sinema canımın içidir. simit gibi, siyah ince çorap gibi, maradona gibi seviyorum ben onu. ben kalp sinema.

azıcık daha detay vermem gerekirse yalandır sinema. sinema bir göz aldanmacasıdır. gözümüzün bir kusurunu kullanır. the prestige filminde, "sihirbaz önce size bir şey gösterir..." diye başlayan harika tiradı hatırlatır bana.

insan gözü görüntüleri retinada belirli bir süre saklar. saniyede 24 resim gözümüzün önünden geçip gittiğinde (24fps), onlar silinmeden yenileri gelirse göz bunu hareket olarak algılar. görmemize dair bu gecikme, evreni anlamamıza bile mani olabilme potansiyeline sahipken, resimlerden hareketi keşfetmemize, yani 7. sanatı bulmamıza neden olmuştur. yani, ben aslında yoğum (yok pardon, bu o değildi).

yani, kusurlardan da güzellikler doğar bazen. kusurlar sayesinde bazı şeyleri görürüz.

hareketin, hareketli görüntülerin temelini ilk inceleyenlerin arasında newton baba da bulunmakta. lakin gelişim, 1830'larda start veriyor. osmanlı imparatorluğunda o dönem yayınlanan tarafsız bölge-ül osman programında, ahmet hakan paşa ve ekibi vaka-i hayriye olayını tartışırken, halkımız, "gavur kadınlara şerbet döküp yıkamadan halvetlemek caiz mi" tartışması yüzünden ikiye bölümüşken, ikinci mahmut mini eteği yasaklamışken, cemaatimiz bu olaylarla meşgulken, avrupa'da faraday tekerleğinden ilham alınılarak thaumatrope isimli alet yapılıyor.

dr. paris tarafından hayata geçirilen bu alet, karton bir diskin iki tarafında olan bir resmi hızla döndürdüğünüzde fotonun hareketli görünmesini sağlayan basit bir düzenekten ibaret. örneğin bir yanda kuş bir yanda kafes varsa, kuşu kafesin içinde gösteriyor. işte kameranın da, şu an izlediğimiz bol efektli cgi filmlerin de, citizen kane'in de, hababam sınıfı'nın da, her şeyin de atası bu alettir. daha da başlangıcı faraday amca ve newton amca'nın kanunları, daha daha da başlangıcı ise yaratılışımızdan gelen bir olgu olarak, güzel üzüm gibi gözlerimizin o kadar da uzun süre görüntü tutamamasından doğan bir ilüzyondur. sinema da budur zaten, bu nedenle harikadır.
devamını gör...
daha en başta, lumiere zamanında bile 100 kişi tarafından izleniyordu.
devamını gör...
sanat olup olmadığı tartışma konusu. başkenti hollywood olan bir ülke.

bu tanımı boşa kullanmadım. hollywood, sinemadan evvel portakal bahçeleriyle dolu kırsal bir yerdi. sinemanın gelişimi bölgeyi de geliştirdi.

sinema başlangıçta bir sanat kabul edilmiyordu. böyle bir tartışma bile yoktu. bir eğlence ürününden öte bir şey değildi. büyüklere oyuncak. 1914'te bir abd'li yönetmenin söylediği şu söz bu durumu çok güzel özetler:

"sinema tüm sıkıcı yanları alınmış bir hayattır aslında."

peki sonradan nasıl ve ne zaman bir sanat dalı adayı oldu bu sektör? avrupalılar. özellikle fransızlar sanatsal bir ifade biçimi olarak kullanılabileceğini fark etti beyaz perdenin. almanların dışavurumculuğu beyaz perde de kendini gösterdi. artık bu eğlence sektörü, önemli şeyler anlatan, iç dünyayı resmeden bir sanatsal faaliyete dönüştü. 1950 milat sayılabilir bu açıdan.

peki sorunun cevabı nedir? sinema sanat mıdır gerçekten? sinema, doyum noktasına bir yüzyıl içinde ulaştı. bugün film diye izlediğimiz şeyler efekt çöplüğü. kimse iyi bir hikaye veya derin bir anlatım beklemiyor. bir sosyalleşme aracından öteye gitmiyor. pornografi(sadece cinsel değil) ve ticarî bir ürün olmaktan kurtulamayacağı bir döngüye sıkışmış durumda.
devamını gör...
ekrana ışık yansıtılıp bir hikayenin seyircilere izletilmesi durumu.
devamını gör...
fularlı entel arkadaşlar sinema sanat mı tartışıyor.
kimseyi rencide etmek istemem ancak, bir sinema filmi çek denilse kadıköy boğası ayarında bir film dahi çekemeyecek olan insanlar olarak sinemayı eleştirmek de ne bileyim bana tuhaf geldi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sinema" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim