konuşmak

kendini anlatma bicimi. ama bazilari uzun uzun konusur da hic 1 sey anlatmaz.

"eğer sevdiğinin yanındaysan konuşmak zaten gürültüden başka bir şey değildir."

konuşmadığım zaman ağzım iyi laf yapıyor.

gönlünden geçenleri olduğu gibi söyleyemedikten sonra, bomboş bir eylemdir.

iletisim kurmanin esas yoludur. evet.

en onemli iletisim mekanizmasidir. evet.

yasemin morinin en sevdiğim şarkısıdır.

sen beni dinlemedin..
ben seni anlamadım.
cevapsız soruların..
boynumda kolların, al senin olsun!
sen beni yenemedin,
çünkü ben senle oynamadım.
kurnaz oyunların, çıkmaz bu yolların..
al senin olsun!

çok okuyan iyi yazar. çok dinleyen iyi konuşur.

kadınların stresle başa çıkma araçlarından en sık kullandıkları.

erkeklerin stresle başa çıkma araçlarından en sık kullandıkları.

atların stresle başa çıkma araçlarından hiç kullanmadıkları.

hiç beceremediğim.

geçenlerde bir instagram postunda şu cümleleri okumuştum. "herkesin aşırı nazik olduğu bir yerde yaşamak istiyorum. nezaketten kırılalım böyle. günaydınlar, teşekkürler, ricalar, hoş geldinlerle konuşsun herkes." katılıyor ve ekliyorum. tartışmalar, olumsuz eleştiriler, kavgalar, haksızlıklar hepsi hayatın içinden kavramlar, tabii ki hepsine şahit olacağız aksi çok ütopik zaten ama tüm bunlar konuşarak ve belli sınırlar içerisinde uygun bir şekilde içimizden geçenleri belirterek olmalı. üslup çok şey ve iletişim her şey. pasif agresif olmaksa hiçbir şey.

çoğu kişi konuşmayı boş yaparak,laklak,lakırtı,boşboğaz halinde sürdürürken önemi yitirilen kelimelerin yine önemi yitirilmiş konulara derman olacağı var, olamıyor.
fatih altaylı weirdosunu dinliyorum yevyev anlatıyor yine. böyle söylüyorum çünkü her konuşmasında sırf laf etmiş olmak için etmesi ya da yapay gülmeleri biraz bayıcı.
ben nedense amerika'dan sınır dışı edilen doktora öğrencisine çok üzüldüm.
evet bugün de ona üzüleyim bari.
neyse, mevzunun aslını pek bilmemekle beraber filistin için protestoya katıldığından sınırdışı etmişler bu şahsı.
amerika yahu amerika hani sürekli protestoları olan. aynen öyle ama amerika'nın fazla batıya gittiğinde bir anda doğuda bulması kendini eh mantıksız değil. üzüm üzüme baka baka kararır.
insana fazla demokrasi ağır gelir insanlık kötüye meyleder illa yöneteceksin güdeceksin koyun gibi.
ne yazık.
bu hanımefendi bir şey değil zaten bella hadid'e acımayan yunaytıtsıteytsofameğrika bize ne etmez.
sonunda da türklüğümü belirteyim.
puh!

yaraları açmaktır bazen.

insan olmanın temel belirteci olan, “dil” araçlarından biri.

dogru kisiyle cok, cok buyuk mutluluktur.

the sopranos'un bir bölümünde eşi, tony'e psikiyatristle napıyorsunuz da hızlı bir ilerleme kaydettin tarzında sorunca; tony, sadece konuşuyoruz demişti. sağlıklı iletişim kurabilmeyi bu kadar saf, açık şekilde anlatması çok hoştu. bazen ihtiyacımız olan sadece konuşmak ve anlaşılmaktır belki de. konuşma sırasının kendisine gelmesini beklemeden, sabırla dinleyen birine kimin ihtiyacı olmaz ki. insan ilişkilerinin takım çantası açıldığında içinden iletişimden fazlası çıkmaz.