müzik bağımlılığı
başlık "ne bir fazla ne bir eksik" tarafından 12.10.2022 11:40 tarihinde açılmıştır.
1.
#2247395
apörlö'yü tokatlıyorum şu an. lan hakikaten ha niye müzik diye bir şey dinliyoruz ki biz?
anne baba dövdüren bağımlılıktır, evlerden ırak.
apörlö'yü tokatlıyorum şu an. lan hakikaten ha niye müzik diye bir şey dinliyoruz ki biz?
anne baba dövdüren bağımlılıktır, evlerden ırak.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
4.
hayatın ve insanların zihnimizde biriken çöpleri yerine, orayı çok daha güzel işgal eden bağımlılıktır. dinlediğiniz müzik, yaşam biçiminizi, davranışlarınızı, kararlarınızı bile şekillendirebilir. tek yapmanız gereken içinizdekilerin yüzeye çıkmasına olanak vermek ve ihmal edilmiş yerlerinize bizzat kendiniz olarak dokunmak. sakin bir ortamda değerlendirebileceğiniz yi bir müzik alışkanlığı da kolaylaştırıcı tüm şartları ve bakış açıları size sunar. müzik iyidir.
devamını gör...
5.
kendimde olduğunu fark ettiğim ve hayatımı b**a çeviren bağımlılık. günün her vakti kendimi iyi hissettiğimde kötü hissettiğimde uykuya dalarken ya da güne başladığım an kafamda çalmaya başlayan melodiler ve kulaklığı takmam ile günümü işkal eden bu alışkanlığın bir bağımlılık olduğunu çok geç anladım. bu bağımlılık uyuşturucu kadar güçlü bir bağımlılık çünkü beyinde aynı etkileri yaratıyorlar beyindeki haz alma mekanizmasını etkileyip dopamin miktarını organik seviyenin üstüne çıkarması bir zaman sonra dinlemediğiniz boş bir zamanınız da sizi yoksunluk krizine dahi sokabilir. yavaş yavaş müziksiz iş yapamaz olursunuz sonra iş yapamaz sadece kendinizi müziğe ve sizde yarattığı hislere kaptırmış bulursunuz .nasıl tarif ederim bilmiyorum müzik size sadece sizin merkezde olduğunuz başka bir hayat verir belki çok ünlü bir şarkıcısınız belki çok iyi bir aktör belki çok iyi bir iş adamı yada kendinizde ne eksik görüyorsanız o olursunuz ve bu dünyayı o kadar seversiniz ki gerçek yaşama dönmek size acı vermeye başlar. bunu gece yatarken kurduğunuz hayaller ile karıştırmayın bu hayaller sizin 24 saatinizi ele geçiren cinsten aslında müzik dinlemeden yapamamak sadece buz dağının görünen kısmı, asıl problem sizi 2. dünyanıza hapseden travmalarınız korkularınız arzuların oluyor müzik sadece o dünyaya ulaşmak için bir portal belki benim gibi hisseden birileri varsa yaşadığınız şeyin ciddi bir bağımlılık olduğunu ve kurtulması gerektiğini söylemek istedim çünkü her geçen saniye bağımlılığınız artar ve kopma için vereceğiniz uğraş daha çok acı verir
devamını gör...
6.
kulaklığım bozuldu, yerine; bir zamanlar iki üç saat sokakta aylak aylak gezerken, kulaklığımı atölyede unuttuğumu fark edip derin bir nefesle içten söylenen bir küfürle, elektronik bir mağaza aramaya başlamıştım. sadece 2/3 saat için ben yeni bir kulaklık almıştım.
aldığım kulaklık beş para etmez, mağazadan aldığım belkide en iyi kulaklıktı. o zamanlar paramda yoktu! bir kulaklık; yemek, su, yol parası gibi gerekli yaşam ihtiyacımıda karşılamayacaktı. üstelik elimde mızıkam ve sokakta son nefesime kadar üflediğim o özgür, mutlu olduğum anlarda bile niye yine müzik dinlemek istersin?
sorunun cevabı işte kulaklık, sırt çantamda olması gerekiyor, açsamda açmasamda hep yanımda olması gerekiyor. bir bağımlı ancak beni bu şekilde anlayabilir.
az önce bozulan kulaklığımın yerine, 2/3 saat kulaksız gezemediğim anlarda aldığım kulaklığı taktım kulağıma, işte size ben bu duyguyu nasıl anlatabilirim. belki de anlatabilirim;
yıllar önce düzenli bir gelirim olduğu zamanlarda, kendime alman marka kulak üstü bir kulaklık almıştım, şu an almaya kalkışsam 15/20 bin lirayı bulur. kulaklığı alır almaz açtım ipod' u, ilk duyduğum sese odaklandım ve "bu ne" demiştim, sonra başka bir şarkı değiştirdim yine şaşkın bir şekilde şarkıları değiştirmeye başladım, bir türlü duramıyorum ama aşırıda sinirlenmeye başlıyorum, fırlatıp attım kulaklığı.
