tarihin gördüğü en büyük yobazkumarbaz dosto'nun yav he he dedirten cümlesi. kendisi bile buna inanmıyordu bence.
devamını gör...
etikve vicdan ile yaşar insan. zaten bir insan tanrı korkusu ile iyilik yapıyor veya kötülük yapmaktan geri duruyorsa; o insan özünde zaten ikiyüzlü ve kötü bir insandır. fırsatını bulsa yemeyeceği herze yoktur. hatta tanrısı bilr mani olamaz çoğu zaman "tevbe" bonusu ile temizler kendini ve yoluna devam eder.
oysa olması gereken karşısında insan, hayvan, doğa ne olursa olsun cennet rüşveti veya cehennem korkusu ile değil etik kuralları ile yaşamaktır.
devamını gör...
inancında en katı olan insanlar, günah olduğunu bildikleri eylemleri daha sık yaparlar. yasak her zaman cezbedici gelir insanoğluna. fakat bazı yasaklar vardır ki, bu yasaklar toplumsal açıdan da etik değildir, hatta insani vicdanda da yeri yoktur. bu yasakları eyleme döken kişiler, canavarca eylemlerini yapar, sonra da tanrıdan bahsedip vaaz verirler.
devamını gör...
olur mu öyle şey? bir de buna bakınız:

buradan
devamını gör...
dostoyevski'nin meşhur karamazov kardeşler adlı kitabında kullandığı meşhur sözdür. tanrının yokluğunda insanın her türlü ahlaki değerden yoksun oluşunu belirtmek için kullanmıştır. hala daha pek çok teist tarafından bi argüman olarak kullanılıyor.

ben bu satırları tam da onların okuduğu gibi okudum ama hiç onlar gibi bişeye yorumlamadım. demek istediğim evet bende tanrısız bi dünyada yaptıklarımızı üzerinde sınayabileceğimiz bi şaşmaz genel-geçer ahlaki değerler yok. peki ama bunu neden kendi değerlerimizi yaratmak için kullanmıyoruz anlamıyorum. neden ahlakımız cennet arzusuna veyahut cehennem korkusuyla şekillenmek zorunda? insan öldürmenin yukarıda bizi gözetleyen biri olduğu için değil de empati kurabildiğimiz için yanlış olması mümkün değil mi?
devamını gör...
the egg
devamını gör...
devamını gör...
bunu sesli olarak tartışmayı o kadar isterim ki saatlerce yazmaya erindiğim için içimde kalacak başlık
devamını gör...
tanrısız salih olamıyorsan tanrıyla olman iki yüzlülüktür
devamını gör...
şeytanın hayal kırıklıklarına karşı, gülümseyişi var.

gelsene.
devamını gör...
esasında kimse tanrıya inanmaz.
devamını gör...
bir tanrı olması gerektiğine inananların, tanrının gerekliliği konusundaki gerekçeleridir bu. her şey mübah olmaması gerektiğine göre, herkesçe güvenilip kabul görecek bir üstün varlık, mübah olmayanları belirlemelidir ki kötülükler olmasın. dinleri var eden de, bu düşünce ve aldatmacadır.
özetle: bir tanrı "yaratalım"diyorlar, sonra da o'nun dediklerine uymayanları dışlayıp cezalandıralım.. yapmadılar mı.? yaptılar.. peki sorun çözüldü mü: hayır. neden.? çünkü, sanıldığı gibi " herkesin" bir ortak ve tek tanrısı olamazdı asla. olsa olsa "onu yaratanların" tanrısı olurdu. ki öyle de oldu.. yahudiler de, hırıstiyanlar da müslümanlar da "tek ve aynı" tanrıya inandıklarını söylüyorlar, ama yalan söylüyorlar. her birinin tanrısı, onların kulaklarına, bir diğerini öldürmesi yok etmesi
ve mallarına el koyması gerektiğini söylüyor. kısaca aynı tas aynı hamam oldu. hatta durum eskisinden daha da kötü; çünkü şimdi herbirinin elinde, mübah sayılmayanları yapanları yoketmeyi emreden, kutsayan, teşvik eden ödüllendiren, huriler cennetler vaadeden 'kutsal emirleri' kitapları var. ve çocukluktan başlayarak birbirine düşman çocuklar, potansiyel suçlular yetiştiriyorlar.. silah geri tepti..
anladılar ki, aslında "tanrı varsa herşey mübah" oluyormuş.. bir tanrı edinme fikri insanlığa bir yarar sağlamıyor muş. insanlık şimdi, kendi yarattıkları tanrı/lardan kurtulmaya çalışıyor..
devamını gör...
"mubâh (mübâh) 'serbest bırakılmış, müsaade edilmiş, yasaklığı kaldırılmış' demekir." .

dinî bir terim. yapılmasında veya yapılmamasında din açısından hiçbir sakınca bulunmayan eylemler. yersin, içersin, yürürsün; bu gibi şeylerin yapılması sevap, yapılmaması günah değildir. o zaman; tanrı yoksa "mubah" da yok.

ders boş kırlara koş!..
devamını gör...
bu çakmağı bırakabilirsem tanrı yoktur bakın bırakıyorum
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ahlak ile din'in aynı şey olduğunu sanan kişi beyanıdır.
devamını gör...
tanrı'nın varlığı süphe götürmeyen bir gerçekliktir. keza dünya dinler tarihine bakış atıldığı zamanda, bir sürü güçlü yasal kanıtlarımız vardır. her gün, hepimiz açıklanamayan metafiziksel olaylar bütünü yaşıyoruz. bilim açıklayamadığı her şeyi " kuşkulu" gözü ile nitelendirse de, çizgi ötesi her zaman soyut bir deneyimdir ve bilimin bunu kayıt etme şansı zaten yoktur.

bilim; dünya üzerinde var olan, sadece dünyaya ait somut olguların ölçümünde kullanılan, genel çaplı- matematiksel bir hesaplamadır. ruhani boyutta hiç bir şeyin açıklamasını ve tanımlamasını yapamaz. tanrı'yı ve paranormal/ supernatural tarafı, fizik- kimya- biyoloji- geometri ile çözümleyemezsiniz.

bu durum, modern dünyada dini inanca bağlılığı sarstı ve çoğu insanı " ateist- deist hatta agnostik" olmaya itti. insanlar kıyafet değiştirir gibi, dinlere bakış açısını değiştiriyor. kimse hangi felsefi görüşü savunduğunun bile farkında değil, sınırlarını bilmiyor.

"ateizm- deizm- agnostizm" bunlar "dini inanış" değildir, "felsefi görüştür". öncelikle bu iki ayrımı iyi yapabilmek gerekli. bu yüzden felsefe derslerinde ateizm, deizm, agnostizm anlatılır. yineliyorum; "bunlar birer görüştür, din değildir. "

herkesin tanrı ile olan bağı kişiseldir. günün sonunda neye inandığınız sizin kendi bireysel sorumluluğunuzdadır. dolayısıyla, kendi felsefi görüşünüzü, insanlara pazarlamaya gerek olduğunu düşünmüyorum. tanrı'ya olan inanç, 2-3 kelime bütünüyle ya da 4-5 akademik argümanla zedelenmez. eğer dini inancınıza dair değişken düşünceleriniz varsa, dininiz ve genel tüm dinler konusunda fazla bilgili değilsiniz demektir. bunu değiştirmek elinizde. açıp okuyarak, size verilen zeka mekanizması ile gerçeği zaten görebilirsiniz.

not: inanç; kaya gibidir. ne çatlar ne de kırılır. gerçek bir tanrı inancı, yara almaz.
devamını gör...
katıldığım söz. tanrı adalet duygusunun tatmininde, ahlakın temellendirilmesinde çok önemli bir dayanak.

"tanrıya inanmıyorum ve buyrun henüz cinayet işlemedim" argümanı oldukça geçersiz bir argüman. çünkü ahlakın temellendirilmesinde tanrıya ihtiyaç olmadığını düşündüğünüz müddetçe cinayet işlemeyeceksiniz zaten. burada sizi durduran tanrısız da ahlakın mümkünlüğü değil, hayat boyu süren tartışmanızda haklı çıkmaktır. belki bir de bunu yapmaya gözünüzün yememesi olabilir. üstelik tanrı buyruğuyla öldürenler oldukça kendinizce hep haklı olacaksınız çünkü öldürme ve cinayet meselesi argümanı haklı çıkarmak maksadıyla manipüle edilmiş haldedir zaten.

ortada tanrıya dair hiçbir tartışma olmadığında yani tanrının yokluğunda bir cinayet işler miydiniz asıl buna cevap verebilmek lazım. "tanrı yoksa"dan kasıt "tanrıya inanmıyorsanız" değil yani.
devamını gör...
allah'a hesap vermeyeceğine inanıyorsan;

zinaya yapar mısın?

akıl örtücü madde kullanır, alıp satar mısın?

malının artanını allah'ın ( devletin) görür müsün?

fayizden kaçar mısın?

torpilden ve rüşvetten kaçar mısın? vs.

gibi günahları işler ya da kaçar mısın? evet.

lakin

hani, senin rabbin onların zürriyetini / soy sopunu âdem’in oğullarından onların zuhûrundan çıkardı; onları nefislerine şahid tuttu: -“sizin rabbiniz değil miyim?” (dedi). -“evet öyle! şahid olduk / şehadet ettik” dediler. kıyamet günü “biz, bundan gâfildik / aldırmaz’dık / özensizdik” demeyesiniz

araf 172.

şeklinde insanın vicdanına kodlanmıştır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tanrı yoksa her şey mübahtır" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim