misafirin sinir eden davranışları

gitmemesi. ya yatıya kal ya da vaktinde kalk git. ailem dışında bu konuda netim. ayrıca ev hakkında yorum yapması şunu şöyle yapsanız daha güzel olur vb. sanki kendi yaşıyor.

evdeki odaları ayrıntılı biçimde gezmek istemesidir.

müze sanıyor herhalde.

bize müsaade deyip kalkmamaları.
kardeşim oturuyorsan otur, kalkıyorsan kalk. neden umut verip oturmaya devam ediyorsun.

zamansız gelmesi
bir türlü kalkmak bilmemesi
her geldiğinde aynı saçma salak soruları sorması.

halıya koltuğa çay dökmesi,gerisi varmı bilmeden teklif edilmeden yemek ,pasta ikramlardan tekrar alabilirmiyim demesi,habersiz sormadan bilgilendirmeden yanında birilerini sallayıp gelmesi,habersiz gelmesi, dakikalarca başka bir odada girebilir miyim uygun mu acaba demeden telefonla görüşmesi...

habersiz gelmesi. geldiği zaman hiçbir şeyi beğenmemesi. kalmayı bilmemesi. en çok da o kadar memnun etmeye çalışmaya rağmen kalktıktan sonra arkasından sanki hiçbir şey yapılmamış gibi konuşması.

habersiz gelip sürprizzz demesi sanki böyle bir süprizin yapılmasını çok bekliyormuşum gibi ve akşam 10'dan sonra gelmesi.

gelmesi.

lambaları açıp geri kapatmaması.

en kısa sürede kalkıp gitmemesi.

sifon çekmemesi.diğer tüm sebeplerle kafa kafaya gider!

bodoslama odaya dalması. yahu senin evin mi burası?

eve iyice yerleşmesi.

gereğinden fazla kalması.

çok fazla soru sorması ve kendi eviymiş gibi davranması hiç hoş olmuyor.

geldiği gibi de gitmeyi bilmemesi. *

çayına biber koydum çorbasına reçel kattım
hapşırık tozu serptim hırkasına
yatağına fare koydum dolabına kurbağa ama yine bana mısın demedi zehra .

gelmesi.

koltuğumda çarşafsız uyumak isteyen herkesten nefret. götümüz değiyo oraya panpa diyorum, olsun sen temizsin diyo. lan uyurken oran buran akacak, terleyeceksin serelim şu çarşafı işte koltuk sildirme bana öf.

ben misafir severim ancak kendi çayını kendi doldurur benimle muhabbet etmek isterse. muhabbet etmeyip avel avel telefona bakacaksan niye geldin, sen yorgunsun da kalkıp kendine çay koymadin ve bardağı bana uzattın... işte orada yandın dostum bu evin kapıları sana tamamen kapanır.

akraba misafirliğinden gelsin;
ikramlara gurme tarzı ama iğneleyici şekilde yorum yapıp tabakaları silip süpürecek. yüzsüzlüğü artarsa" daha var mı?" diye soracak.

işe veya okula gittiğim dönemlerde saat 22.00-23.00'ü geçenlerden nefret ederdim. "uykum geldi ya, oda tadilatta diye salonda yatıyoruz. erken kalkacağım ben." diye ortaya söylenirdim. ama yine kalkmazlardı. "okuyana saygıları olmaz sonra saygıdan bahsederler. salonun daha yatak odama dönüşme zamanı da var. ohoo kime diyorum?" sohbet akışından sesim doğru yere tam gitmiyor. duyan annem veya babam misafirler gidince görüşeceğiz bakışı atıyorlar. ikisininde kardeşi yani ne misafiri allah aşkına. karşı dairedeler bu yüzden "bu uzayan misafirlik sonrasında kendinizi özletirseniz sevinirim teyzogiller malum sabah kalkınca kapınızı çalıp uyandıracağım sizi, ödeşme vaktiii." benim bu hâllerime çok alışıklar darılma ya da küsme olmaz bu yüzden. hem ciddiyim hem de değilim modu.

sohbet dönerken yüksek sesle tv açtıran misafir. tv'yi söküp "al, sen bunu odaya geç izle." diyesim geliyor. az gürültü var bir de tv? nasıl bir mantık...

hiperaktif çocuklu misafir. veletin hiperaktif olup temiz ve düzenli bir velet olabilirdi. kurabiyeyi alıyor mutfak ve salon boyunca elinde yiyor. anası görüyor mesela ama bir şey demiyor. "işiniz zor." deyince "niye zor olsun ki, akıllı benim çocuğum."
"çocuğunuzun başka evlerde pek akıllı olası gelmiyor o zaman, anladım." deyince "anlamadım?" diyor. anladın ama anlamamak istedin. evde özen ve titizlik, misafir evinde baştan savma hareketler. ayrıca kirli veya dağınık veletleri bile severim. sadece annenin bu tutumunun evde de olup olmadığını anlamak için ortaya laf attım. çünkü temizlik takıntım var. özellikle kırıntı veya kuruyemiş kabukları vs.

dedikodu için gelenler. haber alma antenleri ve de verme antenleri var. sanki dinlemek istiyormuşuz gibi anlatırlar? hiç sevmiyorum böylelerini.

yatıya abilerim için bazen erkek kuzenlerim gelir. hiç misafir muamelesi yapmam. örtü, çarşaf, yeni yastık örtüsü vs. üst üste koyar koltuk kenarına bırakır "askerlik alıştırması yapın diye yardımcı olmayacağım. bir de 3 kişisiniz, kendiniz açsanız daha hızlı olur. iyi geceler." der giderdim.
askerden geldiklerinde "askerlik anılarınız canlansın. ahhh ne günlerdi bee, yapma şansı sunuyorum. iyi geceler." derken bunlar sohbete başlamış bile. sabah hele o eşyaları koltuk kenarına bırakmış bulmayayım. asıl askerlik alıştırmasını varlığımla yaptılar ah canlarım. (:
kendi sorumluluklarını alsınlar. ve her şeye rağmen bir yerde misafir olduklarını biliyorum tabi...
bazen 8-10 kuzen toplanırlar bizim evde yatılı bir şekilde. abilerim mesaj atar "asra bize mısır patlat."
"patlat mı?"
"patlatır mısın canım kardeşim?"
"tabi, canım abicim. bir dahakine en baştan ricacı olursak sevinirim."
ben kaseleri hazırlarım onlara. "hazır." derim. oylamadan çıkan 2-3 kişi servsileri alır.
içecek vs. yine ama bulaşıklar onların. sonuçta kendi misafirleri. 8-10 kişi girip mutfaktan pırıl pırıl çıkacak. çıkmasın mı bir dahakine hiçbir sorumluluk almam. biz kıza kıza takılınca her şeyi biz yapıyoruz sonuçta.
onlara gittiklerinde de şekilde o ev temizlenir. salon, mutfak.
yük olarak yetiştirmezsen kimseye yük olmazlar. ve ailede bu şeylere en fazla dikkat edip onlara iş yaptıran da benim. iş dediğime bakmayın. kendilerine yetme ve kendi işlerini görme aşamalarından geçiriyorum diyelim.