"bu kadar paraya bu kulaklık alınırmı hiç?
keşke şu marka kulaklık alsaydım, para
miktarı ile kulaklığın değeri ölçülür mü hiç?" diye diye ben enayiliğimi kabul edip, dinlemeye devam ettim. dinledikçe, daha çok müzik açtıkça, kulaklık açılmaya başladı. her müzik dinleyişimde, daha önce duyduğum şarkı müzikleri daha iyi ve daha önce fark edemediğim sesleri fark etmeye başladım. mekandan kopuk, soyut bir insan heykeli gibi soyutlanmıştım. herkese, aldığım kulaklığı övmeye ve bir şey var dinledikçe kulaklık daha iyi ses vermeye başlıyor diyordum. aslında gerçekten öyleymiş, çaldıkça sesi açılan ve tam oturan dengeli bir sese sahip oluyormuş. bu bilgiyi sonradan öğrenmiştim.
ben o kulaklığı, gecenin bir yarısı sahilde kafam iyi değilken en yakın arkadaşımla beraberken, hırsızların oyununa gelip çaldırdım. sahil hırsızları o benim en değerli şeyimi çalmıştı. üç ay depresyona girdim, bir türlü çıkamadım depresyondan, yeni kulaklıklar aldım, açamadım ipod' u. küfür gibi! her bir şarkı kulağımda küfür duyuyordum. dinlediğim müzikleri ne kadar çok kötü duyuyordum. o çalan hırsızlara her gün defalarca ben küfür etmiştim.
kulaklığa ne kadar çok para verdiysem o kadar çok iyi çaldı, ses mühendisi olmayada gerek yok, boyum kadar bir hoparlöre bile sarıldığım, dibinden ayrılamadığım anlar bile çok oldu.
teknolojiye o kadar çok eleştiriyorsun, nasıl oluyor da müzik, heykel, sanata gelince aşktan bahsediyorsun? diyen de çok oldu.
aldığım kulaklık beş para etmez, mağazadan aldığım belkide en iyi kulaklıktı. o zamanlar paramda yoktu! bir kulaklık; yemek, su, yol parası gibi gerekli yaşam ihtiyacımıda karşılamayacaktı. üstelik elimde mızıkam ve sokakta son nefesime kadar üflediğim o özgür, mutlu olduğum anlarda bile niye yine müzik dinlemek istersin?
sorunun cevabı işte kulaklık, sırt çantamda olması gerekiyor, açsamda açmasamda hep yanımda olması gerekiyor. bir bağımlı ancak beni bu şekilde anlayabilir.
az önce bozulan kulaklığımın yerine, 2/3 saat kulaksız gezemediğim anlarda aldığım kulaklığı taktım kulağıma, işte size ben bu duyguyu nasıl anlatabilirim. belki de anlatabilirim;
yıllar önce düzenli bir gelirim olduğu zamanlarda, kendime alman marka kulak üstü bir kulaklık almıştım, şu an almaya kalkışsam 15/20 bin lirayı bulur. kulaklığı alır almaz açtım ipod' u, ilk duyduğum sese odaklandım ve "bu ne" demiştim, sonra başka bir şarkı değiştirdim yine şaşkın bir şekilde şarkıları değiştirmeye başladım, bir türlü duramıyorum ama aşırıda sinirlenmeye başlıyorum, fırlatıp attım kulaklığı.
