1.
akademik beceridir.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
master yahut yüksek lisans, spesifik bir alanda daha fazla uzmanlaşmak için okula ve bölüme bağlı olarak genelde altı yahut sekiz ders almak suretiyle yapılan ve iki sene kadar süren, tezli ya da tezsiz olarak yapılabilen bir lisans üstü çalışmadır.
devamını gör...
4.
ülkemizde yüksek lisans olarak bilinen akademik derece.
devamını gör...
5.
devamını gör...
6.
sinemacılıkta orijinal negatiften elde edilen ve gösterime uygun olmayan ara pozitif kopya. daha çok, laboratuvarda bazı film hilelerinin gerçekleştirilmesi için veya ara negatif elde edilmesinde bir aşama olarak faydalanılır.
devamını gör...
7.
yüksek lisans
master; kişinin aldığı eğitimde uzmanlaşması ve bu uzmanlığını bilimsel bir makale kaleme alarak kanıtlamasıyla tamamlanan bir süreçtir.
master yapıldıktan sonra sahip olunan ünvanın başına yüksek mevkisi eklenmektedir.
master/ usta anlamına gelir.
master; kişinin aldığı eğitimde uzmanlaşması ve bu uzmanlığını bilimsel bir makale kaleme alarak kanıtlamasıyla tamamlanan bir süreçtir.
master yapıldıktan sonra sahip olunan ünvanın başına yüksek mevkisi eklenmektedir.
master/ usta anlamına gelir.
devamını gör...
8.
an itibariyle yazıyla dört, sayıyla dördüncü master programıma strasbourg üniversitesi tarafından kabul edildiğimi öğrendiğim formasyon türü.
işi iyice ilerlettim. master bende bağımlılık haline geldi. ilk olarak askerden kaçmak için tecilim bitmek üzereyken girmiştim. hatırlıyorum o zaman yerel üniversiteler ilgimi çekiyordu. uzaktan olsun bizim olsun diyordum. muğla sıtkı koçman ilk göz ağrımdı. kafadar öğrenci işleri ve kahvehaneyi andıran fakültesi ile tam bir cazibe merkeziydi benim için fakat işte birlikteliğimiz bir buçuk yıl sürdü. yasa değişince ilişiğimi kesmek zorunda kaldılar.
sonra ben de ikinci evim ısparta süleyman demirel üniversitesine gittim. muğla gibi süperdi bu çok ciddi kurum da. sinema mezunu adamın(ben) iktisat eğitimi almak istediğine koşulsuz bir inançları vardı. öğrenci işleri de askerlik işlerinde çok tecrübeliydi şimdi. olayları buydu aslında. okulu değil fakat askerlikten yırtmanın sırlarını iyi biliyorlardı. sonra askere gittim...
aradan zaman geçti. master bende tutku olmuştu artık. duramıyordum. artık dünya lezzetlerine açılmamın zamanı gelmişti. türk lezzetleri beni kesmiyordu. fransız mutfağı ay pardon fransız akademisi ilgimi cezbetmişti. sonunda nanterre, strasbourg, rouen, tours, rennes vb. birkaç okuldan kabul aldım. artık edebiyatın aydınlık yüzü olmaya hazırdım. bavullarımı toplayıp tours'a attım kendimi. hazırdım masterı damardan almaya.
işte bu ay bitiriyorum üçüncü masterımı. tezin son 10-15 sayfasındayım. artık toparlıyorum derken strasbourg'tan gol haberi geldi. bourgogne ve nanterre beni bekleme listesine almışken strasbourg kollarını açtı ve dedi ki ''hayır! öğrencilik hayatın bitmedi. olamaz olamaz kesinlikle olamaz!'' burada mastera gel, bir de bizimkini ye dediler.
kabul ettim ben de. eh neticede, master huydur bende.
mezarda öğrencilik hayalim. masterda yaşa takılanlar kervanına gireceğim. eylülde yaşım 31 olacak. hala fakülte önlerindeyim. on sekizlik kızlar flört etmeye çalışıyor. iffetimi korumak için yaşımı söylüyorum. ayyy yirmi gösteriyosun dediklerinde yüzümde alaycı fakat mağrur bir gülümseme.
