1.
" nasıl ayrılırız,
senden başka hiç kimsem yoksa? "
1941/ 2008 yılları arasında yaşayan filistinli yazar ve şair mahmud derviş imzalı eser; 1988 yılında yayınlanmış, türkçe'ye ise lütfullah bender tarafından çevrilmiştir.
şiirleri farklı buldum, hepsini değil tabii,
ama bazı dizeler dikkate değerdi, özellikle de "nasıl ayrılırız,
senden başka hiç kimsem yoksa? " dizesi son zamanlarda okuduğum en iyi dizelerdendi.
şiirlerde bir kendine güven ve mücadele durumu da söz konusuydu diyebilirim, yirmi yaşında olmanın ona güç vermesi örneğin.
muhatabına yönelttiği sorular da şiirlere farklı bir renk katmış, mesela; ayrımında mısın bilmem?
bende bir insanım bir insan! örneğinde olduğu gibi.
hak, hukuk, adalet arayışında gibi olduğu şiirler de yok değildi.
ölümü seviyorlar benim cümlesi ise zaten düşündürücü duruyor, yaşamımı sevmediler ama ölümümü seviyorlar, ancak ölürsem sevecekler, yaşarken sevilmedim gibi olası anlamların çıkarılabileceği bir kitap adı gibi duruyor.
yaşamla boğuşuyorum dizesi ise yaşama nakavt olma ihtimâlinin olduğunu gözler önüne seriyor.
bir ayağım olsaydı
yürürdüm ölesiye
ormandan ormana dizeleri de bence can alıcı sayılabilecek bir dizeydi, bilhassa bir ayağım olsaydı sözü etkileyiciydi.
toparlamam gerekirse, çok güçlü ve edebî bulamasam da bir yerden dokunan dizeler yer aldığı için okuduğuma mutlu olduğum bir kitap oldu.

unutulmuş bir köydenim, silahsız.
nasıl ayrılırız?
senden başka hiç kimsem yoksa?
onu seviyor musun?
senden önce ben sevmiştim onu.
kendimi özlüyorum... seni özlüyorum.
yolcuyuz biz de insanlar gibi
ama dönmüyoruz hiçbir yere.
seferimiz bulutlara giden bir yol sanki. bulutların karanlığına,
ağacın kökleri arasına
gömdük sevdiklerimizi...
senden başka hiç kimsem yoksa? "
1941/ 2008 yılları arasında yaşayan filistinli yazar ve şair mahmud derviş imzalı eser; 1988 yılında yayınlanmış, türkçe'ye ise lütfullah bender tarafından çevrilmiştir.
şiirleri farklı buldum, hepsini değil tabii,
ama bazı dizeler dikkate değerdi, özellikle de "nasıl ayrılırız,
senden başka hiç kimsem yoksa? " dizesi son zamanlarda okuduğum en iyi dizelerdendi.
şiirlerde bir kendine güven ve mücadele durumu da söz konusuydu diyebilirim, yirmi yaşında olmanın ona güç vermesi örneğin.
muhatabına yönelttiği sorular da şiirlere farklı bir renk katmış, mesela; ayrımında mısın bilmem?
bende bir insanım bir insan! örneğinde olduğu gibi.
hak, hukuk, adalet arayışında gibi olduğu şiirler de yok değildi.
ölümü seviyorlar benim cümlesi ise zaten düşündürücü duruyor, yaşamımı sevmediler ama ölümümü seviyorlar, ancak ölürsem sevecekler, yaşarken sevilmedim gibi olası anlamların çıkarılabileceği bir kitap adı gibi duruyor.
yaşamla boğuşuyorum dizesi ise yaşama nakavt olma ihtimâlinin olduğunu gözler önüne seriyor.
bir ayağım olsaydı
yürürdüm ölesiye
ormandan ormana dizeleri de bence can alıcı sayılabilecek bir dizeydi, bilhassa bir ayağım olsaydı sözü etkileyiciydi.
toparlamam gerekirse, çok güçlü ve edebî bulamasam da bir yerden dokunan dizeler yer aldığı için okuduğuma mutlu olduğum bir kitap oldu.

unutulmuş bir köydenim, silahsız.
nasıl ayrılırız?
senden başka hiç kimsem yoksa?
onu seviyor musun?
senden önce ben sevmiştim onu.
kendimi özlüyorum... seni özlüyorum.
yolcuyuz biz de insanlar gibi
ama dönmüyoruz hiçbir yere.
seferimiz bulutlara giden bir yol sanki. bulutların karanlığına,
ağacın kökleri arasına
gömdük sevdiklerimizi...
devamını gör...