pozitif ayrımcılık

dünyada hakkını savunmayan her varlığın hakkı olan. ama insanoğlunun kompleksleri (belkide refleksleri) ile sergilediği davranış biçimi.
örn;gördüğümüz avrupalı turistlere yapılan.

ayırımcılık tam sayı olmadığı için pozitifi negatifi olmuyor.

anayasanın 10. maddesinde hüküm altına alınan terimdir.

adam gibi sosyal hukuk devletlerinde ihtiyaç duyulmayan ayrımcılık türü, tipi.

keşke ihtiyacımız olmasa dedirten ayrımcılık türüdür. ancak toplumun bir kesimi diğer kesimine göre daha zor durumdaysa ve desteğe ihtiyacı varsa bunun karşısında durmak saçma olacaktır.

pozitif adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan eylem. bakınız yardım etmek pozitif ayrımcılık değildir. fakat bir kişi diğer insanların asla erişemeyeceği şeylere kendiside hak etmediği halde sırf belli bir zümreye dahil olduğu için erişiyorsa bu ayrımcılıktır ve pozitif falan değildir.
ayrıca bu tip saçmalıklar sorunları çözmekten ziyade derinleştirir ve asla yok etmez.

ayrımcılığa hak vermek için kullanılan isimdir.

tam olarak pozitif ayrımcılık diyebilir miyiz bilmiyorum ama zira aklımın bir köşesinde haftalardır dönüp duruyor bu olay ve her aklıma geldiğinde gerçekten sinirleniyorum, gerçekten çok fazla geriliyorum.

şöyle ki, bundan birkaç hafta önce bir radyo programına konuk olarak katıldım, korku gecesi temalı bir internet radyosuydu bu ve radyonun sitesinde de interaktif olması adına bir chat kutusu vardı, orada radyo hakkında konusuluyordu. hikayelerimizi anlatmaya başlıyoruz, elbette insanların korkmasını beklemiyoruz hatta kesin gülerler diye bekliyoruz, tam da dediğim gibi oluyor ama içlerinden bir tanesinin diğerlerinden bir tık daha farklı olduğunu görüyorum. nasıl biliyor musunuz, işin ucunu biraz kaçıracak bir akıl yoksunluğu ile hareket ederek tamamen dalga geçmeye başlıyor.

"ahahaha ben bunu hikayelerimde kullanırım güzel senaryo kardeş :d" falan diye konuşuyor ediyor, "hadi pinky yapma, boşuna germe ortamı, olabilir bırak dalga geçsin bunu burada bırakır ilerletmez..." diye düşünüyorum.
insanlar büyü hakkında konuşmak istiyorlar, konu büyüye falan geliyor, "büyüye inanan da ne bileyim :d" gibi şeyler kullanmaya başlıyor, bir şeyler anlatan bizi de bırakıp dinleyen diğer üyelerle de dalga geçiyor, "ya 21.yüzyıldayız abi ne büyüsü :d" falan.

belki de ben büyütüyorum ama bu kim ise hiç sevmedim diyorum içten içe, biraz daha ilerliyor ve "bu hikayeler :d siz bence bi doktora görünün :d:d" falan yazınca artık işin ucunun rahatsız edici bir dalga geçme olduğunu fark ediyorum, senelerdir gerek akdeniz üniversitesinde, gerek internet radyolarında programlar yapıp hiç bu kadar gereksiz şekilde davranacak bir saygısızlık görmediğimi belirterek sitem diyorum, yetmiyor ve şunları ekliyorum, "sanırım programı bitirme zamanımız gelmiş, elbette kimse korkmak zorunda değil, ama iş dalga geçme kısmına ulaşınca ister istemez bu gecenin korku gecesi değil de bir ergen eğlendiren programa dönüştüğünü hissediyorum." diyorum, programında eşlik ettiğim arkadaşım da bir güzel patlıyor buna.

programı sonlandırıyoruz, neredeyse aylardı burada program yapıyorum, elbette kimse sevmek zorunda değil ama bir kez dalga geçildiğine şahit olmadım ki bu sadece benim programımla alakalı değil, kimsenin kimseyle dalga geçerek ergence davrandığına şahit olamadım... neyse, olaylar büyüyor ve gerçekten gerildiğimi hissediyorum, twitter üzerinden sitenin sevgili yöneticisi benimle iletişime geçiyor, ama normalde olması gereken şey "kusura bakmayın, sadece size değil dinleyicilerle da dalga geçilmesi hoş değildi..." gibi şeyler olması gerekir iken, sitenin sevgili yöneticisi bana bizimle dalga geçmiş arkadaşı canhıraş savunmaya çalışıyor, siz büyütüyorsunuz keşke tatsızlık yaşanmasaydı diyor. bir de ekliyor, kendisi ergen değil, yaşı otuz bilmem kaç bir avukat :d

diyorum ki kendi kendime, bu insan evladının bu kadar canhıraş savunulmasında bir sıkıntı var, konuşma biçimi, insanlarla dalga geçmesi falan hiç hoş değil, büyük ihtimalle siteden birinin kız arkadaşıdır bu kadar korunduğuna göre. sonra da diyorum ki hayır, kimsenin günahını alma, belki de sırf cinsiyetinden dolayı saçma sapan tipleri savunacak bir insanların olduğu ortam değildir orası.

sonra birkaç gün oluyor, discord grubuna geliyor *neden çağırılıyor ise anlamıyorum zaten*, bakıyorum ki program yapmaya çalıştığımız arkadaş da birkaç gün önceki olayı direkt sineye çekmiş *başka birisi yapsa ve cinsiyeti erkek olmuş olsa olaylar öyle büyük patlardı ki sormayın* ve arkadaş olmuşlar...

tuhaf, gerçekten tuhaf. kim bilir, belki de ben büyütüyorumdur.

titanik filminde, sandallara atlarken kadınlara, çocuklara ve yaşlılara verilen önceliktir.

yarışa aynı çizgide başlamayan geri de bırakılmış gruplara tanınan önceliktir. siyasi partilerin kadın kotası, iş verenlerin almak zorunda olduğu engelli çalışan sayısı örnek olarak gösterilebilir.

amaç haksızlık yapıp öne çıkıp şımarıklık yapmak değil ülkenin geride bırakılanları hep önde olanlara yetişmesi içindir. önden gidenler çok yetenekli olduklarından dolayı diğer grupları ekarte etmiyor yüzyıllar boyunca evde hapsedilmiş kadın ve benzeri gruplarlar üzerindeki baskılar onları geride tutuyor.

dediğim gibi ülkelerin sosyal ve ekonomik şartları düzelince elbette ihtiyaç kalmayacak.

malesef her yerdedir.

bir ayrımcılık türüdür. negatif ayrımcılığa karşı çözüm olarak kullanılsa da yanlışı yanlışla çözmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. negatif ayrımcılık gibi pozitif ayrımcılık da mağduriyet doğurur, zira bir kesime pozitif ayrımcılık uygulanması o kesimin dışında kalanlara negatif ayrımcılık uygulanmış olması demektir. çözüm, ayrımcılığın her türlüsüne karşı çıkıp, herkes için fırsat eşitliği sunmaktır.

minareyi çalan hırsızın kılıfını hazırlamaya çalışması bana göre. bir olayın sonunda kendini haklı gösterebilecek etkenleri kullanmak gibi

akademik ve iş dünyasında kesinlikle erkeğin uğradığı ayrımcılıktır. hiçbir akademisyen kız öğrencilerle ilgilendiği kadar erkek öğrencilerle ilgilenmez yada hiçbir iş yeri yeni başlayan kadın personele davrandığı gibi erkek personele davranmaz.

edit: ulan bu başlıkları solda görüp yazıyorum. nasıl tek entry giren kişi ben olabiliyorum?

trafikte kadınlara tanıdığım bir ayrımcılıktır. yoksa heyecandan elleri ayakları birbirine dolanıyor.

avrupada sanayi devrimi olalı 200 yıl oldu. tüm ekonomik ve sosyolojik dönüşümlerini tamamladılar. bu devrim bizim ülkemize hiç uğramadı. son beş seneye kadar iyi kötü bir ahpab çavuş kapitalizmimiz vardı. şimdiki ticaret hayatımızın adını.mafya ve cartel bileşini bile koyamam. zira en acımasız meksika kartellerinin, italyan mafyalarının bile bir hukuku vardır. günümüzde hukuk yok. kimse için yok.

bunun üzerine biz uluslaşma sürecimizi bile sağlıklı bir halde tamamlayamadık. yine sanayi devrimi yıllarında osmanlı'ya bağlı diğer uluslar bağımsızlık kazanmaktaydı. onlar ezilen ulus paradigmasıyla süreçlerini tamamladılar. biz türkler ise egemen ulus rolünü giydik.

son beş yılımız her yerinden fecaat. bu topraklarda kürtler, aleviler, sosyalistler ve gayrı müslümlere yüz yıldır edilmeyen zulüm kalmadı. son beş yılda aynı hukuksuzluğu müslümanlar da hızlı bir film şeridi olarak yaşadı.

bugünler artık geçiyor. bunca eşitsitsizlik eşitlik duyarıyla aşılamaz. mutlaka yaşamın her alanında olması gereken her yerde pozitif ayrımcılığın esas olması gerekiyor.

içinde ayrımcılık kelimesi geçen bir şey nasıl pozitif olur arkadaş.
bence başka isim bulunması lazım. zira bu haliyle insan temelli düşünüldüğünde koca bir saçmalıktır.
ayrıca pozitif ayrımcılık yapayım derken bokunu çıkarmak bu ülkede çok mümkün.
pozitif öncelik olsun adı ya.

normal sözlük'te yönetim ve moderasyon tarafından kadın yazarlara yapılan ayrıcalıktır.

ülkemizdeki en büyük sorunlardan birisidir.

bende olumsuz duygular uyandıran ifade.
suistimal edilebileceği için ayrımcılığın her türüne karşıyım.