yıpranmadım şekerim, master beni korudu diyorum...
master... ah master...
işi iyice ilerlettim. master bende bağımlılık haline geldi. ilk olarak askerden kaçmak için tecilim bitmek üzereyken girmiştim. hatırlıyorum o zaman yerel üniversiteler ilgimi çekiyordu. uzaktan olsun bizim olsun diyordum. muğla sıtkı koçman ilk göz ağrımdı. kafadar öğrenci işleri ve kahvehaneyi andıran fakültesi ile tam bir cazibe merkeziydi benim için fakat işte birlikteliğimiz bir buçuk yıl sürdü. yasa değişince ilişiğimi kesmek zorunda kaldılar.
sonra ben de ikinci evim ısparta süleyman demirel üniversitesine gittim. muğla gibi süperdi bu çok ciddi kurum da. sinema mezunu adamın(ben) iktisat eğitimi almak istediğine koşulsuz bir inançları vardı. öğrenci işleri de askerlik işlerinde çok tecrübeliydi şimdi. olayları buydu aslında. okulu değil fakat askerlikten yırtmanın sırlarını iyi biliyorlardı. sonra askere gittim...
aradan zaman geçti. master bende tutku olmuştu artık. duramıyordum. artık dünya lezzetlerine açılmamın zamanı gelmişti. türk lezzetleri beni kesmiyordu. fransız mutfağı ay pardon fransız akademisi ilgimi cezbetmişti. sonunda nanterre, strasbourg, rouen, tours, rennes vb. birkaç okuldan kabul aldım. artık edebiyatın aydınlık yüzü olmaya hazırdım. bavullarımı toplayıp tours'a attım kendimi. hazırdım masterı damardan almaya.
işte bu ay bitiriyorum üçüncü masterımı. tezin son 10-15 sayfasındayım. artık toparlıyorum derken strasbourg'tan gol haberi geldi. bourgogne ve nanterre beni bekleme listesine almışken strasbourg kollarını açtı ve dedi ki ''hayır! öğrencilik hayatın bitmedi. olamaz olamaz kesinlikle olamaz!'' burada mastera gel, bir de bizimkini ye dediler.
kabul ettim ben de. eh neticede, master huydur bende.
mezarda öğrencilik hayalim. masterda yaşa takılanlar kervanına gireceğim. eylülde yaşım 31 olacak. hala fakülte önlerindeyim. on sekizlik kızlar flört etmeye çalışıyor. iffetimi korumak için yaşımı söylüyorum. ayyy yirmi gösteriyosun dediklerinde yüzümde alaycı fakat mağrur bir gülümseme.
yıpranmadım şekerim, master beni korudu diyorum...
master... ah master...
devamını gör...
9.
son dönemimdeyim ve teorik bir alanda düşünce üretmeye çalışıyorum. bu zor süreçte zihnim hep kolay olanı tercih edip internet bağımlılığımı geliştirdi. ama son dönem geldi artık. tezi yazıp bitirip teslim etmem lazım. fakat kaç gündür bir iki paragraf bile yazamadım. hayat bir taraftan o kadar karmaşık ki, basit bir memurluk diye girdiğim iş bile aşırı derecede yoruyor. bir yandan kendimi her yönden geliştirmek isterken bir yandan gelecek kaygıları beni sarıyor. mesela lisans biter bitmez mastera başlandığım için pişmanım. (2 yıl bile kaygılanmak için uzunmuş). neyse bu dönem son uzatma almak istemediğim için bütün sosyal medya hesaplarımı dondurdum. ancak bu seferde ekşi ve normal sözlük okumam arttı. youtube'u bile devredışı bıraktım telefonda yani kaydırarak video izleme devrinin kökünü kazıdım. düşüncelerim bir nebze olsun berraklaştı fakat şu an hala toplayamıyorum.
üzgünüm ve üzgünken verimliliğim düşüyor. cıvıltı bile benim için felsefeyi daha güzel kılıyor.
üzgünüm ve üzgünken verimliliğim düşüyor. cıvıltı bile benim için felsefeyi daha güzel kılıyor.
devamını gör...