4001.
çok değil 5 sene önce sağlığını yitirmiş, çalışamaz hale gelmiş ve terk edilmiş biriydim.
çok defa intiharın eşiğine geldim. parasızlık yüzünden basım belaya girdi.
ailemle bağlarım koptu. babam vefat etti sonra.
depremde kuzenlerimi kaybettim.

artık yolun sonu gelsin biran önce diye beklerken o sonsuz karanlığın içinden bir ışık beliriverdi.
önce bütün kırgınlıklarımın, birikmiş acılarımın olduğu şehri terk ettim. yeni bir hayata yelken açtım. sonra bir anda bir fırsat oldu ve tüm borçlarımı kapattım. artık borçsuz biriyim. bunun için bile ne kadar şükretsem az.

artık bir kasabada yaşıyorum, bahçemde meyve sebze yetiştiriyorum. denize girmek için sadece 5 dk yürüyorum.

demek ki dibin dibinde de olunsa umut ışığı bir yerlerden beliriveriyormuş.

umudunuzu asla ama asla kaybetmeyiniz...
devamını gör...
4002.
iyi değilim iyi hissetmiyorum. iyi hissetirebilecek, beni silkeleyip kendime getirecek birine de sahip değilim. içimde inanılmaz bir boşluk var. hiçbir işe yaramaz, hayatta yolunu çizememiş, ne beklediğini bile bilmeyen biri gibiyim bu ara. nefes alırken aldığım nefes doyurmuyor beni, ciğerlerimde bile yarım kalmışlık hissi hakim. bir taraftan gözyaşlarım akarken acaba ne yapmalıyım diye düşünüyorum ne yapıp kurtulmalıyım bu ruh halinden. kendimi ilk defa bu kadar aciz, bu kadar yalnız, özgüvensiz hissediyorum. neden her şey zor, neden herkes yoldaki taş olmak zorunda.
devamını gör...
4003.
şu anda bir dal sigaram kaldı. yaksam sıkıntı, yakmasam sıkıntı. şimdi iki saat petrole gitmem gerekiyor. petrole gidersem kebapçıya da gitmem gerekir. aç değilim ama bi yer var çok güzel ciğer kebabı yapıyor, gel de yeme şimdi. anammm delirecemm haaa. lan bu getir niye sigara işine girmedi yav.
devamını gör...
4004.
insan neden saygı duymaz fikirlere? neden şahıslara takılıp kalır? neden üslubunu bozar? neden etrafındaki insanları uzaklaştırmak için elinden geleni yapar? neden sabrını sınar insanın? hiç mi sevilmemiş, hiç mi saygı duyulmamıştır zatına? hiç mi umursanmamıştır hiç mi değer verilmemiştir ona? insanı, o karmakarışık zihni anlamaya çalışmak...
ve anlayamamak... o kadar yoruyor ki. boşver dediğim anda sıfırlanacak her şey ama sıfırlansın istemiyorum. bu kadar mı nefret ediyor insan kendisinden birinin onu önemsemesini bile istemeyecek kadar..?
devamını gör...
4005.
okumuşla kokuşmuş:

hayata karşı genel bir memnuniyetsizliği vardı. yaşamdan aldığı tat minimuma inmişti. oysa eskiden böyle değildi. etrafa neşeler saçan, yüzünden gülücükler eksilmeyen çocuk gitmiş, yerine her şeye burun kıvıran nemrut surat bir adam gelmişti.

ona göre bunun sebebi, büyüdükçe farkındalığının artmasıydı. keşke cahil kalsaydı. cehalet mutluluktu. zaten bu ülkede kendine hak ettiği değerin verildiğini düşünmüyordu. yurt dışına çıkmalıydı. orada herkes sokakta birbirine selam veriyordu. buradaki gibi kokuşmuş siyaset konuşmuyorlardı gençler aralarında. adamlar, bu işleri aşmıştı. orada işsiz kalmak imkansızdı, sen iş bulamasan bile onlar sana zorla bir iş buluyordu. üstelik etin kilosu 10 avroydu. burada 10 liraya sakız bile alınmıyordu. "yok abi biz boşa okuduk, bu ülkede okumak aptallık." diye hayıflanıp duruyordu.

2 senedir mubi'ye üyeydi ama son 3 ayda yalnızca bir film izlediğini fark etti. yine de eli bir türlü üyeliğini iptal etmeye gitmiyordu. mubi üyeliği onun için entelektüel dünyaya açılan kapıydı. sık sık sosyal medyada önüne çıkan sokak röportajlarını arkadaşlarıyla paylaşır, bu milletin tam bir aptal olduğuyla ilgili tespitlerini iletirdi. "aslında hata bizde, bu kadar enayinin içinde parayı bulamadık." şeklinde dövünüp dururdu, bilhassa sigara parasının zor çıktığı günlerde.

üniversiteyi bitirdikten sonra hiç manita yapmamıştı. sebebini türk kadınlarının, lüks araba ve para düşkünlüğüne bağlardı. param için bana bakacaklarına hiç bakmasınlar diye düşünürdü. zaten bunların götünü çok kaldırmışlardı. onun derinliğine erişebilecek bir kadınla henüz karşılaşmamıştı. gerçi telefondan başını kaldırıp etrafa baktığı da yoktu ya...

kendini bildi bileli depresyondaydı. psikolojik sorunları olduğunun farkındaydı. farkındaydı çünkü çok okumuştu. youtube'de izlediği tedx konuşmaları, ilber ortaylı ve celal şengör videoları onu bambaşka bir noktaya taşımıştı. bu kokuşmuş düzende okumuşluk başa belaydı abisi.
devamını gör...
4006.
demin marketten 1 buçuk kilo dondurma almış eve geliyorken yolda arabalar falan geçiyor. "şu da geçsin yhaa sonra ben de yavaş yavaş geçerim hiyaa" derken arabanın duracağı tuttu resmen. hızlı yürümek zorunda kaldım. adama çirkin bakışlar atarak geçtim sonra.
devamını gör...
4007.
denizde bir dalga hayal et. görebiliyorsun, boyunu ölçebiliyorsun, içinden geçen güneş ışığının kırılma şekline bakıyorsun ve oradabir dalga olduğunu açıkça görebiliyorsun. sonra kıyıya vuruyor ve yok oluyor. oysa su hala mevcut. dalga, suyun farklı bir varoluş şekli, kısa bir süreliğini de olsa.

ve o dalga her zaman denize geri dönüyor. başka dalgalara şekil ve devinim vermek için.
devamını gör...
4008.
benim en büyük nefretim kendimden nefret etmemi sağlayan insanlara
devamını gör...
4009.
ramiz teyzeler toplanmış yine.
devamını gör...
4010.
oğlumla benim çalıştığımız spor salonları farklı ben hafta sonları gitmiyorum tutturdu bugün benimle geleceksin diye çocukların en büyük hevesidir babaları ile rekabet edebilmek.18 yaşına kadar babalarını kral olarak gören gençler 18 yaşından sonra babalarından üstün olmaya çalışırlar tek amacı bugün benden üstün olduğunu gösterebilmekti.
bu tatlı rekabete katılmaya karar verdim bugün beraber gittik fakat işler onun umduğu gibi olmadı baktı olmuyor.
sen benim iki kat büyüklüğümdesin o yüzden iki katı ağırlıkla çalışacaksın dedi.
onu da kabul ettim. ikimizin de haşatı çıktı.
çocuğu olanlar veya ileride çocuk sahibi olduğunuzda çocuğunuzla birlikte çeşitli etkinliklere katılın inanın bu her ikinize de mutlu edecektir....
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4011.
çocuk sahibi olmak istemiyorum abi.

gerçi erkek çocuğum olsaydı hoşuma gidebilirdi ama çocuğum dahi olsa asla bir yarışmada kaybedemem. yenilgi tarzım değil.

yenilememmmmm (alkollü ibo efektiyle) sısısısıs.
devamını gör...
4012.
hangisini anlatsam bilmiyorum. onlara hangisini anlatsam hangisine inanırlar hangisi haksızlığa uğramamış hisseder? benim dışında herkesin bir yarası var açtığım onların değil sadece benim açtığım. çünkü her şey yapılır herkes yapar ama sonunda kim varsa o unutulmaz. o konuşulur. bazı hikayeler böyledir. başında inananlar sonrasında inanmaz. okumayı bırakır hiçbir şeye sayarlar. sayarlar yerinde sayarlar hep sayarlar ama orda kalırlar. tüm acılarını tüm kırıklıklarını üstüne ekleyerek sayarlar ama asla devam etmezler. bakmazlar yüzüne olduğu yerde dururlar. noktasında bırakıp virgül aramazlar. son noktaya hiç varmazlar, vardıklarını sanarlar. hikayenin kendi kendini sandığı gibi. bazı hikayeler böyledir. kimsenin suçu yok hikaye bu.
devamını gör...
4013.
değişim
devamını gör...
4014.
zaman öldürür, en çok da masumiyeti...
devamını gör...
4015.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

günümü güzelleştiren çocuk teşekkür ediyorum. bugünlerde biraz depresif bir moddayım nasıl iyi geldin bana keşke hiç gitmesen.
devamını gör...
4016.
işin özeti hiçbir şey istediğim gibi olmadı ve verdiğim kararları kendimi düşünerek verecek imkanlar olmadı. kendim hariç her şeydi mevzu hep. mecburiyetler tercih yapmama hep engel oldu. üzülüyorum ve yıpranıyorum. uzun zamandır böyle gelip giden bu süreç beni çok yoruyor. ne zaman düzelecek bir şeyler bilmiyorum ama ben artık ilerleyemiyorum.
devamını gör...
4017.
uzun bir zamandır ''akışına bırakma'' hayat tarzını benimsemek için çabalıyorum. özellikle insanın müdahale edemeyeceği konularda boşu boşuna çırpınıp zihnini yormasının ne kadar yıpratıcı olduğunu öğrendim. tıpkı göle oltayı atıp balık tutmaya benziyor aslında bu durum. tabii ki insan ''hadi balık gelsin'' diye düşünür. çünkü zaten onun için oradadır. ama eğer misinada hareket yoksa, neden balık gelmiyor diye dert etmek hatta saplantı haline getirmek çok yanlış bir tutum olmaz mı? sen üzerine düşen her şeyi yapmışken neden senin elinde olmayan şey için bu kadar kendini harap ediyorsun? işte tam olarak ''akışına bırakma'' dediğim konu bu.

ama işte...

zaten her zaman bir ''ama işte'' vardır. mesela balık tutmaya giden adamın karnı gerçekten çok acıkmışsa ve yanında yiyecek hiçbir şey yoksa? ya da o balığı tutmaya çok ama çok ihtiyacı varsa? o zaman ne olacak? o zaman nasıl olacak?

yine akışına bırakmak gerekiyor. durum ne olursa olsun prensip aynı. ama işte, tok balıkçının olta başında akışına bırakmasıyla, açlıktan ölen balıkçının akışına bırakması aynı şey olmuyor sevgili dostlar...
devamını gör...
4018.
hey, gördün mü çiçekleri?
çok güzel değiller mi... sakin, parlak lakin susuz.. su lazım. bizde sularız diye ekledi
suladı
suladı
suladı... çiçek daha da soldu. sonra onca çabanın sonrası olan güneş çıktı. tesadüf fakat tesadüfün en güzeli...
devamını gör...
4019.
uzun süredir ilk defa bu saate kadar uyanık kaldım. sadece dışarda havlayan köpeklerin sesini ve odamdaki duvar saatinin tıkırtısının duyuyorum. yaşamı, geçmişi, geleceği düşünüyorum. gece olunca gün içinde ne kadar mutlu da olsan yine de ömrün muhasebesini yapıyorsun. geçmişi, bugünü ve yarını düşünüyorsun. bugünlerde hep hayatı daha dolu yaşamak üzerine oluyor düşüncelerim. sevmeyi sevilmeyi biraz takıntı haline getirdiğimi hissediyorum. son günlerdeki kabuğuma çekilmişlik mi çevremin benim üzerimde olan etkisi mi hep bir geç kalmışlık hissediyorum. dolu dolu yaşamak kavramını uzun uzun getiriyorum gözlerimin önüne. iç huzurum olsa da bir yerlerde kaygılarım beliriyor yine. iç sesimle olan savaşımın galibi olmaya başlıyorum galiba. artık her an'ımın değerini kavradığımı hissettiğim bir gece. sakinlik, sessizlik, alınan kararlar, yeni güne ve kalan ömrüme dair mavi umutlar... bu gecenin getirdikleri bunlar oldu benim için.
devamını gör...
4020.
izlediğim oyunun iki sahnesi çok etkileyiciydi.
biri tabii ki sonu.
güzel bir mektuptu. hissettim yani bayağı.
hiçbir şey düşünmeden izledigim için bazı şeyler önceden belli olsa da ben yine de şaşırmayı tercih ettim.
sanırım böyle duygu yoğunluğunda çok beğendim.
ve anladım. anladıklarımın zaten hayatımızda etkileri varmış. tekrardan hiçbir şey değişmedi. değişemeyen bir noktadayız.
hep aynı. yine aynı yine aynı.
içimdeki burukluk da aynı. sadece biraz daha yatıştım. sonundaki gibi bir veda yüzünden heralde.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim