61.
babam seni kapıya it diye koymazdı ben onu ikna ettim iyi biri olduğuna. babam o kadar haklıymış ki, keşke hiç seni tanımasaydım.
devamını gör...
62.
okuyacaaaama inşaat ustası olaydım aaaakkk.
lan aldığım paraya bak.
hayır zaten inşaatta çalışmasam da bel fıtığı oldum yine. ne anladım lan ben bu işten.
lan aldığım paraya bak.
hayır zaten inşaatta çalışmasam da bel fıtığı oldum yine. ne anladım lan ben bu işten.
devamını gör...
63.
ethereum almak, nokta.
devamını gör...
64.
acayip şahsi bir yazı olacak ben de farkındayım. katılmazsanız da anlarım ama yazasım geldi işte. bence pişmanlık denilen şey mutluluk denilen uyuşturucunun akşamdan kalmalığı a dostlar. sizi daha dün mutlu eden şey, bugün yine olsa o kadar "mutlu" hissettirmiyor - hissettiremiyor. ya da o istediğiniz şeyi elde ettiğinizde yaşadığınız his - devamında olanlar ile giderek bir pişmanlığa dönüşüyor.
umut olmasaydı, pişmanlık da olmazdı sanki. ama işte bize yalanlar söylendi. denildi ki "mutlu son var" burada da kalınmadı "o mutlu sona da erişebilirsin bak" diye bir de havuç konuldu önümüze. biz de hampadan yollandık. kimimiz o kız için kilometreler tepti, kimimiz sokakta top oynayacağına test çözdü ve daha neler yapıldı ve yapılmadı. hep bir tercihti - ve biz tercihlerimizi bize göre "mutlu son"a ulaştıracak şekilde yaptık...
yaptık da niye geriye dönüp baktığımızda pek az şey için "yav iyi ki şunu yapmışım" diyebiliyoruz? ha jacques lacan buna jouissance derdi belki - yani ben asla aynadaki aksime (objet petit a'ya) erişemiyorum, onun yerine erişebildiğim kadarına tamah ediyorum ama bu hem bir haz hem de bir acıya sebep oluyor diyebilirdi. bir anlamda haklı da olurdu zira benim o erişmek istediğim şeyle alakalı beklentiler nadiren gerçekçi oldu - zamanla o hediye paketinin içindeki şey hem yeniliğini hem de özelliğini kaybetti. sevgili ile hikayeler bitti, okul "öff sınavlara girsek de bitse" oldu, iş rutine bağladı. bunların hepsine erişmek için canımızı dişimize takmadık mı, taktık...
neyse, fazla depresif oldu. okuduğunuz için teşekkürler.
umut olmasaydı, pişmanlık da olmazdı sanki. ama işte bize yalanlar söylendi. denildi ki "mutlu son var" burada da kalınmadı "o mutlu sona da erişebilirsin bak" diye bir de havuç konuldu önümüze. biz de hampadan yollandık. kimimiz o kız için kilometreler tepti, kimimiz sokakta top oynayacağına test çözdü ve daha neler yapıldı ve yapılmadı. hep bir tercihti - ve biz tercihlerimizi bize göre "mutlu son"a ulaştıracak şekilde yaptık...
yaptık da niye geriye dönüp baktığımızda pek az şey için "yav iyi ki şunu yapmışım" diyebiliyoruz? ha jacques lacan buna jouissance derdi belki - yani ben asla aynadaki aksime (objet petit a'ya) erişemiyorum, onun yerine erişebildiğim kadarına tamah ediyorum ama bu hem bir haz hem de bir acıya sebep oluyor diyebilirdi. bir anlamda haklı da olurdu zira benim o erişmek istediğim şeyle alakalı beklentiler nadiren gerçekçi oldu - zamanla o hediye paketinin içindeki şey hem yeniliğini hem de özelliğini kaybetti. sevgili ile hikayeler bitti, okul "öff sınavlara girsek de bitse" oldu, iş rutine bağladı. bunların hepsine erişmek için canımızı dişimize takmadık mı, taktık...
neyse, fazla depresif oldu. okuduğunuz için teşekkürler.
devamını gör...
65.
bazenleri gayet uçlarda yaşasam da bir sürü eylemimin sonun da duvara toslasamda hayat burnumu sürtse de sadece ama sadece ingilizceyi iyi bilmemekten dolayı pişmanım.
devamını gör...
66.
covid aşısı (bkz: biontech) olmak.
ik yöneticisinin çıldırtıcı ısrarlarına dayanamayıp tek doz olmuştum, yemin ediyorum aptallıktan başka bir şey değildi. uzun zamandır yok ama aşıdan sonra 1 yıl kalp çarpıntısı problemim olmuştu, tek sebebi bu salak aşılardı eminim.
ik yöneticisinin çıldırtıcı ısrarlarına dayanamayıp tek doz olmuştum, yemin ediyorum aptallıktan başka bir şey değildi. uzun zamandır yok ama aşıdan sonra 1 yıl kalp çarpıntısı problemim olmuştu, tek sebebi bu salak aşılardı eminim.
devamını gör...
67.
normal sözlük'e geç gelmek en başında yer alıyor.
burası gibi güzel insanların bir arada olduğu, kızlarının hepsinin birbirinden güzel ve seksi oldugu bir yer daha görmedim.
yazlık site gibi.
herkes bir yerlerden çıkıp gelmiş, kimi verandada çay sohbet ediyo, kimi deniz kenarında romantik takılıyo, kimi ava çıkmış, kimi bir tepe bulmuş denize karşı arabanın yanına sandalye atıp tombul şişede bira içiyo.
eglenceli ya...
burası gibi güzel insanların bir arada olduğu, kızlarının hepsinin birbirinden güzel ve seksi oldugu bir yer daha görmedim.
yazlık site gibi.
herkes bir yerlerden çıkıp gelmiş, kimi verandada çay sohbet ediyo, kimi deniz kenarında romantik takılıyo, kimi ava çıkmış, kimi bir tepe bulmuş denize karşı arabanın yanına sandalye atıp tombul şişede bira içiyo.
eglenceli ya...
devamını gör...
68.
koyu kestane saç rengimin üstüne bal köpüğü renkli boyayı boyamak.
alanyaspor forması gibi geziyor kafam ortalarda şuan. kokoyu fazla kaçırıp saçındaki boyayla uyuyup yüzünde boyanın içindeki kimyasallardan dolayı yaralar çıkan yıldız tilbe ablamızı daha iyi anladım şimdi. o son boyayı katmayacaktım.
alanyaspor forması gibi geziyor kafam ortalarda şuan. kokoyu fazla kaçırıp saçındaki boyayla uyuyup yüzünde boyanın içindeki kimyasallardan dolayı yaralar çıkan yıldız tilbe ablamızı daha iyi anladım şimdi. o son boyayı katmayacaktım.
devamını gör...
69.
daha şimdiden kendimi tüketmek. kendimi o kadar harcadım ki bir kendim bırakmadım kendime. tüm bu beklentiler, başarılı olma hissi için her defasında daha yukarıya konulan hedefler ve zoru başarmadan kendini başarılı saymamak. bu yüzdendir ki hep en zoru seçmek hayatta, yalnızca bir anlık tatmin için kendini kolayca harcayabilmek bu uğurda. ben buna pişmanım sadece ve hayatım bunun üzerine o kadar kurulu ki, bu giderse ne kalır benden onu bile bilmiyorum. bununla ilgili zamanında şöyle yazmışım defterime bence özetliyor:
"bazen insan öyle yer ki kendini
yer yer bitirir de
bir kendi bırakmaz kendine
sonra bir bakar ki
herkes için herkes olmuş da
bir kendi için kendi olamamış."
"bazen insan öyle yer ki kendini
yer yer bitirir de
bir kendi bırakmaz kendine
sonra bir bakar ki
herkes için herkes olmuş da
bir kendi için kendi olamamış."
devamını gör...
70.
"keşke tanımasaydım."
devamını gör...
71.
keşke elime krem sürmeden önce portakal kesseydim. artık sonsuza kadar ac kalacağım. çok pişmanım.
devamını gör...
72.
pişmanlıklara rağmen yaşayabilmektir derler hayat.
devamını gör...
73.
dün sahilde yürürken dondurma yiyen insanları görünce canım çekmişti. vaktim yok, dönüşte yerim deyip almamıştım. eve dönüşüm çok geç olduğu için dondurmacı kapanmıştı. haliyle dondurmayı yiyemedim. siz siz olun, bazen anı yaşayın. dondurmayı yemediğim için çok pişmanım.
devamını gör...
74.
parende atmayı öğrenmemiş olmaktır.
şimdiyse imkansiz artık
boyum kısa olsa da kendimin en uzun halindeyim ve yerden en yüksek olduğum halde de bu
yani demek istediğim, izah etmeye çabaladığım şey şudur ki: son pişmanlık sadece şişmanlık-tır
şimdiyse imkansiz artık
boyum kısa olsa da kendimin en uzun halindeyim ve yerden en yüksek olduğum halde de bu
yani demek istediğim, izah etmeye çabaladığım şey şudur ki: son pişmanlık sadece şişmanlık-tır
devamını gör...
75.
bikac saat onceden yemek yememis olmak. evet.
devamını gör...
76.
keşke çayı dökmeseydim ne güzel içerdim şimdi
devamını gör...
77.
3 sene evvel üniversite okumak yazmışım.
düzeltiyorum, daha iyi bir üniversitede okuyamamak. pişmanlığım budur.
düzeltiyorum, daha iyi bir üniversitede okuyamamak. pişmanlığım budur.
devamını gör...
78.
şubat ayında kitap okumamış olmak.
varoluş sancısı çekiyordum...
varoluş sancısı çekiyordum...
devamını gör...
79.
bu entry tamamı ile kendi isteğim ile yazılmıştır yoksa yanımada duran eşimin baskısı ile alakası yoktur
keşke daha önce evlenseydim. *
keşke daha önce evlenseydim. *
devamını gör...
80.
yok
bi daha olsa bi daha yaparım
bi daha olsa bi daha yaparım
devamını gör...