21.
sinema canımın içidir. simit gibi, siyah ince çorap gibi, maradona gibi seviyorum ben onu. ben kalp sinema.
azıcık daha detay vermem gerekirse yalandır sinema. sinema bir göz aldanmacasıdır. gözümüzün bir kusurunu kullanır. the prestige filminde, "sihirbaz önce size bir şey gösterir..." diye başlayan harika tiradı hatırlatır bana.
insan gözü görüntüleri retinada belirli bir süre saklar. saniyede 24 resim gözümüzün önünden geçip gittiğinde (24fps), onlar silinmeden yenileri gelirse göz bunu hareket olarak algılar. görmemize dair bu gecikme, evreni anlamamıza bile mani olabilme potansiyeline sahipken, resimlerden hareketi keşfetmemize, yani 7. sanatı bulmamıza neden olmuştur. yani, ben aslında yoğum (yok pardon, bu o değildi).
yani, kusurlardan da güzellikler doğar bazen. kusurlar sayesinde bazı şeyleri görürüz.
hareketin, hareketli görüntülerin temelini ilk inceleyenlerin arasında newton baba da bulunmakta. lakin gelişim, 1830'larda start veriyor. osmanlı imparatorluğunda o dönem yayınlanan tarafsız bölge-ül osman programında, ahmet hakan paşa ve ekibi vaka-i hayriye olayını tartışırken, halkımız, "gavur kadınlara şerbet döküp yıkamadan halvetlemek caiz mi" tartışması yüzünden ikiye bölümüşken, ikinci mahmut mini eteği yasaklamışken, cemaatimiz bu olaylarla meşgulken, avrupa'da faraday tekerleğinden ilham alınılarak thaumatrope isimli alet yapılıyor.
dr. paris tarafından hayata geçirilen bu alet, karton bir diskin iki tarafında olan bir resmi hızla döndürdüğünüzde fotonun hareketli görünmesini sağlayan basit bir düzenekten ibaret. örneğin bir yanda kuş bir yanda kafes varsa, kuşu kafesin içinde gösteriyor. işte kameranın da, şu an izlediğimiz bol efektli cgi filmlerin de, citizen kane'in de, hababam sınıfı'nın da, her şeyin de atası bu alettir. daha da başlangıcı faraday amca ve newton amca'nın kanunları, daha daha da başlangıcı ise yaratılışımızdan gelen bir olgu olarak, güzel üzüm gibi gözlerimizin o kadar da uzun süre görüntü tutamamasından doğan bir ilüzyondur. sinema da budur zaten, bu nedenle harikadır.
azıcık daha detay vermem gerekirse yalandır sinema. sinema bir göz aldanmacasıdır. gözümüzün bir kusurunu kullanır. the prestige filminde, "sihirbaz önce size bir şey gösterir..." diye başlayan harika tiradı hatırlatır bana.
insan gözü görüntüleri retinada belirli bir süre saklar. saniyede 24 resim gözümüzün önünden geçip gittiğinde (24fps), onlar silinmeden yenileri gelirse göz bunu hareket olarak algılar. görmemize dair bu gecikme, evreni anlamamıza bile mani olabilme potansiyeline sahipken, resimlerden hareketi keşfetmemize, yani 7. sanatı bulmamıza neden olmuştur. yani, ben aslında yoğum (yok pardon, bu o değildi).
yani, kusurlardan da güzellikler doğar bazen. kusurlar sayesinde bazı şeyleri görürüz.
hareketin, hareketli görüntülerin temelini ilk inceleyenlerin arasında newton baba da bulunmakta. lakin gelişim, 1830'larda start veriyor. osmanlı imparatorluğunda o dönem yayınlanan tarafsız bölge-ül osman programında, ahmet hakan paşa ve ekibi vaka-i hayriye olayını tartışırken, halkımız, "gavur kadınlara şerbet döküp yıkamadan halvetlemek caiz mi" tartışması yüzünden ikiye bölümüşken, ikinci mahmut mini eteği yasaklamışken, cemaatimiz bu olaylarla meşgulken, avrupa'da faraday tekerleğinden ilham alınılarak thaumatrope isimli alet yapılıyor.
dr. paris tarafından hayata geçirilen bu alet, karton bir diskin iki tarafında olan bir resmi hızla döndürdüğünüzde fotonun hareketli görünmesini sağlayan basit bir düzenekten ibaret. örneğin bir yanda kuş bir yanda kafes varsa, kuşu kafesin içinde gösteriyor. işte kameranın da, şu an izlediğimiz bol efektli cgi filmlerin de, citizen kane'in de, hababam sınıfı'nın da, her şeyin de atası bu alettir. daha da başlangıcı faraday amca ve newton amca'nın kanunları, daha daha da başlangıcı ise yaratılışımızdan gelen bir olgu olarak, güzel üzüm gibi gözlerimizin o kadar da uzun süre görüntü tutamamasından doğan bir ilüzyondur. sinema da budur zaten, bu nedenle harikadır.
devamını gör...