yolda gidiyorum bi gün lise yeni başlamış . malin biri ıslık çalıp beni durdurdu yanında da benden 3 yaş küçük bi çocuk var dedi ki bumuydu seni döven çocuk dedi ben tırstım lan çocuğun tipi görseniz arap at hırsızı gibi bişey arkasıda vardır kesin neyse çocuğuda ilk defa görüyorum yok ilk defa gördüm dedim o an cesaretlendim biraz öyle diyince bu lavuk tekme atar gibi yaptı ben de refleks olarak çok sert bi yumruk patlattım suratına sersemledi bu bitane daha patlatıp kaçmıştım arkasını toplucak diye aksaray minibüsüne bindim eve gitmek için ordan geçmek gerekiyodu tırstım abimi aradım gelip aldı beni
devamını gör...
ilkokulda ufak tefek bir çocuk bana sataştı. ben de kibar biriyim ama döveyim şunu dedim. çıkışta sağlam dayak yedim. meğer çocuğun ikizi varmış. araya alıp dövdüler beni.
devamını gör...
bu yaz birebir başıma gelmiş bir ölümden dönme anısıdır:
aylardan haziran , bir gece saat 2 gibi kuzenimle parklardaki çardakların birisinde oturuyoruz. termosta çay yapmışız içip laflıyoruz. o sirada yanımızdan iki tane bizim yaşlarımızda çocuk geçti. s.a dediler , aleykümselam dedik sonra yürümeye devam ettiler. az ileride durup geri geldiler. “ allah’ın selamını veriyoruz , niye ayağınızı indirmiyorsunuz lan “ dedi bir tanesi. tabi ben biradan başımıza gelecekleri az çok anladım ve içimden ( hadi bakalım al bir de burdan yak şimdi ) diyorum. ben “ tamam dostum kusura bakma , uzatmayın hadi salça olmayın bize” dedim. sana mı sorucam lan dedi birtanesi ve kuzenimin yakasına yapıştı. biz de onlar gelmeden önce jbl bluetooth hoparlör ile müzik dinliyorduk. daha onun hamle yapmasına izin vermeden hemen hoparlörü kaptığım gibi çaktım bu dallamanın kafasına. tabi ben ona çakınca yanındaki de bana çaktı ve böylece ikiye iki kavga başlamış oldu. ( bu arada alkol almışlar kokusu leş gibi geliyordu). allahtan sağlam çocuklar değillermiş de ben anında patakladım çocuğu. sonra aşşağı doğru bir baktım ki benim kuzenin üstünde 3 kişi var. ( allah allah lan diyorum bu kavga ikiye iki başladı , bunlar ne ara çoğaldı?). hemen koşarak uçan tekme attım ve dağıttım orayı ama 2 saniye falan geçmedi arkadan birisi de bana çaktı uçan tekmeyi. neyse ben kendimi açığa aldım , daldılar bana 3 kişi. allahtan aktif spor yapıyoruz da direncimiz var . bun 3 kişiyle ben cebelleşirken , parkın üst tarafından da 5-6 kişi bize doğru koşmaya başladı. lan ben de içimden seviniyorum oh kurtulduk diye, ve bağırıyorum bunlara ayırın ! ayırın ! diye. hay şansımıza meğerse bunlar da bizi dövmeye geliyormuş. bu 6 kişi 3-3 ayrılıp kuzenimle bana daldılar. o çocuklar da bize daldı ya aha dedim şimdi öldürdüler bizi burda , pertimiz çıkacak kesin. tabi artık yıkıldım ve yerde tekme yemeye başladım. o sırada bir mucize oldu ve yukarıdan aşşağı bekçiler koşmaya başladı. hemen ayırdılar ve açıkçası beklediğimden çok daha sert müdahale ettiler. polis olsa bu kadar sert olmazdı yani öyle söyleyim. sonra sabahın 5 inde bizi karakola götürdüler ve orada ifade verilirken öğrendik ki , bekçiler bu çocukları ters kelepçeye alırken içlerinden bir tanesi bekçinin belindeki silahı almaya çalışmış. mahkeme sürecini anlatmayacağım çünkü ülkeye olan inancınız kaybolur.
sözün özü arkadaşlar bizim o gün çok büyük 2 şansımız vardı.
1. si : çocuklarda bıçak , sopa vs. bir yaralayıcı şey olamaması ( ki kesin öldürürlerdi )
2. si : o parkta bekçilerin olmasıydı ( 2 kişiye 10 kişi girdiler kesin pert ederlerdi bizi orada).
bu anımdan çıkarılacak ders ve size tavsiyem de şudur sevgili sözlük yazarları :
- nerede olursanız olun , siz düzgün bir insan olsanız bile bela gelir sizi bulur böyle. çok ama çok dikkatli olmalısınız , her an ufakta olsa tetikte olmalısınız. kendinize dikkat edin arkadaşlar .
devamını gör...
abartarak anlatarak ''ben aslanım, ben kaplanım, 10 dozer gücündeyim, tek atarım...'' imajı yaratmaya çalışılan, geneli erkek anılarıdır. herkes birileri için ben bunu birebirde yerim demiştir zamanında. ben de dedim. ama kavga hoş bir şey değil. o yüzden anlatmamayı tercih ediyorum. birilerinin, birilerini ezme, diş geçirme, himayesi altına alma, ondan kendini üstün olarak görme niyetiyle yapılan kavgalar çağdışıdır. gerekmedikçe kavga yapılmasına dövüş sporlarına ilgili biri olarak son derece karşıyım.
bir ailenin ya da bir ferdin egemenliğinin, özgürlüğünün tehlikeye girdiği anlarda yapılması gerekebilir ama son an'a kadar tercih edilmemelidir. görüşüm budur.
devamını gör...
okulda altı kişi ağzıma etmişlerdi affedersiniz ve büyük bir ergenlik travması olarak kaldı.
devamını gör...
kavga anıları nedir dedirten başlık. savunma sanatları dışında dövüşmek kadar anlamsız bir eylem yoktur. birde buraya yazılıyor ne kadar güzel!
devamını gör...
kimseyle kavga etmedim yetişkinliğimde.kavgam kendimle.
devamını gör...
burnuma eş zamanlı iki yumruk yemiştim. sağdan ve soldan. tam aynı anda. eğer biri salise gecikse muhtemelen şu an yamuk bir burnum olurdu.
şans.
devamını gör...
dövüş sporlarıyla ilgilenmeme rağmen uzun süredir yumruk yumruğa kavgaya girişmedim. kavga sizi yere götürmez, kininizi pekiştirirsiniz.
ancak karşınızdaki kişiye, kavgayı sevmediğinizi gösterin. kavgayı bilmiyor sanıp da üstünüze çıkmasın. işte o zaman kaçınılmaz olur.
devamını gör...
ortasonda bahçede bir çocuğun altından sandalye çektim. anlık gelişen bir şeydi. çocuk arkadaşlarının yanına gitti 10 kişi varlar. uzaktan beni kesiyorlar. diğer tarafta hoşlandığım kız voleybol oynuyor. okulun son günleri bizim sınıftan 1 kişi var o da nöbetçi.

çocukların yanına gittim, içlerinden atletli bi eleman çıkıp(niye atletleydi hatırlamıyorum tam bir zargana recep ivedikti kaşları vs) artistlenmeye başladı kalabalığın verdiği güçle. aptal aptal hareketler yapıyor bana ve sevdiğim kız bakıyor bir şeyler yapmam lazım.. kafamda adanalı fark var çalıyor. teke tek atıcaz diye anlaştık çocukla.

tatlı dilimi koruyup medeni bir dövüş için sürekli vurgular yapıyorum. hep beraber okulun arkasına gittik. kuralları hemen koydum pes edilince bırakılacak vs. diğerleri dayak yiyeceksin bırak dese de çocuk kalabalığın gücüne güvenmişti. boşa salladığı bir tekmeden sonra, benim attığım yumrukla dudağı patladı ve beyaz atletinde ayakkabı izimi çıkararak bir tekmeyle yere düşürdüm. üstüne çıkınca haliyle pes dedi.

10 kişinin içinde arkadaşlarını dövdüm sandalyeci çocuk ayrı hırslı. içlerinden boss tipli iki katım bir çocuk vardı onunla dövüşeceksin dediler. bürokrasiyi kullandım ve dedim ki: her gün bir kişiyle yarın yapalım.

onlar da en baştan beri sürdürdüğüm kural koyucu tavrımı zaten kabullenmişlerdi ve gidişimi sadece izlediler. ertesi gün arkadaşlar okula gelince daha da yaklaşmadılar.
devamını gör...
11 yıldır taekwondo yapıyorum en çok lise 2 de faydalandım sanırım. sınıfta bana küfür eden bir erkeğin kafasına sırayı kaldırıp geçirmiştim. sonra da yere yatırıp bi güzel dövmüştüm. ha bi b*ka yaradı mı derseniz, sonrasında çok utandım. şiddet sizi küçük düşürür, yapmayın
devamını gör...
kavgam yoktur. kavga olacağını hissettiğim an sessiz bir şekilde karşı tarafın ben cevap vermeden çıldırışını izleyip,sonrasında ise kafa sallayıp gerekli yerlere durumu iletip sonrasında karşı tarafın bana yalvarmasından zevk aldıgım için hiç kavga etmedim .
devamını gör...
kimi kavgalar vardır, nihayeti itibarsız, bilcümlesi beyhudedir.
ve nice muktezi kavgaların sonu hiç gelmemiş.
aklım erdi ereli kendimle kavga ederim, lakin bir kavgam var ki, eğer nihayete erseydi ömrümün taze fidan merhalesinde toprağa gübre olacaktım.

2013 yılının mayıs ayında, güzeller güzeli eskişehir ilinde karamsar bir öğrenciyim. okulu bırakıp yeniden üniversite sınavlarına hazırlanmaya niyet etmiştim. haliyle kolay olmuyor böyle sonu müphem kararlar alabilmek. ne vakit akşam oluyor , ağzıma bir sigara alıp yurt penceresinin önüne tünüyorum. güneş batarken yurdun yakınındaki ilköğretim okulunda futbol oynayan körpe veletleri izliyor , - orda çalıma girişilmez pas verecek ayağa oynayacaksın , kanatlardan neden koşu yapıp karşı savunmayı dağıtmıyorsunuz diye taktikler veriyorum. böyle meşgale bulmasam ,muhtelit düşünceler zinhar beynimi terk etmiyor.

derken, okula yaşları yaşıma yakın iki tekinsiz tip geliyor. kapıdan geçmek dururken okul bahçesinin çevre tellerinin üzerinden atlıyorlar. beyinlerinin gelişmemiş olduğuna kanaat getiriyorum. bağıra çağıra çocukları sebepsizce azarlıyor biri. diğeri futbol topuna düşmana vurur gibi vuruyor. içimden ikisine de kırmızı kart gösteriyorum.

-bir daha denk gelirsek, sizi saha dışına atacağım. çocukları kovdunuz, benim de meşgalemi elimden aldınız.

ellerindeki poşetlerden bira şişeleri çıkarıyorlar. sonra içinde narkotik madde olduğunu tahmin ettiğim bir tütünü yakıp sıra sıra çekiyorlar. epey bir zaman sessizce izliyorum.. okul duvarına işiyorlar, sonra şişeleri duvarda parçalıyorlar. kafataslarının içinde duş süngeri taşıdıklarından emin oluyorum. bu beyinsiz ve vitaminsiz iki dangalak bir kaç gün boyunca aynı okulda aynı şeyleri yapmaya devam ediyorlar.

esasen böyle durumlarda kendime görev çıkarmam. böyle hamlelerin sonuçlarının ne kadar fecaat olabileceğini kestiririm. küçük yaşlarımda bile bu durum benim için böyleydi. ancak kalbimde uzun zamandır taşıdığım can yakıcı sızı , öfke kontrol mekanizmamı baskılıyor. ne derler? gıcık oluyorum, kıl oluyorum bu iki müptezel kılıksıza. konyalı boksör cevat'ı da yanıma alıp aşağı iniyorum.

son derece korkak çıkıyor bu iki velet. velet diyorum çünkü yaşlarının bizden biraz daha küçük olduğuna kanaat getiriyorum. sokak jargonuyla geri vites yapıyorlar hemen. ben de daha yumuşak ve yapıcı konuşuyorum. ancak boksör cevat en son bombayı patlatıyor. s***ktrin gidin lan burdan.

ağırlarına gidiyor, intikam yemini edercesine yüzümüze bakıyorlar. ılık bir rüzgar suratlarımızı yalayıp olaysız dağılın der gibi esiyor.

iki gün sonra gece yarısına 2 saat kala yurdun yakınındaki parka oturmaya, bir şeyler yiyip içmeye gidiyoruz. ben, boksör cevat ve sakaryalı saf semih. parkta bizden başka kimsecikler bulunmuyor. huzursuzluğumun sebebini parktaki sessizliğe bağlıyorum. derken park ışıklarının bitip karanlığın başladığı yerden, yirmiden fazla hüviyeti müphem şahıs beliriyor. sağdan ve soldan oturduğumuz masaya doğru hafif koşar adım yaklaşıyorlar. cevat ve semih hiç bir şey anlamadan sadece -ne oluyor lan diyebiliyorlar.

