yazar: şükrü erbaş
yayım yılı: 2016
şükrü erbaş'ın 2015 yılında eşini kaybetmesinin ardından yazdığı şiir kitabıdır. eşi hatice erbaş'a "ömür hanım" diyerek eşine duyduğu aşkı, sevgiyi ve acıyı konu alır.
yayım yılı: 2016
şükrü erbaş'ın 2015 yılında eşini kaybetmesinin ardından yazdığı şiir kitabıdır. eşi hatice erbaş'a "ömür hanım" diyerek eşine duyduğu aşkı, sevgiyi ve acıyı konu alır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "robnaja" tarafından 18.06.2021 23:19 tarihinde açılmıştır.
1.
şükrü erbaş tarafından 2016 yılında kırmızı kedi yayınevi tarafından yayımlanan şiir kitabıdır.
hatice erbaş'ın şu sözleri ile selamlar bizi kitap:
"babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
sonra aşık veysel' den bir alıntı ile devam eder.
ve bir sonraki sayfadan sonra erbaş'ın kederli kalemi alır bizi, götürür içimizdeki en derinlere. bir kanatır, bir soğutur içimizi. ölüme yakın,ölümle iç içe; hatice'ye hasret, hatice'ye sitem.
çok sevdiğim birkaç dizeyi de bırakayım. sizin de içinizde birkaç yaprak dökülsün.
iki kişilik bir yalnızlığım fotoğrafların önünde
birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin
ayrılık dedim, kavuşma dedim
"insanın içini dökmekten vazgeçmesi" dedim.
vefasızlık, hatice
insanın büyük yalnızlığı
küçük ölümü
kendine verdiği bir eksilme cezası
canım ne kadar acıyorsa sözüm o kadar üşüyor.
seni unutacak ömrüm kalmadı
bir soğuk zamanın akşamında
dönüp yine sana başlıyorum
hatice erbaş'ın şu sözleri ile selamlar bizi kitap:
"babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
sonra aşık veysel' den bir alıntı ile devam eder.
ve bir sonraki sayfadan sonra erbaş'ın kederli kalemi alır bizi, götürür içimizdeki en derinlere. bir kanatır, bir soğutur içimizi. ölüme yakın,ölümle iç içe; hatice'ye hasret, hatice'ye sitem.
çok sevdiğim birkaç dizeyi de bırakayım. sizin de içinizde birkaç yaprak dökülsün.
iki kişilik bir yalnızlığım fotoğrafların önünde
birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin
ayrılık dedim, kavuşma dedim
"insanın içini dökmekten vazgeçmesi" dedim.
vefasızlık, hatice
insanın büyük yalnızlığı
küçük ölümü
kendine verdiği bir eksilme cezası
canım ne kadar acıyorsa sözüm o kadar üşüyor.
seni unutacak ömrüm kalmadı
bir soğuk zamanın akşamında
dönüp yine sana başlıyorum
devamını gör...
2.
şairin, eşi vefat ettikten sonra yazdığı şiirlerden oluşan kitaptır.
bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç" demiştin. göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu posta caddesindeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." kuşkuyla bakmıştın yüzüme. kirpiklerim içime dökülüvermişti. susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen.
bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç" demiştin. göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu posta caddesindeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." kuşkuyla bakmıştın yüzüme. kirpiklerim içime dökülüvermişti. susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen.
devamını gör...
3.
şükrü erbaş'ın eşi hatice hanım öldükten sonra yayımladığı şiir kitabıdır.
"ömür hanım", "beni onurundan doğuran kadın" diyerek seslendiği rahmetli karısının ardından ona olan hasretini dile getirdiği büyük bir acının haykırışını içeren bu şiirleri okurken insanın ıstırabı kalbine duruyor. eline alınca incecik duran bu kitap, okumaya başlayınca boğazına diziliyor insanın, midesine oturuyor, nefesini kesiyor.
her dizesinde eskiye özlem, yokluktan doğan boşluk hissi ve saygıyla andığı kadının ardından onurlu bir bekleyiş vardır ölümü.
bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç." demiştin. göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu posta caddesi'ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." kuşkuyla bakmıştın yüzüme. kirpiklerim içime dökülüvermişti. susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık...
"tanrı yalnızlığı senden yaratmış" diye ifade eder o derin yalnızlığını; özlemini, " ellerinden tutuyorum, birden ölüyorsun." diye. bazen öyle bir zaman gelir ki hatice'ye haykırmak gelir içinden: "nereye gidiyorsun bırakıp beni/ güzelliğin tanrısı, nereye..."
bir hastane odasında ümit dolu bekleyişle geçen uzun günlerin sonunda kapıyı çalan ölümü ve bilahare gelen gerçeği kabullenişi anlattığı "ölüm yok dünyada"şiirinin sonunda yer alan hatice hanım'ın sözleri, şairin kalbine batan dikenler gibidir. okuyanın da acıtır bir yerlerini:
(...)
kirpiklerin açıldı kapandı
doktorlar bembeyaz susuyorlar
ben sana inanıyorum
ölüm yok dünyada!
son bir gök damlası ağzının burcunda
girdi içeri.
kirpiklerin kapandı, kapandı
ilaçlar bitti, uykular bitti
dudakların kurumuyor, ayakların şişmiyor
soracak sorumuz kalmadı
hepimizin canından yapılmış bir ölüm
girdi içeri:
- ciwan beni hatırlayana kadar yaşasaydım.
- ölecekmişim gibi ağlayıp durma.
- tedaviyi neden kestiler ki?
- ölürsem çocuklarımı üzme.
- iyi ki seninle yaşadım bu dünyayı...
o son sözler, belli ki hep durur bir köşede. arada, onları çıkartıp bir zamanlar sevilmiş olmanın gurur dolu ifadesi olarak serer kendi önüne şair. ama o boşluğu hiçbir örtü dolduramaz nihayetinde:
"boşluk kendine çevirdi beni. her şey ağırlaşıyor. her şey soğuyor. belki de hiçlik bu. sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. canımın burcu. kirpiksiz gülüm. merhametine sığındığım kadın. senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor."
ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım bu dünyayı...
böyle sevgi ancak şiirlerde şarkılarda olur, dediği olmuştur çoğumuzun. sevmeye ve sevilmeye olan inançsızlığımız bizi böyle genel bir kabule sürüklemiştir. lakin şükrü erbaş'ı okuyunca da insanın sevesi, sevilesi gelmiyor değil.
"ömür hanım", "beni onurundan doğuran kadın" diyerek seslendiği rahmetli karısının ardından ona olan hasretini dile getirdiği büyük bir acının haykırışını içeren bu şiirleri okurken insanın ıstırabı kalbine duruyor. eline alınca incecik duran bu kitap, okumaya başlayınca boğazına diziliyor insanın, midesine oturuyor, nefesini kesiyor.
her dizesinde eskiye özlem, yokluktan doğan boşluk hissi ve saygıyla andığı kadının ardından onurlu bir bekleyiş vardır ölümü.
bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç." demiştin. göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu posta caddesi'ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." kuşkuyla bakmıştın yüzüme. kirpiklerim içime dökülüvermişti. susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık...
"tanrı yalnızlığı senden yaratmış" diye ifade eder o derin yalnızlığını; özlemini, " ellerinden tutuyorum, birden ölüyorsun." diye. bazen öyle bir zaman gelir ki hatice'ye haykırmak gelir içinden: "nereye gidiyorsun bırakıp beni/ güzelliğin tanrısı, nereye..."
bir hastane odasında ümit dolu bekleyişle geçen uzun günlerin sonunda kapıyı çalan ölümü ve bilahare gelen gerçeği kabullenişi anlattığı "ölüm yok dünyada"şiirinin sonunda yer alan hatice hanım'ın sözleri, şairin kalbine batan dikenler gibidir. okuyanın da acıtır bir yerlerini:
(...)
kirpiklerin açıldı kapandı
doktorlar bembeyaz susuyorlar
ben sana inanıyorum
ölüm yok dünyada!
son bir gök damlası ağzının burcunda
girdi içeri.
kirpiklerin kapandı, kapandı
ilaçlar bitti, uykular bitti
dudakların kurumuyor, ayakların şişmiyor
soracak sorumuz kalmadı
hepimizin canından yapılmış bir ölüm
girdi içeri:
- ciwan beni hatırlayana kadar yaşasaydım.
- ölecekmişim gibi ağlayıp durma.
- tedaviyi neden kestiler ki?
- ölürsem çocuklarımı üzme.
- iyi ki seninle yaşadım bu dünyayı...
o son sözler, belli ki hep durur bir köşede. arada, onları çıkartıp bir zamanlar sevilmiş olmanın gurur dolu ifadesi olarak serer kendi önüne şair. ama o boşluğu hiçbir örtü dolduramaz nihayetinde:
"boşluk kendine çevirdi beni. her şey ağırlaşıyor. her şey soğuyor. belki de hiçlik bu. sen orada yalnız kalma diye burada konuşup duruyorum. canımın burcu. kirpiksiz gülüm. merhametine sığındığım kadın. senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor."
ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım bu dünyayı...
böyle sevgi ancak şiirlerde şarkılarda olur, dediği olmuştur çoğumuzun. sevmeye ve sevilmeye olan inançsızlığımız bizi böyle genel bir kabule sürüklemiştir. lakin şükrü erbaş'ı okuyunca da insanın sevesi, sevilesi gelmiyor değil.
devamını gör...
4.
şükrü erbaş şiir kitabı olup 2016 yılında raflarda yerini almıştır.
toplamda 81 sayfa olup hasret, ayrılık, yaşamak, yitirmek ve ölüm temalarında yazmıştır çünkü ömür hanım diye seslendiği eşini yitirmek şükrü erbaş'ı fazlasıyla yıkmıştır.
güzelliğin geçici olmadığını
senden öğrendim
emeğin
aşktan büyük bir hazine olduğunu senden
zaman
kaküllerinden doğar topuklarından batardı
al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm
sözümün sahibi
sevmenin
dünyayı sevmek olduğunu
senden öğrendim
toplamda 81 sayfa olup hasret, ayrılık, yaşamak, yitirmek ve ölüm temalarında yazmıştır çünkü ömür hanım diye seslendiği eşini yitirmek şükrü erbaş'ı fazlasıyla yıkmıştır.
güzelliğin geçici olmadığını
senden öğrendim
emeğin
aşktan büyük bir hazine olduğunu senden
zaman
kaküllerinden doğar topuklarından batardı
al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm
sözümün sahibi
sevmenin
dünyayı sevmek olduğunu
senden öğrendim
devamını gör...
5.
birkaç gün önce de pervane (şükrü erbaş) adlı eserini okuduğum değerli şair şükrü erbaş'ın yazdığı ve az önce bitirdiğim 81 sayfalık şiir kitabı; 2015 yılında eşini kaybetmesinin ardından yayınlanmıştır.
öncelikle tek fark ettiğim şey şu ki bir insan hayatında en çok kimi sevip kimi kaybettiyse artık yazdığı her şeyi onun için yazıyor, şükrü erbaş'ın karısı öldükten sonra yazdığı kitapların belki de en ayırt edici özelliği ölüm hakkında şekillenen şiirler ve kitaplar olmaları.
ölümü yaşamış ölümü yazmış, ölümü senden öğrendim diyor bir şiirinde...
hayatın geçici olduğunu anlamak için illa en yakınımızdan birinin ansızın yok olması gerekiyor sanki.
yoksa idrak edilemiyor ölüm, şükrü erbaş ise idrak etmiş. yoksa böyle yazamazdı gibi geliyor.
şiirler ve kitap hakkında fikrimi belirtmem gerekirse; şiirleri sarsıcı ve keskin buldum, hemen hepsi ölmek üzerine olsa da okumak güzeldi.
şair bize aynı zamanda şunu hatırlatıyor, sevgi ne kadar büyükse acı da ağlamak da o kadar büyük olacaktır. ne kadar sevdiğinizi ne kadar çok ağlattığından anlayabilirsiniz.
çünkü hepimiz yaşıyoruz ölenlerin ardından sessizce...
sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
kimi seviyorsan acısı sende kalıyor.
iki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
ben ölmeden sana ölüm yok, bunu unutma.
sen nasıl yok olursun anlamıyorum.
öncelikle tek fark ettiğim şey şu ki bir insan hayatında en çok kimi sevip kimi kaybettiyse artık yazdığı her şeyi onun için yazıyor, şükrü erbaş'ın karısı öldükten sonra yazdığı kitapların belki de en ayırt edici özelliği ölüm hakkında şekillenen şiirler ve kitaplar olmaları.
ölümü yaşamış ölümü yazmış, ölümü senden öğrendim diyor bir şiirinde...
hayatın geçici olduğunu anlamak için illa en yakınımızdan birinin ansızın yok olması gerekiyor sanki.
yoksa idrak edilemiyor ölüm, şükrü erbaş ise idrak etmiş. yoksa böyle yazamazdı gibi geliyor.
şiirler ve kitap hakkında fikrimi belirtmem gerekirse; şiirleri sarsıcı ve keskin buldum, hemen hepsi ölmek üzerine olsa da okumak güzeldi.
şair bize aynı zamanda şunu hatırlatıyor, sevgi ne kadar büyükse acı da ağlamak da o kadar büyük olacaktır. ne kadar sevdiğinizi ne kadar çok ağlattığından anlayabilirsiniz.
çünkü hepimiz yaşıyoruz ölenlerin ardından sessizce...
sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
kimi seviyorsan acısı sende kalıyor.
iki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
ben ölmeden sana ölüm yok, bunu unutma.
sen nasıl yok olursun anlamıyorum.
devamını gör...
6.
yakın zamanlarda birini kaybetti iseniz bu kitabı okumayın. bu kitapta mutluluk yok,aramayın da. şükrü erbaş, merhume eşi hatice erbaş'a yazdığı ağıt dolu, hüzün dolu şiirlerini ihtiva eden bir kitap. defalarca kendime bu nice sevmektir dedim, bazı yerlerde bogazım düğümlendi. belki de fazla duygusal yaklaştım bilemiyorum. 80 sayfa bir kitap ince ama insanı duygusal açıdan zorlayıcı.
devamını gör...
"yaşıyoruz sessizce" ile benzer başlıklar
sessizce
3