1.
-ilk üç soru-
soru 1:
islam kaynaklarında kuran dışındaki tüm semavi kitapların bir seferde indirildiği yani, tevrat'ın tamamının hz. musa'ya levhalar halinde yazılı biçimde bir seferde yekun olarak indirildiği; aynı yolla zebur’un, hz. davud'a bir defada verildiği belirtilmektedir. yine, incil’in de allah tarafından kendisine aynı zaman bütünlüğü içinde inmesine karşın isa’nın ölümünden sonra havarilerinin anlatımları toplanarak yazılı kitaplar hâline getirildiği bilinmektedir.
durum bu iken, kuran neden 23 yılda indirilmiştir? allah’ın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır? ayetlerin inmesi bu kadar uzun bir zaman sürmüşken, ayetler neden iniş sırasına göre yazılmamıştır da daha sonra farklı zamanlarda zamanlarda bambaşka konular için gelen ayetler, iniş sırası, konu bütünlüğü, esbab-ı nuzül gibi ölçülerin dışında karma karışık biçimde bir araya getirilmiştir. kitap olarak toplanması sırasında surelere allah'ın vahyederken koymadığı isimler verilerek sureler oluşturulmuştur?
allah ayetlerin sıralamasını yanlış mı göndermiş de muhammed sırasını tekrar düzenletmiştir? ve söylendiği gibi ayetlerin ve surelerin sırasını muhammed belirlediyse, neden muhammed zamanında bir kitap haline getirilmeyip de o öldükten sonra ciltlenmiştir?
soru 2:
islam’ın kabulüne göre muhammed’in ümmi olduğu tarih boyunca tartışmasızdır. oysa gençliğinde sınır aşan seyahatler ve uluslararası ticaret yapan bir kimsenin okuma-yazma bilmemesi düşünülebilir mi?
okuma yazma bilmediği kabul ediliyorsa, allah’ın ümmi bir kişiye ilk ayeti neden ‘oku’ şeklindedir? muhammed’in ilim öğrenmeyle ilgili pek çok hadisinin olduğu, putperest savaş esirlerini bile müslümanlara okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bıraktığı bilinmektedir.
böyle iken, okuma-yazmayı bu kadar teşvik ettiği bilinen; aracı olduğu kitapta okumanın, ilim öğrenmenin övüldüğü ayetler bulunan bir peygamberin kendisine ayetlerin indiği 23 yıl boyunca okuma yazma öğrenememesi zekasıyla ilgili bir sorun mudur?
okumayı öğrenmek istememiş ise bu kendi buyruklarıyla çelişmez mi?
soru 3:
tin suresi 4. ayet : “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” demektedir. peki allah insanı olabilecek en güzel şekilde (ahsen-i takvim) yaratmışken ve islam delil kaynakları ‘fıtratı değiştirmeyi’ (hatta yapay saç takmayı bile yasaklamışken) müslümanlar neden bir yahudi geleneğine uyarak sünnet ( kastrasyon) olur? bu durumda sünnet olmak; yani peygamberin sünneti, sünnetullaha; yani allah’ın koyduğu doğal kanun ve nizamlara gelmek değil midir?
oysa o dönemde islam'da ehli kitap olarak kabul edilen sabiiler, hristiyanlar ve zerdüştlerin sünnet olmadığı bilinmektedir. antik mısır ve sümer’den yahudilere geçtiği bilinen ve israiloğullarınca ‘ibrahim’in akdi’ olarak sunulan erkek sünnetinin (sirkumsizyon) amacı, işlevi, yararı, hikmeti nedir?
aynı biçimde, kız çocuklarının vulvalarındaki küçük dudaklar ve klitorisin kesilmesiyle yapılan kadın sünneti (genital mutilasyon) ile kadının cinsel arzu yönünden den köreltilmesindeki amaç nedir?
sünnet olmak allah'ın yasaları gereğiyse allah insanları kusurlu mu yaratmıştır da, sünnet ile sonradan düzeltme yapılması gerekmiştir?
başta raşid halifeler olmak üzere, onun döneminde peygamberin çağrısına uyarak müslüman olanların sünnet olduklarına ilişkin islam tarihinde hiçbir bilgi bulunmaması neyin göstergesidir?
peygamberin kadın sünneti tavsiyesi, ülkemiz ve pek çok islam toplumunda neden erkek sünneti kadar yaygın uygulanmıyor? peygamberin bu uygulamasının ihmal edilmesi onun sünneti seniyesine itibar etmemek midir, yoksa kızların, kadınların ruhsal ve bedensel sakatlanmalarına yol açan insanlık dışı bir geleneğin ortadan kalması süreci midir?
