ruhun gökkuşağı radyo yayını

güzel olacak yayın. eminim hoş olacaktır. umarım ki gökkuşağına dönmeyiz.

mesaiden kurtulup yetişebilirsem dinleyeceğim ve çokça görüş belirteceğim yayın olacaktır. şimdiden güzel, mükko bir yayın dilerim efem.

79'un ortasından 84'ün ortalarına uzanan bir kuşak var...
en nitelikli olanları da 1981 doğumlulardır bu arada..
pik noktası gibi düşünün.
onlar çok özeldir bak.. onlara güvenin.. onlar sizi doğru yola kavuşturacak.

84-88 arası da bir kuşak var.. belki 89'un ilk yarısını da katabiliriz buna...
''geriden gelenler'' olarak nitelerim ben hep onları...
bir şeyleri yaşamışlar yaşamasına ama tam layıkıyla yaşayamadan, bambaşka bir iklime uyum sağlamak zorunda kalmışlar..

sonrasında 90'lılar başlıyor tabii malumunuz... yalnız onları da, erken dönem ve geç dönem olarak ikiye ayırmak gerek tabii bu noktada...

96'lılar mesela, 85'liler gibidir benim gözümde hep...
sonradan akıma dahil olanlar hani..
sonradan ama, tüm mevzular müthiş bir hızla geliştiği anda!

fakat sorsan sen şimdi mesela bir 96'lıya, interneti kendisi icat etti zanneder...
aslında haklı da...
2009 senesinde 13 yaşındaydı bunlar sonuçta...
3g girmişti ya hani hayatımıza?
herkesin elinde akıllı telefonlar belirmeye başlamıştı...
bu durum en çok onların hoşuna gitmişti aslında... kadınların ve onların...

düşünsene.. 13 yaşındasın ve hemen karşında duran ekranda, yepyeni bir dünya!

amerika kıtasına ilk çıkan avrupalılardı onlar aslında... biraz acemi oldukları her hallerinden belliydi ama iyi tutundular daha sonrasında...
her bir naneyi bilen yegane yaş grubu da onlar aslında...

90'lı yılların ortasından sonra doğanlar ise cidden bir alem...
öyle bir ortamda algılamaya başlamışlar ki hayatı, geçmişin gram esintisi bile yok...
yepyeni bir sürüm!

geliştiriliyor da sürekli.. güncellemeler sürekli yükleniyor..


ben en çok, 60'lı yıllarda doğanlara üzülüyorum şu mevcut ortamda...
70'lilerin de ciddi bir kısmı...
onlar hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki...
yazıyorum işte ben de arada sırada, orda burda...

huzur yayınım başlamış.
tam da ihtiyacım olan.

her kuşağın kendinden sonrakileri beğenmemek gibi bir özelliği var. bu biraz da belki değişime direnmek aslında.

ses çok az geliyor konuşurken, biraz daha yüksek olması mümkün mü?
not:tamam ses yükseltici yükledim. başka sorun yaşayan yok sanırım.

bir sonraki yayında naz yapacağım, hemen gelmeyeceğim mesaj atın diye
hehe.

evde 75 yaşında iki insanla yaşayan biri olarak, kuşakları çok başarılı bir şekilde çatıştırma gücüne sahibim.
kendimi avrupa yakası dizisindeki aslı gibi hissediyorum.
mesela o dizi de kuşak çatışmasını en güzel gösteren dizilerden biridir komedi olmasına rağmen.
distopya gibi.

z kuşağı yetiştiren bir x kuşağıyım..

bu sözlükte fink atmamim en önemli sebebi z kuşağının ne istediğini anlayarak aradaki kuşak catismasini minimuma indirmek. ve gayet iyi gidiyorum..

çağımızın en büyük problemi empati eksikliği..ve buna bağlı tahammülsüzlük..

empati yapabilen anlar anlayan tahammül eder.. tahammül eden zaman tanır.. ve zaman her problemi çözer..

empatik tahammüllerin zamansız savaşçıları x kusaklarina selam olsun..

z kuşağının uslüp sorunu olduğu söylenebilir. bu eskiden rahatsız ederdi. ama şimdi düşünüyorum da bizim ayıp dediklerimizi dillendirip tabuları da yıkabilirler.
yıkmadan yenisi kurulamaz...

z kuşağı ümit vadeden pratik kendi işinde gücünde , tüm ağırlıklardan kurtulmuş barış yanlısı hayvan sever çevreci humanist bir kuşak.

bizim gibi fosillerin kafa yapısına uymadıkları için eleştirilen ama dünyayı daha güzel ve yaşanabilir bir yapacak olan kuşak.

en sevdiğim özellikleri adamlar dedikodu yapmıyor.

güzel bir konu, yayınızı ilk defa dinliyorum, başarılar dilerim.

21:30 gibi açtım yayını haliyle daha önce ne konuşuldu çok vakıf değilim. kuşaklar için biraz ideolojik bir tanım biçimi olan, 68-78 kavramları kullanmak istiyorum. sadece türkiye'de değil, 60-80 arasında 20'li yaşlarında olan ve büyük hayalleri olan ideolojik olarak sol düşüncede olan bir nesil var. ben dünyanın her yerinde bu kuşağın yaptıklarına hayranım açıkçası. ürettikleri müzik, sinema, şiir, cinselliğe bakış açıları vb. hem üretim biçiminde, hem de kendilerini ifade ettikleri yeni bakış açılarında ciddi bir devrim yaptılar. yani şöyle düşünelim, abd'de bir müzik grubu vieatnam savaşına karşı çıkıp inanılmaz derecede etkili olabiliyordu, bugün neden bu olmuyor örneğin? neden ırak işgaline, afganistan işgaline karşı seslerini yükseltip, hiçbir grup etkili olamıyor?

bob dylan'ın genç olduğu bir dünya sanırım çok güzel olmalı. the godfather filmi üzerine yabancı bir sitede birisi söyle yazmıştı "şu hayattaki en büyük travmam al pacino'nun yaşlanmış olması" gibi bir şeydi. bu tanım üzerine epey düşünmüştüm, çünkü the gadfather filminin bir anlatım yüzü var, bu yüz bence sadece o kuşağa ait. bizde de hababam sınıfı örneği üzerinden bakılabilir, o giyim tarzı, yüz ifadeleri, mimikler vs her şey o döneme, o dönem insanına ait. bu bana göre inanılmaz bir şey, sanırım dünyada hiçbir gençlik kuşağı 60 ile 80 arasında genç olan kuşak kadar umutlu olmadı. romanyalı bir profesör haka günümüzde kullanılan bir yol için övünüyor, çünkü kendileri çalışıp yapmış yolu. bu ruh bence başka bir şey.

son olarak,

maria farantouri / mikis theodorakis - o antonis 1974, konser kaydı. bu konser o dönem insanın ruhunu en iyi yansıtan kayıtlardan biri bana göre.

aaa ben erkek bekliyordum(!). selamun aleyküm iyi yayınlar. kuşak çatışması mı yine? benim kuşak siyah. bizim kuşaktan fazla kimse kalmadı. nerde o eski siyahlar.

en çok merak ettiğim ve öyle bir şey olursa çok güleceğim şimdiden söyleyeyim.
x kuşağı milenyum çocuklarını beğenmezmiş.
ama olacağı da o.

ben yazarken konu z kuşağına gelmiş. bu nesil üzerine de birkaç kelam etmek isterim açıkçası. bence çok fazla haksızlığa maruz kalan bir kuşak bu. başka bir platformda farklı görüşte olduğum bir kadın arkadaş, bu kuşağı eleştirirken şöyle bir şey demişti "biz okuyorduk, sizin gibi değildik" bunu söyleyenin kuşağına ait bir kişi olarak diyebilirim ki, okuyorduk fakat sadece kendi mahallemizin yazarlarını okuyorduk. dar alanda kısa paslaşmalar yapıyorduk yani ve kendi dünyamızda mutluyduk. bugün baktığımda, yeni nesil için bu tür ayrımlar yok, okuyorlarsa her şeyi okuyorlar. ayrıca bu kuşağın okumadığı nereden çıktı? çok daha geniş yelpazede okuyor olmaları omurgasız olduklarını göstermez, belki de çok daha geniş bir açıdan düşündükleri için böyledir.

özetle, her kuşak kendi sürecini yaşar, kendi serüvenini yazar ve yaşar. insanlık elinizden tutabileceginiz, istediğiniz gibi sekillendireceğiniz bir formda değil. bırakalım, kendi seruvenlerini yaşasınlar, zaten karşı olsak ne olur ki? ne yapabiliriz, huysuz, aksi, bunaklar oluruz en fazla. bize yaptıkları gibi.

kuşakları rahat bırakalım derim.

dıgıdıklı atlı şarkıyı çalacaktınız sanki kaldı o. yanlış hatırlıyorsam affedin.
ama çalmadıysanız da beklerim.

kuşaklara gelince, her bir kuşak bir diğerini eğitiyor ama aslında sosyal medya daha çok rol oynuyor artık bu eğitimde.

sadece kuşak özellikleri değil bu faktör de önemli.

bunu kötülemek için söylemiyorum elbette. eskiden de tv radyo etkilerdi.

ama sosyal medya etkileşimi daha fazla olduğu için bir kuşağın farklılaşmasını daha da arttırıyor sanki.

biraz geç oldu ama ben geldim, iyi yayınlar..

ama galiba yayının sonuna yetiştim

haftaya salı görüşmek üzere

bugünün salı olduğunu ve saat 21.00'da buluşacağımızı söyleyen başlıktır.
bugünkü konumuz pek eğlenceli *
duygusal manipülasyon hakkında sohbet etmeyi planlıyorum sizinle. ailede, işyerinde, duygusal ilişkide maruz kaldığımız ya da maruz bıraktığımız kimi durumlar var. bazen bilmeyerek, çoğu zaman da bile isteye yaşanan manipülasyon nedir, nasıl tanırız ve nasıl kaçarız?
farkediyoruz ki çoğu kişi aslında ne yaşadığının ya da yarattığının farkında değil.
bireysel ilişkilerden toplumsal duruşumuza kadar bizi paralize eden bu durumu konuşalım bugün sevgili sözlük.
fikir ve yorumlarınızı şimdiden bekliyorum.

"şaka şaka" yazmasa lincleyecektim. duygusal manipülasyon kitabı yazdim ben. haliyle ben aslinda yoğum.

(bkz: ne diyosun ablacım)