motivasyon

gidilecek bir nokta var, a ve b noktaları fakat dermanınız yok. tükenmişsinizdir. işte o tükenmişlikte başvuracağınız sizi a noktasından z noktasına dahi götürebilecek bir iç güç.

'burada durup artık ilerlemeyeceksek buraya kadar neden geldik?' cümlesiyle açıklanabilecek her an daha ileri gitme güdüsü.

sahip olduğumuzu düşündüğümüz rolü sürdürebilmek adına ihtiyaç duyduğumuz güdülenme duygusu. diş fırçalamak, ders çalışmak, işe gitmek, sorumluluklarımızı yerine getirmek; ya da tam tersine sorumsuz zamanlarımızda içgüdülerimizi izlemek... hepsi motivasyon gerektirir, suç işlemek dahil. hiçbir şey için motivasyonu kalmayan kişi ise depresyon sarmalına girer. geçmiş olsundur.

extrinsic (dışsal) ve intrinsic (içsel) motivasyon olarak iki türünden bahsedebiliriz.
örnek olarak:
dışsal motivasyona sahip bir öğrenci derslerine sadece iyi not, övgü almak için çalışır; içsel motivasyona sahip bir öğrenci ise gerçekten o dersi öğrenmek için çalışır.
öğrenmede hangi motivasyon türünün ateşleyici olduğu çok önemlidir zira bu öğrenmenin kalitesini ve sürekliliğini direkt olarak etkiler.

her insanın içinde bulunan bir şey olduğunu düşünmediğim bir durumdur. örneğin; hayatta hiçbir vasfı olmayan, bi şeylerin mücadelesini vermemiş insanın motivasyonu yoktur ve hiçbir zaman olmamıştır. ama benim yiyecek ekmek bile bulamadığım doğalgazı yanmayan evden türkiyenin en iyi üniversitesinde çok güzel bir bölüm okumamdaki ve sürekli çalışmamdaki durumdur. belki okuyunca ne alaka diyebilirsiniz fakat bilmiyorum maddi zorlukların getirdiği sıkıntılar çok büyük yaralara sebep oluyor o yüzden motivasyonu böyle anlatmak istedim.

çağımızda her insana bir motive edici insan ya da robot verilmeli diye düşündüğüm başlıktır.

geldiysen üç kere vur diye beklediğim güdü.

sonra yaparım derken bir de bakmışsın hiç yapmamışsın. şimdi dene.

sürekli dağılması yetmezmiş gibi toplaması da bir hayli zaman alan şeydir.

fatih terim eufa kupası final maçı
konuşması
ve hep bir ağızdan mehter marşı söyleyip viyana kapılarına
her 19 mayıs da italyanlara saldırmak

'motion' kelimesinden gelir. insan,ihtiyaçlarını gidermek için harekte geçer.bu hareketi ateşleyecek olan 'güdülerdir'. bu güdüler motivasyondur.

harekete geçmemiz için yapmamız gereken şeye odaklanmalı ve sonuca bakmalıyız. tıpkı şunun gibi;

çok kolay kaybedilen ama kazanılınca da müthiş haz yaşanılan durum. yoğun olduğumda ve yorgunkenki motivasyon da tadından yenmez şimdi. haz kardeşim haz.

bir şeyi yapmak için içinizden gelmesi durumu.

şimdi burada etimoloji kasarsak, motive kelimenin kökü. motive de zaten seni onu yapmaya iten sebep. ecnebi dizilerinde duyarsınız. böyle amaç gibini bişi.

ne kadar küçük olursa olsun her gün yeni bir adım atmalısın. sonunda ne kadar uzun sürerse sürsün istediğin yere ulaşabilirsin.
gökyüzünü görmek için kafanı kaldırman gerekir.

bendeki motivasyon maksimum 1 gün oluyor. o bir günlük motivasyonu bulmak bile zor olduğundan yollarımızı ayırdık kendileriyle.

bu kadar işte, motivasyon lüksün varmıki diyor, ne motivasyonu...
eskiden motivasyonmu vardı *

videonun tamamı da çok güzeldir.

kuru motivasyon sözleriyle motive olamayanlardanım.. çok kişisel gelişim kitabı okudum ama pozitif düşünce kitapları okuyarak pozitif olunamadığını gördüm çünkü bilinçaltının derinliklerinde çok dinamikler olduğunu gördüm mesela:
-kendini sevmeyenler, sürekli kendini sabote ediyor, ya başarısız olmaktan korkuyorlar, ya başkalarının beklentilerinin artacağını düşündüklerinden dolayı başarılı olmaktan korkuyorlar, ya başarılı olmayı hak etmediklerini düşünüyorlar, ya zorluklar karşısında mücadele edecek kadar kendini güçlü hissetmiyorlar, ya mükemmeliyetçi bir bakış açısına sahipler yani ya hep ya hiç düşünce tarzına sahipler, ya da falcılık hatasına düşüyorlar yani nasıl olsa başarısız olacağım, diye hiç harekete geçmiyorlar bile.. bunların hepsine düşünce hataları deniyor. bu düşüncelerin üstesinden gelmek için david burns'ın iyi hissetmek kitabındaki uygulamalar benim çok işime yarıyor..

hayalini kurduğunuz bir şeyi elde etmek için kendinize çeşitli argümanlar sunarak daha fazla istemek daha fazla eylemde bulunmaya kendini teşvik etmektir fakat son zamanlarda aşırıya kaçan bir tutum gözlemliyorum, insanlara sürekli bir gaz verme çabası yahu bir akışına bırakın artık bu durum abartildikca insanların arzularını gerçekleştirme istekleri de köreliyor ve sonunda kendilerini yetersiz hissediyorlar. arkadaşlar hepiniz olduğunuz gibi güzelsiniz ve bu insanlığa yeter de artarsiniz.

"bazı yenilgilerin nedeni, insanların işi yarıda bıraktıklarında, başarıya ne kadar yakın olduklarını bilememeleridir."

thomas edison