yapılması saatler süren yemeğin on dakikada yenmesi

10 dakikada yenmesi güzel olduğu anlamına gelir. asıl kötü olan 10 dakikada bitirdiği yemek için bir "eline sağlık" dahi denmemesi hatta yemeğin "koşko şoylo yopsoydon doho gozol olordo" cümlesiyle eleştirilmesidir. bu kulaklar bunu da duydu.

ev kadınlarının en büyük sıkıntısı.

onca emek verilir yemek yapılır 3 tane harami ki başları koca oluyor akşam gelir 10 dk da öğütür.

geçen bayram 2 tepsi baklava yaptım. güya misafir yiyecekti. o 2 tepsiyi yapmak nerdeyse 7 saatimi aldı. ne oldu? 1 tepsiyi olduğu gibi 2 günde ev ahalisi yedi. yetmedi diğer tepsiyi yarıladılar. sonuç gelen kalabalık misafir için açık tatlıcı aradık. tabiki yoktu.
mesela lahana sarması. o nasıl emek ister özen ister. saatler sürer yapması, o kocaman tencere lahana sarmasının bitmesi,benimkiler gibi çok iştahlı piranalarınız varsa yarım saattir.
düşünüyorum da yemeseler daha çok üzülürüm ben.

üstüne üstlük bir de eline sağlık denmiyorsa yapan için oldukça elim bir durumdur.

yaprak sarma.
saatlerce sararsın. ikişer ikişer atılır ağza ve yarım saate kalmadan biter.

bir de ekler.
tam üç saat uğraşmıştım şakasız 20 dakikada bitmişti. oturup ağlayacaktım az daha. bâri ertesi gün de yeriz diye 2 tane bıraksaydınız acıyıp.. mutfağı toplamam bile daha uzun sürmüştü!

bunun yüzünden en favori yemeğim olan sote yapmayı bıraktım ben.
içimden çok sövünce ki sevdiğim insanlardı masadaki yoksa pişirmezdim.
10 dakika bitirdiler zoruma gitti.
ancak sevgilim falan olursa yaparım diye bir nevi yemin ettim o gün.

ekleri örnek veririm. tek tek uğraşırsın. saniyede erir gider ağzında. en hızlı biten yiyeceklerden biri bence.

bu nedenle, her akşam özenli sofralarda, çorbasıdır, ana yemeğidir, zeytinyağlı meze çeşididir, salatasıdır, tatlısıdır, meyvesidir.....
ay, yazarken yoruldum!
gereksiz arkadaşım, ge-rek-siz.
tamam, özel günlerdir, misafirdir, toplantıdır, bayramdır, seyrandır, yapalım o zaman, toplaşalım, yiyelim, içelim, güzelleşelim.
amma velakin, her gün her gün.
yok, saçma.
daha bugün konuşuldu.
almanya'da okuyan bir arkadaş, almanların üniversiteye aşırı bakımsız, yataktan kalkma halleriyle geldiklerini söyledi, sonra da ekledi, onlar erken kalkar ama bizim hazırlanma süremizde, gazete ya da bir makale, olmadı kitaplarını okurlar(mış). ve özel günlerinde süslenirler(miş), her gün her gün değil yani.
yemek konusunda da öyleymişler. akşamları genelde kahvaltı yaparlarmış ya da öğlen çok iyi yedikleri için akşamı geçiştirirlermiş.
sonra almanlar neden bu kadar başarılı?
işte bundan.
adamlar zamanlarını iyi kullanıyor, gereksiz işlere zaman harcamıyorlar.
kadınlar için söylüyorum. evli ve çocukluysalar, çalışsınlar, çalışmasınlar, her akşam o sofra dört dörtlük olacak. sanki allahın emri.
n'oluyor, sonunda kadınlar iyice yaşlanınca, adamlar gidip daha gencini, daha taze kuvvetlisini buluyor.
kadınlar sanki köle doğmuş.*
burada da bütün sözlüklerde de açılan ve pek tutulan başlıkları görüyoruz hepimiz; ' iyi seks yapan kız mı, iyi yemek yapan kız mı' (işte buna benzer yüzlerce çeşit başlığımsı.)
ya da 'pişi yaptım, yanına da çay demleriz diyen kız'. yok ebesinin ebesi.
'erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer' miydi o laf?*
şimdi nereden nerelere sürükledim konuyu da...
olsun, ennem köşkem yemek hazırlayacağınıza, oturun kendinizi geliştirin hanımlar. karın bir şekilde doyar, beyinler aç kalmasın.

iki dakika içinde sıçılarak vücuttan atılmasının daha büyük şok olduğu önerme. saatlerce uğraş yap, on dakikada yenip tüketilsin, iki dakikalık bir süreç sonucunda vücuttan atılsın. hak reva mı bu?

mantı , çok sinir bozucu durumdur .
yorgun argın yersin ve hiç keyfi çıkmaz. biri yapıp önüne koyduysa başka tabi ..

hobimdir.

cinsel hayatım.

yaprak sarmasının en acı verici yönü budur. sen uğraşırsın,yorulursun,saatlerini harcarsın. ve erkek kardeşin 10 dakikada tüm tencereyi yer...

(bkz: e soğuyor)

yaprak sarması,yaparken yanında kimse olmaz.yemek için millet birbiriyle yarışır.

bu sadece yemek için geçerli değil, emek gerektiren birçok şey de dakikalar içerisinde talan edilebilir. yapımı aylar süren binalar bir anda yıkılıverir. yazması belki hayat boyu yıllar alan kitabın yakılması saniyeler sürebilir. tahribat bir şekilde kolaydır, istisnalar haricinde. zor olan da elbette ki yapıcı olmaktır.

dünya üstündeki her olgu fazlasıyla vefasız. sürekli her şey ile ilgili bir düzen oturtmalı ve o düzeni devam ettirmelisin ki hayatının dengesini stabil tutabil.


düzenli spor yapıp bırakırsan, vücudun erimeye başlıyor ya da kilo alıyorsun,

saatlerce yemek yapıyorsun ama 15/20 dakikada bitiyor,

çok yıkandığın için saçların yıpranıyor, yıkanmazsan kötü kokuyorsun,

tekrar etmediğin, çalışmadığın bir şeyi zihnin bir süre sonra belleğinden siliyor,

evi temizlemezsen, pisleniyor.

kıyafetlerini yıkamazsan, ayakkabılarını silmezsen kirleniyor.


yani dünya düzeninde stabil olan hiç bir şey yok. her şey için son nefesine kadar emek sarf etmen gerekiyor. çok normal bu yüzden..

insan için her şey, kendi çabası ile doğru orantılı yaratılmış. ne kadar çaba harcarsan, o kadar evriliyorsun.