sinir bozan şeyler

telefonda yüksek sesle konuşan insanlar
ıslak tuvalet terliği
uyuyamamak....

negatif durumları spoiler ile belirteceğim. kişisel negatif enerji kapısı gibi düşünün

sen.

ne demek bir gün 24 saat? nnne demek bir günn 24 saaat!?!*

misafir(lik)
kalabalık ortam

dağınıklık
gürültü
kalabalık

sınıfta ciyaklayarak gülen o kız ve sürekli herkesin ona yürüdüğünü sanan o erkek

akışın akmaması.

üst kattan veya alttan gelen bağırış çağırışlardır. kavga ediyorsunuz bari sessizce edin döveceksen de bağırtma bari. insan komşusu rahatsız olmasın diye sıkacaksa da susturucuyla sıkar.

mağazacılık sektöründe haftalık iznin arife gününe denk gelmesi.
(bkz: vahşi kapitalizm)

badem bıyıklılar

kulağında telefon enseyi diklemiş dar paça nargileci tayfa gerisini yazmama gerek yok siz anladınız

başka mahalle çocuklarının evinin penceresinin önünde bağırması. çocuklarımıza sahip çıkalım.

bilgisiz fikir sahibi olanlar, her şeyi eleştirenler, her şeyin doğrusunu bildiğini iddia edenler, her şeyi yargılayanlar, ötekileştirenler. kendini karar mercii, otorite sananlar. burada çok var bunlardan. sokakta da çok var gerçi. tek fark anonim olduğundan burada daha cesaretli davranılması. dışarıda döverler çünkü!

sol şeritten 40 50 ile giden insanlar bugün sinirimi bozdular. adam araba kullanmayı bilmiyor ama trafiğe çıkmış soldan 40 50 ile gidiyor ve her şey normalmiş gibi davranıyor. diğer arabalara sıfır çekiyor. berbat bir trafik günü ile pazartesiye merhaba dedim.

o kadar çok ki.

niye bu kadar çok.

kendime de sinir oluyorum her şeye sinir olduğum için. just relax halbuki.

yan tarafta oturan yürüyen tabutun kulaklarının duymaması.
her gelen misafiri bağırarak konuşuyor, bu yürüyen tabut da bağırıyor.
başlayacağım yakında şarap çanaklarından.

olur olmadık görüntülü aranmak. telefonda konuşmaktan nefret ediyorum zaten bir de görüntülü. iyk!!!!

yemek yediğimiz ortamda biri yağlı/soslu/ıslak parmaklarını şapır şupur yalamaya başlarsa uyarırım. sinirimi bozar.

geçenlerde eve dönerken rastladım.defalarca da gördüğüm ve farklı örneklerini de görmeye devam edeceğimi bildiğim bir tablo ne yazık ki.oturduğum sitede hunharca ev içi yapı ve dekorasyon değişimi yapılıyor site sakinleri tarafından.sanırım komşuluk ilişkileri de bunu etkiliyor,birinin yaptığı değişiklik diğerinde bir ampül yakıyor olsa gerek. takıldığım şey neredeyse yeni denilebilecek eşyaların ve döşemelerin her gün bir başka "çöpü" dolduruyor olması.benim düşünceme göre bir eşyanın değişmesi demek,o eşyanın eskimesi ve artık satın aldığımız zamandaki ihtiyaç tanımını karşılamaması ,bir yenisine ihtiyacımız olduğunun göstergesi belirtiler göstermesi demek.diyelim ki böyle bir sebep yok ortada ama sıkıldın evinin dekorasyonundan,ki bu bana yine ciddi bir israf ve tüketim çılgınlığı geliyor,evden çıkan onca eşyayı çöpe değil ihtiyaç sahibi birine ulaştırmak veya geri dönüşüme vermek senin görevin olmalı.yurtdışındaki bazı yerlerde çöp ve eşya atma konusundaki kurallara şahit olduğumda ülkemizde her gün milyonlarca işe yarayan ve kullanıma halen uygun eşyanın "çöp" statüsüne koyulup bir kenara atılması ve bu durumun asla denetlenmiyor oluşu cidden sinirimi bozuyor.