisi
devamını gör...
algı kapılarıyla çok oynamayaydı daha mı fazla yaşardı sorusu aklımızda dolaşan efsane müzisyen, şair ve fizikçi kişilik. c. i. a'e sorsak söylemez zaten neden öldüğünü. topluma saldıran biriydi. siyasi bir kişiliğe dönüşmek istememesi (diğer benzerleri gibi) çok acıklı benim için. oysa ben, (yaşayamaya devam edip) gerçekleşebilecek olası bir cinsel devrim hakkındaki fikirlerini yazdığı kitapları okumak isterdim bugün jim'in.
devamını gör...
27'ler kulübünün en önemli şahsiyetlerinden. nickim bile ona ilişkin. gerçi bir freddie mercury olmasa da ondan sonra gelir. ıq ortalaması, einstein'den bile fazladır. müzikten ziyade sinemaya yatkındır esasen fakat bir şekilde müzik, sinemayı ekarte etmiştir. iyi de olmuştur. aynı zaman diliminde yaşamak isterdim. en sevdiğim parçaları sırasıyla:
-moonlight drive
-light my fire
-touch me
devamını gör...
kendisine lizard king demesinin sebebi; kertenkelelerin ekosistemdeki tek bağımsız canlılar olmasındandır. yani kertenkeleler tamamen yok olsalar bile ekosistemde hiçbir şey değişmez. kendisi de yok olup gittiğinde eko sistemde hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyordu. küçükken yol kenarında kazaya uğramış, ölmek üzere olan kızılderililerin yanından geçerlerken, ırkçı bir amerikan askeri olan babasının onları görmezden gelmesi onu çok fazla etkilemiştir. büyüdüğünde orada ölen kızılderililerin ruhunun ona geçtiğini söyler ve böylece bir şaman olarak, kertenkeleyi bir totem haline getirir. ayrıca bir kertenkelenin deri değiştirmesi gibi varlığını değiştirmeye olan özlemi de bununla birleşince "i am the lizard king, i can do anything" sözü zamanla ikonik bir felsefeye dönüşür. anarşizmi, özgürlüğü ve bir insanın hiçlikte çıkabileceği en üst noktayı temsil eder. balzac, chopin, bizet, blanqui, maria callas, edith piaf, oscar wilde, ahmet kaya, yılmaz güney gibi bir çok ölümsüz isimle birlikte paris'teki père lachaise mezarlığı'nda yatmaktadır. çünkü paris'te 27 yaşında, aşırı dozdan bir otel odasında ölü bulunduğunda; özgürlükler ülkesi (!) amerika, gençler üzerinde yarattığı antikapitalist, antifaşist ve anarşist etkileri yüzünden cesedini ülkeye kabul etmemiştir. yine de her yıl ölüm yıl dönümünde,hala, hayranlarının oluşturduğu cılız kalabalık, ellerinde şaraplarıyla, şarap tanrısı'nı** kutsamaya devam ederler, ve hep bir ağızdan şöyle derler:

come on baby light my fire...

tanım: bir çok kez şarkı söylemeyi bilmediğini söyleyen, böyle bir iddiası da aslında olmayan, über bir şairdir.

not: evet yeryüzündeki en iddialı the doors hayranıyım.
devamını gör...
müzikteki 3j den biri.

jimi hendrix
janis joplin
jim morrison
devamını gör...
the doors un efsane solisti. genç yaşta hayatını kaybetmesiyle dinleyenlerinin kalbini paramparça eden güzel sesli bir müzisyendir. kısa süren müzik kariyerine birçok efsane albüm ve şarkı sığdırmıştır.
devamını gör...
dirilse, bir iki albüm daha patlatsa, sonra geri uyusa dediğim efsane.
devamını gör...
bazı başlıklar var adını okursun sonra içli içli bir daha okursun işte bu o başlıklardan biri tam bir ikon canlı canlı break on through diye bir defa bağırmasını ya da kendini gererek riders on the storm cümlesini uzatmasını isterdim
devamını gör...
algı kapılarının yakışıklı lordu.
devamını gör...
hakkında bir sürü efsane üretilmiş insan. tahminler, teoriler, iddialar vs.
yalan değiller ise bile laftır tüm bunlar.

efsaneden bir tık fazlası için,

devamını gör...
kafası bi milyon bi haldeyken sahne aldıkları 1968 yılındaki bir konserden the end kaydı bırakalım buraya. kendisinin nasıl "deli" bir insan olduğu ile ilgili biraz ipucu verir.

devamını gör...
çocukluğum şarkılarını bağıra bağıra söylemekle geçti judge dredd'in "hello baby" şarkısı sonra hoplaya zıplaya küçük tombul bir çocuk olduğum dönemlerden bugünlere kadar severek dinlemişliğim var kalite tesadüf değil gerçekten ya
devamını gör...
1943/1971 yılları arasında yaşamış amerikalı şarkıcı, şair, söz yazarı.
the doors'un vokalisti.
27 yaşında ölenler kervanındandır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

fırtınadaki biniciler
riders on the storm
fırtınadaki biniciler
riders on the storm

bu evin içine doğduk
ınto this house, we're born
bu dünyaya atıldık
ınto this world, we're thrown

kemiksiz bir köpek gibi
like a dog without a bone
kiralık bir aktör
an actor out on loan

fırtınadaki biniciler
riders on the storm
yolda bir katil var.
there's a killer on the road

devamını gör...
çok sevdiğim, çok dinlediğim, vücudumda dövmesi olan benzersiz bir herif.
son sürat yaşamıştır.
27'de göçenlerdendir.
derinliği fazladır (bunun için 'jim morrison: kahramanın sınır durumu--didier lauru' adlı kitabı okuyun derim)

iyi ki bu dünyadan geçtin be!
devamını gör...
akla, american horror story içerisindeki en iyi şarkıyı getirir.

devamını gör...
ilk çıktığı barlarda sahne korkusu yüzünden sırtı seyirciye dönük şarkı söylüyormuş.
sonra gel sen sahne canavarına dönüş.
tutamamış kendini...
devamını gör...
riders on the storm
devamını gör...
gelmiş geçmiş en büyük frontman. ondan evvelkiler de ardından gelenler de asla sahnede onun gibi parıldayamayacak. erkenden gitmeseydi keşke. yaşlanıp ateşi hiç sönmemiş olsaydı da ışığı ve o tuhaf karizmasıyla daha çok aydınlatsaydı kendisini dinleyen insanları.





this is the end, beautiful friend
this is the end, my only friend
the end of our elaborate plans
the end of everything that stands


sonsuz kapılardan geçip o mavi otobüs ile nereye gitti bilinmez.
devamını gör...
frontmanlerin tanrısı. kertenkele kral. öncekilerin ve sonrakilerin ilham aldığı adam. diğerleri yalnızca onun yolundan giden, izlerini takip eden. yaz yağmurları ile yolunu çizdi, mavi otobüs içinde gülümsedi ve gitti. dostum kapı çoktan kapandı artık, açmak için hepimizin beklemesi gerekecekti.
devamını gör...
8 aralık 1943’te florida, melbourne’de doğan james douglas morrison, abd donanmasında amiral olan baba figüründen mütevellit, küçük yaşlardan itibaren asi ve isyankar bir tavır sergiledi.

edebiyat ve felsefe alanlarına henüz çocuk yaşlarda iken ilgi duydu. 1964'te ucla film okulu’na girdi ancak akademik hayatın kendisine uygun olmadığını anlayarak sahil kenarında bohem bir hayat yaşamayı yeğledi. grubun klavyecisi ray manzarek ile tanışması bu dönemde oldu. akabinde gitarist robby krieger ve baterist john densmore ile birlikte efsane the doors grubu kuruldu.

morrison’un konserlerindeki, o yıllar için çılgınca kabul edilebilecek performansları, büyüleyici sesi, karizmatik duruşu ve seyirciyi adeta bir şaman ayinine dahil eden sahne hakimiyeti onu bir efsane haline getirdi. ancak alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, onu zamanla yıpratmaya başladı.

1969 yılında, miami’de, sahnede iken seyirciye karşı müstehcen hareketlerde bulunduğu (babafingosunu gösterdiği) iddia edilerek tutuklandı. bu olay akabinde morrison’un abd’yi terk etme isteği daha da arttı ve 1971 yılında, sevgilisi pamela ile birlikte paris’e yerleşti. burada kendi içine yöneldi ve daha çok yazmaya başladı. sakalları uzadı, kilo aldı.

1973 yılının temmuz ayında, henüz 27 yaşındayken, evindeki banyosunda ölü bulundu. resmi kayıtlarda ölüm nedeni kalp yetmezliği olarak görülmesine rağmen otopsi yapılmadığı için ölümüne dair birçok spekülasyolar ortaya atıldı.

tanrılar yeni yaratıklar adında bir şiir kitabı bulunmaktadır.

jim morrison, müziğe, edebiyata ve felsefeye açılan bir kapıdır.

he was the lizard king, he could do anything
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"jim morrison" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim