dünya klasikleri / roman / edebiyat
9.2 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

sabahattin eyüboğlu ile erol güney'in çevirisidir. dili çok sade, anlaşılır ve tertemizdir. iş bankası kültür yayınları tarafından yayınlanmaktadır. insanı kendi iç dünyasına çeviren bir eserdir. bu eseri okuduktan sonra sabahattin eyüboğlu'nun yazdıklarına ve çevirdiği eserlere ayrıca değer vermeye başladım. mutlaka okunması gereken kitaplar listesindedir (o liste hiç bitmez). önerilir.
devamını gör...
ismini baş kahramanından alan ve beni üzerinde oldukça düşündürten roman.

bir roman karakteri olsaydın kim olurdun sorusuna oblomov diyen bir arkadaşın üzerine, ondan habersiz tabii ki, bu kitabı alıp okumuştum ve okuduktan sonra şu sonuca vardım: bence bir oblomov olmak o kadar kolay değil. herkesin içinde bir parça oblomovluk vardır, mesela sabah uyandığımda 12 saat uyumama rağmen sırf sorumluluklarımdan kaçmak için kalkamamam ve her şeyi ertelemem benim oblomov tarafımdır.

ki oblomov kendisini hapsettiği bu karamsar yaşamdan uyandıracak bir aşkta yaşamıştır ancak bu öyle bir illettir ki bundan vazgeçemeyip kendisine bir lütuf olan bu aşkı elinin tersiyle itmiştir. uyanış ve sönüş. oblomov yaşamını bir mum gibi bitirmiştir. bilgili, düşünceli ve belli bir kapasiteye sahip bir insan olmasına rağmen nasıl böyle tembel olduğunu anlayamıyorum. yani kimse tamamen bir oblomov olamaz. asla anlayamadığım ve sırf bu yüzden ikinci kez okumak istediğim romandır kendisi.
devamını gör...
rus yazar ıvan gonçarov'un yazdığı kült eser. hatta karakterle anılan bir de hastalık mı desem aylaklık mı desem bir ad var; oblomovluk

oblomov tembeldir, tembelliği zengin olmasından gelir vb. genel yargılara varılabilir. ama karakter olarak onun gibisi çok azdır.

özellikle aşk konusunda onun gösterdiği olgunluğu pek çok insan göstermeyebilir(benim kişisel görüşüm);

baş kahramanımız olan oblomov, olga isimli bir kadınla duygusal iletişim kurar. iletişimleri ilerleyeceği sırada oblomovumuz birliktelikten, sevgiyi aşka dönüştürmekten vazgeçer. olga'nın henüz genç olduğunu ileride karşına daha iyi insanlar çıkacağını düşünür. daha sonra yanlış hatırlamıyorsam olga, oblomov'un en yakın arkadaşı olan ştolz ile evlenir.

bence büyük bir olgunluk göstergesidir. saf ve tembel olduğu kadar da karakterli bir insandır.(herkes aynı hareketi yapmak zorunda değildir)

romanın son sahnesindeki diyalogda "en vurucu son sahneler" adlı bir başlıkta değerlendirilebilir.

bir zahmet romanı elinize alıp okuyunuz...
devamını gör...
lenin de rus halkı için oblomovluğun rus halkında derin bir yeri tanımladığını ve daha çoook dövülüp adam edilmesi gerektiğini belirtmişti.

oblomov'un ilacı nedir? dövülüp adam edilmek mi gerçekten? dış dünyadan ve eylemden bu kadar korkan insanlar rus edebiyatında farklı yazarlarca resmedilmiş. yeraltından notlar'daki karakterimiz de böyle bir karakterdir. veya alman'a kayacağım ama doktor faust da benzer bir noktadadır. bu düşünen ancak eyleyemeyen adamların ihtiyacı olan şey cesaret. bu cesaretin oluşması için de ''operant conditioning'' gerekmekte. bir şeyi yapa yapa onu yapmaya alışırız. sigara içe içe sigara içer, spor yapa yapa spor yapar, öldüre öldüre ölüm makinesine dönüşür, resim çize çize ressam oluruz. insan bedeni, ruhu, ömrü ve deneyimi bu derece plastik bir nicelikte. dolayısıyla bu ''eylemsizler'' de eylemeye eylemeye eylememişlerdir. dolayısıyla eyleye eyleye eylemeyi öğreneceklerdir.
devamını gör...
ivan aleksandroviç gonçarov'un eski rusya ile avrupalılaşma yolundaki rusya arasındaki farkı ortaya koyduğu romandır. ilya ilyiç oblomov, çocukluğundan beri eline bir iş almamış, ailesi tarafından eline bir iş almasına izin verilmeyen bir rus asilzadesidir. üç yüz kölesi olan oblomovka'da doğmuş ve büyümüştür. oblomovka'dan büyük şehre geldiğinde ise hiçbir işte tutunamaz ve tembelliğe gömülür. bu haliyle oblomov eski rusya'yı ve aslında tüm doğu medeniyetlerini temsil eder. çocukluk arkadaşı ştolts ise yarı alman yarı rustur. üzerinde hem eski rusyanın izlerini taşıması hem de kendisini alman disipliniyle yetiştiren babası sayesinde oblomov'un tam tersidir. yani avrupalılaşan rusyadır. gonçarov kitapta oblomov ve ştolts çatışmasını yani eski rusya ile avrupalılaşma yolundaki rusya arasındaki çatışmayı gayet başarılı bir şekilde anlatır. kitapta çevirmenin yaptığı çok hoşuma giden bir tespiti de bulunmaktadır;


"avrupa,hayallerini gerçekleştirmek için kuran insanların ülkesidir. orada gerçekleşmeyen hayal bir acı kaynağı, bir tragedya konusudur. doğu'da ise hayal bir keyif, bir gerçekten kaçma vesilesidir. doğulu geviş getirir gibi, kendi içinde başlayıp kendi içinde biten , hedefsiz, başıboş hayaller kurar. oblomov'da gerçeğin yerini tutan hayal, ştolts'da bir teşebbüsün hazırlığı, ilk adımıdır."
devamını gör...
şlots’un yazar arkadaşına anlattığı bir hikaye. tertemiz bir ruha, pırıl pırıl bir zekaya sahip, soylu ilya ilyiç’in yani oblomov’un hikayesi. tek kusuru yaşamaya fazlasıyla mesafeli ve tembel olması. ancak çocukluk arkadaşı şlots onun için her türlü yolu denemekten geri durmamış, hırslı, azimli ve çalışkan bir adam.

oblomov rusya’nın tembel ve soylu kesimini temsil ederken, şlots idealleri doğrultusunda yolundan sapmayan azimli yabancıları temsil ediyor. ikisinin arasında gelişen bu ebedi dostluk nasıl ortaya çıktı peki? yazar da size bunu sorgulatıyor yer yer.
güzel bir romandı. okudukça hayatımda yaptığım oblomovlukları farkettim. ilya gibi bir rüyaya dalıp hiçbir şey yapmaya tenezzül etmediğim zamanları düşündüm.

güzel bir kitaptı benim için. herkese öneririm.
devamını gör...
çok işi vardır ve sürekli zamanının yetmediğinden bahseder. donanımlı ve eğitimlidir, hep durumdan şikayet eder fakat hiçbir şey yapmaz. sadece bir aşk onu hayata döndürebecek...
midir acaba?
hepimiz nasıl gogol'un paltosundan çıktıysak, bir o kadar da oblomov'uz aslında.
iki defa okumaya yeltenip üçüncüde bitirebildiğim eserdir.
devamını gör...
kitabı bitirdiğimde ah be oblomov senin hayatın benimkinden bin kat daha iyi demiştim.o ilk 100 sayfa yataktan çıkmamana depresyon hırkanla takılmana rağmen ama senin evin hizmetçin servetin var ve sana canlılık dinamizm getiren aşk serüvenin oldu oblomovluk sana değil bana benim gibi olanlara yakışıyor hayattan bezme hissizlik hiç bir şey hissetmeme anlaşılamama hali.nilgün marmara'nın dediği gibi "eskiden yaşansa dokuz köyü ateşe vereceğin şeylere zamanla kibrit bile yakmıyorsun." çünkü zaman umutların hislerin hayallerin katili sende maktülüsün.
devamını gör...
kitabı okurken birçok konuda oblomov'da kendimi gördüm, bundan dolayı oblomov'a sert eleştirilerde bulunmayacağım. oblomov'da sinir olduğum olduğum tek konu insanlar tarafından yönetilmekten en ufak rahatsızlık duymamasıydı. yapacağı en ufak eylemi bile koltuğunda uzanıp kafasında tasarlıyordu fakat tasarlarken akıp giden zamanda gerçekleştirmeye fırsat bulamıyordu. her şey kafasının içinde olup kafasının içinde bitiyordu. hayallerinde çoğu şey yolundaydı, gerçekte ise yatağına yapışıp kalmıştı. bir gün bir kadınla tanıştı. bu kadın olga'ydı. oblomov olga'nın gençliğine ve güzelliğinin cazibesine kapılmıştı. oblomov olga'nın onu gerçekten sevdiğine dair şüpheleri vardı, bence haksız da sayılmazdı. kim sevebilirdi onu? yaşlıydı, gözlerinin feri gitmişti, güçlü değildi kısacası genç bir kızın isteyebileceği hiçbir özelliği yoktu. zaten olga'nın tek amacı ölen birini hayata döndürmek ve gücüyle övünmekti. oblomov'la değil hayalindeki oblomov'la sevgiliydi. olga bu konuda bir nebze başarılı oldu. oblomov eskiye oranla daha çok hareket ediyordu. bir süre sonra oblomov ve olga'nın ilişkisi yavaş yavaş heyecanını yitirmeye başladı ve bitti. ne yaparsan yap bir insanı değiştiremezsin, oblomov'un eski haline dönmesi çok uzun sürmedi. tekrardan oblomovluk sendromuna kapıldı. her şeyden uzaklaştı, hiçbir güç oblomov'un üzerindeki ölü toprağı kaldırmasına yetmedi ve günün birinde koltuğunda derin bir uykuya daldı. en çok oblomov ve ben sevilmeyi, yaşamayı hak ediyorduk deyip bu kitap hakkındaki fikirlerimi burada sonlandırıyorum.
devamını gör...
adeta tembelliğin abidesi.
tembelliği çok üst irtifalarda olan bir kareketeri anlatan güzel bir kitap.
bu kitaptan sonra oblomovluk(tembellik) diye bir kavram ortaya çıkıyor. * *


not: daha sonra incelemeni yazmak üzere editlerim.
devamını gör...
hayatımın kitabıdır.

genelde bilimkurgu, fantastik, gotik korku gibi türlerde okur ve bir sonraki kitaba geçerdim. oblomov'u bayağı bir süredir okumak istiyordum ama uzunluğundan ve klasik türde bir eser olmasından kaynaklı önyargımdan dolayı yıllarca erteledim. klasik eserlere önyargımı kırmakla kalmadı, bütün hayatımı bana ayna gibi yansıttı. oblomov'un kurduğu cümlelerin aynılarını kurdum, duyduğu cümlelerin aynılarını duydum. okurken ara ara nefes almak için balkona, dışarıya çıkma isteği yarattı.

bence her kitapseverin "hayatımın kitabı" dediği bir kitap olmalı. bunu bulduğum için çok keyifliyim.
devamını gör...
kesinlikle tembel olmayan bir adamın hikayesi. oblomov gayesizdir. bir gayesi yoktur şu hayatta, yer içer ve açık konuşmam gerekirse sıçar. hırsı yoktur, azmi yoktur. sadece olduğu gibi rahatsız edilmeden var olmak ister.
devamını gör...
oblomov kitabı ortaya " oblomovluk " kavramını çıkarmıştır ve tanımı kitabı gayet iyi açıklıyor.
oblomovluk; bi varoluş trajedisi, bilinçli atalet hali, uyuşukluk değil, aksine her şeyin farkında olma, bir adım ötesini görme, dolayısıyla sonunu gördüğü yolda ilerlemek istememenin getirdiği tükenmişlik, kendini gerçekleştirememe, topluma uyum sağlayamama, bilinçli vazgeçiş.
devamını gör...
hayatta yolunu kaybeden ve yolunu bulmak için herhangi bir çaba göstermeye gereksinim duymayan, yatağından kalkmaya bile üşenip hayatını dört duvar arasında geçiren fakat bir o kadar da hayalperest bir karakter var karşımızda. ilya ilyiç oblomov . yakın arkadaşı andrey'in biraz da zorlamasıyla bu durumundan kurtulmaya çalışır elinden geldiğince. olaylar zaten oradan sonra başlıyor. böyle bir adamın nasıl bir durum/insan karşısında kendini değiştirecek/ değiştiremeyecek olmasını anlatıyor biraz da.

birçok noktada ona benzediğimi düşündüğüm bir karakter ilya. onun yanlış yaptığını düşündüğüm şeyleri benim de fazlasıyla yapıyor olmamı fark etmemi sağladı. kitabı okurken bile "oblomovluk" hakimdi benim üzerimde. evet,okumam lazım ama okurken birkaç satır okuyup hayal kurmaya geçiyorum oradan,ya da okumayı erteliyorum vb.
bu durumun insanı hangi noktaya getirebilecek olduğunu bu kitapla fark ettim.
devamını gör...
gonçarov'un 19. yüzyıl rusyasını her yönüyle ele alırken, günümüze kadar gelen insanlığın en büyük ve yaygın sıkıntısı oblomovluğu bizlere öğreten romanıdır. tembelliği bir sanat haline getiren oblomov, her bir tarafı dökülen dairesinde değişime direnen, en az kendisi kadar tembel ve aksi olan uşağıyla paylaştığı borç içindeki hayatını mümkün olduğunca yatağında geçiren miskin bir asilzade olarak karşımıza çıkıyor. siz de günlerin çoğunu evden dışarı çıkmaya üşenerek, genel olarak hayatta her şeyi erteleyerek ve asla harekete geçmeden yaşıyorsanız aslında biraz oblomovsunuz.

oblomov çocukluğundan itibaren her şeyin çabalamadan ayağına geldiğini fark edip bunu sevmeye başlamasıyla sürekli bağırmayı ve emretmeyi öğreniyor. aslında iyi yürekli, sevecen, dürüst oblomov, gerçekte topluma katkıda bulunmak için projeler yapmak istese de iradesiz ve tembel kişiliği bunları gerçekleştirmesine her daim engel oluyor. bu döngü içinde ezilirken yapabileceklerinin potansiyeli ve bile bile kapıldığı bu girdap içinde acılar çekiyor. kitabın fazla uzun olması ve yer yer insanı okumaya üşendiren yapısı bile oblomovluğun bize göz kırpmasıdır.
devamını gör...

içimde neler olduğunu hissetmiyor musunuz? anlamıyor musunuz? konuşmakta bile güçlük çekiyorum. tam şu­ramda verin elinizi, tam şuramda bir şey, taş gibi ağır bir şey duruyor, derin bir acı duyuyormuşum gibi. garip değil mi, acı da sevinç de insanda aynı etkiyi yapıyor; soluğumuz kesiliyor, insanın ağlayası geliyor. ağlasam belki rahatlarım tıpkı büyük acılarda olduğu gibi...


oblomov’un “tembel ve üşengeç” olduğunu ciddi düşünenler lütfen kitabı yeniden okuyuversin. yalnızca şu cümlelerden bile oblomov’un yaşama dair umutsuzluğu, tükenmişliği ve hayattan kaçısı gün yüzünde. ruhsal yorgunluğu ve bitkinliği artık öyle ilerlemiş ki fiziksel belirtiler gösterir olmuş. yorgunluğu, dışarı çıkmak istememesi, gögsünde bir taş olduğunu söylemesi ve sürekli yaşama karşı negatif ve güvensiz olması. bir umudu olduğunda (olga’ya aşık olduğunda) nasıl da ayaklanıyordu. araştırmalar için güç buluyordu.
oblomov tembel değildi, umudu tükenmişti; yaşamaya, insanlara…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"oblomov" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim