61.
'ey gül sükûta varmağı emreyle bülbüle,
gülşende mest-i zevk olan ahbâb uyanmasın.
değmez kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
varsın bu uykudan dîl-i bîtâb uyanmasın...'
gülşende mest-i zevk olan ahbâb uyanmasın.
değmez kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
varsın bu uykudan dîl-i bîtâb uyanmasın...'
devamını gör...
62.
63.
"ne harabî ne harabâtiyim
kökü mazide olan âtiyim"
detaycı. tatlı düşkünü. bir kelime sırf estetik gelmedi diye oturup on yıl düşünebilecek kapasitede. aşkını ölümün arkasına gizleyecek kadar derinlerde.
ay hayır ben değilim.
senteze inanıyordu yahya kemal. geçmişin sandığında taşıdığı eşsiz armağanlara sahip çıkılması gerektiğini düşünürdü.
ama yüzü hiçbir zaman tamamen geriye dönük olmadı. geleceğin ve geçmişin, gelenek ve duygularla bağladığı köprünün tam ortasında istanbul'u izlerdi hep.
sembolizmin dibini ekmekle sıyırırken bir yandan da türkçülük diye kudurabilme kapasitesi onu benim gözümde arşa çıkarır. bir de tatlı düşkünü. anlıyorum be ben bu adamı.
kendisi hakkında bombastik bilgiler mi? himm bir bakalım.
yahya kemal, nazım hikmet(sana da aşığım be adam)'in öğretmeniydi. ona dersler verirken annesi celile hanım'a aşık olmuştu. bunu anlayan mavi gözlü dev hemen hocasının ceketine bir not atar: hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.
yahya kemal gümledikten sonra olaylar gelişir hatta bazı hikayelerde yahya kemal bir gece heybeliada'dan(ya da büyükada)kayıkla evet literal kayıkla celile hanım'ın evine gider.
ama aşkı sonsuza kadar karşılıksız kalır.
yahya kemal aşırı pimpirikli biri aynı zamanda. sessiz gemi adlı şiirindeki kol kelimesi için hatrı sayılır vakit harcamış ama buna rağmen içine sinmemiş. bir mama's boy olmasının yanı sıra edebiyat camiasında oldukça saygı gören biri.
onunla eski zamanlarda istanbul sokaklarında yürümek... ah ah.
kökü mazide olan âtiyim"
detaycı. tatlı düşkünü. bir kelime sırf estetik gelmedi diye oturup on yıl düşünebilecek kapasitede. aşkını ölümün arkasına gizleyecek kadar derinlerde.
ay hayır ben değilim.
senteze inanıyordu yahya kemal. geçmişin sandığında taşıdığı eşsiz armağanlara sahip çıkılması gerektiğini düşünürdü.
ama yüzü hiçbir zaman tamamen geriye dönük olmadı. geleceğin ve geçmişin, gelenek ve duygularla bağladığı köprünün tam ortasında istanbul'u izlerdi hep.
sembolizmin dibini ekmekle sıyırırken bir yandan da türkçülük diye kudurabilme kapasitesi onu benim gözümde arşa çıkarır. bir de tatlı düşkünü. anlıyorum be ben bu adamı.
kendisi hakkında bombastik bilgiler mi? himm bir bakalım.
yahya kemal, nazım hikmet(sana da aşığım be adam)'in öğretmeniydi. ona dersler verirken annesi celile hanım'a aşık olmuştu. bunu anlayan mavi gözlü dev hemen hocasının ceketine bir not atar: hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.
yahya kemal gümledikten sonra olaylar gelişir hatta bazı hikayelerde yahya kemal bir gece heybeliada'dan(ya da büyükada)kayıkla evet literal kayıkla celile hanım'ın evine gider.
ama aşkı sonsuza kadar karşılıksız kalır.
yahya kemal aşırı pimpirikli biri aynı zamanda. sessiz gemi adlı şiirindeki kol kelimesi için hatrı sayılır vakit harcamış ama buna rağmen içine sinmemiş. bir mama's boy olmasının yanı sıra edebiyat camiasında oldukça saygı gören biri.
onunla eski zamanlarda istanbul sokaklarında yürümek... ah ah.
devamını gör...