kadın yazarlardan kadın yazarlara sorular

kilolar için chloe ting programı kızlar şahsen hayatta diyet yapamam.

başlığı açan"bir kadın olsam sosyal hayatta diğer kadınlara söyleyemediklerimi burada sıralardım" demiş.

neden?

bizler düşüncelerimizi dile getiremiyor muyuz? sadece erkekler mi yapabiliyo bunu?

bırakın da böyle başlıkları kadınlar açsın, ihtiyaçları varsa tabi.

bunun bi üstü " kadın olsam herkese verirdim abiğğğ" demek.

sana ne!?

#1031912
1. inanırlar mı korkusundan çok, bana daha çok zarar verir mi korkusu yaşıyorum. ama korkarak yaşanmaz, sesimizi çıkarmak zorundayız.

2. kendi mesleğimi bırakın başka mesleklerden erkekler bile karışıyor. “sen bulamamışsındır dur bir de ben bakayım.” diyen var. uzmanlık alanım oldukça spesifik olmasına rağmen bunu demeye hak hala bulunuyor.

işin özünün kendinden eminlik olduğunu düşünmekteyim. kendinizden eminseniz kimse ağzını açamaz size karşı. ha, hala geldi çen çen konuşuyor diyelim, “sizin başka işiniz yok mu, kendi işinize bakın.” derim.

hande ataizi bir jülide ateş ile yaptığı bir programda eşi ile ayrılma sebebini türk erkeği gibi olmamasına bağlamış.* türk kadını türk erkeği ile mutlu olabiliyor dedi.
türk erkeğinin koruyucu olması, gerektiğinde bir omuz olması, ilgili olması, kadına madden ve manen destek olması ihyacından bahsetti.
avrupai erkek hande ataizi'ne bile göre değilken soru gelsin*
-türk erkeği gibi türk erkeği mi avrupai olmuş türk erkeği mi?

#1031948
bu tamamen türk erkeği veya ideal erkek tanımınıza bağlı. bu konuda kendine karşı dürüst olmalı insan. kadın da erkek de. ben ne arıyorum? iyi ve kötü günümde yanımda olmasını istediğim insandan ne bekliyorum? önceliklerim neler? bunları bilmek lazım.

avrupai olmuş türk erkeği diye bir şey yok bana kalırsa. türkleşmiş avrupalı erkek de yok hatta. maya ortada. en fazla ne kadar değişebilir ki, ancak değişmiş gibi gösterir bir noktada perde aralanır gerçekler açığa çıkar. kendimizden önceki 2 kuşağın da deneyimleri bize aktarılırmış bilimsel araştırmalara göre. yani anne ve ananemizin deneyimlerini taşıyoruz. erkekler de baba ve dedelerinin. 3 kuşak bu aktarımlardan sıyrılmış bir şekilde değişmedikçe böyle bir değişim mümkün görünmüyor.

neticede eleanor roosevelt demiş ki: "anneler neden kızlarının düğünlerinde ağlar bilir misiniz? çünkü kendi yaşadıklarının aynılarını eşleriyle yaşayacaklarını bilirler." evet. aile böyle bir şey işte. çocuk gelişiminde oldukça önemli olan ve karakterin asıl şekillendiği yaş grubu 1-4 yaş arası kabul ediliyor imiş. siz o yaşlarda evde babanızı görüyorsunuz ve genetik olarak kodlanmış aile kurma güdüsü zamanı gelip de ortaya çıktığında baba figürünüzün silüeti beliriyor. uyuşanı aramaya çıkıyorsunuz. tabii burada aklı selim olmakta fayda var. objektif değerlendirmeler yapar iseniz sizin için doğruyu yanlışı ayırma şansınız yükseliyor.

sayın köylü yazardan ironiler'in asıl sorusuna gelecek olursam; türk erkeği ya da değil, gönüller bir olsun.

kimlerin kadın olduğunu anlamaya çalışan başlık.

okuyup himmm dediğim başlıktir.

aldatıldığınızı nasıl öğreniyorsunuz

erkek arkadaşım zorla ayetelkürsi ezberletiyo ne yapmalıyım.

abi niye bu kadar güzelsiniz???

"sorunlarınızla nasıl baş ediyorsunuz veya çaresiz hissettiğinizde ne yapıyorsunuz?" soruları bir kaç farklı yazardan, bir kaç farklı şekilde sorulmuş. benim cevabım:

çözüm bana mı, bir başkasına mı, yoksa zamana mı bağlı bunu analiz ederim evvela. bana bağlıysa iyi veya kötü kendimce doğru bir karara bağlar ve alternatif çözümleri bir daha asla aklıma getirmemeye çalışırım. annemin sözüyle, "olmuşa ve ölmüşe çare aranmaz." bir başkasına veya zamana bağlıysa, en kötüsünü hesaplar, kendimi buna alıştırır ve iyi olursa mutlu olurum.

fakat insan beklerken her zaman sağlıklı ve sabırlı davranamıyor elbette. kötü düşünce veya olayın bende bir patoloji veya takıntı oluşturup oluşturmaması kriterim ise; uyku düzenimdir. bu aşama hakkaten önemli! cünkü bu eşikten sonrası beni ve hayatımı alt üst edebiliyor tecrübe ettim. uykum düzensizleşiyor veya kaçıyorsa mutlaka ekstra bir şeyler okumak veya güvenilir bir tavsiye almam gerekir.

kitap eckart tolle 'nin 2 ciltlik gerçek anlamiyla "kişisel gelişim" kitabı var bana çok faydası oldu. alfred adler ve jung kitapları bize kendimizi en yalın, en ilkel haliyle anlatan eserlerdir fikrimce.

ayrıca her ne kadar erkeklere hitaben yazılmışsa da (son okuduğumda fark ettim direkt olarak beyler diye hitap etmiş enteresan geldi) dostoyevski'nin "yeraltından notlar" kitabını tavsiye etmek isterim. bu kitap benim için patolojik düşüncelerin gelişim seyrini mukemmel bir şekilde analiz eden bir baş yapıttır. insan zihninin nasıl da bir sarkaç misali iki zıt düşünce ve davranış arasında esarete mahkum yaşadığının özetini büyük hayranlıkla, ustalıkla ve psikanaliz seanslarında bile bulamayacağınız bir dürüstlükle okursunuz.

edit: benim sorumsa: iş yaşamında kadınların hem cinslerine karşı daha acımasız ve toleransız davranmasını erkeklerin tespitiyle sözümona "kıskançlık ve hormonlar" dışında ne ile açıklayabiliriz?

bir gözlemci olarak izleyip karar veren gibiyimdir. ya da tenis hakemi gibi yukardan maci yöneten gibi.

#1141182
dikişsiz straplez sporcu sütyeni diye ara. sanırım bunu kastediyorsun.


#1141149
bunun için çaba sarf ediyorlar çünkü*, sürekli güncelliyorlar kendilerini.

irlanda'da çalışmış veya dil okulu için gitmiş arkadaşlardan bir şeyler öğrenmek istiyorum. bu konularda bana bilgi verebilecek arkadaşların mesajlarını bekliyorum.

not: entry kendini imha edecektir.

erkek arkadaşım berkecanlarda bir geceliğine kalmama izin vermiyo. ne yapmalıyım, nasıl izin koparabilirim?

kızlar evde kendimize yaptığımız epilasyon gerçekten işe yarıyor mu? deneyen bilen tecrübe eden duyan varsa lütfen cevap versin. ağdaya dayanacak ne param ne de gücüm kaldı. salmakta istemiyorum bir daha toparlayamam diye.

#1359492 düzenli olarak yapıldığında gerçekten işe yarıyor.
hormonal değişikliklerden sonra tekrar çoğalabiliyor, ama zaten kullanım klavuzunda düzenli kullanım sonrası en kötü ihtimalle 6 ayda bir rütüş yapmak gerektiği yazıyor.
ekstra olarak kararınızı etkileyeceğini düşündüğüm şeyleri not düşeyim;
çoğu zaman acı hissedilmiyor.
bazen yeni tüyler çıkıyor, ama tekrar rütüş yapmadan keselendiğinde bile dökülebiliyor.
tüm vücut için, alıştıktan sonra yapılması toplam 40 dkyı geçmiyor.
çoğu makina için kullanım klavuzları farklı, benim aldığımda tüyleri almadan lazer uygulaması yapabilirsiniz yazıyordu, ben o şekilde denediğimde hiç sorun yaşamadım. bazılarında yanıklara sebep olabilir yazıyor ve önerilmiyor.
aynı zamanda cildi güzelleştiriyor.

erkeklerle mücadelede birbirimize destek olmamız gerekirken neden bazı yerlerde hemcinsimizi gömüyoruz? bir güç oluşturup bu erillere karşı birlik ve beraberlik içinde dimdik ayakta durmamız gerekmez mi sayın hanfendiler? sorduk soruyu bakalım.

bu sözlük erkekleri sizin de canınızı çok sıkmıyor mu yavv?

ayaklarım 48 numara sizce ayaklarımı kestirmem gerekir mi?