türkiye ekonomisi

ekonomi mi, o da nedir? yeniyor mu?

ağır bürokrasi altında ezilen,kapitalizmi yanlış anlayıp deyim yerindeyse ahbap çavuş kapitalizmine çeviren,verdiği başarısız kalifiye hizmetler ile tonla vergi toplayan ve vergiye bağlı,yatırımcıların gürcistana güvenip bizim ülkemize güvenmediği bir ekonomi modeli süregeliyor bazı dönemler hariç kuruluştan beri.

mahfi eğilmez'in ve yakup kepenek'in kitaplarını okumalısınız bu konuda.

sabah dişlerimi fırçalamadan "çoghh iyiii millet nankör. önceden hastane yoktu çadırda millet kuyruk beklerken ölüyordu. yol yoltu yoll . yop yabtı. yağ sırası vardı. analar çocuklarını sana yağ sırasında doğruyordu " yani 40 yaşta üstüne göre almanların kıskandığı, 40 yaş altına göre de sınırlar gibi kevgire dönmüş durumda diyecekleri tespitleri içerebilir.

kanser eden ekonomidir. büyür sanırsın ama bir bakmışsın yerinde sayıyor.

pandemi başında izlediğim bir haberi unutamamama sebep olan kanser konsepttir.

işkur'un önünde zibilyon tane vatandaş bekliyor, muhabir arkadaş birine mikrofon uzatıyor derdini anlatsın diye. abimiz minibüsle 45 dakikada falan gelmiş sabah işkur'a bekliyor ama iş yok, akşam eve dönmeye minibüs parası da yok yüricem diyo. eşi, iki çocuğu da bekliyormuş evde, diyo ki "iş yok, cebimde iki lira dahi para yok, eve gidicem ama ekmek bile alamıyorum evde yiyecek bir lokma yok, eve nasıl giderim ki böyle".

aha ekonomi.

3 ayda 7 cm büyütülen, sonrasında ise ayağa kaldırabilmek için envai çeşit çaba gösterilen ekonomi.

her geçen gün biz sıradan insanların hareket alanını daraltan bir şekilde işleyen ekonomidir.

tek adam rejimi ve her şeyi bir kişinin bilmesine inanılan bir düzende, faiz sebep enflasyon sonuçtur gibi yanlış bir öğretinin, inancın, inadın sonucunda tepetaklak giden ekonomidir. merkez bankası başkanlarının koltuk sevdası, doğruları anlatamadığı, anlatmadığı bir düzenin sonucunda daha da kötü olacaktır.
kendi ekonomileri iyi, ceplerinden bir kuruş kaybetseler, kaybettiklerini hissetseler bu şekilde yönetmezler ülkeyi. tuzu kuru olma durumu tam bizi yönetenlere göre bir tabir.

“fabrikaya iş bakmaya gittim, orada kapının önündeki ekmeği tavuklara vereceğim diyerek aldım onu yedik.” diyen beyefendi daha niceleri gibi özetliyor türkiye ekonomisini. mahvolduk. daha da mahvolamayız dedikçe her gün daha da mahvoluyoruz. insanlar aç, insanlar çaresiz. dilerim buna sebep olan herkes bir gün tadar bu çaresizliği.

bahsi geçen beyefendi

insanlar mutsuz. dikkat ettiniz mi bilmem ama herkesin suratı asık. bence bu durum bile ekonomiyi özetler.

yaprağı yemiştir.

aynı benim kredi kartı taklalarıma dönmüş ekonomidir. sürekli birinden birine veriyorum. ama illa veriyorum artık bir gün dönerken dönerken dönme olacak haberi yok.

birilerinin dolar 8,9,10 tl olacak diyip çok beklemediği ekonomidir.

her hafta, her gün, her saat daha kötüye giden, insanı düşüncelere gark eden, her sabaha daha fakir uyanmamıza sebebiyet veren , aslında olmayan ekonomidir.

(bkz: bunların kafası basmaz ben ekonomistim).

o kadar iyi bir ekonomist ki, hakikaten kafamız basmıyor. ne nasıl ekonomist olduğuna, ne de ülke ekonomisine, basmıyor...

adam haklı beyler.

yönetenlerin hiç bir sağlıklı planlarının olmadığı din, iman, haram diyerek yönetmeye çalıştıkları ekonomi. çöküşün bu kadar bariz olmasına rağmen ,sarayın ekonomimiz iyi algısını bu kadar iyi yönetiyor olması, bunu seçmenine yediriyor olması büyük başarı.

hepimiz biliyoruz ki; ekonomiler birbirine bağımlıdır. bunu rusya ukrayna savaşında gördük.
senin ülkende petrol yok, doğalgaz yok ama
25 milyon aracın var. bunlar su yakmıyor.
yılda 50 milyar metreküp doğalgaz kullanıp ısınıyorsun. her sene milyarlarca dolar parayı verip havaya saçmak zorundasın. bütün dünya birleşip gece gündüz demeden putin denen bir manyağın, hiç bir emek sarf etmeden çıkardığı yeraltı zenginliklerini satın almak için çalışıyoruz. bu manyak da zenginleştikçe gözünü başka ülkelere dikip savaş çıkarıyor. olan ise yine bize oluyor. petrol fiyatları artıyor, doğalgaz fiyatları artıyor, ekonomimiz zayıflıyor. kundaktaki bebeğin altına bağlanacak bezin fiyatını bile, bir rus manyağı ile bir amerikan bunağı belirliyor. senin kendi ekonomin üzerindeki etkin, onlardan daha az.
ekonomik olarak mutlak bir dışa bağımlılığımız var. böyle bir durumda neyin ekonomisini konuşacağız?

daha ne kadar kötü olabilir derken daha da kötüye giden şey.

ruh halim kadar değişkendir, takip etmesi zordur.

hiç bahsetmsek moralim bozuluyor da diyeceğim başlık.