peygamber islam toplumlarında erkekleri ve özellikle de kadınları sakatlayan bu geleneği ne amaçla başlatmıştır?
ek: bu başlık altında soruların üslubunun herhangi bir hakaret, sövgü, alay ve aşağılama içermemesine dikkat edilecektir. ancak soru sormayı bile dinsizlik ya da bir inanca hakaret olarak algılayan kişilerin başlık altındaki sorulardan uzak durması önerilir.
soru 1:
islam kaynaklarında kuran dışındaki tüm semavi kitapların bir seferde indirildiği yani, tevrat'ın tamamının hz. musa'ya levhalar halinde yazılı biçimde bir seferde yekun olarak indirildiği; aynı yolla zebur’un, hz. davud'a bir defada verildiği belirtilmektedir. yine, incil’in de allah tarafından kendisine aynı zaman bütünlüğü içinde inmesine karşın isa’nın ölümünden sonra havarilerinin anlatımları toplanarak yazılı kitaplar hâline getirildiği bilinmektedir.
durum bu iken, kuran neden 23 yılda indirilmiştir? allah’ın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır? ayetlerin inmesi bu kadar uzun bir zaman sürmüşken, ayetler neden iniş sırasına göre yazılmamıştır da daha sonra farklı zamanlarda zamanlarda bambaşka konular için gelen ayetler, iniş sırası, konu bütünlüğü, esbab-ı nuzül gibi ölçülerin dışında karma karışık biçimde bir araya getirilmiştir. kitap olarak toplanması sırasında surelere allah'ın vahyederken koymadığı isimler verilerek sureler oluşturulmuştur?
allah ayetlerin sıralamasını yanlış mı göndermiş de muhammed sırasını tekrar düzenletmiştir? ve söylendiği gibi ayetlerin ve surelerin sırasını muhammed belirlediyse, neden muhammed zamanında bir kitap haline getirilmeyip de o öldükten sonra ciltlenmiştir?
soru 2:
islam’ın kabulüne göre muhammed’in ümmi olduğu tarih boyunca tartışmasızdır. oysa gençliğinde sınır aşan seyahatler ve uluslararası ticaret yapan bir kimsenin okuma-yazma bilmemesi düşünülebilir mi?
okuma yazma bilmediği kabul ediliyorsa, allah’ın ümmi bir kişiye ilk ayeti neden ‘oku’ şeklindedir? muhammed’in ilim öğrenmeyle ilgili pek çok hadisinin olduğu, putperest savaş esirlerini bile müslümanlara okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bıraktığı bilinmektedir.
böyle iken, okuma-yazmayı bu kadar teşvik ettiği bilinen; aracı olduğu kitapta okumanın, ilim öğrenmenin övüldüğü ayetler bulunan bir peygamberin kendisine ayetlerin indiği 23 yıl boyunca okuma yazma öğrenememesi zekasıyla ilgili bir sorun mudur?
okumayı öğrenmek istememiş ise bu kendi buyruklarıyla çelişmez mi?
soru 3:
tin suresi 4. ayet : “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” demektedir. peki allah insanı olabilecek en güzel şekilde (ahsen-i takvim) yaratmışken ve islam delil kaynakları ‘fıtratı değiştirmeyi’ (hatta yapay saç takmayı bile yasaklamışken) müslümanlar neden bir yahudi geleneğine uyarak sünnet ( kastrasyon) olur? bu durumda sünnet olmak; yani peygamberin sünneti, sünnetullaha; yani allah’ın koyduğu doğal kanun ve nizamlara gelmek değil midir?
oysa o dönemde islam'da ehli kitap olarak kabul edilen sabiiler, hristiyanlar ve zerdüştlerin sünnet olmadığı bilinmektedir. antik mısır ve sümer’den yahudilere geçtiği bilinen ve israiloğullarınca ‘ibrahim’in akdi’ olarak sunulan erkek sünnetinin (sirkumsizyon) amacı, işlevi, yararı, hikmeti nedir?
aynı biçimde, kız çocuklarının vulvalarındaki küçük dudaklar ve klitorisin kesilmesiyle yapılan kadın sünneti (genital mutilasyon) ile kadının cinsel arzu yönünden den köreltilmesindeki amaç nedir?
sünnet olmak allah'ın yasaları gereğiyse allah insanları kusurlu mu yaratmıştır da, sünnet ile sonradan düzeltme yapılması gerekmiştir?
başta raşid halifeler olmak üzere, onun döneminde peygamberin çağrısına uyarak müslüman olanların sünnet olduklarına ilişkin islam tarihinde hiçbir bilgi bulunmaması neyin göstergesidir?
peygamberin kadın sünneti tavsiyesi, ülkemiz ve pek çok islam toplumunda neden erkek sünneti kadar yaygın uygulanmıyor? peygamberin bu uygulamasının ihmal edilmesi onun sünneti seniyesine itibar etmemek midir, yoksa kızların, kadınların ruhsal ve bedensel sakatlanmalarına yol açan insanlık dışı bir geleneğin ortadan kalması süreci midir?
peygamber islam toplumlarında erkekleri ve özellikle de kadınları sakatlayan bu geleneği ne amaçla başlatmıştır?
ek: bu başlık altında soruların üslubunun herhangi bir hakaret, sövgü, alay ve aşağılama içermemesine dikkat edilecektir. ancak soru sormayı bile dinsizlik ya da bir inanca hakaret olarak algılayan kişilerin başlık altındaki sorulardan uzak durması önerilir.
devamını gör...
2.
normal sözlük ismi dinsiz sözlük olarak değişmesi elzem olmuştur.
devamını gör...
3.
ümmi demek okuma yama bilmiyor demek değildir.. kitap bilmiyor demektir. din bilmiyor demektir..
devamını gör...
4.
#2447962
peygamberimiz vahiy gelmeden önce okuma yazma bilmiyordu, bunda ihtilaf yok, kesinlikle bu böyleydi:
sen bundan (kur'ân'dan) evvel hiçbir kitap okur değildin. elinle de onu yazmadın. böyle olsaydı (hak ve hakikatı) iptal (ve inkâr) edenler elbette şüphelere düşerlerdi." (ankebut, 29/48).
peygamberlik geldikten sonra peygamberimizin 23 yıllık bir zamanda okuma yazmayı öğrenip öğrenmediği konu ise net değil, şüphelidir, emin olamıyoruz ama:
"okuma-yazmayı teşvik eden bir dinin peygamberinin okuma-yazmayı öğrenmemiş olması düşünülemez. huzurunda kâtipler vahyi yazıyorlardı ve o da yazdıklarına şahit oluyordu. normal bir yeteneğe sahip olan biri bile o müddet içerisinde okuma-yazmayı öğrenirdi. kaldı ki, peygamber (asm) gayet zekî ve kabiliyetli biriydi."
"peygamber'in (sav) tahsil görmediği, tam anlamıyla okur yazar bir insan olmadığı bir gerçektir. fakat bu, onun hiç yazı bilmediği anlamına gelmez. hz. muhammed gibi son derece zeki ve aynı zamanda ticaret filosu yönetmiş bir insanın, en az arkadaşları ebubekir, ömer vb. kadar yazı bilmiş olması gayet doğal. çünkü özel bir eğitim görmemiş olan o insanlar da hz. muhammed ile aynı ortam içinde yetişmişlerdi. onlar yazı bilirken hz. muhammed niçin zorunlu şeyleri yazacak kadar yazı bilmesin ki?"
peygamberimiz vahiy gelmeden önce okuma yazma bilmiyordu, bunda ihtilaf yok, kesinlikle bu böyleydi:
sen bundan (kur'ân'dan) evvel hiçbir kitap okur değildin. elinle de onu yazmadın. böyle olsaydı (hak ve hakikatı) iptal (ve inkâr) edenler elbette şüphelere düşerlerdi." (ankebut, 29/48).
peygamberlik geldikten sonra peygamberimizin 23 yıllık bir zamanda okuma yazmayı öğrenip öğrenmediği konu ise net değil, şüphelidir, emin olamıyoruz ama:
"okuma-yazmayı teşvik eden bir dinin peygamberinin okuma-yazmayı öğrenmemiş olması düşünülemez. huzurunda kâtipler vahyi yazıyorlardı ve o da yazdıklarına şahit oluyordu. normal bir yeteneğe sahip olan biri bile o müddet içerisinde okuma-yazmayı öğrenirdi. kaldı ki, peygamber (asm) gayet zekî ve kabiliyetli biriydi."
"peygamber'in (sav) tahsil görmediği, tam anlamıyla okur yazar bir insan olmadığı bir gerçektir. fakat bu, onun hiç yazı bilmediği anlamına gelmez. hz. muhammed gibi son derece zeki ve aynı zamanda ticaret filosu yönetmiş bir insanın, en az arkadaşları ebubekir, ömer vb. kadar yazı bilmiş olması gayet doğal. çünkü özel bir eğitim görmemiş olan o insanlar da hz. muhammed ile aynı ortam içinde yetişmişlerdi. onlar yazı bilirken hz. muhammed niçin zorunlu şeyleri yazacak kadar yazı bilmesin ki?"
devamını gör...
5.
cevap 1: çünkü ayetler yaşanmış olayların ardından inmiştir. bunun sonucunda hadisler de ortaya çıkmıştır.
cevap 2: kuranın bir insan tarafından yazılmadığının ispatı olarak hz muhammede okuma yazma nasip edilmemiştir ancak daha sonra okuma yazma öğrenmiştir. ayrıca arap toplumu o zamanlar ümmi idi yani yazı ve hesap işlerini sadece ilim sahipleri yapardı.
cevap 2: kuranın bir insan tarafından yazılmadığının ispatı olarak hz muhammede okuma yazma nasip edilmemiştir ancak daha sonra okuma yazma öğrenmiştir. ayrıca arap toplumu o zamanlar ümmi idi yani yazı ve hesap işlerini sadece ilim sahipleri yapardı.
devamını gör...
6.
#2449114
öncelikle kadın sünneti konusunu kapatalım:
kadın sünneti, islâmî bir şey değildir. afrika’da ve bazı bedevîler arasında adettir. mütehassıslarından anladığımıza göre, her tarafta aynı şekilde değildir. afrika’da tatbik edilen kadın sünneti, klitorisin kesilmesi şeklindedir ve kadının şehevî hislerini yok eden, lüzumsuz, hatta zararlı bir tatbikattır. resulullah’ın böyle bir şeye izin vermesi tasavvur edilemez. bedevîler arasındaki usul, kadının daha çabuk ve çok lezzete ulaşması maksadına matuf olarak, klitoris üzerindeki derinin alınmasıdır. bugün amerika’da da bazı kadınların, daha çok zevk hâsıl etmesi için “clitoral hood” denilen bu usulü tatbik ettiği biliniyor.
kaldı ki islamiyette cinsellik önemli bir konudur, kadının da erkeğin de zevk alması beklenir, zayıf da olsa bir hadiste "fazla derin kesme, çünkü derin kesmemen, hem kadın için ahzâ (en ziyâde haz ve lezzet vesîlesi) hem de kocası için daha hoştur." buyrulur.
hazret-i peygamber’in “aleyhisselam” bunu men etmediği rivayeti vardır. bu, dinen lüzumlu olduğu manasına gelmez. hazret-i peygamberin emir ve yasakları bazen dinîdir; bazen ictihadîdir. dinî olsa eshab-ı kiram arasında yayılır; müslümanlar arasında yürürlüğe girerdi. (alıntı)
aslında bu coğrafi bir şeydir diye düşünüyorum, çok sıcak ülkelerde fizyolojik olarak böyle kesilmesi gereken bir fazlalık olabilir.
öncelikle kadın sünneti konusunu kapatalım:
kadın sünneti, islâmî bir şey değildir. afrika’da ve bazı bedevîler arasında adettir. mütehassıslarından anladığımıza göre, her tarafta aynı şekilde değildir. afrika’da tatbik edilen kadın sünneti, klitorisin kesilmesi şeklindedir ve kadının şehevî hislerini yok eden, lüzumsuz, hatta zararlı bir tatbikattır. resulullah’ın böyle bir şeye izin vermesi tasavvur edilemez. bedevîler arasındaki usul, kadının daha çabuk ve çok lezzete ulaşması maksadına matuf olarak, klitoris üzerindeki derinin alınmasıdır. bugün amerika’da da bazı kadınların, daha çok zevk hâsıl etmesi için “clitoral hood” denilen bu usulü tatbik ettiği biliniyor.
kaldı ki islamiyette cinsellik önemli bir konudur, kadının da erkeğin de zevk alması beklenir, zayıf da olsa bir hadiste "fazla derin kesme, çünkü derin kesmemen, hem kadın için ahzâ (en ziyâde haz ve lezzet vesîlesi) hem de kocası için daha hoştur." buyrulur.
hazret-i peygamber’in “aleyhisselam” bunu men etmediği rivayeti vardır. bu, dinen lüzumlu olduğu manasına gelmez. hazret-i peygamberin emir ve yasakları bazen dinîdir; bazen ictihadîdir. dinî olsa eshab-ı kiram arasında yayılır; müslümanlar arasında yürürlüğe girerdi. (alıntı)
aslında bu coğrafi bir şeydir diye düşünüyorum, çok sıcak ülkelerde fizyolojik olarak böyle kesilmesi gereken bir fazlalık olabilir.
devamını gör...
7.
kuran'ın insan tarafından yazılmadığına cevap olarak allah'ın muhammede okuma yazma vermediğini söylemiş #2449055. iyi de bu bilgi de, baştan kabul ettiğin allah üzerinden açıklanmış ve kanıtlanabilir bir şey değil. baştan bir şeyi kabullenip her açıklamayı aynı şey üzerinden yapıyorsunuz fark bile etmeden. nereden bileyim abi ben. verdiğin cevapta okuma yazma becerisinin bile allah tarafından verildiğini söyleyerek baştan falso yapıyorsun.
devamını gör...
8.
#2449416
yanlış kıyas... tırnak ve cinsel organ aynı şeyler mi? tüm dünyada saç ve tırnaklar, hukukta ve tıpta organ kabul edilmez, çünkü kesilince tekrar uzarlar. penisi ya da klitorisi kestiğinizde tekrar uzuyor mu?
saç tırnak kesmenin onlarca bilimsel gerekçesi de var. ama penis ya da vulvaya yapılan cerrahi müdahalenin bilimsel hiç bir gerekçesi yok. sağlığa yararlı olduğu gerekçesi de tümden tutarsız.
yanlış kıyas... tırnak ve cinsel organ aynı şeyler mi? tüm dünyada saç ve tırnaklar, hukukta ve tıpta organ kabul edilmez, çünkü kesilince tekrar uzarlar. penisi ya da klitorisi kestiğinizde tekrar uzuyor mu?
saç tırnak kesmenin onlarca bilimsel gerekçesi de var. ama penis ya da vulvaya yapılan cerrahi müdahalenin bilimsel hiç bir gerekçesi yok. sağlığa yararlı olduğu gerekçesi de tümden tutarsız.
devamını gör...
9.
soru 4:
allah alâk ve kalem surelerinde ebu cehil’e; tebbet suresinde ebu leheb’e; müddessir, hicr, hümeze, kafirun, kalem ve başka bir çok suredeki yüzü aşkın yerde velid bin muğire’ye ve daha pek çok insana, topluluğa kavme neden lanetler ve tehditler yağdırmaktadır. sonsuz alemleri yaratan, merhametinin de sonu olmadığı belirtilen allah, bu evrenin sonsuzluğunda bir amip kadar bile önemi olmayan insanlara kadar kin gütmektedir?
muhammed’in taif’te kendini taşlayanlara bile beddua etmediği söylenirken kuran’da 'gazap, lanet, veyl, bu’den, suhkan, ta’sen, tebbe, ıtmis, kutile' diye adlandırılan başlıklar altında yer alan yüzlerce ayette allah’ın insanlar, topluluklara beddua etmesi anlamlı mıdır?
zulümler karşısında muhammed’in beddua edip, allah’ın bunlara bir karşılık vermesi gerekirken bir allah'ın insani bir öfke ve bir çaresizlik yolu olarak kullarına beddua etmesinde tutarsızlık yok mudur?
bu tehdit ve lanetleri allah'ın sözleri değil de muhammed'in sözleri olarak görmek daha akla yatkın değil mi?
allah alâk ve kalem surelerinde ebu cehil’e; tebbet suresinde ebu leheb’e; müddessir, hicr, hümeze, kafirun, kalem ve başka bir çok suredeki yüzü aşkın yerde velid bin muğire’ye ve daha pek çok insana, topluluğa kavme neden lanetler ve tehditler yağdırmaktadır. sonsuz alemleri yaratan, merhametinin de sonu olmadığı belirtilen allah, bu evrenin sonsuzluğunda bir amip kadar bile önemi olmayan insanlara kadar kin gütmektedir?
muhammed’in taif’te kendini taşlayanlara bile beddua etmediği söylenirken kuran’da 'gazap, lanet, veyl, bu’den, suhkan, ta’sen, tebbe, ıtmis, kutile' diye adlandırılan başlıklar altında yer alan yüzlerce ayette allah’ın insanlar, topluluklara beddua etmesi anlamlı mıdır?
zulümler karşısında muhammed’in beddua edip, allah’ın bunlara bir karşılık vermesi gerekirken bir allah'ın insani bir öfke ve bir çaresizlik yolu olarak kullarına beddua etmesinde tutarsızlık yok mudur?
bu tehdit ve lanetleri allah'ın sözleri değil de muhammed'in sözleri olarak görmek daha akla yatkın değil mi?
devamını gör...
