simone de beauvoir

çok sıkıcı kiraplar yazmıştır. sartre'in gölgesinde kalmasi biraz da bundan.

(bkz: sartre)

ne yazık ki sartre ve onun iç dünyasını anlamak için basamak olarak görülen yazar . eserleri hatta o eserleri oluşturan düşünceleri, bazı noktalarda oldukça çiğ kalmış olsa bile sığ bir düşünür olarak görülmemeli ve eserlerine bir şans verilmeli diye düşünüyorum . yaşam , yalnızlık ve ölüm üzerine kayda değer çıkarımları mevcuttur.

l'ınvitée
les mandarins, prix goncourt
le sang des autres
pyrrhus et cinéas
les bouches inutiles

--- alıntı ---

choisir la vie, c'est toujours choisir l'avenir. sans cet élan qui nous porte en avant nous ne serions rien de plus qu'une moisissure à la surface de la terre.

- les bouches inutiles

--- alıntı ---

ünlü filozof jean paul sartre ile entelektüel dünyanın en ünlü aşıkları arasında yer alıyorlar. beauvoir 1986'da, sartre'de 1980'de öldü.

bir erkeğe boyun eğmemek, özgür olmak, özgürce yaşamak, feminizm vs. görüşünü savunan hanımefendi. henüz çok detaylı incelemedim yazdıklarını fakat bu başta sayıp döktüğüm düşüncelerle son zamanda çok sık karşılaşıyorum. özgürlük fikrine bu denli bağlı biri de özgürlük fikrine tutsak olmuyor mu? salt özgürlük mümkün mü? veyahut da birini sevmek ona boyun eğmek midir?

savaş sonrası paris'ini anlatan kitabı les mandarins albert camus
arthur koestler vejean paul sartre'ı andıran karakterler içermektedir.

jean paul sartre ile "1 yıl sonra eiffel kulesinin önünde saat 12:00'de" diye randevulaşırlar. beauvoir'ın anlattığına göre jean paul sartre tam 12:00'de ordaymış. buradan yola çıkarak "sadakat anlayışının aslında tek eşlilik, resmi nikah, aile kurumu gibi kavramlarda aranmaması gerektiğini, sadakatin verilen basit sözlerde ve insanların birbirlerine yükledikleri anlam ve değerlerde aranması gerektiğini" söyleyen goncourt ödüllü fransız yazar ve hatta filozof.

iyi bir kitap kadar insanı kendinden uzaklaştıran hiçbir şey yoktur.söz'ünün sahibidir.

erkek kadın fark etmez kadın serisinin okunması gerektiğini düşünüyorum. ben bağımsızlığa doğrunun bir kısmını okumuştum ve cinsiyet sınıflandırılması çok etkileyici ve akıcı bir dille anlatılmıştı. vakit bulunca birbirinden bağımsız olan üç kadın kitabını da okumayı hedefliyorum.

sartre, "sartre sartre'ı anlatıyor" isimli kitapta, michel contat ile yaptığı söyleşide, kendisinden şu şekilde bahsediyor:

“-düşüncenizi, birisiyle konuşurken keşfettiğiniz hiç mi olmadı?
-hayır. bir düşünceyi, daha henüz yeterince sağlamlaşmamış olduğu bir sırada yalnız simone de beauvoir’a aktarabilirim.
-felsefe bilgisi sizinle aynı düzeyde olduğu için mi?
-yalnız bu yüzden değil, ama bana ilişkin bilgisi de benimle aynı düzeyde olduğu, ne yapmak istediğimi benimle eş düzeyde bildiği için. dolayısıyla, o kusursuz bir muhataptır, insanın hiçbir zaman bulamayacağı muhatap. eşsiz bir armağan.”

"bir insan, bir başka insanın hayatında bundan daha güzel ve tatmin edici şekilde yer edinebilir mi?" sorusunu sordurtmuş insandır.

detaylı bir şekilde incelediğim yazar ve filozoftur. kendisi aşırı özgürlükçü tayfadandır. cinsel rıza yaşının 13'e çekilmesini savunmuştur. bildiride imzası vardır. kendisi ayrıca sade yakmalı mı kitabında sadizmin isim babası olan marquis de sade'yi ve cinsel sadizmi, özgürlük ekseninde savunmuştur. evet feministtir biraz okuyun derim.

ilgili haber

böyle de bir yazı var ilgilenenler için buradan.

"kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz. kanatlarını kesiyoruz sonra da uçamıyor diye yakınıyoruz."

"sadece erkek değildir kadını ezen. kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyor."

kendisinin sözlerinden en sevdiğim iki alıntı. bazı düşüncelerinden bağımsız olarak değerlendiriyorum her zamanki gibi.

kendisini oynadığım tiyatro oyunuyla tanıdığım yazar. çok geç tanımış olduğum için de kendimden utanmışımdır.

fransız kadın yazar, entelektüel, filozof, feminist. filozof olmasına rağmen kendisini bir filozof olarak görmemiştir. feminizme katkılar sağlamıştır.

"bir intihar olayı okuyunca, insana buz gibi ter döktüren şey, pencerenin demirlerinde asılı duran narin ceset değil, intihardan hemen önce o kalpte olup biten şeydir. " sözleriyle ölümün dehşetini müthiş betimlemiş ablamız.

birden fazla öz geçmişten elde edebileceğimiz bilgilere göre eşine ve topluma kafa tutarcasına sartre ile ilişkisine devam etmiştir. (sartre'ı kendisine tercih etmiş gibi sanılabilecek kişinin, beauvoir'ın ilişki durumuna yönelik, oldukça ağır sözleri vardır) fransa'da felsefe yapılan cafe kültürünün duayenlerinden biridir, tabiki eşi ile birlikte. sartre'ın herkese (amatörler, alaylı filozoflar vs.) tepeden bakan, kibirli tarzına rağmen, felsefi açıdan kendisini eş olarak görmesinin sebebini çirkin bir erkek olmasına dayandıranlar, literatürde de, camus yalakalarıdır. özel ve genel mektuplarından, sartre karşısında ne derece bir filozofuğu olduğu pek anlaşılamamaktadır. felsefe dünyasında geri planda durduğu/kaldığı malumdur, ancak, bunu, sartre'a dayandıran ataerkil-kapitalist dünya, aynı zamanda pişkindir de..

(bkz: akıl çağı)
(bkz: jean paul sartre)

simone de beauvoir

1908-1986 yılları arasında yaşamış fransız yazar, filozof ve feminist.

en önemli kitabı le deuxième sexe'dir. türkçe'ye ikinci cins adıyla çevrilir.
78 yaşında hayatını kaybetmiş, sartre'ın yanına gömülmüştür.

mutluluk, herkes gibi yaşarken
kimse gibi olmamaktır sözünün sahibidir.

1908/1986 yılları arasında yaşamış fransız filozof/ yazar/ gazeteci ve döneminin en yetkin feminist kişiliklerinden biri olarak tanınır.

bazı kitapları/

sade'ı yakmalı mı?
varlık, düşünce ve devrim
jean paul sartre'a mektuplar