karpuz

(bkz: ece ronay)
vurmayın, gidiyorum.

hemen her meyve gibi kilogram fiyatı alıp başını gitmiş olsa da eve teslim edilmesi açısından favorim olan meyvedir.

zaten çoğu su olduğu için çok yesem de çok yedim demiyorum. şekerli olsa da sıcak havada dondurma yemeğe göre daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

kahvaltı yapmayı sevmiyorum. börek poğaça açma simit gibi şeyler yemeğe çok alıştım yıllarca ama artık günde bir öğün yediğim için onun da iki poğaça olması beni tutmuyor.

bugün 6 da kalktım ve neredeyse 4 saattir açım. ekmek ve türevlerini yemediğim zaman kahvaltıyı mecbur pas geçiyorum ama ana öğüne giderken bari idareten karpuz yiyeyim dedim.

şu arada da vicdanımı yıkıyorum burada.

bir meyveden alabileceğiniz maksimum verim kesinlikle karpuzdadır. tatlı ve soğuk bir karpuza denk geldiğinizde içinizde kelebekler uçuşuyor, öylesine bir mutluluk.

rafine zevklerim arasında karpuz yemek var. lakin eski tadı yakalayamamanin derin üzüntüsü içindeyim. sanırım icim kan ağlaya ağlaya kavuna dönüş yapacağım.

onsuzluk düşünülebilemez..

ismi yunan mitolojisinden gelir.
hikayesi de şöyledir;
zephyrus ile chloris'in güzeller güzeli kızıdır karpos
zephyrus: batı rüzgarı ve baharın habercisi
chloris: roma mitolojisinde flora adıyla bilinen çiçek tanrıçası
ee bunların çocuğu da karpos: hasat zamanını ve meyvelerin olgunlaşmasını müjdeleyen tanrıçadır.
karposun bir de sevdiceği vardır:
kalamos
kalamos: bildiğimiz menderes nehrinin oğludur.
bu ikili birbirlerini sevdikleri kadar yüzmeyi de çok severlerdi
bir gün denizde bir yarışa tutuldular
yüzdükçe yüzdüler
ama kıyıya sadece kalamos varabildi.
karpos denizde kayboldu
kalamos bu duruma aşırı üzüldü
nerde bir su kenarı görse karposu aradı
en sonunda gölün birinde beklemeye başladı
bekledi
bekledi
bekledi
ve göl kenarında bir kamışa dönüştü.

karpos
karpuz oldu

kalamos
kamış oldu

karpuz götlüm vardır bir de. hem karpuz kadar tatlı hem karpuz kadar büyüğüne vakıf olan yâr için söylenir.
bu da böyle bir aklıma geldi yami.

bu sene daha ağzıma bir dilim bile koyamadım. karpuzlar çok büyük. alınca evde bozuluyor bitirene kadar. bayramda annemlere gidince orada yiyeceğim. kalabalık evde karpuz bir günde bitiyor. bazılarınız dilim al diyebilir. onlara da güvenmiyorum. bir iki kişiden karpuzlar daha kırmızı gözüksün diye boyadıklarını duydum. kesilip beklemiş karpuzun tadı nasıl olur bir de o yönü var.

ayrıca son senelerde karpuz iyice bozuldu. tadı falan eskisi gibi değil.

meyvedir esasında ancak bir etkinlik nesnesidir aynı zamanda. en az kahveye atfedilen anlam kadar hatrı vardır çünkü aa nereye gidiyorsundur daha karpuz keseceğizdir
pikniğe gidersin akan bir suyun içinde sıra sıra
o da nedir?
karpuzdur efendim karpuzdur
d şeklinde kesip şapur şupur seslerle yenilen de karpuzdur. oysa çatalla da yenilebilir ama olur mudur hiç öyle? bunun tadı böyle çıkardır. çatal isteyen şöyle kibardır böyle kibardır.
birisi çıkar der ki çekirdeklerini atmakla hiç uğraşamam ben, hepsini yutarım
evet bunu der ve iştahla karpuzunu kemirmeye devam eder, hiçbir bakışa da aldırmaz.
bir de karpuzlu sakız ve içecekler vardır. tadı hiç karpuza benzemez ama karpuzlulardır ve anlık gafletle seçilirlerdir.

allah'ın lütfu olan meyve.

artık kelek çıkmaması mucize olan meyve. kabak ile yapılan evliliğin çocukları bize nerede o eski karpuzlar dedirttiriyor.

kavundan çok daha güzel olan sulu bir meyve. of canım çekti. olsa da yesem.

ya yok böyle bir güzellik yemin ediyorum bak.
eve gideyim de karpuz kesip yiyeyim kendime diyordum şimdi muradıma erdim. hanım sabahleyin "çocukların karpuzunu yemişsin yine" deyip kızacak ama olsun. gerekirse karıyı boşarım.
neyse, yarın nüfusa gideyim de din hanesine karpuz yazdirayim.

tıpkı kavun gibi gençlik iksirlerindendir.

hava 10 dereceyi geçmedigi icin henuz yemedigim yaz meyvesi. olaydır kendileri falan yani..

kavundan on kat daha güzel olan sulu meyvedir. yaz mevsiminin baş tacıdır.

tarlasının sahiplerince en az iki tüfekli adam ve iki bekçi köpeğyle beklendiği yaz meyvesi. yoksa tüm mahsül bir gecede uçuveriyor(!).

kavundan daha iyidir