sen kimsin radyo yayını

ben işlerimi ayarladım akşam yayını keyifle dinliyor olacağım.

dört kulakla bekliyorum.
dinliyor olacağım.

bir el sallayın yeter.

merhabalarrr, evet sevgili yarasa seneca'ya ait üzerinde konuşacağımız entryler şu şekilde; #1390584, #1545149, #1655341, #1721898, #1754138, #1725853, #1720878, #1699531, #1581154, #1486922

yarasa hocam çok profesyonelce konuşuyor. daha ilk dakikadan program kendine çekti. tebrikler.

yarasacım çok güzel ve açıklayıcı konuşuyor.

aman efendim! bu ne bahtiyarlık. çok teşekkür ederim ikinize de.

uzuuuğn bir günün ardından pc'den uzaklaşıp radyoyu açayım mikom'la yarasa'yı dinleyem dedim, ilk duyduğum cümle "ideal erkek kore erkekleridir". e iyi madeğm gidiyom ben tüm ortadoğululuğumu* da yanıma alıp.

2 işi bir arada yapabilen biri olaraktan bir yandan dinliyorum ara ara, bir yandan diziye bakıyorum. selamını aldım kardeşim, ben de varım*.

köseler candır*. sadrazam'ı da istemeye gideriz gibi geliyor bana, sıkıntı yok.

bir ara beni de öv yarasa.
teşekkürler.

eski erkek arkadaşım intihara meyilliydi. hatta 1 kez denemişti benimle tanışmadan önce.

tanıştığımızda hiçbir şekilde hiçbir şeyden keyif almıyordu. günlerce dışarı çıkmıyordu mesela. attığım mesajlara dönmüyor ya da 1 gün sonra dönüyordu. doktorun teşhisi "depresyon artık senin yaşam stilin hâline gelmiş" idi. o derece yerleşmişti yani hayatına bu durum.

ne yapacağımı çok da bilmiyordum aslında. her ne kadar bu "haydi dışarı çık" mevzusu eleştirilse de, dışarıya çıkmanın, doğada zaman geçirmenin bu tip hastalıklarda tedavi edici olduğuna dair bir şeyler okudum o dönem. şansımı denemek istedim. arıyordum "haydi çıkalım" diye. asla istemiyordu. her şeyi göze alarak zorluyordum. en sonunda "lanet gitsin tamam" moduna girdiği için kabul ediyordu ama günün sonunda her seferinde çok daha iyi dönüyordu eve. dışarıda olmak, sevdiği bir insanla olmak iyi geliyordu çünkü.

biraz uzun sürmekle beraber o süreç, 5 senenin sonunda çok daha iyi bir noktadaydık. yani demem o ki gerçek sevgi insanlara birçok durumda iyi geliyor. ben ona zerre kadar iyi geldiysem -ki geldiğimi biliyorum- bunun nedeni tamamen ona olan büyük sevgim ve bunu ona gösteriyor oluşumdu. böyle durumlarda sevildiğini bilmek bir insan için çok ama çok önemli bence.

her ne kadar hâlâ depresyon belirtileri gösterse de asla eskisi kadar kötü durumda ve karamsar değil.

tabii ki profesyonel bir yardım gerekiyor ama etrafınızda böyle insanlar varsa, onlara ne kadar sevildiklerini göstermeyi sakın ihmal etmeyin derim. elinizden gelenin belki de en iyisi bu olacak çünkü.

açıkçası sigarayı bırakmamın üçüncü günündeyim. gözaltlarım çöktü ve agresif bir şekilde dolaşıyorum ortalıkta. bruce wayne olarak sinirliyim ve bu yarasa ile de sorunum var evet. *

bu arada avon bu galiba. önerilir, haklı...

işin güzeli de şemsiyenin çıkış amacı güneşte kullanmak. şems güneş demek zaten. hatta ingilizcede de parasol şemsiye demek ve sol güneş anlamına geliyor bazı dillerde.

yani normalde doğrusunu yapmışsın ama millet alışmadığı için garip garip bakmış herkes*

edit: hahah kafada aşk yaşamayı ben de yapıyorum be! gerçek ilişkiden daha zevkli oluyor. sonuçta sadece iyi yanları oluyor zihnimde, kötüleri düşünmüyorum bile. hatta 2-3 kişiye kadar çıkıyor bu tek seferde.

erkekleri yıktınız efendim.
biz de kendimizi özel hissediyorduk.

edit: nickimden utanıyorum ama değiştirmekten de çekiniyorum artık.*

çocukların acımasız olması hakkında (bkz: sineklerin tanrısı) okunabilir.

ikiz kardeşlerde bile biri çok merhametli olurken biri acımasız olabiliyor.
bana göre bu ne %100 eğitimle ne de %100 genetikle alakalıdır. bu ikisinin kombinasyonu ve çocuğun algılarıyla alakalı. empati yoksunluğu en büyük sebep.

ne küçük görmek, ne de büyük görmek. kesinlikle ne çok küçük görüp kendine acımak, ne de büyük görerek gereğinden fazla sorumluluk alıp yüklenmek gerekiyor. ikisi de insanın psikolojisini çok fazla yıpratıyor ve farkında olmadan hedeflerden uzaklaştırıyor insanı. bu konuda dikkatli olmak lazım. her şeyde denge. güzel sohbetti, iyi geceler herkese.

blog sayfasının üstündeki üç çizgiye tıklayınca kafa sözlük yazıyor.
kafa sözlüğün kafası kopmamış mıydı? orayı değiştirmeyi unutmuşsunuz.

diziyle aynı zamanda bitti.

güzel yayındı, teşekkürler.

22.02.2022 saat 22:22'de başlayacak olan yayındır. bakmayın afişte 22:30 yazdığına. büyük oyun görücüsü miko her zaman iş başında, her zaman tetikte!! ne sandınııızzz...

ee-efendim nedense konuk duyuru entrylerimde boş yapmazsam ölcekmişim hastalığına tutuldum bu ara. siz de nasibinizi alıyorsunuz bundan, çok kızmayın e mi bana, geçer zamanla herhalde. konuya giriyorum artık müsaadenizle; bu hafta sevgili pencere ile birlikte yayın yapıyor olacağız. şunu söylemem lazım; kendisi radyoya konuk olarak gelmesiyle alakalı olarak bir takım çekincelere sahipti. kendinden yana değil, insanlarla, dinleyicilerle ve benimle ilgili kaygılanıyordu daha çok, bana da bunu ifade etmişti tüm iyi niyeti ve nezaketiyle. ancak ben kendisine sözlüğümüz gibi radyomuzun da küfürsüzlük, her türlü ayrımcılığın karşısında durma düsturu, cinsiyetçi söylem ve yaklaşımdan uzaklık, nefret söylemi içermeyen bir dil kullanımı gibi ana ilkelere riayet edilmesi koşuluyla herkesin fikrini özgürce dile getirebildiği bir platform olduğunu, bunun böyle olmaya devam etmesi için de hepimizin her zaman üzerine düşen görevler olduğunu hatırlattım naçizane. iyi etmişim değil mi?

özetle bu hafta pencere beni kırmadı ve yayına gelmeyi kabul etti. bu akşam kendisi ile sohbet ediyor olacağız seçtiği 10 entrysi üzerinden. linkleri yine yayından önce burada paylaşacağımı da belirtmek isterim.
şimdiiii, kimler bizimle?*

pencerenin penceresinden hayata bakacağımız radyo yayını. bakalım nasıl olacak.

sevgili dostum miko "pencere beni kırmadı" diyerek nezaket göstermiş. oysa kendisinin programına çıkmak için sedat peker'i bile devreye sokmayı düşünüyordum. üstüne bir miktar para+ holosko'yu mu önersem diye teoriler içindeydim.

iyi bir yayın olacağını düşünüyorum. (bana rağmen iyi bir yayın olacak) şimdiden kendisine nazik teklifi için teşekkür ederim.