kalabalık etrafımızı sarıyor. ellerinde zincir, sopa , çivili sopa , muşta ve bıçak görüyorum. orta boylu ve hafif tombulca olan grup lideri şahıs elindeki zinciri sertçe masaya koyup karşıma oturuyor.. kemerli burnu ve ıslak kıvırcık siyah saçları nedense gözüme çarpıyor. tıpkı soğukta kalmış sokak köpeği gibi soluyor. konuşmaya başlıyor :

-sizden küçük çocuklara küfredip onları dövmeye utanmıyor musunuz lan a***na k***larım ?.

-sana da aleykümselam. biz kimseyi dövmedik , sövmedik kardeşim karıştırıyorsun herhalde
diye cevap veriyorum. hemen sonra arka tarafımdan birinin yaklaştığını hissediyorum. ekmek bıçağı olduğunu tahmin ettiğim bıçağını deri ceketimin üstünden karaciğer hizama doğru hafifçe bastırıyor. canım yanıyor. dönüp bakınca okul bahçesindeki vitaminsiz velet olduğunu anlıyorum. aynı anda kalabalık içinden bir kişi diğerine tabancayı sakla diyor.. buz kesiyorum, kanım donuyor. durumun ciddiyetini anlıyorum, nabzım neredeyse iki katına çıkıyor.

en iyi ihtimalle biz karşılık vermesek ve olay yalnızca dayak olarak inkişaf eylese bile, o karmaşa anında öfke ile en az birimizin kanını dökebilecekleri varsayımı , beni diyalog ve diplomasi ile bu işi sonuca erdirmem konusunda şartlıyor.

-semih'in olayla hiç alakası yok. bırakın o gitsin , olaydan haberi bile yok diyorum.. karga burunlu çete lideri semihe - sen s**ktr git lan diyor.

semih cevap veriyor : -arkadaşlarımı bırakıp gitmem. ah semih , ah saf semih. seni ben boşuna göndermiyorum ki kardeşim. sen gidip polisi aramazsan gecenin bu saatinde kim gelip bize yardım edecek canını sevdiğimin semih'i ?. saf arkadaşım benim.
ilk kurşunum boşa gidiyor. cevat'ın kafası ise fazla çalışmadığından o sadece sussun diye içimden dua ediyorum.

kendimden emin bir şekilde , korkumu saklayıp artan nabzımı baskılamaya çalışarak :
-arkadaki arkadaş bıçağı çeksin rahat ifade edemiyorum kendimi. burada yirmi tane adamsınız. size zaten karşılık veremeyeceğiz. yanlış bir şey yapmadığımızdan dolayı çekinmiyoruz. yalnızca beni bir kaç dakika dinleyin, haksız bulursanız isterseniz öldürün umrumda bile değil. en azından yalan yere ölmemiş oluruz. sen yaşça daha olgun, aklı selim birine benziyorsun. yalnızca seni muhatap alabilir miyim? diyorum.

çete lideri, arkamdaki p**çe başıyla geri çekil işareti yapıyor. köpek gibi solumayı bırakıp biraz sakinleşiyor. bu iyiye işaret diyorum. diyaloğa bütünüyle kapalı biri olmadığını anlıyorum. zihnimde, çete liderinin az da olsa beyni var, kanaati hasıl oluyor.

teferruatı tam hatrıma gelmiyor ancak liderle oldukça yapıcı ve saygılı bir diyalog içine giriyoruz. fırında çalıştığını bu mahallenin çocuklarını hep koruyup kolladığını, vitaminsiz dümbüklerin kendisine dayak yiyip aşağılandıklarını şikayet ettiklerini söylüyor, bense olayın böyle olmadığını sakince anlatıyorum. grubun neredeyse yarısı silahlarını tişörtlerinin içine saklıyor ve sigara içip kendi aralarında boş lakırdı yapmaya başlıyorlar. iyice rahatlıyorum. hatta çete lideri telefon numaramı alıyor , ilginç bir şekilde -seni iyi ki tanıdım kardeş sen delikanlı bir adamsın diyor. -az kalsın facia ile sonuçlanacaktı. allah biliyor buraya sizin gerekirse kanınızı dökmeye gelmiştik. ama şimdi seni iyi ki tanıdım diyorum..


-sağol, ben de seni iyi ki tanıdım , diyorum. ama içimden o zinciri boynuna dolayıp sıkmak geliyor. ilk başta ettiği küfür hala kulaklarımı tırmalıyor. burçlara ve astrolojiye bir nebze inanıp açık kapı bırakmaya o gün başlıyorum.

gece vukuatsız bitecekken arkamdan bıçak dayayan vitaminsiz puşt , olaylar kendi istediği şekilde ilerlemediği için durumu hazmedemiyor ve bu hal icab-ı dahilinde elini kolunu sallayarak bana - yalan söyleme lan o...pu çocuğu diye bağırıyor..

gözüm dönüyor ... çete lideriyle kurduğumuz diyalog ve etkileşim kaynaklı '' artık bir şey olmayacak varsayımı ve hissinin verdiği sahte rahatlık duygusundan mıdır bilmem, aklımdan geçmemesi gereken şeyler geçiyor.

bakışlarımı at hırsızının gözlerinde bir kaç saniyeliğine sabitliyorum. yüzüm donuklaşıyor, mimiklerim kayboluyor. dişlerimi sıkıyorum. çenem ve ellerim kaskatı kesiliyor.

-ulan diyorum... ulan. - çıkar cebinden şu tahta kalemi, bas masaya , atla üzerine. şu kerhane mahsulü k***penin fırlattığının ağzını suratını toprak deşer gibi deş. beş saniye fazlasıyla yeter , sonra ne olacaksa olsun. !!


birden aklıma anne babam ve kardeşlerim geliyor. böyle bir haber almak isterler mi hiç? sonra güzel gözlü kadınlar...
onlara güzel olduklarını söyleyip gülümsetemeyeceğim, öpemeyeceğim bundan sonra. evlenemeyeceğim mesela, eve gelip çocuklarıma hiç sarılamayacağım. sonra okunmamış kitaplar, izlenmemiş filmler... hiç tatmadığım güzel yemekler...

unutulacağım... hiç bir iz bırakamadım. daha 22 yaşındayım yahu ben ne izi allah aşkına.! böyle biteceğini hiç düşünemedim. unutulmak... en büyük korkum. hayranlıkla okuduğum tarih üstü adamlar , o büyük insanlar böyle avam bir mahalle kavgasında ölmediler ki .! ben de onlar gibi ölecektim, yüksek bir gaye uğruna. tabancasız bir jöntürk gibi. güzel kalpli cesur insanların imrendiği, onların kalbinde yaşayan örnek birisi olarak maneviyyatım ebedi olacaktı.

ben unutulacak adam mıyım ulan? ! diyorum, ben farklıyım. beni bu suratı bozuk piç kuruları mı öldürecek? o zaman değersiz biri olurum..


kibirleniyorum. kibir, bir insan için habis ve zehirli bir duygudur. ancak kibrim , belki ilk ve son kez beni hayatta tutuyor.
kasılan yerlerim gevşiyor. yeniden korkmaya başlıyorum.

o gece vahşi suratlı yirmiden fazla kişi parkın ışıklarının bitip karanlığın başladığı yerden birer birer gözden kayboluyorlar.
arkalarından bakarak bir sigara yakıyorum. gecenin serinliği, ıslak çimen kokularıyla birleşip ciğerlerimi işgal ediyor. elimle ensemi tutuyorum.. gerginlikten ensemin sertleştiğini ve buz gibi olduğunu fark ediyorum.

saf semih : ''- vallahi kardeş ben yarın sevdiğim kıza açılacağım, şu yarım saatte tüm hayatımı sorguladım.. ittihatçı sen ne içten pazarlıklı sinsi soğuk bir adammışsın ulan. ama helal sana , sen olmasan neslihan' a kavuşamayacaktım, gel seni bir öpiyim, deyip üstüme atlıyor. . rahatlayınca hep böyle laçkalaşıyor.

boksör cevat : '' - ben de yarın olympos' a gidip sabaha dek içeceğim, başka türlü atlatamam bu gerginliği.. bana dönüp, sen de gelsene ? diyor.

sigarayı masaya basıp cevap veriyorum :
- ben yarın biraz yalnız kalacağım. akşam da tek başıma yürüyüşe çıkacağım. ancak bu parkın yüz metre yakınından bile geçmeyeceğim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların kavga anıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim