moral bozukluğuna iyi gelen şeyler

psikopatlık yapıp yazılan tüm tanımları okuyorum.

kimsenin olmadığı bir yerde hıçkıra hıçkıra ağlamak sonra lavaboya gidip elini yüzünü yıkamak hem rahatlatıcı hem detoks etkisi yaratır tecrübeyle sabittir.

yatağıma yatıp saatlerce çizgi film izlerim. izlerken uyuyakalırım. uyandığımda moralim düzelmiş olur. sonra moralimi bozacak başka şeyler yaşarım. eve gelirim, yatarım, çizgi film açarım...

şu an için avuç yeşil erik ve yanında da tuz yeterdi.

(bkz: eppur si muove)

arkadaşlarla sinemaya gitmek.

zıkkım gibi bir kahve içmek. denendi ve onaylandı.

bir tabak soguk bulgur pilavi.

çikolata

eğer moralin bozulma sınırına girdiyse onu bir mecbur yaşarsın artık, moralini bozan şey hakkında biraz kendini ya da konuyu sorgular düşünürsün. sonra her şey gibi o da geçer.

sorun çıkaran insanlardan uzak durmak.

90'lar dandik pop.

demin 'tırtıl kelebek oldu' diye akıllara zarar bir ṣarkı dinlettiler. bugün üzülmem ben.

koşmak

6 aylık yeğenimin büyüdükçe hitler'e benzemesi. saçlarını yana taradıkları için birkaç hafta önce kısa bir an öyle gelmişti, ilk zehirli oku ben attım. abime söyledim. şimdi algımız o yönde değiştiği için mi yoksa sahiden benzediği için mi bilmiyorum ama çocuğu görünce sağ elimi havaya kaldırıp nazi selamı çakasım geliyor. bugün bana bir fotoğrafını attılar. dayanamadım shopla hitler bıyığı ekledim. abime tekrar gönderdim ve artık kesinlikle hemfikiriz benzediğine. ilk başta adamın keyfi kaçtı ama şu an enver paşa gibi alman yanlısı bir politika benimsiyor. evlat işte, diktatör de olsa seviyorsun.

edit: asıl söylemem gerekeni unutmuşum lan. bugün hiç keyfim yoktu, bu olay beni epey güldürdü diyecektim. dedim.

bazen müzik bile açsan kafana kafana vurur iyi hissettirmez

parkta oturup ağacın altında acaba üstüme gelen böceklerden biri biranın içine düşmüş mü diyerek yudum alırken kulaklıktan dinledigin müziğe uygun dans ederek salıncakta sallanmak.
beynim uyuştu hava da soğuk fakat nasıl iyi geliyor bir bilsen..

saç diplerinin okşanması.

şehir değiştirmek.

yeni bir şey öğrenmek.

ama yani yeni bir pasta tarifi gibi bir şey değil.

mesela hiç yemek yapmayan birini, yemek yapmayı öğrenmesi; hiç dil bilmeyen birinin dil öğrenmesi vb.

sonunda moral bozukluğu gidiyor, onun yerini ya yeni bir ilgi alanı alıyor ya da sövmeli anlar.

denemekten zarar gelmez bence.

zurna dürüm yemek.