karadeniz deyince yazarların aklına gelen şeyler

babaannem ve pide.

eğitilmezlik, eğitilememezlik.

çok güzel yerler var bee. (bkz: mavi göl)*

yeşil...

fındık
hamsi
çay
silah
ve güzel kadınlar.

karadenizli yazarların bu postu nasıl ciddiye alacağ'ı

putine söylesek... hacı al buralar senin olsun, bize bir yararı yok, hatta zararı var, 50 yıldır bezdik desek. alar mı caba? alar alar , alsın bence...inşaat, mafya, pislik, din, iman, hepsi full paket...

uyy, haçan, da... oldu mu?

hamsi buğlama
fındık
anzer yaylası
lazlar
çay
horon

(bkz: hamsi)
(bkz: hamsi pilavı)
(bkz: karalahana çorbası) şimdilik aklıma gelenler.**

o bölgede yaşadığım yılların getirileri...
arkadaşlıklar, dostluklar, sevgililer, eğlenceli ortamlar, kavgalar vs...
ama asla ve asla aklımdan çıkmayan 2 şey var.
ikisi de yemek.
birincisi şu arkadaş:


karadeniz mezgit*
izmir'de kolay kolay bulamıyoruz, çünkü narin bir balık ve nakliyesi kolay değil.
bulsak da genelde tavuk balığıyla karıştırıyorlar, olmuyor.
şu tabakla bana gelip, benden alamayacağınız ya da yaptıramayacağınız hiç bir şey yok gibi.
"sana söz ***'dan gelirken mezgit getireceğim" cümlesi üzerine, foça'dan karaburun'a arkadaşımın sevgilisini almaya gidip geldim.
(insan kendi çocuğunu almaya git gel yapmaz o yolu)

bir diğeri de, sadece zonguldak şehrinde bulunan soslu kebap.


bak bu da farklı, efsanevi.
vedat milor bile ağzına attığı anda "ooo çok iyi" demiştir.
bu iki arkadaşı 30 gün aralıksız yesem bıkmam.
nasıl da canım çekti.
ben bir karadeniz gezisi planlayayım en iyisi.
kendinize iyi bakın, çanta hazırlıyorum bi sn...

memleketim

ya genel olarak şoyle guzel bi yer ama hani laz denilen bi milleti var. dilleri falan farklidir sozum ona guney kafkasyaliymis.
iste bu lazlar sorunlu millet
hep soyluyorum hep soyleyecegim.
istediginiz canlı cansız ne varsa egitilip topluma faydali bir hale getirilebilir ama bir lazi egitmeniz cok zordur fakat bu zorluk asi yapılarından degil zeka seviyelerinin amipten dusuk olmaları nedeniyledir.

sinir
ve lütfen hepimiz laz değiliz.

mayıs, haziran, temmuz, fındık, eylül...

rte, soylu, beşli çete.

aşk memleketimmmmm

ebeveynlerinin her ikiside karadenizli olan bir kadın olarak söylüyorum; aklıma ilk gelen kesinlikle her şeyiyle mizahın dibi olan insanıdır. televizyonlarda, filmlerde halkı ile ilgili gördüğünüz çoğu şey doğrudur. yani diyaloglar, yaşayış şekilleri, giyimleri ve daha niceleri kurgu değildir. senaristler/ yönetmenler olanı yansıtır sadece.


herkesin bir lakabı vardır, meraklı insanlardır, herkes birbirinin oğlu/kızı ile birbirinin kızını/oğlunu evlendirmeye çalışır çünkü ailesini bildikleri insanları güvenilir bulurlar.

her oğlan annesi/ babası genç kızları özellikle düğünlerde/ bayramlarda gözüne kestirir, sorur / soruşturur eğer bekarsa; haber gönderir kendi oğlu ile tanıştırmak ister. tabi her şey medeni yürür, tanıştırılan bireyler anlaşamazlarsa; görüşmezler. maksat işte o ilk köprüyü yaratmak.

bunlarla mı büyüdüm? tabi ki hayır!

ailem standart geleneksel yapının dışındadır. bu konuda annemin şansı kesinlikle babam’dır. son derece modern bir subayın oğlu olan babam annemle evlenerek, annemi bu gelenekselliğin içerisinden çekip almıştır. yoksa annemede o dönemler, karadeniz’de yaşadıkları çevreden bu şekilde görücü geldiğini ve annemi o beyefendi ile evlendirmek istediklerini biliyoruz. allahtan annem babamı sevip, babama kaçmak suretiyle babamla evlenmiş. kaçmak diyorum evet.. ailem tam bir tv senaryosu olacak şekilde şekil almıştır benim.

annem babamla evlenemeyeceğini bildiği için ( ailesinin vermeyeceğini) babama kaçmış. tabi benim etik ve ahlaki değerleri tam babam, annemle evlenmeden asla annemin ona olan güvenini zedeleyecek bir yaklaşımda bulunmamış. hem ona olan saygısı gereği hemde cesaret edip yaptığı şeyin ağırlığı altında ezilmemesi adına.

tabi böyle bir babanın kızı olunca, erkek arkadaş seçimleriniz çok katı oluyor. ahlaklı, bilinçli ve onurlu bir adam tarafından yetiştirildim.bunlara sahip olmayan adamlarla görüşmeyi red ediyorum. insan en iyisiyle büyüyünce, daha kötüsüne boyun eğmeyi seçmiyor. kısaca neden sadakati yarım, sürekli cinsellik beklentisinde olan, derdi gücü seks istemek ve bunu konuşmak olan bir adamla sevgili olayım ki?
benim babam böyle bir adam değil, onun önüne kendisinden onursal olarak daha aşağı bir adam çıkaramam. çıkarırsam, anlar zaten. vetoyu yerim.

evet birde işin bu kısmı var. kızına aşık bir babam var. dedemde öyleydi toprağı bol olsun. hayatımı yaşayış şeklime karışmaz ama yanlış adamlarla görüştüğümü düşünürse, kibarca müdahale eder. yani bir adam eğer yukarıda bahsettiğim gibi biriyse, benim babamdan geçemez. babam oturduğu yerden herkesin analizini yapan inanılmaz bir avcıdır. allahtan dedem hayatta değil, o hayatta olsaydı muhtemelen hiç evlenemezdim. babam ve dedem bana aşıktır, tabi bende onlara. :)

kısacası halkı derim ben.

agresif. laftan anlamazlar burnun doğrusuna giderler. bağırarak sözlerini kabul etmeye zorlarlar. sorsanız en müslüman onlardır ancak günah içinde boğulurlar.
ve şöyle bir laf vardır karadenizden kız alınır ancak kız verilmez. çünkü canınız çıkana kadar sizi çalıştırırlar.

mıhlama. canım çekti