1.
eklemlerde oluşan, kronik inflamatuar, romatizmal bir hastalıktır. eklemlerde bozulmaya ve hareket kısıtlılığına yol açar. genellikle yaşlılarda sık görülmesine rağmen genetik ve çevre koşullarının da(rutubet, nem) etkisiyle çocuklarda dahil olmak üzere her yaş grubunda ortaya çıkabilir. hastalık primer olarak üst ekstremitelerin küçük eklemlerini etkiler. progresif eklem deformiteleri ve hasarı vardır.
tedavide kullanılan ilaçlar iki gruptur:
1. basamak ilaçlar: steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlardır. analjezik, antiinflamatuvar etkileri ile başlangıçta hızlı bir iyileşme sağlarlar. semptom baskılarlar, hastalığın gidişi üzerinde bir etkinlikleri yoktur. bu grupta salisilatlar, indometasin, ibubrufen, naproksen, tolmetin, diklofenakgibi ilaçlar yer almaktadır.
2. basamak ilaçlar: dmards (disease modifying anti rheumatic drugs = hastalığı modifiye edici antiromatizmal ilaçlar). hastalık seyri üzerine etkinlikleri olan ilaçlardır. klinik etkinliklerinin ortaya çıkması yavaştır (ortalama 4-12 hafta ya da daha uzun). bu grupta altın tuzları, d-penisilamin, antimalaryal ilaçlar, sulfasalazin, metotreksat, siklofosfamid gibi ilaçlar yer almaktadır.
diyet tedavisi: yıllardır romatoid artritli hastalar; semptomları hafifletmek için farklı diyetler uygulamışlardır. yaygın olarak kullanılan diyet tedavileri;
-vejetaryenlik (vegan veya lakto-ovo vejateryen)
-akdeniz diyeti,
-elementel diyet,
-eliminasyon diyeti,
romatoid artrit tedavisinde önerilen “eliminasyon diyeti”, “nightsade” ya da “glutensiz diyet” gibi farklı beslenme uygulamalarının kanıtlanmış bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. genel olarak tedavide akdeniz diyeti ve vejetaryen diyet modelleri önerilmektedir.
tedavide kullanılan ilaçlar iki gruptur:
1. basamak ilaçlar: steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlardır. analjezik, antiinflamatuvar etkileri ile başlangıçta hızlı bir iyileşme sağlarlar. semptom baskılarlar, hastalığın gidişi üzerinde bir etkinlikleri yoktur. bu grupta salisilatlar, indometasin, ibubrufen, naproksen, tolmetin, diklofenakgibi ilaçlar yer almaktadır.
2. basamak ilaçlar: dmards (disease modifying anti rheumatic drugs = hastalığı modifiye edici antiromatizmal ilaçlar). hastalık seyri üzerine etkinlikleri olan ilaçlardır. klinik etkinliklerinin ortaya çıkması yavaştır (ortalama 4-12 hafta ya da daha uzun). bu grupta altın tuzları, d-penisilamin, antimalaryal ilaçlar, sulfasalazin, metotreksat, siklofosfamid gibi ilaçlar yer almaktadır.
diyet tedavisi: yıllardır romatoid artritli hastalar; semptomları hafifletmek için farklı diyetler uygulamışlardır. yaygın olarak kullanılan diyet tedavileri;
-vejetaryenlik (vegan veya lakto-ovo vejateryen)
-akdeniz diyeti,
-elementel diyet,
-eliminasyon diyeti,
romatoid artrit tedavisinde önerilen “eliminasyon diyeti”, “nightsade” ya da “glutensiz diyet” gibi farklı beslenme uygulamalarının kanıtlanmış bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. genel olarak tedavide akdeniz diyeti ve vejetaryen diyet modelleri önerilmektedir.
devamını gör...
2.
vücutta eklemleri tutan imflamatuar bir hastalık olup, orta kulakta bulunan kemikcik zincirini de tutabilecegi ve işitmeyi de etkileyebilecegini gösteren son dönemde çalışmalar mevcuttur.
devamını gör...
3.
romatoid artrit sebebi tam olarak bilinmeyen bir biçimde vücuttaki bağışıklık sisteminin kendi bağ dokusuna saldırmasıyla(bkz: otoimmün hastalık) ortaya çıkan kronik bir hastalıktır.hastalığın alevlenme ve remisyon dönemleri vardır.bazı kaynaklarda hla dr1 ve hla dr4 genlerinin bu hastalığın çıkmasında etkili olduğunu görmüştüm.
romatoid artrit için kesin olarak belirlenen tanısal bir test günümüzde yoktur. tanı koymak için genellikle hastalığın tanısal semptomlarına, radyolojik bulgularına ve diğer karakteristik semptomlarına bakılır.romatoid artrit tanısı için sınıflama kriterleri epidemiyolojik çalışmalar ve klinik araştırmalar için kılavuz olmak üzere amerikan romatizma birliği(ara) tarafından hazırlanan kriterler vardır.bunlar:
1.sabah sertliği (en az 1 saat)
2.üç veya fazla eklemde yumuşak doku şişliği ve sıvı ile karakterize
artrit(eklem iltihabı)
3.el eklem artriti (el bileği, mcp(tarak kemiği ile parmaklarınızı birleştiren eklem), pıp(parmaklardaki 1. eklem) eklemlerin en az birinde
4.simetrik artrit(eklem tutulumunun her iki tarafta da görülmesi lazım)
5.romatoid subkutan nodüller
6.pozitif romatoid faktör
7.romatoid artrit için tipik radyolojik bulgular(mekik parmak, düğme iliği deformitesi, kuğu boynu deformitesi, zigzag deformitesi)
romatoid artrit tanısı için bu kriterlerden en az 4 tanesinin bulunması ve 6 haftadır devam ediyor olması gerekmektedir.
en sık tuttuğu eklemler el bileği, mcp, pip ve temporomandibular (çene eklemi) eklemlerdir.tutulum genelde küçük kemiklerde olur.
hastalık ile ilgili genel bilgi verdikten sonra genel olarak tedavi programına geçeyim.kullanılacak ilaçlar ile ilgili kısmına değinmeyeceğim.fizik tedavide akut subakut ve kronik dönemde neler yapılabilir onları yazayım.
akut dönem:alevlenmenin olduğu dönemdir.bu dönemde hastadan istirahat etmelerini ve etkilenen eklemlerini mümkün olduğunca çok kullanmamalarını tavsiye ederim. eklemlere binen biyomekaniksek yüklerin azalması için bu gerekli.bu dönemde splint kullanılabilir.
subakut dönem:bu dönemde inflamasyon azalmaya başladığı için yavaş yavaş etkilenen kısımı hareketlendirin ama tutup da ağırlık kaldırarak veya eklemlerinize yük bindirerek yapmayın.bu dönemde varsa evinizda etkilenen kısımlarınıza sıcak su torbasını 20 dk boyunca uygulayayın.
kronik dönem:bu döneme geçtiğinizi sabah tutukluğunuzda belirgin bir azalma yaşadığınızda anlarsınız.tutukluk 15 dk'dan az olmalı.eklemlerdeki şişlik azalmış olmalı ve istirahatte eklemlerde ağrı oluşmaması bu dönemde olduğunuzun göstergesidir.bu dönemde artık kuvvetlendirme çalışabiliriz.önceki gibi sıcak su torbalarınızı egzersizden önce 20 dk boyunca etkilenen kısma uygulayın. dirençli bir şekilde çalışılabilecek ev egzersizlerini çalışabilirsiniz. örneğin pip tutulumu olan hasta için top sıkma egzersizi verilebilir.oluşan deformiteler için uygun splintler bulunuyor bunlar kullanılabilir.
bunların dışında yüzme, koşu, yürüme gibi aktiviteleri öneririm. yapılan çalışmalara göre bunlar gibi aerobik egzersizlerin inflamasyon üzerine azaltıcı etki gösterdiği görülmektedir.
romatoid artrit için kesin olarak belirlenen tanısal bir test günümüzde yoktur. tanı koymak için genellikle hastalığın tanısal semptomlarına, radyolojik bulgularına ve diğer karakteristik semptomlarına bakılır.romatoid artrit tanısı için sınıflama kriterleri epidemiyolojik çalışmalar ve klinik araştırmalar için kılavuz olmak üzere amerikan romatizma birliği(ara) tarafından hazırlanan kriterler vardır.bunlar:
1.sabah sertliği (en az 1 saat)
2.üç veya fazla eklemde yumuşak doku şişliği ve sıvı ile karakterize
artrit(eklem iltihabı)
3.el eklem artriti (el bileği, mcp(tarak kemiği ile parmaklarınızı birleştiren eklem), pıp(parmaklardaki 1. eklem) eklemlerin en az birinde
4.simetrik artrit(eklem tutulumunun her iki tarafta da görülmesi lazım)
5.romatoid subkutan nodüller
6.pozitif romatoid faktör
7.romatoid artrit için tipik radyolojik bulgular(mekik parmak, düğme iliği deformitesi, kuğu boynu deformitesi, zigzag deformitesi)
romatoid artrit tanısı için bu kriterlerden en az 4 tanesinin bulunması ve 6 haftadır devam ediyor olması gerekmektedir.
en sık tuttuğu eklemler el bileği, mcp, pip ve temporomandibular (çene eklemi) eklemlerdir.tutulum genelde küçük kemiklerde olur.
hastalık ile ilgili genel bilgi verdikten sonra genel olarak tedavi programına geçeyim.kullanılacak ilaçlar ile ilgili kısmına değinmeyeceğim.fizik tedavide akut subakut ve kronik dönemde neler yapılabilir onları yazayım.
akut dönem:alevlenmenin olduğu dönemdir.bu dönemde hastadan istirahat etmelerini ve etkilenen eklemlerini mümkün olduğunca çok kullanmamalarını tavsiye ederim. eklemlere binen biyomekaniksek yüklerin azalması için bu gerekli.bu dönemde splint kullanılabilir.
subakut dönem:bu dönemde inflamasyon azalmaya başladığı için yavaş yavaş etkilenen kısımı hareketlendirin ama tutup da ağırlık kaldırarak veya eklemlerinize yük bindirerek yapmayın.bu dönemde varsa evinizda etkilenen kısımlarınıza sıcak su torbasını 20 dk boyunca uygulayayın.
kronik dönem:bu döneme geçtiğinizi sabah tutukluğunuzda belirgin bir azalma yaşadığınızda anlarsınız.tutukluk 15 dk'dan az olmalı.eklemlerdeki şişlik azalmış olmalı ve istirahatte eklemlerde ağrı oluşmaması bu dönemde olduğunuzun göstergesidir.bu dönemde artık kuvvetlendirme çalışabiliriz.önceki gibi sıcak su torbalarınızı egzersizden önce 20 dk boyunca etkilenen kısma uygulayın. dirençli bir şekilde çalışılabilecek ev egzersizlerini çalışabilirsiniz. örneğin pip tutulumu olan hasta için top sıkma egzersizi verilebilir.oluşan deformiteler için uygun splintler bulunuyor bunlar kullanılabilir.
bunların dışında yüzme, koşu, yürüme gibi aktiviteleri öneririm. yapılan çalışmalara göre bunlar gibi aerobik egzersizlerin inflamasyon üzerine azaltıcı etki gösterdiği görülmektedir.
devamını gör...
4.
bela.
iyileşmeyen, hastanın bununla yaşamayı öğrenmesi gerektiği tipte hastalıklardan biri. öncelikle şunu söyleyeyim, tıbbi hiçbir bir bilgim yok. kendi yaptığım araştırmalar ve bunlardan süzdüğüm bizim tablomuzdaki ile uyumlu olan sınırlı deneyimleri ifade etmeye çalışacağım, söyleyeceklerimin hiçbir bağlayıcılığı olamayacağını da bu sebeple tekrar iletmek istiyorum.
annem romatoid artrit hastası benim. kendisi yıllardır bu hastalıkla cebelleşiyor ama son bir yıldır tablomuz korkunç bir şekilde ağırlaştı. ağrıları hastalığın teşhisinin ilk konduğu dönemle kıyas kabul etmeyecek oranda arttı buna bağlı olarak da hareket kabiliyeti çok düştü. romatoid artrit yanında bir de sinir ucu iltihabı olduğu için annemde doz oranı sürekli romatologumuz tarafından değiştirilmekte olan prednol isimli kortizon ilacını, tedavisi için olmasa da onun ağrılarını kontrol altında tutmak amacıyla hastalığın ana ilacı olarak kullanıyoruz biz. bunun dışında daha birçok destekleyici ilaç daha tabi. 32 mg'dan 4 mg'a kadar değişen aralıklarda çoğunlukla haftalık olarak değiştirilen dozlarda her gün kortizon kullanıyor yani.
şimdi buradaki kritik konu şu; kortizon yüksek dozda sürekli kullanılabilen bir ilaç değil. doz düşürüldüğünde vücuttaki iltihap artıyor, bildiğim kadarıyla crp değerinden ölçülüyor bu, dolayısıyla ağrı artıyor, hareket kabiliyeti düşüyor. böyle olduğunda hastaneye yatıyoruz, yatarak tedavi veriliyor, doz artırılıyor, bir süre böyle devam edip süreç içinde doz yine düşürülüyor ve bu döngü böyle devam ediyor. yani özetle dahiliyenin altında olanından değil bünyesinde romatoloji servisi olan bir hastane ve o hastanede sizi takip eden bir hoca olması, tablonuz kötüleştiğinde hastaneye yatabiliyor olmanız, kortizonun vücudunuza, organlarınıza verdiği zararı minimize edecek şekilde doz düzenlemesi yapılıyor olması ve aslında baştan aşağı sürekli kontrol altında olmanız çok, çok kritik. güç, sabır ve adanmışlık isteyen bir hastalık bu. çok zor...
iyileşmeyen, hastanın bununla yaşamayı öğrenmesi gerektiği tipte hastalıklardan biri. öncelikle şunu söyleyeyim, tıbbi hiçbir bir bilgim yok. kendi yaptığım araştırmalar ve bunlardan süzdüğüm bizim tablomuzdaki ile uyumlu olan sınırlı deneyimleri ifade etmeye çalışacağım, söyleyeceklerimin hiçbir bağlayıcılığı olamayacağını da bu sebeple tekrar iletmek istiyorum.
annem romatoid artrit hastası benim. kendisi yıllardır bu hastalıkla cebelleşiyor ama son bir yıldır tablomuz korkunç bir şekilde ağırlaştı. ağrıları hastalığın teşhisinin ilk konduğu dönemle kıyas kabul etmeyecek oranda arttı buna bağlı olarak da hareket kabiliyeti çok düştü. romatoid artrit yanında bir de sinir ucu iltihabı olduğu için annemde doz oranı sürekli romatologumuz tarafından değiştirilmekte olan prednol isimli kortizon ilacını, tedavisi için olmasa da onun ağrılarını kontrol altında tutmak amacıyla hastalığın ana ilacı olarak kullanıyoruz biz. bunun dışında daha birçok destekleyici ilaç daha tabi. 32 mg'dan 4 mg'a kadar değişen aralıklarda çoğunlukla haftalık olarak değiştirilen dozlarda her gün kortizon kullanıyor yani.
şimdi buradaki kritik konu şu; kortizon yüksek dozda sürekli kullanılabilen bir ilaç değil. doz düşürüldüğünde vücuttaki iltihap artıyor, bildiğim kadarıyla crp değerinden ölçülüyor bu, dolayısıyla ağrı artıyor, hareket kabiliyeti düşüyor. böyle olduğunda hastaneye yatıyoruz, yatarak tedavi veriliyor, doz artırılıyor, bir süre böyle devam edip süreç içinde doz yine düşürülüyor ve bu döngü böyle devam ediyor. yani özetle dahiliyenin altında olanından değil bünyesinde romatoloji servisi olan bir hastane ve o hastanede sizi takip eden bir hoca olması, tablonuz kötüleştiğinde hastaneye yatabiliyor olmanız, kortizonun vücudunuza, organlarınıza verdiği zararı minimize edecek şekilde doz düzenlemesi yapılıyor olması ve aslında baştan aşağı sürekli kontrol altında olmanız çok, çok kritik. güç, sabır ve adanmışlık isteyen bir hastalık bu. çok zor...
devamını gör...