10.
(tematik)
soru 5:
müddessir suresi 31. ayette ve fatır suresi 8. ayette geçen “allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola getirir.” sözü ne anlama gelmektedir? allah dilediğini şaşırtıyorsa ve şaşırmış olanlar allah’ın külli iradesi gereği yoldan çıkıyorsa, neden cehennemde cezalandırılıyorlar?
allah dilediğini doğru yola getiriyorsa, öyleyse iradeleri dışında doğru yola gelenler neden cennet ile ödüllendiriliyorlar?
kimin şaşırıp kimin doğru yola geleceğine allah karar veriyorsa hesap günü neden var? bu arada cüz’i irade denilen kulun istemesi ve davranışlarının sonsuz bir gücün iradesi olan kader planını değiştiremeyeceği, islam kelamcılarının ortak görüşü. eğer, kul istem ve eylemleriyle kaderi değiştirecek güçte olsaydı o zaman yukarıdaki ayetler geçersiz kalırdı.
yine büruc suresi 21-22. ayetlerde açıklandığı, başka pek çok ayette geçtiği üzere; kulun levh-i mahfuzda, yani olmuş veya olacak olan her şeyin eksiksiz olarak yazılı olduğu kitapta belirlenenin dışında hareket etmesi imkansız ise, bu kişi neden cezalandırılır? yalnızca allah’ın kainatta onun için yazdığı rolü oynuyorken, aksini yapması mümkün değilken, allah’ın kendi yazdığı rolü oynaması nedeniyle kulunu cezalandırması adaletle bağdaşır mı? ayrıca allah’ın unutması gibi bir durum olamayacağına göre, neden levh-i mahfuz diye bir kitap veya yüzey vardır?
bu kapsamda; tebbet suresinde ebu leheb’e lanet edilmektedir, onun cehenneme gideceği belirtilmektedir. neden hesap günü gelmeden ebu leheb’in cehenneme gideceği belli edilmiştir? insanlar hesap gününde sorgulanıp ona göre cennete veya cehenneme gönderilmeyecekler midir? ebu leheb ve karısına neden böyle bir istisna yapılmıştır?
eğer ebu leheb sonradan tövbe edip islam’a dönseydi allah sonsuz merhametiyle onu affetmez miydi? allah aciz insanoğlunun hata yapabileceğini ve katı kurallar içeren bir dini kolayca kabul edemeyebileceğini bilmemekte midir? allah ebu leheb’in ölene kadar islam’ı kabul etmeyeceğini sonsuz ilmiyle bildiği için ona cehennem haberini verdiyse allah ebu leheb ve karısını doğrudan cehennemde yakmak için mi yaratmıştır? burada ebu leheb’in suçu yaratılmış olmak mı?
müddessir suresi 31. ayette ve fatır suresi 8. ayette geçen “allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola getirir.” sözü ne anlama gelmektedir? allah dilediğini şaşırtıyorsa ve şaşırmış olanlar allah’ın külli iradesi gereği yoldan çıkıyorsa, neden cehennemde cezalandırılıyorlar?
allah dilediğini doğru yola getiriyorsa, öyleyse iradeleri dışında doğru yola gelenler neden cennet ile ödüllendiriliyorlar?
kimin şaşırıp kimin doğru yola geleceğine allah karar veriyorsa hesap günü neden var? bu arada cüz’i irade denilen kulun istemesi ve davranışlarının sonsuz bir gücün iradesi olan kader planını değiştiremeyeceği, islam kelamcılarının ortak görüşü. eğer, kul istem ve eylemleriyle kaderi değiştirecek güçte olsaydı o zaman yukarıdaki ayetler geçersiz kalırdı.
yine büruc suresi 21-22. ayetlerde açıklandığı, başka pek çok ayette geçtiği üzere; kulun levh-i mahfuzda, yani olmuş veya olacak olan her şeyin eksiksiz olarak yazılı olduğu kitapta belirlenenin dışında hareket etmesi imkansız ise, bu kişi neden cezalandırılır? yalnızca allah’ın kainatta onun için yazdığı rolü oynuyorken, aksini yapması mümkün değilken, allah’ın kendi yazdığı rolü oynaması nedeniyle kulunu cezalandırması adaletle bağdaşır mı? ayrıca allah’ın unutması gibi bir durum olamayacağına göre, neden levh-i mahfuz diye bir kitap veya yüzey vardır?
bu kapsamda; tebbet suresinde ebu leheb’e lanet edilmektedir, onun cehenneme gideceği belirtilmektedir. neden hesap günü gelmeden ebu leheb’in cehenneme gideceği belli edilmiştir? insanlar hesap gününde sorgulanıp ona göre cennete veya cehenneme gönderilmeyecekler midir? ebu leheb ve karısına neden böyle bir istisna yapılmıştır?
eğer ebu leheb sonradan tövbe edip islam’a dönseydi allah sonsuz merhametiyle onu affetmez miydi? allah aciz insanoğlunun hata yapabileceğini ve katı kurallar içeren bir dini kolayca kabul edemeyebileceğini bilmemekte midir? allah ebu leheb’in ölene kadar islam’ı kabul etmeyeceğini sonsuz ilmiyle bildiği için ona cehennem haberini verdiyse allah ebu leheb ve karısını doğrudan cehennemde yakmak için mi yaratmıştır? burada ebu leheb’in suçu yaratılmış olmak mı?
devamını gör...
11.
"neden hesap günü gelmeden ebu leheb’in cehenneme gideceği belli edilmiştir? ebu leheb ve karısına neden böyle bir istisna yapılmıştır?"
bu aslında ebu leheb'in eline geçmiş güzel bir fırsattır. yalandan da olsa "ben iman ettim" deseydi de allah'ın sözünü, ayetleri boşa çıkarsaydı.
onun iman etmeyip kuranı doğrulaması bile büyük bir hikmettir.
bu aslında ebu leheb'in eline geçmiş güzel bir fırsattır. yalandan da olsa "ben iman ettim" deseydi de allah'ın sözünü, ayetleri boşa çıkarsaydı.
onun iman etmeyip kuranı doğrulaması bile büyük bir hikmettir.
devamını gör...
12.
soru 6:
kuran’da neden allah sürekli kendini övmektedir. kibri, övünmeyi, büyüklük taslamayı en büyük günahlardan sayan allah’ın sürekli kendi kendini övmesi ve kullarından da övülmeyi istemesi tutarlı mıdır? kuranın özü denilen fatiha suresinin başında 'de ki!', 'onlara söyle' ya da 'bana şöyle dua edin' gibi bir cümle yoktur. kuran peygamber sözü değil allah kelamıysa, allah kendi ağzından “yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. …. bizi doğru yola ulaştır.” sözleriyle kime seslenmektedir?
münafikun suresi 4. ayette: “sen onları gördüğün zaman, vücutları, görüntüleri senin hoşuna gider. (bir şey) söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. onlar (birbirlerine) dayanmış keresteler gibidirler. her bağırmayı, yüksek sesi kendi aleyhlerine sanırlar. onlar düşmandır. onun için onlardan sakın. onları allah gebertsin! (haktan batıla) nasıl döndürülüyorlar!” deniyor. bu ayet allah’ın kelamı mıdır, yoksa muhammed’in kelamı mıdır? eğer allah’ın kelamıysa allah neden “onları allah gebertsin!” demektedir?
yine, lokman suresi 10. ayette: “o, görmekte olduğunuz gökleri direksiz yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti, onda her tür hayvanı üretip yaydı. gökyüzünden bir su indirdik ve (onunla) orada her faydalı bitkiden çifter çifter bitirdik.” denmektedir. bu ayette ‘o’ ve ‘biz’ zamirleriyle konuşan kimdir? bu ayet allah’ın ağzından mı yazılmıştır, yoksa muhammedin ağzından mı yazılmıştır?
kuran’da neden allah sürekli kendini övmektedir. kibri, övünmeyi, büyüklük taslamayı en büyük günahlardan sayan allah’ın sürekli kendi kendini övmesi ve kullarından da övülmeyi istemesi tutarlı mıdır? kuranın özü denilen fatiha suresinin başında 'de ki!', 'onlara söyle' ya da 'bana şöyle dua edin' gibi bir cümle yoktur. kuran peygamber sözü değil allah kelamıysa, allah kendi ağzından “yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. …. bizi doğru yola ulaştır.” sözleriyle kime seslenmektedir?
münafikun suresi 4. ayette: “sen onları gördüğün zaman, vücutları, görüntüleri senin hoşuna gider. (bir şey) söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. onlar (birbirlerine) dayanmış keresteler gibidirler. her bağırmayı, yüksek sesi kendi aleyhlerine sanırlar. onlar düşmandır. onun için onlardan sakın. onları allah gebertsin! (haktan batıla) nasıl döndürülüyorlar!” deniyor. bu ayet allah’ın kelamı mıdır, yoksa muhammed’in kelamı mıdır? eğer allah’ın kelamıysa allah neden “onları allah gebertsin!” demektedir?
yine, lokman suresi 10. ayette: “o, görmekte olduğunuz gökleri direksiz yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti, onda her tür hayvanı üretip yaydı. gökyüzünden bir su indirdik ve (onunla) orada her faydalı bitkiden çifter çifter bitirdik.” denmektedir. bu ayette ‘o’ ve ‘biz’ zamirleriyle konuşan kimdir? bu ayet allah’ın ağzından mı yazılmıştır, yoksa muhammedin ağzından mı yazılmıştır?
devamını gör...
13.
ateistler genelde buraya yazarlar ama bende bi yazayım dedim.müslümanlara değil de ateistlere 41 soru başlığı açılması lazım.saygılar.
devamını gör...
14.
"kuran’da neden allah sürekli kendini övmektedir."
rabbimiz burada yaptığı işleri anlatıyor, bu övünmek midir? göğü ve yeri ben yarattım, size su indirdim, gök kubbeyi ben korunaklı yaptım vs. diyor, düşünelim, anlayalım diye.
allah'ın amacı kendini övüp bize de övdürmek değil, böyle bir egosu tabii ki yok, olamaz, böyle insanı bir özellik onun ilahlığına yakışmaz.
rabbimiz burada yaptığı işleri anlatıyor, bu övünmek midir? göğü ve yeri ben yarattım, size su indirdim, gök kubbeyi ben korunaklı yaptım vs. diyor, düşünelim, anlayalım diye.
allah'ın amacı kendini övüp bize de övdürmek değil, böyle bir egosu tabii ki yok, olamaz, böyle insanı bir özellik onun ilahlığına yakışmaz.
devamını gör...
15.
tümüne teker teker cevap verilir fakat soruların çoğu "yanlıştır". bazen bir yanlış soru doğru sorulursa, diğer tüm soruların cevabı otomatik olarak verilmiş olur. meraklıysan beni bul delikanlı
devamını gör...
16.
bu sorulara bakarak bu tür hiçbir sorunun bir müslümanı, vay be dedirterek dinden çıkartacağını sanmıyorum. müslümanlar bu sorulara mugalatayla yanıt verirler (bu sözcüğün türkçe karşılığı yok)
laf ebeliği konusunda da herhangi bir kimsenin bir müslüman din adamıyla yarış edebileceğini sanmam. yaparım diyorsanız "cevab veremedi" adlı şaheseri okuyun.
laf ebeliği konusunda da herhangi bir kimsenin bir müslüman din adamıyla yarış edebileceğini sanmam. yaparım diyorsanız "cevab veremedi" adlı şaheseri okuyun.
devamını gör...
17.
kaçıncı soruda olduğumuzu merak ettiğim için geldim.
devamını gör...
18.
hepsine tek cevap: ölüm var....
devamını gör...
19.
abi dur , yapma daha yeni müslümanlığa döndük . *
devamını gör...
20.
dinden çıktım teşekkür ederim beni aydınlattınız.
devamlı ateistlere saldıran dinciler hedef alınıyor aynı onlar gibi siz de saldırıyorsunuz.bence bırakalım bu işleri.zaten aklı başında olan kişi çoğunlukla cevap vermez,kendisine taş atıldığında da isterse cevap hakkını kullanır orası ayrı.böyle gereksiz başlıklara gerek yok.dediğim gibi kendi işinde gücünde olanlar rahat zaten.diğerleri anaokulu kavgası yapmakla meşgul.
bu arada niye 41? 42 olsun konya olsun.
devamlı ateistlere saldıran dinciler hedef alınıyor aynı onlar gibi siz de saldırıyorsunuz.bence bırakalım bu işleri.zaten aklı başında olan kişi çoğunlukla cevap vermez,kendisine taş atıldığında da isterse cevap hakkını kullanır orası ayrı.böyle gereksiz başlıklara gerek yok.dediğim gibi kendi işinde gücünde olanlar rahat zaten.diğerleri anaokulu kavgası yapmakla meşgul.
bu arada niye 41? 42 olsun konya olsun.
devamını gör...