kadınların çantasının içindekiler

biber gazı.

lisede dershaneye giderken eve geç döneceğim günler ingiliz anahtarı alıyordum yanıma eğer biri beni rahatsız ederse kafasına fırlatırım diye. bu kadar prodüksiyona gerek yokmuş biber gazı yeterliymiş.

ıslak ve kuru mendil, okuma kitabı, kulaklık, dezenfektan, anahtarlar, okuma gözlüğü, cüzdan, biber gazı, dudak nemlendiricisi, günlük kullandığım ilaçlar.

kurbanlarımdan aldığım anılar, düşmanlarının gözyaşları, safranla karışık mürekkeple yazılmış türlü türlü büyüler... dermişim. çok ekstrem durumlar dışında sadece ihtiyacımız olan şeyleri taşıyoruz aslında. yedek ped, parfüm, minik atıştırmalıklar falan genelde o an oluşabilecek acil durumlar için taşınır. ben uygun çantayla evimi bile yanında taşıyabilecek biri olduğumdan küçük çantaya geçtim mesela. yük kalktı üstümden.

zaten evde olan şeyleri dışarda parayla almamak için çantaya atmaktır. bütün evi taşımaya çalışanlar olsa da genelde işe yarar, yarı yolda kalmadan tam gaz hayatla mücadele ettirir. cüzdanda para arttıkça çantanın küçüldüğünü de fark etmek gerekir..

cüzdan minik defter parfüm kalem ruj krem ve (sigara kullanmadığım halde yanımdan ayırmadığım tek şey) çakmak.

(bkz: terra cotta askerleri)

bir tek sen yoksun. seni de katlayıp koyarsam tam olacak.

kitap, dudak nemlendirici, yedek maske, anahtar, cüzdan ve şarj aleti. adam olana çok.

telefon, olması gereken kartlar ve nakit. tabii artık kolonya.

yine aklıma bir anı geldi, anlatmam lazım*
yıllar yıllar önce başka bir firmada çalışıyorum ve o firmada çok da sevdiğim başarılı ama bir o kadar da mütevazı bir avukat var. çok iyidir ama bir o kadar da boğazına düşkündür. bir gün patronumuzun yakın arkadaşı geliyor bizi ziyarete ve herkese de sütlaç getiriyor bolulu hasan usta'dan.
avukatımız da adliyeye gidecek acilen ama şimdi sütlaçlar gelmiş, kurda kuzu emanet eder gibi kendi payını bırakıp gider mi hiç? asla olmaz!
demir bir kaseye sütlacı yerleştirip çantaya atıyor. zaten çantada yok yok. bir de sütlaç eklensin ne olacak!
neyse, adliyeye geliyor ve üstten bi geçiyorlar dedektörle sonra "geçin" diyorlar ama o da ne! avukatın üstünden dedektörle geçerken ötüyor alet. tekrar geçiriyorlar yine ötüyor.
avukatların da çantası aranmaz kanunen. görevli de diyor "dedektör ötüyor sayın avukat, bir şey yoktur ama bir kontrol eder misiniz?" diyor. bizim avukat da "aa tabi! hiç sorun değil" diye açıyor çantayı. aa o da ne, sütlaç çıkıyor çantadan! görevliler yerlerde tabi gülmekten.
yahu duruşmaya bile sütlaçla gidiyor o derece!
ama bu anlattığım kişi kadın değildi, erkekti* ama hep esprisini yapardık "es kaza bi sıkıntı olsa, mahsur kalsak, bu çanta bizi kurtarır" diye. içinde cidden yok yoktu!

herhangi bir sihirbazın şapkasıyla eşdeğer özelliklere sahip kadın aksesuarı. içinden ne çıkacağını asla bilemezsiniz.

geçen günlerde, plazma tv'yi çıkarttım çantamdan tozunu aldım geri koydum.
ama modeli eskidi değiştirsem mi acaba?

bir gün hükümet konağına giricez elektronik cihazdan geçmeden önce eşyaları bırakırsın ya hah işte tam olarak o sahnedeyiz ablam çantayı koydu geçtik her neyse sonra güvenlik çantayı bosaltmamizi istedi ablam başladı boşaltmaya anhtarlik cüzdan ruj rmel gzo kalemi şampuan vs bir sürü şey. ama nasıl bir cantaysa çantanın içindekiler tukenmiyo sonra güvenlikçi dedi tamam geçin abla yani sizin anliycaginix kadınların çantasından her şey çıkabilir

kitap, mendil ,kağıt, kalem.

kondom, kırbaç, kelepçe, ağız topu, boyunluk, maske, masaj yağı, krem, vazelin, plug.

o çantanın içinde olmayanları yazarsak daha kolay olur sanırım.

benimkinde sadece cüzdan ile deodorant oluyor. bazen düzgün dursun diye tişört falan da koyuyorum.
hiçbir zaman o karmaşık çantalardan biri olmayacak benim gariban çantam.
makyaj yapıyor olsaydım belki birkaç malzemeye daha yer verirdim. ona da üşeniyor ya insan.

evet sadece bu yazdığımı okuyarak ne kadar üşengeç biri olduğumu anlayabilirsiniz.*

yok yok herşey vardır.
son zamanlarda buna ıslak mendil ile bebek bezi de eklendi.

burnunuz akınca "canım selpak var mı yanında ya?" demeyi bilirsiniz ama...

not: erkeğim.