21.
üniversite yıllarımda takipçisi olduğum karikatür dergisi. (mizah diyemiyorum.)
1 liraydı. bir. haftalık alır, okur saklardık. aklımda perşembeleri çıkıyor diye kalmış ama emin değilim. neden perşembe olsun?
imza günlerine gittiğimi, yazarları stalkladığımı hatta ara ara mesaj gönderdiğimi falan hatırlıyorum. sandık içi, fırat gibi köşelerin ayrı kitaplarını bile almıştım. takip edemediğim eski sayıların arşivlik kitaplarını da.
sonra
sonra bir şekilde bitti işte. olmadı eskisi gibi. en son gezi özel sayısını hatırlıyorum. neden bıraktım? neden soğudum? ne oldu bilmiyorum ama aynı son kez sokağa oynamaya çıkmış gibi, aynı internet kafeye son kez olduğunu bilmeden son kez gitmiş gibi meğer son kez almışım ve bitmiş. çıkmış gitmiş hayatımdan.
bi süre sosyal medyada birbirimize karikatür göndermeye ve az da olsa bakmaya devam ettik kapaklara falan ama sonra o da bitti gitti. yiğit özgür ne oldu mesela? üretmiyor mu artık? oysa ne çok severdik. hâlâ arşivde ne çok çizimi ve ağzımızda ne çok kalıp ifadesi vardır.
sonra bir gün bitiyor dediler. cız etti içim. bir devir kapanıyor. bitti mi bitmedi mi? sanki görüyorum yeni sayılar. ama doksan lira mı olmuş? o nedir?
sonra evdeki arşiv batmaya başladı. ne yapacağım ben bunları? açıp okudum salgın zamanı. o günleri hatırladım. tam bir sosyolojik geçiş. aslında muhteşem. ama dedim ya artık batmaya başladı. o sayfalar beni rahatsız ediyordu.
o ara biri ile tanıştım. arkadaşımın arkadaşı. tam arşivci. şu manga munga tayfadan. eline geçeni saklıyor. tamam dedim. arşiv yerini buldu. gözüm arkada kalmadan bu elemana gönderebilirim ben bunları. ve paket diyarbakır'a doğru yola çıktı. kendime yalnızca gezi özel sayısını ayırdım. umarım iyi bakıyordur onlara.
pişman mıyım? belki. ama o an öyle gerekti. bilmiyorum. çocuğu da hayatımda hiç görmedim. emanete sahip çıkmıştır inş.
1 liraydı. bir. haftalık alır, okur saklardık. aklımda perşembeleri çıkıyor diye kalmış ama emin değilim. neden perşembe olsun?
imza günlerine gittiğimi, yazarları stalkladığımı hatta ara ara mesaj gönderdiğimi falan hatırlıyorum. sandık içi, fırat gibi köşelerin ayrı kitaplarını bile almıştım. takip edemediğim eski sayıların arşivlik kitaplarını da.
sonra
sonra bir şekilde bitti işte. olmadı eskisi gibi. en son gezi özel sayısını hatırlıyorum. neden bıraktım? neden soğudum? ne oldu bilmiyorum ama aynı son kez sokağa oynamaya çıkmış gibi, aynı internet kafeye son kez olduğunu bilmeden son kez gitmiş gibi meğer son kez almışım ve bitmiş. çıkmış gitmiş hayatımdan.
bi süre sosyal medyada birbirimize karikatür göndermeye ve az da olsa bakmaya devam ettik kapaklara falan ama sonra o da bitti gitti. yiğit özgür ne oldu mesela? üretmiyor mu artık? oysa ne çok severdik. hâlâ arşivde ne çok çizimi ve ağzımızda ne çok kalıp ifadesi vardır.
sonra bir gün bitiyor dediler. cız etti içim. bir devir kapanıyor. bitti mi bitmedi mi? sanki görüyorum yeni sayılar. ama doksan lira mı olmuş? o nedir?
sonra evdeki arşiv batmaya başladı. ne yapacağım ben bunları? açıp okudum salgın zamanı. o günleri hatırladım. tam bir sosyolojik geçiş. aslında muhteşem. ama dedim ya artık batmaya başladı. o sayfalar beni rahatsız ediyordu.
o ara biri ile tanıştım. arkadaşımın arkadaşı. tam arşivci. şu manga munga tayfadan. eline geçeni saklıyor. tamam dedim. arşiv yerini buldu. gözüm arkada kalmadan bu elemana gönderebilirim ben bunları. ve paket diyarbakır'a doğru yola çıktı. kendime yalnızca gezi özel sayısını ayırdım. umarım iyi bakıyordur onlara.
pişman mıyım? belki. ama o an öyle gerekti. bilmiyorum. çocuğu da hayatımda hiç görmedim. emanete sahip çıkmıştır inş.
devamını gör...
22.
nisan sayısını bulamadığım dergidir
devamını gör...
"uykusuz dergisi" ile benzer başlıklar
uykusuz
14