özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun olan kölelerdir

günümüzü çok iyi özetliyor daha da yazmayayım.

arjantinli sosyalist devrimci che guevera'nın en ünlü sözüdür.

bir yerde haksızlık var susuyorsanız...hele ki bu haksızlığa uğrayan bizzat siz olduğunuz halde susuyorsanız herseyi hakedersiniz.. zira "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır ".

"köleler onları özgür kılmak isteyenlerden nefret ederler " ulrike m.

"allah seni özgür yaratmışken başkasının kölesi olma." *

ülkemizin detaylı mr sonucu gibi bir söylem.

nasıl bir çukur bu? çıkamıyoruz.

tanımı derinleştirmek için kafa açmak şart.
bana kalırsa özgürlüğü tanımlamak gerekir. özgürlük bence "istediğini yapmak" değil yaptığını ne kadar istediğinle (sevdiğinle) alakalıdır. burada öznel mutluluk, dış etkenlerden (kısmen) bağımsız bir şekilde kişiyi memnun ediyorsa kişi özgürdür diyebiliriz sanırım. mesela ne kadar hasta olursan ol en ufak bi iyileşme belirtisi seni özgür kılar.

kölelik sistemi kalkmadı, insanlar farkında olmadan köle yapılıyor artık:) adamın özgürlüğü yok hala aynı çizgiden devam ediyor, hem gerizekalı hem köle.

yani ben de istiyorum isyan etmek. fikren zaten anarşistim ama üşeniyorum hafız.

para için çalışan insanlar olduğumuz için artık modern kölelik sisteminin parçası haline gelmiş bulunuyoruz. isyan falan bunun çözümü değildir. yaşam biçimini eskiye çevirip ürettiğini tüketen insanlar olursak anca o zaman bu kölelik sisteminin bir parçası olmaktan çıkarız.

devrim yapabilecek cesaret kalmadı. o kadar güzel bir sistemle çalıştılar ki bu cesareti kırabilmek için herkesin eli kolu bağlı. bugün birşey için isyan ettiğiniz zaman sistem sizin isyanınızı tam zıt yönde göstererek amacınızı manipüle ediyor hatta size ençok destek olacağından emin olduklarınız bile sizi yuhalıyor.

halinden memnun olan krallar da köle sayılır mı?

#1818606
sayılmaz.

uyandırmak lazım zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri bulunmayanları.

bence özgürlüğün asıl düşmanı cahil kölelerdir. içler acısı bir durum çünkü ne halde olduklarının bile farkında değiller.

kölelik daha iyi lan valla bak. barınma ve yemek olayını düşünmüyorsun bari. onu senin sahibin düşünüyor. şimdi daha beter yeminle. en azından faturaları düşünmezdik.

bunu düşünenin de köle olmaktan başka şansı yok.

halinden memnun olmayan ''köle''leri de pankart açtıkları an özgürlüklerinden ediyorsunuz ama.

"evet ama ne yapabilirim ki" zihniyetiyle kös kös oturarak beğenmediği sisteme destek olan, kendini geliştirmeye bile başlayamayan zavallılardır da diyebiliriz.

"eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı, şimdikiler zincirlerini bile göremiyor." zülfü livaneli

bu durum canım ülkemde daha da içler acısı. kimse kendi değerinin farkında değil. kimse kendi gücünün farkında değil. sadece siyasal anlamda değil; insanlar sosyal anlamda da köle olmayı tercih etmiş vaziyetteler. yaşayabilmek, mutlu olabilmek için sürekli bir şeylere ve birilerine meftun olmuş durumdalar insanlar. iş dünyası apayrı bir cehennem. mesai saatin bittiğinde iş yerini terk etmenin ayıp olduğu tek yer bizim memlekettir herhalde. ama kimse bu durumdan şikayetçi değil çünkü kıtlık ve açlık korkusuyla büyütülmüşüz. aman iş iştir, zor da olsa devam et; aman bir iki tane görüştüğüm adam var sesini çıkartma yalnız kalma. alternatiflerden ve değişimden korkarak bir ömür geçmez, bir şey yapmalı!