ateistlerin sevdiği islam kesimi.
akıl ve mantık dışı şeyleri sünniler din diye dayatacak da ateistlere de ekmek çıkacak .
devamını gör...
islam dininde mezhepler olmadığına göre sünnilik veya şiilik gibi öğretilere de yer yoktur: www.kurandakidin.com/catego...
devamını gör...
sünnilik yahut ehl-i sünnet, hz. muhammed'in öğretilerini temel alan islamiyet'in bir kolu,
hanefilik, şafiîlik gibi mezhepler sünni mezheplerdir.
devamını gör...
benimdir, abdest alırken ayağını lavaboya sokan sünnilerin mezhebindenimdir tabi şimdi din min hikaye.
devamını gör...
din gibi dayatilmaya devam ediliyor ama hakikatte batıldır kardeşim. zirâ dinde mezhep yoktur. illa bir mezhebe tâbi olmak gerekirse ben hz muhammed mustafa nin mezhebine tâbiyim. her ne ise.
devamını gör...
bünyesinden aşağıdaki gibi örgütleri çıkarmıştır, düşünün ne kadar barışçıl olduğunu:

(bkz: fetullahçı terör örgütü)
(bkz: retö)
(bkz: taliban)
(bkz: el kaide)
(bkz: el nusra)
(bkz: ışid)
(bkz: hamas)
(bkz: heyet tahrir şam)
(bkz: boko haram)
(bkz: hizbullah)
(bkz: cemaat el ıslah el iştima)
(bkz: cemaat ul-furkan)
(bkz: cemaat ul-ahrar)
(bkz: batı afrika birlik ve cihat hareketi)
(bkz: asbat el-ensar)
(bkz: ceyş-i muhammed)
(bkz: el ittihad el islamiyye)
(bkz: el nusra)
(bkz: el ömer mücahitleri)
(bkz: el murabitun)
(bkz: eş-şebab)
(bkz: ensar eş-şeriat)
(bkz: ensar ed-din)
(bkz: ensar el-islam)
(bkz: mısır islam cihadı)
(bkz: mağrip el kaidesi)
(bkz: fas islami muharip grubu)
(bkz: ensar eş-şam)
(bkz: ahrar eş-şam)
devamını gör...
sünnilik, adına ehlisünnet de denilen islam'ın arap ekolü olan 1. büyük ve ana mezhebi olup birincil kaynak kur'an-ı kerim'den sonra ikincil kaynak sahih kütüb-i sitte hadislerini kabul eden islam'ın sayı olarak en kalabalık mezhebidir. sünniler, pratikte hz. muhammed'in öğretilerini, davranışlarını kendine ilke edinirler ve 632'de muhammed'in ölümünden sonra hilafet seçimlerinde ebubekir'i birinci, ali'yi dördüncü halife olarak kabul ederler. ömer ve osman onlar için önemlidir.
tarih tarafsız bir şekilde incelendiğinde sünnilik, gerçek islam'dır ve islam kültüründe estetik olarak şiiliğe göre hiçbir şey yapmamışlardır.
devamını gör...
suan dunyada en yaygin islam kolu. ikincisi de siiliktir.

simdi ehli sunnet alimlerinden bazilari hakkinda, azeri bir sii sitesinde soylenmis iddialara cevap vericez.

hadi gecelim iddialara,

1. ehli sunnet aliminin, şeyh müfid (rahimullah) hakkinda yorumu. ehli sunnet'in buyuk alimlerinden olan zehebi, seyh mufid'in (rahimullah) biyografisinde soyle yaziyor:

"seyh mufid rafizilerin alimi ve fazlaca eserler sahibidir. onun adi muhammed bin muhammed bin numan nagdadi'dir. siidir ve ibn muallim olarak bilinir. muhtelif ilimlee, mevzulara, inceleme, arastirma, kelam ilmi ve muteziliye ve edebiyata sahiplenmis bir kisi olmustur. ibn ebi tey onun hakkinda "imamiyyetinin tarihi" kitabinda uzunca ve guclu ovguler yazarak soyle demistir: "o butun ilimlerde -usul, fikih, ahbar, rical, tefsir, nahiv (arap dili ve edebiyat) ve siirde yegane kisiydi." ali-buyye hakimiyeti zamaninda tum akide ehliyle azametle munazara yaptu. ve halifeler yaninda yuce ve agir makama sahipti. ruhen guclu (ozguvenli), cok iyilik yapan, azametli mütevazı, cokca namaz kilan ve oruc tutan, yumusak giymeyen, egitimde devamli, insanlarin en hafizalisiydi. derler ki, o, muhaliflerin yazdigi her bir kitabi ezbere bilirdi. bu yuzden de kendi mezhebine atilan suphelerin cozumunde guclu ve kudretlidi. ilim ogrenme ve ogretmeye insanlarin en onde geleniydi. medrese ve sanatcilarin magazalarini gezer, yetenekli gencleri bulur, onlari ebeveynlerinden ister (is icin alirdi) ve onlara ilim ogretirdi. bu yuzden de onun ogrencileri coktu. ezduddevle (ali-buyye) hakimi bircok zamanlarda onu ziyaret eder ve derdi ki: sefaat et ki, sefaat edilesin. o, zayif ve genis omuzluydu. 76 yil yasadi. onun 200'den fazla eseri vatdi. o, hicretin 413'cu yilinda vefat etti. cenazesi 80.000 kisinin katilimiyla defnedildi. derler ki, onun eserleri 200'e varmistir. ben onun eserlerini gormedim. allah'a hamd olsun. onun kunyesi ebu abdillah'ti."

cevap: yani, evet seyh mufid, imamiyye sia'sinin onde gelem bir kelam, fikih ve hadis alimidir.

ama zehebi'nin onu ovmesi neden garip karsilanmis anlamadim. aksine bu ehli sunnet ulemasinin samimiyetine delil olmaz mi.

adam sia camiada cok buyuk bir alimmis ki bu kadar ovmus.

mesela bir musluman, bir bilim insani ateisttir diye mesela onu ovmez mi. adam buyuk bir insansa over yani, diniyle, mezhebiyle ne alakasi var.

o sebepten bunu anlayamadim. geciyoruz.

2. hadis rivayet etmeden once sarki soyleyen ehli sunnet imami. zehebi, "siyer elamun-nubela"sinda soyle yaziyor:

"ibrahim bin sad bin ibrahim bin abdurrahman bin avf (ki abdurrahman bin avf peygamber'in sahabisidir), ebu ishak el-kureysi ez-zuhri el-avfi el-medini. kutub-i sitte'de rivayetleri var. imamdir, buyuk hafizdir... o, sika ve saduktur(yani, sika guvenilir raviye denir, saduk da arada zayif rivayet naklese de genelde sahih olan raviye). hadis sahibidir. imam ahmed onu sika olarak gormustur... ahmed bin sad bin ebi miram, yahya bin main'den onun soyle dedigini rivayet etti: sikadir, huccettir(yani hadisleri delil olarak kullanilir). ahmed el-icli dedi ki: medinelidir, sikadir. ebu hatim dedi ki: sikadir... ben (zehebi) diyorum ki: o, medine halkinin adeti olarak sarki soylemeyi (ginayi) caiz olarak goruyordu. o tenkit edilince, muhaddislere sinirlerek hadisten once sarki soylemeden onu rivayet etmeyecek."

cevap: evet bahsi gecen alim anlasildigi uzere ibrahim bin sad'dir. cennetle mujdelenmis 10 sahabiden biri olan abdurrahman bin avf'in torunudur. hadis hafizi ve fakihtir.

ha gelelim ibrahim bin sad'in sarki soylemesine. evet arkadaslar, ibrahim, ud calip sarki soylemeyi ve musiki dinlemeyi caiz olarak gormustur. bu yuzden de elestirilmistir.

fakat yukarda ibrahim bin sad hakkinda bu bilgiyi paylasan zehebi de, muzige dair kesin bir nas(kuran ve sunnetten delil) olmadigindan elestirilemeyecegini soylemistir.

yani kisaca boyle arkadaslar. yani zaten musikinin hukmu islam'da ihtilaflidir, ibrahim bin sad da caiz gormus yani olay bu. pek uzerinde durulmasi gereken bir konu degil yani. o sebepten gecelim.

ki sunu da soylemek gerekir ki, bu aslinda musiki haram diyenlere karsi delildir. demek ki bazi alim zatlar da musikiyi caiz gormusler.

3. şube bin haccac, hz. ali'den oyle bir hadis biliyorum ki eger onu size nakletsem rafizi olursunuz demistir. soyle ki, ahmed bin hanbel, "el-ilel ve marifet er-rical"inde soyle naklediyor:

"5556 - bana muhammed bin abdullah nakledip dedi ki: bize ebu davud sube'nin soyle dedigini nakletti: bize hakem, abdurrrahman bin ebi leyla'dan, o da ali'den oyle bir sey nakletti ki, eger onu size nakletse dans edersiniz. allah'a yemin olsun ki, hicbir zaman onu benden ogrenemeyeceksiniz."

bunun devaminda, ahmed bin hanbel siradaki rivayette soyle diyor:

"5570 - bize mahmud bin ğaylan ayni bunun gibi (baska bir rivayet) nakletti ki, orda "...rafizi olursunuz" sozuyle gelmistir."

bu rivayetin devaminda soyle deniyor:

"ebu abdur-rahman (ahmed bin hanbel'in oglu abdullah bin ahmed) dedi ki: bu daha nettir."

buna esasen, abdullah bin ahmed de onayliyor ki, rivayetin sahih sekli soyle oluyor:

"sube dedi ki: bize hakem, abdurrahman bin ebi leyla'dan, o da ali'den oyle bir sey nakletti ki, eger onu size nakletsem rafizi olursunuz. allah'a yemin olsun ki, hicbir zaman onu benden ogrenemeyeceksiniz."

sorular ve gorusler:

1. sube'nin aciklamadigi o soz nedir?

2. hangi temelle sube o sozu gizlemistir?

3. sube'nin "eger onu size nakkletsem rafizi olursunuz. allah'a yemin olsun ki, hicbir zaman onu benden ogrenemeyeceksiniz" sozunden oyle anlasiliyor ki, imam ali'nin (aleyhisselam) buyurdugu o kelam son derece muhim oneme sahipmis. hatta o hadde ki, sube'nin iddiasina gore, o sozu naklettigi takdirde etrafindaki kisiler rafizi, yani, kati ehli beyt taraftari olurmus!

4. sube'nin imamin (aleyhisselam) sozunu nakletmemesi iki sekilde anlasilabilir: ilki, imam her ne demisse, batil bir soz demis ve bu yuzden de sube insanlar sapmasinlar diye o sozu nakletmekten cekinmistir. eger oyle olursa, hic suphe yoo ki, sube adaletten dusmus olur. cunku o, bu hareketiyle acikca peygamber ehli beytinden ve peygamber'in en ustun sahabilerinden olan bir kisiyi asagilamis olur, onun insanlari saptiracak soler soyledigini demis olur. ikincisi, imam her ne demisse, hak demistir ve sube insanlarin hakkin ardindan gitmesinden korkarak bu sozu demekten cekinmistir. eger oyle olursa da, o zaman gunes gibi aydindir ki, sube yine adaletten dusmus olur. cunku o, bu hareketiyle kuran'a, sunnete muhalefet etmis, hakki ulastirmaktan cekinmis ve insanlarin karanlik icerisinde kalmasina razi olmustur. allahu-teala buyuruyor ki: "allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." (nisa/58). sube bu hareketiyle elindeki emanete hiyanet etmistir.

5. hansi temelle "...rafizi olursunuz" sozu "...dans edersiniz" sozuyle degistirilmistir? meger, imam ali (aleyhisselam) dans edilecek bir soz soyleyen bir kisi mi? meger hazretin sozunun gizletilmesi yetmiyor mu ki bu sozun doguracagi sonuc da gizletiliyor? suphesiz ki, butun bunlardan hesap sorulacaktir.

rivayetin senedinin incelenmesi:

1. muhammed bin abdullah el-mahremi - ibn hacer el askalani, ebu hatim er razi, nesai, darekutni onun sika(yani guvenilir) oldugunu, zehebi imam, allame, hafiz ve sabit oldugunu demisler

2. mahmud bin ğaylan - ibn hacer, nesai, mesleme el-mervezi onun sika oldugunu. zehebi onun imma, hafiz, huccet oldugunu demisler.

3. ebu davud et-tayalisi - "el-musned" kitabi var. ibn hacer, ahmrd bin hanbel, el-icli, nesai, ibn adiy, ibn sad onu sika olarak gormusler.

4. sube bin haccac bin el-verd - ibn hafer, icli, ibn sad gibi alimler onu sika oalrak gorduler. hadiste "emirul muminin" olarak goruluyor. zehebi onun imam, hafiz, hafiste emirul muminin oldugunu yazmistir. ehli sunnetin 6 meshur kitabinin (kutubi sitte) ravisidir.

5. hakem bin uteybe - ibn hacer, ibn mehdi, ibn main, ebi hatem, nesai, ibn sad, yakub bin sufyan gibi alimler onun sika oldugunu demislrr. zehebi onun buyuk imam oldugunu yazmistir. kutubi sitte ravisidir.

6. abdurrahman bin ebi leyla - tabiindendir(yani hz. muhammed'i gormeyip de sahabileri goren muslumanlar). ibn hacer, ibn main ve icli onun sika oldugunu bildirmisler. zehebi onu imam, allame, hafiz ve fakih diye vasfetmistir. kutubi sitte ravisidir.

boylece, anlasiliyor ki bu rivayetin senedi tamamen sahihtir.

cevap: simdi senedi biz de inceleyelim

1. muhammed bin abdullah - guvenilirdir. 790'da dogup 868-869 veya 874'de vefat etmistir.

2. tayalisi - 750-751 yilinda dogup 819'da vefat etmistir. guvenilirdir, fakat rivayetlerinde yanilabildigi soylenmistir. bu aklinizda bulunsun.

3. sube bin haccac - 701-706 yillari arasinda dogup 776'da vefat etmistir. guvenilirdir.

4. hakem bin uteybe - 668 veya 670'de dogup 729 veya 732 veya 733 veya 734'de vefat etmistir. guvenilirdir ama sanirsam tedlis yapmistir. yani gorusmedigi veya gorusse de hadis dinlemedigi hocasindan hadisi sanki ondan dinlemis zanni olacak bir bicimde nakletmistir. ama bunun disinda guvenilirdir.

5. abdurrahman bin ebu leyla - 638-639 yilinda dogup 702'de vefat etmistir. bazi alimler guvenilir olmadigini soylese de bircok kisi de guvenilirdir demistir.

6. mahmud bin gaylan - 854 veya 863 yilinda vefat etmistir. guvenilirdir.

hasilikelam rivayet sahihtir evet.

simdi olayi anlamak icin siinin sorularini cevaplandirmaya calisalim.

1. sube'nin aciklamadigi o soz nedir?

1. cevap: teknik olarak nakletmedigine gore en azindan kendisinden bunu bilemeyiz. dolayisiyla oyle.

2. hangi temelle sube o sozu gizlemistir?

2. cevap: o sozu insanlarin yanlis olarak yorumlayip bidate sapacaklarindan korktugu icin gizletmistir. bunu yapmasi dogru mu. allauu a'lem evet. cunku bu konuda bazi sahabilerden insanlarin anlamayacagi, onlari saptiracak hadisleri rivayet etmeyin manasinda sozler vakidir bildigim kadariyla. dolayisiyla sube bu temele dayanarak ali'den bu rivayeti nakletmemis olabilir.

3. sube'nin "eger onu size nakkletsem rafizi olursunuz. allah'a yemin olsun ki, hicbir zaman onu benden ogrenemeyeceksiniz" sozunden oyle anlasiliyor ki, imam ali'nin (aleyhisselam) buyurdugu o kelam son derece muhim oneme sahipmis. hatta o hadde ki, sube'nin iddiasina gore, o sozu naklettigi takdirde etrafindaki kisiler rafizi, yani, kati ehli beyt taraftari olurmus!

3. cevap: yo aksine sube bunu kati bir oneme sahip bir soz olarak gorse naklederdi. sube ali'nin sozunun yanlis anlasilmaya yol acabileceginden korktugundan nakletmemistir. sube'nin nakledecegi soz siayi hakli cikaracak bir soz olsa illaki baskasi rivayet ederdi, ki belki de etmistir. sube'nin bu sozu rivayet etmemesi muhim gormemesindendir. ki soz de insanlari saptirabilecek bir soz olunca rivayet etmemistir. ee bu soz insanlari sii yapabilirse hak olmaz mi. ona bakarsaniz bazi hadisler insanlari ateist, kuranci yapabiliyor. bu ateizmi ya da kuranciligi hak mi yapar. hayir. demek ki yanlis anlasilmaya mahal verecek sozler o yanlisi dogru kilmaz.

4. sube'nin imamin (aleyhisselam) sozunu nakletmemesi iki sekilde anlasilabilir: ilki, imam her ne demisse, batil bir soz demis ve bu yuzden de sube insanlar sapmasinlar diye o sozu nakletmekten cekinmistir. eger oyle olursa, hic suphe yok ki, sube adaletten dusmus olur. cunku o, bu hareketiyle acikca peygamber ehli beytinden ve peygamber'in en ustun sahabilerinden olan bir kisiyi asagilamis olur, onun insanlari saptiracak sozler soyledigini demis olur. ikincisi, imam her ne demisse, hak demistir ve sube insanlarin hakkin ardindan gitmesinden korkarak bu sozu demekten cekinmistir. eger oyle olursa da, o zaman gunes gibi aydindir ki, sube yine adaletten dusmus olur. cunku o, bu hareketiyle kuran'a, sunnete muhalefet etmis, hakki ulastirmaktan cekinmis ve insanlarin karanlik icerisinde kalmasina razi olmustur. allahu-teala buyuruyor ki: "allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." (nisa/58). sube bu hareketiyle elindeki emanete hiyanet etmistir.

4. cevap: sacma bir savunma. ya imam batil soz demis, ya da siayi hakli cikarmis demek ki sia haktir diyor sii. oysa alakasi yok :d ali'nin dedigi basit, dinde hukum bildirmeyen ama insanlari saptiracak boyutta bir soz olabilir, sube'nin de bunu nakletmemesinin nedeni bu olabilir. neden bu secenegi dusunmuyor da olayi 2 secenekle kisitliyor ki, bence bu siinin tarafli oldugunu gosterir. ki bu secenek de sube'yi adaletten dusurmez. ha burda, ali saptiracak soz mu soyler yiaa diye savunma yapilamaz. cunku ali'nin bunu soylerken amaci insanlarin sapmasi degil, insanlar kendileri bunu yanlis anlayip sapacak yapidalar. olay bu.

5. hansi temelle "...rafizi olursunuz" sozu "...dans edersiniz" sozuyle degistirilmistir? meger, imam ali (aleyhisselam) dans edilecek bir soz soyleyen bir kisi mi? meger hazretin sozunun gizletilmesi yetmiyor mu ki bu sozun doguracagi sonuc da gizletiliyor? suphesiz ki, butun bunlardan hesap sorulacaktir.

5. cevap: evet ustte ravileri incelerken bir raviye dikkat edin dedim, tayalisi'ye. yazar rafizi sozu dans sozuyle degistirilmis vay be diyor. halbuki rivayet, hafiza gerektirdiginden bazen bir ravi bir sozu unutabilir, yanilabilir. ki bu tayalisi isimli ravinin de alimlerin guvenilir olsa da bazen yanilabildigini soyledigini ustte belirtmistim. muhtemelen rivayetteki rafizinin dans olarak soylenmesinin sebebi de bu ravi olmalidir. yani olayin degistirmeyle alakasi yok, muhtemelen tayalisi isimli raviden kaynaklanan yanilmadir. ki takdir edersiniz ki bu sozu sube'den tayalisi almistir evet ama tayalisi 750-51'de falan dogdu sube ise 776'da vefat etti. yani tayalisi bu sozu sube'den en gec 25-26 yaslarinda almis olabilir. yani daha kucukken duydugu icin burda yanilmis olabilir. ki "dans ederdiniz"in arapcasi liraqasitum'dur. rafizi olurdunuzun arapcasiysa litarfadtum'dur. yani kelimeler de biraz benziyor. ki tayalisi'nin bunu aktardigi muhammed de 790'da dogmustur. yani tayalisi bu rivayeti aldiktan sonra en az 35 yil kadar aklinda tutmus olmalidir ki sonradan muhammed'e aktarmis olmalidir. ki kendisinin baladur yani belazur agacinin meyvesinden yapilan bir serbetten hafizasini guclendirmek icin cok miktarda ictiginden ciddi bir bicimde rahatsizlandigi da bildirilmistir.

haliyle kelimeyi naklederken yanilmis olabilir bunu dogal karsilamak lazim. ha ali dans edilecek soz soyleyen bir kisi mi konusunda tayalisi bunu sevincten dans ederler seklinde algilamis olabilir.

hasilikelam olay bu.

eger bu soz rafizi doktrinini dogrulasa emin olun bu rivayet sadece sube'nin soyledigi bir sozden ibaret olmayip daha genis capli olarak baska ravilerden gunumuze ulasirdi.

burdaki olay muhtemelen, ali bir soz soylemistir, soz belki kendisinin fazileti ile alakalidir, insanlar bunu onun hilafetine veya imametine yorup bidate dusebilirler diye nakletmemistir.

ki adamlar ali'nin faziletiyle ilgili hadisleri zaten bu bicimde yorumladiklarindan bu alisik olmayacak bir sey de degildir.

meselenin asli budur allahu a'lem.

ki bilmedigin bir sozle, yani varsayim uretip vay soz bizi dogruluyor diye rafizi olmak da ne bileyim. sen akideni varsayimla mi delillendiriyorsun diye sormak lazim sii'ye de.

4. ehli sunnet alimi ahmed bin hanbel, gadir-i hum hadisinin anlami hakkinda konusma demistir! soyle ki, ehli sunnet alimi ebu bekir el-hallal, "es-sunne"sinde soyle yaziyor:

"bana zekeriya bin yahya haber verip dedi ki: ebu talib bize nakledip dedi ki: ebu abdullah'dan (ahmed bin hanbel'den) peygamber'in ali icin dedigi "ben kimin mevlasiysam, bu da onun mevlasidir" sozunun anlamini sordum. soyle dedi: bunun hakkinda konusma. hadisi oldugu gibi birak."

atiyye bin atik ez-zehrani soyle demistir: "senedi sahihtir."

siradaki rivayet de soyledir:

"bize ahmed bin muhammed bin meter haber verip dedi ki: ebu talib nakledip dedi ki: ebu abdullah'dan peygamber'in ali icin dedigi "ben kimin mevlasiysam, bu da onun mevlasidir" sozunun anlamini sordum. soyle dedi: "bunun hakkinda konusma. hadisi oldugu gibi birak."

atiyye bin atik ez-zehrani soyle demistir: "bu eserin senedi sahihtir."

cok ilginctir ki, meger hz. ali'nin (a) fazileti hakkinda nakledilmis hadisin manasini arastirinca ne oluyor ki? dikkat ederseniz, bahsi gecen hadis, sirf hz. ali'nin (a) peygamber'den (s) sonra halife, imam oldugunu kanitlayan hadistir.

cevap: ya bu konuda pek bisey soylemeye gerek yok.

ilgili hadis siilerin hilafete delil saydiklari hadis. al bak sunni kaynaklarda da var diye ali halife olmali derler.

halbuki tarih, 1 hadisle anlasilmaz. butuncul olarak bakmak lazim.

ornegin sen bir hadis'e bakiyorsun, diyor ki hac cihaddan daha ustun, bu hadisten haccin daha ustun bir amel oldugu sonucunu cikarabilirsin ama diger hadis cihad en ustun diyor. demek ki tarihe ve hadislere butunen bakmak lazim.

mesela bu ummetten biri ilham aliyorsa omer olurdu hadisinden biri omer'in hilafeti farz diyemez mi? ya da, kendime bir dost secsem o ebu bekir olurdu hadisinden ebu bekir'in hilafeti farz diyemez mi?

demek ki arkadaslar, hadis okuyorsak bunu tek 1 hadisle bir olayi temellendirmek icin degil, butuncul olarak okumaliyiz.

ben kimin mevlasiysam, ali de onun mevlasi. simdi mevla ne demek? sevmek de demek olabilir, dost da olabilir, efendi de olabilir.

sen acik olmayan bir ifadeden ali'nin hilafetine zaten delil cikaramazsin ki. kitaplarimiz bircok sahabiye ovgulerle doludur. kimse cikip da aa peygamber ebu zerr'e en durust insanlardan biri demis o zaman halife olmali demiyor.

ovgu niyetine, o kisinin faziletini gosterme amacli soylenmis seyler bunlar. biz bunlara bakip bir sahabinin siyasi olarak liderliginin farz olduguna dair nasil sonuc cikarabiliriz ki?

hasilikelam bu hadisten zaten ali'nin hilafetine delil cikmaz.

o hadisteki "mevla" kelimesinin ne demek oldugu konusunda alimler farkli yorumlar yaptiklarindan, imam ahmed de o hadisteki mevlanin ne anlama geldigini bosver, birak kalsin demis. cunku o ifadenin anlami zaten muphem olup o ifadeyi aciklamak icin gelen yorumlar sadece bir yorumdur.

meselenin asli astari da budur.

ki zaten bu hadisten ali'nin siyasi olarak bir lider olmasi gerektigine, veya bu liderligin farz olduguna dair bir anlam cikmaz.

5. ehli sunnet alimi ahmed bin hanbel, menzile hadisinin anlami hakkinda konusma demistir! soyle ki, ehli sunnet alimi ebu bekir el-hallal, "es-sunne"sinde soyle yaziyor:

"bize ebu bekir el-merruzi haber verip dedi ki: ebu abdullah'dan (ahmed bin hanbel'den) peygamber'in, alu icin dedigi "senin bana olan konumun, harun'un musa'ya olan konumu gibidir" sozunun anlamini sordun. soyle dedi: bunun hakkinda konusma. hadisi oldugu gibi birak."

atiyye bin atik ez-zehrani soyle diyor: "senedi sahihtir."

cevap: simdi sii, bu hadisin de hilafet delili oldugunu soyler ki bircok sii de bunu hilafete delil olarak kullanir.

halbuki bu yanlistir.

simdi peygamber, ali'yi harun'a benzetiyor. fakat, bunun sebebi sudur, peygamber, tebuk savasinda ali'yi geride sehirde birakmisti. munafiklar bu konu hakkinda dedikodu yapinca ali peygamber'in yanina geldi, peygamber de onun sehre geri donmesi anlaminda sen bana musa'ya karsi harun gibi olmak istemez misin bir farkla ki benden sonra peygambee yoktur gibi bir sey buyurdu.

yani arkadaslar bunun sebebi su, musa, daga gittiginde, israilogullari kavmine harun'u vekil olarak birakmisti.

ayni sekilde peygamber de tebuk savasina gittiginde, ali'yi yerine vekil biraktigindan bu benzetmeyi yaparak ali'yi ovdu.

biz dersek ki yok, hayir, peygamber ali'ye harun diyerek onun hilafetine isaret etti.

bu durumda karsimiza soyle bir sorun cikar ki, harun, musa'dan once vefat etmistir. ki musa'dan sonra basa da yuşa bin nun gecmistir.

dolayisiyla bu hadisten, ali, peygamber'den sonra basa gecmeli hukmu verilmez.

bu konuya benzer bir konuyu ustte acikladigim uzere, bu gibi hadisler bazi insanlari bidate sapturabileceginden, imam ahmed bu konuda konusulmamasini istemistir.

yoksa konussak dahi bu hadisten hilafet delili cikmaz.

mesele budur allahu a'lem.

6. ehli sunnet alimi abdurrezzak es-sanani, omee bin hattab'a sovuyor! soyle ki, zehebi, "siyeri-elamin-nubela"sinda abdurrezzak es-sanani'nin biyografisinde soyle diyor:

"ukayli soyle demistir: ali bin abdullah bin el-muvarek es-sanani'nin soyle dedigini duydum: zeyd bin el-mubarek, abdurrezzak'in yaninda fazla bulunmus, ondan fazlaca hadis nakletmisti. sonra zeyd onun kitaplarini yirtip atti. ondan sonra muhammee bin sevr'in yanina gitti. ondan bunun sebebini sordukta dedi ki: biz abdurrezzak'in yanindaydik. o bize mamer'in zuhri'den, zuhri'nin de malik bin evs el-hedesan'dan naklettigi bir hadisi nakletti... hadis uzundur. soyle ki, omer'in ali'ye ve abbas'a dedigi "sen gelip kardesin oglubdan olan mirasini talep ettin, bu da gelip haniminin mirasini talep etti" sozunu okudu, ve dedi ki: ahmaga baksaniza! diyor ki: "sen gelip kardesin oglundan olan mirasini talep ettin, bu da gelip haniminin kendi babasindan olan mirasini talep etti", ama demiyor ki, "allah resulu'nden (olan mirasinizi talep ettiniz) (sallallahu aleyhi (ve alihi) ve sellem!." zeyd bin el-mubarek dedi ki: bundan sonra bir daha onun yanina gitmedim ve ondan hadis nakletmem. diyorum ki(yani zehebi diyor): bu cok buyuk bir gunahtir. o, muminler emiri omer'in sozunu anlamamistir. ey (abdurrezzak)! eger sussaydin, bu senin icin daha iyi olurdu. omer o zaman amcalik ve kizlik meselesini aydinlatnak icin bu sozu demistir. yoksa, omer, mustafa'nin hakkina, ona nasil ihtiram ve saygi gostemrek (gerektigine) butun incelikci ve derinligine gidenden daha iyi bilir. aksine dogrusu su ki, senin hakkinda demeliyiz ki, "bunu yapan bu ahmaga bakin! allah onu affetsin, nasil oluyor da mee hakkinda boyle bir soz diyor, fakat "emirilmuminin faruk" demiyor?! her bir halde kendimiz icin ve abdurrezzak icin allah'tan bagislanma diliyoruz. abdurrezzak, allah resulu'nun (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) hadisleri hakkinda guvenilir kisidir, durusttur."

cevap: simdi abdurrezzak, "musannef" isimli hadis kitabinin yazari, bazilarinca siilikle itham edilmis sunni bir alim, taninmis yemenli bir muhaddis(hadisci)dir.

yani cok bisey soylemeye gerek yok, zehebi 1274-1348 yillari arasinda yasadi. rivayetteki ilk isim ukayli ise 934'de vefat etti. arada 300-400 sene var.

zehebi bu rivayeti baska bir kitaptan almistir belki, ama o kitap da belirtilmediginden rivayet bu haliyle sahih olmaz.

dolayisiyla gecelim.

7. selefi mukbil bin hadi'nin, şube hakkindaki sozleri. selefi (vehhabi) alimi mukbil bin hadi el-vadi'i soyle yaziyor:

"sube sadece sika (yani guvenilir) kisilerden hadis nakletmeleriyle meshur olan kisilerdendir. o bir defasinda soyle soylemistir: "eger size yalniz sika kisilerden hadis nakledecek olsam, sadece otuz kisiden naklederim", baska bir rivayete esasen: "...sadece uc kisiden naklederim"."

selefilerin (vehhabilerin) sia rical ilmi hakkinda sahte, basi-sonu kesilmis, anlami tahrif edilmis alintilardan ibaret paylasimlarina sikca denk gelmek mumkun. diger taraftan ehli beytin faziletlerine dair ehli sunnet hadislerini, veya kendi aleyhlerinde olan hadisleri zayiflatmak icin 1-2 alimden "falan ravi zayiftir", "falan ravi hata yapardi" gibi alintilar getirip kabul etmesler. onlara kendi alimlerinden alinti getirerek demek istiyoruz ki, rical ilmiyle oynamayin, aksi takdirde peygamber'in (s) sunnetinden elinizde hicbir sey kalmaz. bu, buyuk bir ilim alanidir ve her yerinden kalkan kendinden kurallar koyamaz. birini biliyorsunuz, ama besini bilmiyorsunuz. "eğer bilmiyorsanız kitaplar hakkında bilgi sahibi olanlara sorun." (enbiya/7)

cevap: yani arkadas rical ilminden bahsediyor, ama senetsiz bir rivayeti kanit olarak onumuze koyuyor.

ki koydugu rivayet de ilk elden degil. rivayetin kokune inip senedli aslini koymak yerine, 2001'de vefat etmis mukbil'in, 776'da vefat etmis sube hakkindaki, kaynak ve sened belirtilmemis sozunu paylasiyor... garip.

8. yahya bin said, sadece 5 kisiden naklederim demistir. soyle ki, yahya bin main'in talebelerinden olan abbas ed-duri, "yahya bin main ve kitabetut-tarih"te soyle naklediyor:

"yahya'nin soyle dedigini duydum: yahya bin said soyle dedi: eger sadece memnun kaldigim kisilerden hadis nakledecek olsam, sadece bes kisiden naklederim."

cevap: evet arkadaslar simdi bu konuyu anlamaniz icin bir seyler anlatacagim.

yahya bin said el-kattan, hadis hafizi ve rical alimidir.

simdi, burda dikkat etmeniz gereken konu, rical nedir arkadaslar?

rical, ravilerin yani hadis aktaricilarinin, guvenilirligini belirleyen daldir.

yani mesela bir raviye zayif deriz ya, veya iste sika deriz yani guvenilir falan, bunlari kim belirler? rical alimleri.

buna da cerh ve tadil denir. bir ravinin cerh edilmesi, onun elestirilmesidir. yani bu ravi yalanci, zayif falan derken onu cerh etmis olursun.

tadil edilmesiyse ovulmesidir. mesela bir raviye guvenilir, cok guvenilir vs. derken onu tadil etmis olursun.

yahya bin said de boyle bir yetkisi olan alimdir.

bir de bu cerh ve tadil alimleri birkac kisma ayrilirlar arkadaslar. onlar da sunlardir,

1. müteşeddid - muteseddid denen cerh ve tadil alimleri, yani elestirmenler, cok sert elestirmenlerdir. mesela boyle olannalimler, bir ravinin 1-2 kusurunu bulunca hemen onu cerh eder.

2. mutavassit/mutedil/munsıf - mutavassit denen alimlerse, orta yolda olan alimlerdir. yani bunlar bir raviyi cerh veya tadil ederken, tabiki de onem gosterirler ama cok sert degillerdir, yani gerektigi gibi elestirirler.

3. mütesahil - evet bir de mutesahil denen alimler vardir. bunlar bir raviyi elestirirken gevsek davranan alimelrdir. yani bir ravinin hatasi cok onemli ve fazla olmadikca raviyi cerh etmezler.

bu 3'u arasinda en dogru davranan allahu a'lem mutavassit alimlerdir. cunku onlar normal bir bicimde elestirri, ravinin bir iki tane kucuk kusuru oldugunda direkt cerh etmez, veya kusuru fazla olunca da yine de gevsek davranip onu tadil etmezler.

yahya bin said dedigimiz alim, muteseddid bir alimdir. yani kendisi cok sert bir alimdir, ayrica sadece sika yani guvenilir alimlerden hadis alan bir alimdir.

her cerh ve tadil aliminin, bir raviyi cerh veya tadil etmek icin kendi usulu bulunur.

bu sebepten bir alimin zayif dedigi bir raviye bir baskasi guvenilir diyebilir.

yahya bin said, "ben guvenilir ravilerden hadis rivayet etsem sadece 5 kisiden rivayet ederdim" demiyor dikkat ederseniz. "memnun kaldigim ravilerden" diyor.

takdir edersiniz ki yahya bin said, cok sert bir elestirmen oldugundan, onun usulunce mukemmel bir ravi olmak da zordur. yahya bin said bu sebepten kendi usulune tam uymayan ravilerden de hadis rivayet etmistir.

bu sebepten diyor ki, benim usulume uyacak ravilerden hadis rivayet etsem bu raviler 5 kisi olurdu.

yani olayin asli budur dostlar.

mesela ebeveyniniz size sinavdan 100 alamadiginizda mesela 80 aldiginizda kizabilir. ama bazi ebeveynlerse 80 aldiginizda da sizi yeterli gorur.

iste yahya bin said, o 100 puani arayan alimlerdendi.

yani olayin asli budur, yoksa 5 ravi disinda herkes yalancidir diye bir iddiasi yoktur yani. o sadece cerh ve tadilde mukemmeli arayan bir alimdi.

ki bazi alimlerden, ben sika olan kisilerden hadis rivayet etsem 4-5 kisiden naklederim gibi sozler gelmis. ki yahya bin said'den de oyle.

ama burdaki sikalik mertebesinin onlarin kendi usullerine gore oldugunu unutmamak lazim. dedigim gibi bu konuda yahya bin said cok sert bir elestirmendi.

o sebepten gecelim.

9. sube'nin sika kisilerden rivayet etmeye dair tutumu. bu muteber senedli rivayette ehli sunnetin imami sube bin haccac'in adece sika kisilerden rivayet etmesi ricasina ilginc cevabina sahit olacaksiniz. bu rivayet ibn cad'in, musnedu ibn cad'inda geciyor. rivayet soyle:

"bize abdullah nakledip dedi ki: bana ebu bekir ibn zencuveyh nakledip dedi ki: bana abdurrezzak, ebu usame'den nakledip dedi ki: bir gun sube'yi keyfi iyi gorduk, ona soyle dedik: bize hadis naklet, ama sika kisiden naklet. sube dedi ki: kalkin gidin."

cevap: yani bu yine cok ucu acik bir ifade arkadaslar. soyle ki, burda sube'nin kalkin gidin demesi, sahih hadis yoktur demesine yorulmus. halbuki burda sube'nin hangi niyetle gidin dedigini bilmiyoruz ki taninmis bir hadiscinin, hadis inkarciligiyla suclanmasi da ayri bir ironik olur yani:d dolayisiyla boylesi muphem bir ifadeden herhalde sunni dusmanligi yapilamaz.

dolayisiyla geciyoruz.

10. ibn kayyim, elimizdeki sahih hadislerin cogu kismi itibardan dusmus olur demistir bir ifadesinde. soyle ki, ehli sunnet tefsir, fikih ve hadis ilimleri alaninda ozel agirliya sahip, hanbeli mezhebinin en meshur alimlerinden ve modern selefiligin (vehhabiliyin) fikir babasi olan ibn teymiyye'nin en bilindik savunucusu sayilan ibn kayyim el-cevziyye, "reful-yedeyn fis-selat"inda soyle yaziyor:

"eger bir kisi onu zayif bildi diye ravinin hadisi itibardan dusecek olsa, o zaman elimizdeki sahih hadislerin cogu kismi itibardan dusecektir. sika kisiler icerisinde az kisi vardir ki, hakkinda kimse kotu konusmamis olsun ve elestiriden yakasini kurtarmis olsun. iki "sahih" kitabin (sahih-i buhari ve sahih-i muslim'in) ravileri "koprunu gectiler" diye, onlar hakkinda onlarin hadslerinin reddedilmesini gerekli yapan sozler diyen kisilerin sozleri dikkate alinmaz. evet, eger ravilerden biri hakkinda onun herhangi bir gorusu veya yaptigi herhangi bir eylemi yuzunden kotu bir sey dense veya bu yuzden ona elestiri yapilsa bu, onun hadisine bir zarar vermez."

cevap: ilk once ibnul cevzi'nin sondaki buhari ve muslim ravilerinin bir eylemi yuzunden ona yapilan elestiri hadisine zarar vermez dusuncesi, bu eylem ravinin sikaligini etkilemiyorsa seklinde dusunulmesi lazim. aksi takdirde yanlis dusunmus olur. ki onun bu kanaatte olmasi tum alimleri bu kanaatte yapmaz. bir alimin gorusu tum ehli sunnet'e mâl edilmez.

bunun disindaki soylemleri dogru zaten arkadaslar.

yani bu sunniligi gecin, muhtemele siada da boyledir zaten.

eger 1 alim, 1 raviye zayif dedi diye rivayeti reddedilse bircok rivayet, buhari ve muslim rivayetleri dahil, reddedilecektir.

cunku, 4 mezhep imami dahil, elestirilmemis hicbir alim yoktur nerdeyse.

mesela ilk islami siyer kitabi yazari olan ibn ishak'a yalanci dahi denmis, ya da 6 guvenilir hadis kitabindan biri olan sunen-i nesai'nin yazari imam nesai'ye sii denmis, ya da ebu hanife'ye hadis inkarcisi denmis...

takdir edersiniz ki dostlar, ilimle ugrasan bir adam, illaki elestirilecektir. yani sen bir akademisyensen, veya belli bir ilim daliyla ugrasiyorsan, veya topluma mâl olmus bir kisiysen, illaki elestirileceksin yani. kimse full takdir edikmez zaten.

ibnul cevzi de bunu diyor. yani cogu ravi zaten elestirilmis, illa onu cerh eden, zayif goren bir alim cikmis. biz her alimin cerhini dikkate alacaksak ortada sahih hadis diye kavram kalmaz. ne siada, ne sunnide.

o sebepten bir alim bir raviyi neden cerh etmis, dayanagi ne, o dayanak ne kadar makul, alimlerin cogu o ravi hakkinda ne demis. bunlari incelememiz lazim.

yoksa 1-2 ravi sika degil dedi diye adami yabana atmak sacmadir degil mi?

olay bu aslinda. burda yanlis anlasilacak pek bir sey yok gibi.

gecelim o sebepten.

11. ebul-feth el-ezdi'nin "reddüş-şems" hadisi hakkinda sozleri ve buhari'yi asagilamasi. ibn hacer el-askalani, "lisanul mizan"inda, ehli sunnet'in cerh ve tadil alimi olan abdul-feth el-ezdi hakkinda soyle yaziyor:

"ibn el-edim soyle demistir: ebul-feth el-ezdi, seyfud-devle hemdan'in yanina gelip ona ali'nin faziletlerine dair bir kitap hediye etti. ben o mitabi ebul-feth'in kendi el yazisi ile gordum. orda aise ve baskalari hakkinda kotu seyler barindiran munker(yani zayif ravinin sika ravilere muhalif olarak rivayet ettigi hadis, boyle hadisler sahih kabul edilmez) hadisler vardi. ebulfeth bu kitapta ali hakkinda olan "reddus-sems" hadisesini sahih olarak goruyor. o, buhari'yi asagiliyor, ehli sunnet'i nasibi(yani nasibi, nefret sahibi, kindar anlamina gelir ve siklikla siiler tarafindan sunnileri tanimlamak icin kullanilir) olarak adlandiriyor ve soyle diyor: ehli sunnet, yuşa'nın gunesi geri getirdigini kabul ediyor, ama ali'nin, oyle bir sey yapabilecegini kabul etmiyor. yusa, musa'nin varisiydi, ali ise muhammed'in. muhammed musa'dan ustundur, demek ki onun varisi de musa'nin varisinden ustundur. o, bu kitapta musibetli seyler kaydetmistir."

ebul-feth el-ezdi kimdir? zehebi, "siyeru-elamin-nubela"sinda soyle yaziyor:

"ebul-feth el-ezdi: yetenekli hafiz, ebul-feth bin huseyin bin ahmed bin abdullah bin. bureyde el-ezdi el-musuli. genis hacimli "ed-duefa" kitabinin yazaridir... ebu bekir el-hatib demistir ki: o, hafiz olmustur."

hayruddin ez-zirikli, "el-elam"inda soyle yaziyor:

"muhammed bin huseyin bin ahmed ebul-feth el-ezdi el-musuli: hadis hafizlarindandir."

abdullah bin yusuf el-cudeyh, "tahriru-ulumil-hadis"inde soyle yaziyor:

"muhammed bin huseyin bin ahmed ebulfeth el-ezdi (hicri 374'de vefat etmistir): hafiz alimlerden biridir."

cevap: oncelikle reddus-sems olayi nedir, yusa kimdir ve olayin ali ile ilgisi nedir onu anlatalim.

reddus-sems, ali ile ilgili bir rivayettir.

soyle ki bu olay siada kabul edilen bir olaydir. ve olayin 2 versiyonu var, birine gore peygamber basini ali'nin dizine koyup uyuyakaliyor. uyaninca ali'ye ikindi namazini kildin mi diyor, ali de basiniz diizmin ustunde diye kilamadim diyor. peygamber de ali icin dua ediyor da gunes geri geliyor ve ali ikindi namazini kiliyor. diger rivayete gore de ali halifeyken askerleri ikindi namazini kilamayinca kendiis dua ediyor ve bu duasi uzerine gunes geri geliyor ve namaz kiliyor askerleri.

bu olayi sunniler kabul etmez.

yusa kimdir? yusa bin nun, musa'dan sonra basa gecen bir peygamberdir. o da rivayete gore, gunesin batmamasi icin dua etmis, allah'im, gunesi geri al demistir.

simdi bu 2 olay uzerinde baglanti kurulacaksa sunu soylemek gerekir, oncelikle ali'nin gunesi geri dondurmesiyle yusa'nin geri dondurmesi bir degil. cunku yusa bir peygamber. ha yusa'nin gunesi geri dondurdugu duasi rivayeti ne kadar sahih onu da bilmiyorum.

ikincisi peygamber, musa'dan ustun diye, varisi ustun olmali diye bir kaide yok. bir zatin ustunluguyle varisinin ustunlugu ayridir. burdaki baglanti da sacma olmus. ki yusa bir peygamberdir, ali ise bir sahabidir.

bu konuyu gectikten sonra ebul-feth'in sozlerine gelelim.

evvela ebul feth ile ilgili ovgulere bakalim.

zehebi onun hafizligini ovuyor evvela, yoksa guvenilirligiyle ilgili bir sey demiyor. hatta zehei onun munker rivayetlerinden bazilarini da naklediyor. fakat ileri derecede zayif olmadigini soyluyor.

fakat ebul feth, kendisi gibi musullu olan alimlerin hafife aldigi, berkani'nin zayif dedigi, hatta hatib bagdadi'nin onun hadis uydurmakla suclandigi bir rivayet paylastigi bir isimdir.

hatta ustte de belirtildigi gibi ed duefa diye bir kitabi vardir ki bu kitapta zayif ravileri paylasiyor, fakat o kitabinda gevsek davrandigi, bircok muhaddisin guvenilir dedigi bircok raviyi hicbir delil gostermeksizin zayif saydigi icin tenkit edilmis bir isimdir.

anlayacaginiz oyle buyuk bir isim degildir ebul feth el ezdi.

ha gel gelelim ibn hacer'in, ebul feth hakkindaki rivayetine.

arkadaslar ibn hacer, 1372-1449 yillari arasinda yasamis, ebul feth ise 985'de vefat etmis biridir.anlayacaginiz aralarinda 400-450 sene vardir. ibn hacer ise bu rivayeti aktarirken sadece 1 kisinin sozune dayandiriyor ki aralarinda 400 sene varken senedi boylesi kopuk olan, hatta senetsiz olan bir rivayete itibar edilmez. dolayisiyla her ne kadar elestirilen bir isim dahi olsa, bu rivayetin tam bir senedi olmadan ebul feth'in bu konuda elestirilmesi yanlis olur. zira yani bu 400 yillik bir rivayet ve arada tam bir irtibat kurduracak sened verilmemis.

o yuzden yine geciyoruz.

evet gecemiyormusuz cunku konu bitmis.

tamam bu kadardi o zaman. hadi eyw.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ideolojik olarak tam anlamıyla 16. yyda startı verilen 19-20. yylarda ise devlet aygıtınca benimsenen ve türlü katliamlara ve asimilasyonlara sebep olan tcnin çoğunluğunun dahil olduğu mezhep. nusayri yerleşim yerlerine camiler yapılması, süryani, ermeni ve pontus soykırımları, diğer rum ve yahudi olayları, maraş ve çorum katliamları hepsi sünnilik elinden çıkma, ulus-devlet uğruna yapılmış olan dini ve mezhepsel insanlık suçları. ha bu sünnilik olmazdı zortçuluk diye bi şey olsaydı da fark etmezdi, bunlar muhtemelen yine yaşanırdı. çoğunluk/azınlık doğası, ulusdevlet dinamikleri vs maalesef
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sünnilik" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim