kadın cinayetleri

türkiye de bitecek gibi durmuyor tam tersi artıyor. erkek çocuğunu bizim ülkede mafya gibi büyütüp sokağa salıyorlar.

bir tane vurmuş işte diyerek normalleştirdiğiniz her şiddet bir cinayete dönüşüyor. sıra sana ya da bana gelmeden kadına şiddete hayır de.

ataerkil sistem olduğu için tarih boyunca devam edecektir. orta doğu bu konuda liderliği kimseye bırakmaz. en basiti çocukları yetiştirirken bile kadına ayrı erkeğe ayrı muamele yapılır.

son beş yılda 1898 kadın öldürüldü. bin sekiz yüz doksan sekiz. ve bunlar sadece tespit edilebilen kadınlar. kim bilir kapalı kapılar ardında kaç kadın daha canından oluyor, kaçı daha erkeklerin zulmüne uğruyor. daha bugün müge anlıda birlikte olduğu erkek tarafından öldürülen bir kadının haberi verildi. dün de hiç tanımadığı bir erkek tarafından samuray kılıcıyla öldürülen bir kadınınki. belki yarın ben olacağım sıradaki, belki de ailenizden biri. yeter.

erkek cinayeti gibidir bu kadar duyar kasmayın.

bu coğrafyada muhabbetin inceliklerini kavrayamamış erkekler ve bu tür erkeklerin peşinden gitmenin sonuçlarını öngöremeyen kadınların yaşadıkları budur. yalan, aldanma, aldatma, hakaret ve şiddete dönüşen davranışlar zamanla zıvanadan çıkar,kontrolü yitirir, kirli bir ilişki halini alır. böylesine yozlaşmış toplumlardan da aşk öyküsü çıkmaz.

yoktur. herkes layığını bulmakla meşguldür. haberlerde suçlu tiplerle takılıp "sana ne benim sevgilimden benim hayatımdan" diyenleri de gördük biz.

şöyledir;

kız: ben sert erkekleri severim ne o mıymıy efendi triplerindeki tipler?

2 hafta sonra;

sevgilim beni öldürecek hüüü yardım edin.

sizin hatalarınız yüzünüzden devletin polisi boş yere kendilerini yoruyor.

açık ve net şekilde kadın düşmanı olan din: check

kadınları özgür değil, erkeklerin tecavüzünden korunmak için yaratılmış bir yaratık gibi yetiştirme: check

kadınların giyimi üzerinden onların aşağılandığı toplum: check

kadına nazik davranılması gerektiğini iddia etmek çünkü kadınların narin olduğunu iddia eden geri zekalı bir kesim: check

kadınların haklarını savunmak için yaşadığını iddia eden ancak tek yaptığı dolaylı yoldan ve farkına varmadan kadın düşmanlığını tetiklemek olan geri zekalı feminist kitle: check


kadın cinayetlerinin düzelmesi siyasi erkle ilgili değildir.

kadın cinayetleri her zaman fazlaydı, annelerimize teyzelerinize 90'lı yıllardaki cinayetleri bir sorun sizlere anlatsınlar. kadınların zevk için kaçırılıp tecavüz edildikten sonra erkeğin canı sıkılıp getirmediği sürece bulunamadığı o karanlık yıllar. bizzat bunu teyzelerimden ve 90'larda genç kız olmuş kadınlardan yıllarca duydum.

kadın cinayetleri yasayla vs. duldurulamaz. hatta tam tersi yasaklar arttığında suçlar daha cazip hale gelecektir. yasağın ve insanın bir arada olduğu yerde anarşi çekicidir.

kadının toplumdaki yerini tekrar düzenleyip, en üstteki sonuna check attığım maddeleri gözden geçirip kadınların o maddelerdeki sebeplerden mağduriyetini engellersen, kadın cinayetlerinin kökünü kazımazsın çünkü böyle bir şey imkansız ama, trafik kazalarına verilen canlar kadar kadını da kaybetmezsin.

okuma yazma oranının diplerde olduğu, okumuş kitlenin aşağılandığı, cehalet üzerinden övgü duyabilen ve zorbalığın ön planda olduğu bir ülkede kadın cinayetleri azalmaz.

yasaymış, iktidar değişimiymiş geçin bunları. en sağlam muhaliflerden birisi olarak söylüyorum bunu. konu siyasi ama siyasi erkle bir bağlantısı yok.

bıçak, tabanca bombaya terfi etmiş.
kadınlar da bu lavuklar kadar cesur olmadığı müddetçe cinayetler bitmez.

gerçekten hayret ediyorum. bu kadar da cahil olunmaz ki. hâlâ kadınları suçlamanız çok ironik. bir insanın öldürülmediği için şükretmesi ne kadar aşağılık bir his değil mi? kimse devletin polisini meşgul etmiyor merak etmeyin. herkes işini yapıyor.
siz bir kadının sevgilisine laf ettirmediğini görür bunu bütün kadınlar yapıyormuş gibi yargılarsınız. 70 yaşındaki kadın da kendine tecavüz edip öldüren erkeğe ne kadar sert(!) olduğuyla alakalı övgüler yağdırıyordu. sokakta sırf şort giydi diye öldürülen kadınlar da erkekler laf atsın diye giyiniyordu. ne diyelim sizin gibi cahiller bu toplumlarda tükenmediği sürece kadın cinayetleri bitmeyecek.

artık takipçisi olmaktan, aktivistliğini yapmaktan mental olarak çok yorulduğum olaydır. sadece kendim için değil, annem, teyzelerim, halalarım, kuzenlerim ve arkadaşlarım için de korkuyorum. bir de üstüne "abartıyorsunuz"cularla uğraşmak gerekiyor. kadın cinayetleri sizin sosyal medyada, gazetelerde ya da akşam haberlerinde görüp okuduğunuz kadar değil bu ülkede. konuşulmayan, adı anılmayan çok cinayet var. belki durumu anlatabilirim diye sadece geçtiğimiz 7 gün içinde haberini okuduğum kadın cinayetlerini tek tek yazmak istiyorum.

hüda gün ve naima gün. hüda gün ve annesi naima gün adana'da, hüda gün'ün birlikte olduğu kişinin kardeşi abdurrahman a. tarafından ateşli silahla öldürüldü.

kübra ece. kübra ece'nin ölümü şüpheli. kübra ece gece bir arkadaşının doğum günündeyken eski sevgilisiyle alakalı bir haber alıp eski sevgilisinin (haberlerde nişanlısı yazıyor ama kuzeni nişanlı değillerdi diyor) evine gidiyor ve eski sevgilisini dört erkek ve iki kadınla birlikte buluyor. iddia edilene göre kübra ece evdeki kişilerle birlikte geç saatlere kadar oturuyor ve ikili kıskançlık nedeniyle evde tartışmaya başlıyor, tartışma sonunda kübra ece sinirlenerek sabah 5 gibi kendini camdan aşağı bırakıyor.

esra ustaoğulları. evli olduğu erkek ilker ustaoğulları tarafından ateşli silahla öldürüldü.

gülbahar kaya. boşanma aşamasında olduğu ve uzaklaştırma kararının bittiği günün ertesinde, evine gelen eşi baki kaya tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

zeynep şengüler. evli olduğu mehmet veysi şengüler tarafından kıskançlık bahanesiyle öldürüldü. mehmet veysi şengüler ifadesinde "uzun süre plan yaptım, ruhsatsız silah aldım." diyor.

şevval abanoz. şevval abanoz'un ölümü şüpheli. samet abanoz ile 2,5 aylık evli şevval abanoz evinin yakınlarında bulunan eski bir hastane binasından kendini aşağı bırakıyor. evli çiftin üst komşusu "onlar çok şiddetli kavga ettiler. oğlan kapıları duvarları yumrukladı. kızı kolundan tuttu sokağa attı, arkasından da koşarak gitti." diyor.

nermin celep. birlikte olduğu erkek ramazan su tarafından önce sokakta darp edilip sonra bindikleri takside bıçaklanarak öldürüldü.

gülbeyaz oruçgüney. oğlu orhan oruçgüney tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

safura gülistan. evli olduğu abdurrahman gülistan'ın babası galip gülistan tarafından ateşli silahla öldürüldü.

sultan t. erkek kardeşi tarafından boğularak öldürüldü.

bunlar gerçekten sadece son bir hafta içindeki, bir de benim gördüğüm haberler. ayrıca bu hafta gördüğüm 4 tane de yaralama haberi vardı. kim bilir daha kaç kadın nerede, ne bahanelerle öldürüldü veya yaralandı. 7 günde 11 kadın ölümü, 9 cinayet, 2 şüpheli ölüm. biz bu cinayetlerin takipçisi olanlar olarak bu sayıları abartmıyoruz ve en azından, destek olmamanıza alıştık, karşımıza geçip "abartıyorsunuz" bari demeyin istiyoruz. 2021 yılında 280 kadın öldürüldü 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. şüpheli ölümlerin ne şekilde olduğunun örnekleri de yukarıda var zaten.

bunları yazma sebebim bu konuda gerçekten çok dolmuş olmam. sürekli kadın cinayeti haberi görmekten, hem gidenler için hem kalanlar için sürekli üzülmekten bıktım. bu yazdıklarımla zaten kadın düşmanlarının fikrini değiştirmeye çalışmıyorum ama en azından konu hakkında çok şey bilmeyen eşitlikçi insanların durumun vahimliği ve büyüklüğü hakkında fikri olsun istiyorum. umarım bir nebze de olsa işe yarar.

ayrıca çok sinirim bozuk. eğer yukarıda yazanlara karşıt bir görüşünüz varsa da içinizde tutun, benimle muhatap olmayın lütfen.

en meşhur olanları jack the ripper tarafından işlenenler olabilir.

deniz tekin

corona virüsün bitmediği ve aksine sürekli artmasıyla aynı olan durum. bitmeyecek ve dünya günden güne iğrençleşecek.

uyarı: bu yazı rahatsız edici kısımlar içerir. yazı hiçbir şekilde kurban suçlayıcı ve incel tayfaya hitap etmez.

kadın cinayetleri kültürel bir olgudur*. erkeklere, kadınlara, durumlara ve olaylara biçtiğimiz bir takım roller kadın cinayetlerini besler. rahatsız edici iki örnek ile fikrimi açıklamaya çalışacağım.



ilk örneğimiz serkan dindar. facebook'taki rail gruplarından birinde tanıştığı ceyda yüksel'i katleden kişi. çok kilit iki cümle var yorumunda: kimse kimseyi boş yere öldürmez ve bazıları bunu hak ediyor. işte hastalıklı düşüncelerin tezahürü, yerleşmiş bir bilinç. kimse kimseyi boş yere öldürmez mi? öldürür. öldürüyor da. kadın cinayetleri özelinde konuşalım. ayrılmak istediği için öldürülen var. ayrılmak suç mu? yasak mı?

bu arada rahmetli ceyda bu yorumu görmüş-görmemiş konu asla o değil. burda bir katille, özellikle de bir kadın katiliyle empati kurmaya çalışan bir adam görüyoruz. çünkü bir yerleşik düşünce var: kimse kimseyi boş yere öldürmez gibi bazıları hak ediyor gibi.

ikinci örnek biraz daha rahatsız edici.



sevgilisi tarafından öldürülen güleda cankel'e ait. peki neden bu görseli attım? güleda'yı suçlamak için mi? asla. bakın güleda olay günü sanıyorum toplamı 17 saat süren olaylar zincirinde defalarca kez dışarı çıkıyor. hatta polis gelip müdahale ediyor ve şikayetçi olmuyor. bunların tamamında bahse konu katil, kızcağızın boğazını sıkıyor, nefessiz bırakıyor. dışarı çıkıyorlar, kavga edip geri dönüyorlar. belli ki güleda öldürüleceğini düşünmüyordu. buna inanmıyordu. can korkusu altındaki bir insan ne olursa olsun kaçar hele ki polis işin içine girdikten sonra kimse aparta döneyim de ölümümü bekleyeyim demez. maalesef bu boğaz sıkmaların, tekmelerin, tokatların hepsinin kıskançlıktan dolayı olduğunu düşünüyordu. onun kafasında bunlar normal ya da normale yakın şeylerdi.

peki genele vurunca olay nedir? seven insan kıskanır.bu kıskanmanın da bir ucu bucağı yok. sınırları çizilmiş değil. böyle kodlanmış. yerleşmiş beynimize. işte böyle böyle toksik ilişkiler, şiddet, psikolojik şiddet normalleştirilmeye çalışıyor.

sonsöz: topluma yerleşmiş bazı düşünce kalıpları, kültürel motifler, bunları besleyen akımlar ve besleyen kişiler silinmedikçe kalıcı bir çözüm bulunması mümkün görünmüyor.

ceyda yüksel olayı: milliyet

güleda cankel olayı:sabah

türlü türlüdür. takıntılı erkekler tarafından işlenilir, hemcinsleri tarafından da öldürülebilir. çoğu kadın ise bile isteye belalı tiplerle takılıp kendi sonunu hazırlayabilmektedir. buna da doğal seçilim deniliyor. geçen aylarda bir örneği yaşandı. kıza bu birliktelikten vaz geç denildiği halde birlikteliğini sürdürdü ve öldürüldü. bu konu hakkında kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur. kendi sonunu kendi hazırlamıştır. müstehak valla böyle kafasızlara.

kadınlar, psikopatların kurşunlarıyla can verir, hayatlarından olur. gençliğinin baharında kara toprağa düşer. kalanlar o kadınların ölü bedenleri üzerinden prim kasar, para kazanır, popülerite sağlar, feministlikçilik oynar. fakat kimse bu kadın cinayetlerini nasıl durdururuz, bunun önü nasıl alınır diye düşünmez! kadın cinayetleri resmen bir sömürü sektörü olmuştur zira.
kadın cinayetlerinde de erkek cinayetlerinde de tüm şiddet vakalarında da esas suçlu toplum ve kültürdür. toplumun bizzat şiddet uygulayarak yetiştirip suçluları canavarlaştırdığı süreçlerden kimse bahsetmez. toplum kendi yarattığı canavarları linç edip günah çıkartır sanki sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi!

dünya genelinde, özellikle ülkemizde hiç bitmeyecek olan ızdırabımız, kanayan yaramızdır. utanmamız gereken ve ayrıca ciddiye almamız gereken bir konudur. niye gelişmiyoruz yada gelişemiyoruz sorusunun da yegane ve temel cevaplarından biridir. ve şu unutulmamalıdır : bir toplumun kalitesi ve gelişmişlik seviyesi , kadına verdiği değerden ve kıymetten bellidir.

kadınların, bu ülkede kadın cinayeti var diye sığındığı hede. bu ülkede sadece kadınlar değil, erkekler de öldürülüyor. bıkmadınız şu olayın arkasına sığınıp, ajitasyon yapmaktan. bu ülkede sadece kadın cinayeti sorunu yok, bu ülkede birden çok sorun var! çocuk tecavüzleri, erkeklerin nafaka çilesi... fakat kadınlara sorsan hep onlar mağdur! tamam tamam en mağdur kadınlar! fark ettim ki kadınlar mağdur olma da ve ajitasyon yapma da bir nurama. number one!