"bu kadar paraya bu kulaklık alınırmı hiç?
keşke şu marka kulaklık alsaydım, para
miktarı ile kulaklığın değeri ölçülür mü hiç?" diye diye ben enayiliğimi kabul edip, dinlemeye devam ettim. dinledikçe, daha çok müzik açtıkça, kulaklık açılmaya başladı. her müzik dinleyişimde, daha önce duyduğum şarkı müzikleri daha iyi ve daha önce fark edemediğim sesleri fark etmeye başladım. mekandan kopuk, soyut bir insan heykeli gibi soyutlanmıştım. herkese, aldığım kulaklığı övmeye ve bir şey var dinledikçe kulaklık daha iyi ses vermeye başlıyor diyordum. aslında gerçekten öyleymiş, çaldıkça sesi açılan ve tam oturan dengeli bir sese sahip oluyormuş. bu bilgiyi sonradan öğrenmiştim.
ben o kulaklığı, gecenin bir yarısı sahilde kafam iyi değilken en yakın arkadaşımla beraberken, hırsızların oyununa gelip çaldırdım. sahil hırsızları o benim en değerli şeyimi çalmıştı. üç ay depresyona girdim, bir türlü çıkamadım depresyondan, yeni kulaklıklar aldım, açamadım ipod' u. küfür gibi! her bir şarkı kulağımda küfür duyuyordum. dinlediğim müzikleri ne kadar çok kötü duyuyordum. o çalan hırsızlara her gün defalarca ben küfür etmiştim.
kulaklığa ne kadar çok para verdiysem o kadar çok iyi çaldı, ses mühendisi olmayada gerek yok, boyum kadar bir hoparlöre bile sarıldığım, dibinden ayrılamadığım anlar bile çok oldu.
teknolojiye o kadar çok eleştiriyorsun, nasıl oluyor da müzik, heykel, sanata gelince aşktan bahsediyorsun? diyen de çok oldu.
devamını gör...
7.
özet: kul haklık
devamını gör...
8.
24 saat sınırsız günlerce süren müzik dinleme alışkanlığımı bırakamıyorum. şahane.
ingilizce çalışmıyorum, günlerdir. bir sokakta "dur" plakası vardı, durdum. sokağa baktım şahane görünüyordu, tipografiyi değiştirip daha belirgin yazmak istedim o an, sonra ne gerek var dedim, vaz geçtim. durmak yok devam...
ingilizce çalışmıyorum, günlerdir. bir sokakta "dur" plakası vardı, durdum. sokağa baktım şahane görünüyordu, tipografiyi değiştirip daha belirgin yazmak istedim o an, sonra ne gerek var dedim, vaz geçtim. durmak yok devam...
devamını gör...
9.
akustik gitar sesine hayranlık duyduran bağımlılıktır.
devamını gör...
10.
anne karnında zamanın bayrak radyosunu dinleyerek başlamış bağımlılıktır. babam gece vardiyasına gidince annem korkmamak için başucunda radyo ile uyurmuş.yıllar boyu evde kapanmayan bir radyo sesi.tv den önce alınan çift kapaklı kaset çalar, zamanın tüm yerli yabancı şarkılarının olduğu kah orijinal kah çekme kasetler.zaten radyoların coştuğu 90 lardan söz etmiyorum.üniversiteye gidince ilk alınan sony walkman. hala işe giderken,yemek yaparken ne olursa olsun farketmez kulağımda bazen hüzünle bazen keyifle eşlik ettiğim müzik ve şarkılar. en tatlı bağımlılık benim için…
devamını gör...
11.
12.
kitap bağımlılığı, sözlük bağımlılığı gibi faydası olan, zararı olmayan bağımlılıklardan biridir. yerli - yabancı fark etmez gelişmiş bir müzik kulağına zemin hazırlar.
devamını gör...
13.
bang olufsen beoplay ex ile farklı bir boyuta çıkar.
devamını gör...
14.
bende bir zamanlar vardı bundan herhalde. özellikle de kaset aldığımız 90'larda. yani söke'de çok metal kaseti bulamazdık ve orijinal aldığımdan genelde, ekonomik sebeplerle çok kaset de alamazdım. bir albümü günde 10-15 kere, o biçimde belki aylarca dinlediğim olurdu. hala hemen hemen her gün müzik dinlerim ama eskideki gibi çılgınlık seviyesinde değil bu alışkanlığım elbette.
devamını gör...
15.
16.
kimi insan 7-24 kulaklıkla geziyor. uyurken de eminim öyle uyuyorlardır. herkes müzik dinliyor eyvallah da bu kadarı bence net bir abartı. bunu milletin yaşam tarzına karışmak vs diye algılamayın ha. sadece bağımlı gibi, diyalize bağlı gibi kulaklığa bağlı olmak bence psikolojik sorun gibi bir şey. ruh hastalığı diyecek halimiz de yok elbette ama neyse detaya değinip uzatmayalım.
t: ruh hastalığıdır.
t: ruh hastalığıdır.
devamını gör...