dünya klasikleri / roman / edebiyat
9.2 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ivan gonçarov'un yazdığı tembelliğin destanı.
kitabın ilk sayfalarında, oblomov sadece yataktan kalkıp kalkmamak konusunu düşünerek tembellik yapar.
okudukça ne kadar çok benzer yanlarımız olduğunu düşündüğüm roman kahramanı.
devamını gör...
beni en çok sarsan roman. iki kez okuduğum nadir kitaplardan. söylemesi ayıp beş bin civarı roman okuduğum düşünülürse oblomov gerçekten güzel yazmis demek ki. filmi de iyidir. zahar karakteri gelmiş geçmiş en iy ve komik yan karakterdir. stolz de unutulmaz bir tip. bu kitabı okuyun. yoksa siz kaybedersiniz. koca kitap bir ay içinde yazılmıştır. zira goncarov kitabı yillarca kafasında olgunlastirmis.
devamını gör...
rus yazar ivan gonçarov'un bir ayda yazdığı romanı. kitabı okurken resmen ürperdim çünkü kitap benimle alakalı çok şey anlatıyordu.
oblomov, sorunların farkındadır, çözümün ne olduğunu da biliyordur. hayatını değiştirmek için sürekli birbirinden güzel planlar yapmaktadır. fakat o planları uygulamaz. ciddi işleri bir yana bırakarak içine kapanmak, kendi yarattığı hayal dünyasında yaşamak oblomov’un en büyük zevkidir.


"bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin. işte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına kapılmamalıyız, mutluluk elimizden kaçarsa isyan etmemeliyiz; hayat budur işte... kim demiş hayat zevk ve mutluluktur diye. ne saçma düşünce! hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir."

" stoltz: ama bu hayatta sevmediğin şey ne? onu söyle.
oblomov: her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de aç gözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler.konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. ilk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." başka birisi: " aa! olur şey değil niçin acaba?!" yahut: "falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüz bin kazandı." illallah bunlardan. bunlar arasında insanlık nerede? insanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? insanlık ufak paralar haline gelmiş... hayat amma da hayat ha. ne bulabilir insan orada? fikir meseleleri mi var, duygu meseleleri mi var? bu hayatın bir ekseni yok: derin, hayati hiç bir yanı yok!"

“ insan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. bugün nasıl yaşadım sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.”

"zamanı saatlerle, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, sizinle ölçüyorum: "onu gördüm, görmedim, göreceğim, görmeyeceğim, gelecek, gelmeyecek..."

"- gerekirse senin için seve seve ölebilirim.
- buna gerek yok. senden bunu isteyen yok. ne diye hayatını feda etmeni isteyeyim? sadece kendi işini yapmanı istiyorum. ancak dürüst olmayan insanlar kendilerinden istenen şeyi yapmamak için istenmeyen ve yapılmayacak fedakârlıklardan söz ederler."
devamını gör...
çok açık bir şekilde doğu-batı karşıtlığını anlatan bir romandır.

doğu'nun köy kültürüyle yaşam tarzının bir sonucu olarak ataleti ve tembelliği biraz da abartıyla tabii oblomov karakterine verilmiş. en yakın arkadaşının bir alman olması ve oblomov'la onun yetiştirilme tarzları arasındaki farklara vurgu yapılması yine bu karşıtlığı anlatır. oblomovka'daki köy hayatının tasviri (mesela kayak yaparken bacağını kıran birine akrabalarının kahkahalarla gülmesi gibi) yine hep aynı muhabbettir, çünkü bu tarz maceralara girişmek, hayatta bir atılım yapmak doğulu için gülünçtür, aman yeni icatlar çıkarma kafasıdır, falan filan. zaten gonçarov bu kitabı batı'nın üstünlüğünü bizim gibi köylülere anlatmak için yazmıştır.

önünü arkasını hatırlayamadığım şöyle bir cümle de geçer: "kurnazlık bozuk para gibidir. onunla büyük şeyler satın alınmaz." herhalde bu da bizim şark kurnazlığını temsil eden bir cümledir, yanılıyor da olabilirim şimdi bilemedim.
devamını gör...
rus yazar ivan gonçarov tarafından yazılan roman. adını baş karhamın olan ilya ilyiç oblomov'dan alır. konusu ise aşırı tembellikten kıpırdayamayan kahramanımızın hikayesini anlatır.

ayrıca (bkz: oblomovluk)
devamını gör...
yaklaşık 15 gün önce başladığım ve 35-40 sayfadan sonra bıraktığım, hala başucumda okunmayı bekleyen kitap.

okumak istiyorum ama bir türlü harekete geçemiyorum. acaba neden? hayır, tembel değilim.
devamını gör...
türkiye'de sadece 5 kişi okumuş galiba bu kitabı dediğim ama 20 entry girilmiş olması beni yalancı durumuna sokmuş kitaptır. ben sadece 3-5 kişi okumuştur bu kitabı sanıyordum.

özellikle işsiz olduğum (ki hala işsizim) bir dönemde okumuş olmam "ulan yoksa bende mi oblomov'um" dedirtmiştir.


ismimi şuan hatırlamadığım güzrl kızın oblomov' yerine (sanırım) aleksey'le evlenmesi beni çok rahatlatmıştı. nedense oblomov'la evlenmesi beni çok üzerdi.
devamını gör...
gançarov'un rus edebiyatına damga vurmuş eseri.. kitapla aynı ismi taşıyan karakter oblomov’un en karakterize özelliği tembellik olarak tanımlanır fakat oblomov’u salt tembellik üzerine değerlendirmek ve bu şekliyle yorumlamak eksik ve yanıltıcı olabilir. oblomov kendi iç dünyasına kapanmış, vurdumduymaz ve kendini tanıyan ve buna uygun hareket eden bir karakterdir. ayrıca oblomov’u kendini hapsettiği odasından çıkaracak, ona aşık olup bu üşengeçliğine bir başkaldırıda bulunmasına sebebiyet verecek bir karakter de girer hayatına. büyük aşkı olga…
oblomov, olga’nın hayatına girmesiyle birlikte kısa süreli bir uyanışa girer. olga da onu değiştirmek adına elinden geleni yapar. onu disipline etmeye, onu sorumluluk sahibi yapmaya, evliliğin getirdiği sorumluluk ve uğraşlar ile donatmaya çalışsa da oblomov bunu başaramaz ve bir mektup ile olga’dan ayrılır ve tekrar o eski dünyasına geri döner. dönemin rusya’sında bu karakter öyle bir ses getirir ki ; zekası parlak, duyarlılığı ince fakat karamsar ve üşengeç yapıdaki insanları ifade etmek için kullanılan ‘’ oblomovluk’’ tanımını sokar literatürlere. bu tanımdan hareketle oblomov’un bu uyuşuk ve vurdumduymaz yapısı romanda tarif edildiği gibi "uzanmak, oblomov için uykusu gelmiş insanlarda olduğu gibi bir zaruret, yorgun bir kimsedeki gibi geçici bir ihtiyaç, ne de uyuşuk bir insandaki gibi bir zevktir; bu onun tabii halidir. ‘’ şeklinde özetlenebilir.
devamını gör...
karakterler mi sevilir yoksa karakterin sizden bir parça taşıması mı?

oblomow= yatak+düşünce+(tembellik)

oblomow; kitaba, köye, burjuva topluluğuna ve baş karakterimize ismini verir. bir köyde büyük bir aile oblomow ailesi. her şeyi ile kendilerine bağlı olan bu ailede oblomow, 30'lu yaşlara kadar herhangi bir işte çalışmayan, kimsenin bir şey beklemediği bir karakter. annesi, dadısı, kâhyası, arkadaşları... kimsenin ondan beklentisi yok. herkes ona hizmet için var. böyle bir hayata doğuştan sahip birine tembel diyemeyiz. çünkü oblomow bir işi yapmayı hiç istemedi beklentileri karşılamayı da. buna rağmen müthiş bir gözlem yapma işine girişti. en zor işi yapıyordu; bütün gün yatarak hayatsal faliyetler dışında sadece düşünüyordu.

ne kitap ama...

yazarların beyni korkutucu geliyor. tüm bu karakterlerin bir beyinden ve bu kadar gerçekçi yansıtılması ürkütücü. kitap gözü açık gördüğümüz rüyalardır. oblomow rüya ya da gerçek, siz olan bir kitap.

üstelik kitap basılmadan önce "oblomow'un rüyası" adlı bir makale ile anlatılır. daha sonra yazar bu romanı bir ayda yazar. kendisi bu süreci şöyle anlatr; uzun zamandır kafamda tasarladığım karakteri hayata geçirmek kitaba yansıtmak zor olacak bir durum değildi.
devamını gör...
okuduğum çoğu kitapta kendime göre şeyler buluyorum ama oblomov gerçekten benim için yazılmış gibi hissettiğim bir kitap. okurken hem kendimi okuyormuş hem de ya çok sevdiğim ya da hiç sevmediğim bir insanı okuyormuş gibiydim. oblomov herkesin ortak paydası benim için. normalde kitaplarımı herkesle paylaşırım ama kitap önerisi isteyen herkese bu kitabı önerip kendi kitabımı kimseye ödünç veremiyorum. çünkü kitaplığımda durması, bazen kitabı görüp sayfalarını karıştırmak bile beni mutlu ediyor.
bıkmadan tekrar tekrar okuduğum ve okuyacağım en özel kitap.
devamını gör...
sesli kitap uygulaması sayesinde bütün rus edebiyatını bitirdim, oblomov ile de noktayı koydum.
aslında tembelliği dışında son derece saf ve iyi niyetli bir karakter.çevresi tarafından sürekli dışarı çıkmaya ve sosyalleşmeye zorlanan oblomov aslında kendi haline bırakılsa uşağı zahar’la (sürekli atışmalar olsa da )gayet mutlu bir hayat sürer..angarya işlerden hazzetmez ve sürekli ertelemenin yollarını arar..bu yüzden de başına gelmedik kalmaz..neyse ki onu seven insanlar vardır etrafında da çekip çevirirler hayatını..
pandemi ve yasaklar sayesinde sürekli evde olmanın getirdiği o miskinlik ve dışarı çıkmaktan pek de mutlu olmayanlar kervanına katılmaya ramak kaldığı için , zaman zaman oblomov’da kendimden bişeyler bulduğum ve empati yaptığım zamanlar oldu. çok doğru zamanda karşılaştığım bir kitap oldu.. eğer siz de rus edebiyatını sevenlerdenseniz mutlaka okuyun yada vaktim yok diyorsanız siz de çalışırken benim gibi bir taraftan dinleyin.
devamını gör...
içinde barındırdıkları, anlatmaya çalıştığı o kadar çok şey var ki. hikayenin baş kahramanı bazı sayfalar sadece kalkıp kalmamak için düşünce içerisine girse de alt satırlarında muhteşem dersler var.
devamını gör...
sevgi insanı değiştirir mi sorusunun cevabı olga ve oblomov olabilir.

ev sahibesi ve oblomov ise kişiyi ona rağmen sevmenin bir özeti olabilir. gerçek sevgi de bence böyle, onu değiştirmeye çalışmadan sevmek.



"bu rüyadan uyanman gerek."
"daha önce denedim, olmadı. şimdi de denemem için sebep yok. beni heyecanlandıran bir şey yok, ruhumda heves yok, zihnim huzurla uyuyor!"


ben koridor yayınlarının, güzel kapaklı olanını aldım. ne yalan söyleyeyim başta ön yargılıydım ama çevirisi çok başarılıydı.
tembellik, atalet gibi nedenlerle ertelenen hayatın nasıl da harcanmış bir hayat olduğunu çok güzel anlatıyor. rüyalarını gerçekleştirmek için önce uyanmalısın sözü çok yerinde olur bu kitap için.
devamını gör...
tembel insanların bayrak tutanıdır oblomov. gonçarov nasıl bu kadar sıkıcı ve rutin olayları böyle güzel, akıcı bir üslupla yazabilmiş hayret ede ede okuduğum; lise ikiyi hatırlatan bir kitaptır.
devamını gör...
bir türlü benimseyemediğim, sevemediğim roman karakteri. yaşam biçimi olarak eylemsizliği seçmekle birlikte değirmene her zaman su aksın istemektedir. tembelliğin de bir sınırı var be anam babam. sonra madara, rezil, rüsva olursun böyle. gelir elin oğlu nişanlını elinden alır da gıkını bile çıkaramazsın. çizmeni hiç kendin giymedin hayatın boyunca ha? bak bakalım ayaklarına çorap var mı? tanrı bizi oblomovluktan da oblomovlardan da korusun.
devamını gör...
bir dönem burjuva sınıfını ele geçirmiş bir hastalıktı oblomovluk. o yüzden romanlarda sık sık okuruz ne iş yaptığını bilmediğimiz gençlerin baba parasıyla o davet senin bu davet benim fink atma hikayelerini, sonra depresyona girip bunu varoluşsal problemler olarak ballandırdıklarını. (bkz: vadideki zambak, babalar ve oğullar)
bense tembellikten depresyona girdiğim bir dönemde arkadaşımın "git kendine ev tut da orda depresyona gir" demesiyle oblomov olamayacağımı anladım başka karakterlere yöneldim.
devamını gör...
beni çok üzen karakter, okuyalı uzun zaman oldu ama aklıma geldikçe yine üzülüyorum hatta şimdi görünce gene üzüldüm, okurken müdahale etmek, yakasından tutup sarsmak istedim hatta oblomov'u okuyana kadar hiçbir kitap karakterini sarsmayı böyle istememiştim. oblomovluk diye bir kavram varmış, denk geldiğim ilk oblomov'u kitabın da etkisi ve ana karakteri sarsamamışlığın verdiği enerjiyle şöyle bir tutup silkelemek istiyorum.
devamını gör...
zekice ve akıcı konuşmaların, duru çözümlemelerin olduğu klasik eser. sonuç olarak hayatımıza mükemmel bir kurtarıcı da girse kurtulmak istersek ya da buna cesaretimiz varsa kurtuluruz mesajını verir.

en güzel diyaloglarından biri:


"hayat tekrar açılıyor önümde, dedi. işte hayat! gözlerimizin içinde, gülüşümüzde, şu leylakta, casta diva'da. bütün hayat bu.
olga başını salladı:
-hayır, bütün hayat değil, yarısı.
-en iyi tarafı.
-belki...
-öte yarısı nerede? bundan başka ne olabilir ki?
-onu siz bulmalısınız.
-niçin?
olga koluna girip eve doğru yürüyerek:
-bu yarısını kaybetmemek için.
devamını gör...
oblomov, ivan gonçarov'un 1859 yılında yayımlanan romanıdır. baş kahramanı oblomov adında bir rus asilzadesidir. oblomov kendisi için hep yeni projeler yeni imkanlar üzerine düşünür, ama tembelliğinden dolayı bir türlü bunları hayata geçiremez. durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. tüm bunlar olurken bir kadının aşkı acaba oblomovu oblomovluktan kurtarabilecek midir?

kitap yüzeysel olarak yukarıda anlattığım şekilde tanımlanabilir. oblomov'u okumaya ilk başladığımda bu kitap nasıl biter böyle bir konu nasıl bu kadar uzun işlenebilir diye düşünmüştüm. fakat 5 gün içerisinde bitirdim ve bitirdiğimde ştoltz'a, taranteyev'e, olga'ya söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki; kitap adeta beni içine çekmişti jumanji misali içinde yaşıyordum.

oblomov aslında bir çoğumuzun günlük hayatta sıklıkla yaptığı fakat durup düşünmediğimiz için fark etmediğimiz yanlarımızı yansıtıyor. ki ben oblomov'un tembel biri olmaktan ziyade cesur bir ''seçiş askeri'' olduğunu düşünüyorum. en nihayetinde inandığı yaşam biçimi için o kadar çok şeyden vazgeçiyor ki adeta bir asker misali görev bilinciyle hareket ettiğini söylemek mümkün. ve hepimizin de bildiği gibi her seçiş bir vazgeçiştir, oblomov bu gerçeği kitap boyunca gözler önüne seriyor. karakterin o kadar saf bir kalbi ve temiz düşünce dünyası var ki 10-15 kere kitabı kenara fırlatıp has***r bunu da yapmazsın be abi dedirtti bana. ştoltz diye bir karakter koymuşlar kitaba okuyunca kahraman falan olduğunu hissetmemiz gerekiyor sanırım . ama benim tek gördüğüm yaşamın anlamsızlığını materyalist düşüncesiyle baskılayan ve varoluşsal sancı çekmek yerine çok çalışarak o sancıları göz ardı etmeye çalışan bir zavallı. hele bir tarenteyev var ki kitabı okurken etrafımda bunlardan ne kadar çok olduğunu farkettirdi bana sağolsun. inanın siz de okuduğunuzda en azından 3-5 insanı hayatınızdan çıkarmak isteyebilirsiniz. riyakarlık, kolay yoldan para kazanma isteği, tembellik çağımıza hakim olan bütün kötü huylara sahip bu tarenteyev. kitabı okurken ara ara cinnet geçirmeme de sebep oldu. ah olga'cım sana ne desem bilemiyorum çok uzatmakta istemiyorum ama sen oblomovla yola çıkarken şu mottoyla hareket ettin biliyorum: yanlış yoldayım ama yol nasıl güzel.

ivan gonçarov'a bu eşsiz eseri için bir kez daha teşekkür ediyorum, ışıklar içinde uyusun.
devamını gör...
hayatta okumakta en çok zorlandığım kitaplardan biridir. içindeki gerçekleri gördükçe daha da ağır ve zor gelir kitap size. bir tokat gibi çarpar bazı gerçekleri. kitabı okurken oblomov'a çok sinirlenmiştim. "hadi kalksana be adam" diye diye bitti kitap. ama bilin bakalım ne oldu? hayatıma yön veren bir kitaptır ayrıca. hayatımın farklı dönemlerinde tekrar tekrar okumak istiyorum. hepimiz içimizde birer oblomov barındırıyoruz. kimilerimiz onunla yaşarken kimilerimiz de ona karşı yaşıyor. ah oblomov ah.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"oblomov" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim