kafa sözlük yazarlarının aklının başka yerde olması nedeniyle başlarına gelen dalgınlık hikayelerinden oluşan başlık.

ben bir seferinde elimdeki çöple epeyce bir yol katetmiştim. çöpü elimde bildiğin çanta gibi taşımışım. * ohoo nerelere gittik. ne yokuşlar aştık. yaya geçidinde bekledik. sonra kırmızıda durduk. bekledik ki yeşil sırası bize gelsin. en son otobüse binmeye ramak kalmıştı ve o gerçekle yüzleşmiştim. çöpü nereye sokacağımı bilemedim o an. * aniden karşıma çıkan konteynırı görünce koşa koşa gittim. yıllardır görmediğin aşkını görsen o denli sevinmezsin. zaten elimde çöple onu da görmeyeyim yani. bazen otobüse çöple binsem ne olurdu diye düşünüp gülmekten kendimi alamıyorum. *
devamını gör...
amire tamam canım demek. o da o ney lan demiştir.
devamını gör...
(bkz: at ile sözlüğe girmek)
devamını gör...
sene bilmem kaç öğrenciyim o zamanlar, yurtta kalıyorum. üst baş saç makyaj derken her şey tamam fakülteye gidicem. gittim de ama böyle üzerimde fazla bi rahatlık var. neden derken bi baktım ayağımda mor plastik tuvalet terliği okula gelmişim. bi allahın kulu da yolda otobüste uyarmadı ya beni.
devamını gör...
dün bir bardak su içmiştim ondan sonra o bardağı yanlışlıkla çöpe atmışım.
devamını gör...
hazır kahveyi çöpe döküp paketini bardağa atmıştım.
devamını gör...
bineceğim minübüsü karıştırmış ters yöne gitmiştim.kesin daha büyükleri de vardır ama bu aklıma geldi.
devamını gör...
ösym sınavlarından biriydi sanırım veya aöf sınavları da olabilir. (o kadar çok sınava girdim ki sene kaç, hangi sınav hatırlamıyorum) * o dönem sınavlarda sınıflara duvar saati asılmıyordu ve kol saatiyle sınava girmek serbestti. sınava girdiğimde duvarda bir saat vardı ama bozuk. * kaç dakikam kaldı, ne durumdayım bir fikrim yok. sinirden ve sınav sorularının zorlamasından stres olmuş neden kol saati takmadım diye kendime kızıyorum. sınav bitti. gözetmen kağıtları topladı. neyse ne yapalım, öyle böyle atlattım diye kendimi teselli edip üzerimdeki giysinin kollarını sıvayıp şöyle sıraya sırtımı yasladığımda sol kolumda 2 tane kol saati gördüğüm an içine doğru kahkaha atmanın nasıl bir şey olduğunu tecrübe etmiş oldum. ortam o kadar gergin ki sınıfta nasıl güleyim. eve gidene kadar deli gibi kendime gülmüştüm.

meğer kol saatimin biri kolumdaymış sabah uyandığımda o saati takmak için aramış, bulamamıştım. diğer saatimi koluma takmışım tabi o sınav stresinden ne onu hatırlıyorum, ne görüyorum, ne de kolumdaki iki saatin fiziksel ağırlığını hissedebiliyorum. *
devamını gör...
diş fırçasına sıvı sabun sıkmak.
devamını gör...
saçın sakalın birbirine girdiği uzun zamandır fark edilmiş fakat bir çözüm yoluna gidilmemiştir. iyice insanlıktan çıkıp geriye evrim ile maymuna doğru gitmeye bir son verip saçı sakalı biraz toplatmak için berbere gitmeye karar verilir. uzun saçlı olmam ve yılda bir berbere gitmemden mütevellit ne berberler ile kankalık ne de düzenli gidilen bir berberim olmadığından, mahallede bulunan bay&bayan kuaförünün kapısından içeriye adım atılır ve olaylar gelişir;

+ merhaba kolay gelsin.
- merhaba hoş geldiniz, buyrun.
+ hoş bulduk sakal traşı olacaktım.
- yanlış geldiniz sanırım.
+ burası kuaför değil mi?
- kuaför ama bayan kuaförü.
+ ee tabelanızda bay/bayan yazıyor
- yanlış okudunuz herhalde sadece bayan yazıyor.
+ ben bay bayan olarak gördüm de geldim.
- beyefendi gelin isterseniz bakalım ne yazıyor.
+ tamam beyefendi gelin birlikte bakalım.

dışarı çıkılır tabelaya bakılır, tabelada sadece xx bayan kuaförü, güzellik merkezi ıvır zıvır yazdığı görülür. kusura bakmayın dalgınlığıma gelmiş denilir ve dükkan hızlı adımlarla terkedilir.
devamını gör...
üniversite öğrencisiyken bizim okulun hemen yanındaki bir kırtasiyede çalışıyordum. tabii o zamanlar sigara içen bir delikanlıydım. yine günlerden bir gün birinin sigarasını çarptım, tam yakacakken müşteri geldi ve ben de kulak arkasına atıp fotokopi çekmeye gittim. ben sigarayı orda unutmuşum. akabinde otobüse binip çankaya'ya gittim, banka işlemlerim için sıra bekledim, bir yerde yemek yedim filan ama herkes bana tuhaf tuhaf bakıyor. şimdi erkek olanlar bilir, eğer herkes, özellikle de kadınlar, sana bakıyorlarsa ya fark yaratacak kadar yakışıklısındır ya da burnunda sümük vardır. ilki olamayacağına göre benim elim sürekli burnuma gidiyor acaba benim fark edemediğim bir şey mi var diye. neyse. ben okula geri döndüm, dersime girdim hatta derse bile katıldım. tahtaya filan kalktım yani. bir allah'ın kulu da demiyor ki şu sigaranı şurdan al diye. neyse ders arası oldu, lavaboya gittim elimi yıkadım filan saçımı düzeltmek için aynaya bir baktım! aman allah'ım! o an;

yer yarıldı,
deniz küstü,
kainat sustu,
atlas vazgeçti,
insanlar öldü,
geberdi,
açlıktan kırıldı,
soğukta savaştı,
çekoslovakya dağıldı,
hun imparatorluğu bölündü,
çekoslovakya diyorum yahu çekoslovakya gitti ya!
sen kimsin be! kimsin lan sen! kimsin be!

neyse abartmayayım tabii. ''aa ne güzel sigara varmış. bir kahve alayım da içeyim bari'' diyip kulak arkamdan aldım ve olay mahallini hızlıca terk ettim. on saatten fazladır kulak ardı sigaramla bütün şehri dolaşmam, insanlarla kaynaşmam ve bir allah'ın kulunun da tek bir şey dahi söylememesi komiğime gitmişti. on saatlik dalgınlık mı olur demeyin, oluyor işte. o gün bugündür mütemadiyen kulak arkamı elimle kontrol ederim*.

kamu spotu: sigara sağlığa zararlıdır.
devamını gör...
silgi alıcakken sırada oturan öğretmenin poposuna dokunmak. sonra şamarı bi yapıştırdı ne yapıyon lan dedi. adım sapiga cıktı.
devamını gör...
işe gitmek üzere evden çıktım. çöpü aldım çıkarken. (market poşetinde değil. bildiğin çöp torbasında.) işyerime vardığımda çöp torbası hala elimdeydi. bu dalgınlık değil diyebilirsiniz ama, işe gitmek için dolmuşa biniyorum.
devamını gör...
bölüm başkanının odasından çıkarken kapıyı çalmak.
devamını gör...
güle güle kullanın diyen satıcıya size de demek.
devamını gör...
mütemadiyen yollarda ağaçlara, direklere ve insanlara çarpıyorum.
devamını gör...
kasiyere kredi kartı yerine öğrenci kartımı veya kimliğimi uzatıyorum.
devamını gör...
dindar bir aileye sahip olduğumu baştan söyleyerek geçelim dalgınlığa. 11. sınıftayken geziye gitmiştik. tabi asiyiz o gezide içilecek. akşam otele geçmeden markete saldılar bizi. gittik iğrenç tuborg'ları aldık ve çantaya attık. arkadaşımla aynı odada kalıyoruz, abur cuburlar, bira falan sonra toplandık geç olmadan. hocaya yakalanırsak ayvayı yeriz çünkü. tuborg çöpleri de valize attık poşete koyup. sonra ben o poşetle anıtkabir'i bile gezerek denizli'ye kadar yanımda götürmüşüm. annem de valizini boşaltayım kirlileri makineye atalım falan dedi. aklımda şimşek çaktı tabi. hızla valizi elinden alarak ben hallederim dedim ve odamın kapısını kapattım. leş gibi kokmuştu zaten valiz. ertesi güne kadar parfüm ve deodorantla valizin kokusunu yok ettim ve tuborg çöplerini de konteynere attım. yani o çöpü de günlerce valizde gezdirmezsin be...
devamını gör...
kahveye sıcak su yerine çaydanlığın üstünden çay dökmek, kahvenin içerisine sigara atmak (neden ya şekerle karıştıracak olsam şeker koymuyorum ki?), türk kahvesi yaparken kahveyi fincana dökmek. kahve beni çok bozuyor.
devamını gör...
arkadaşlarla çarşıda yürürken, direğe çarpıp afedersiniz demek. özür dilerken direğin elini sıkıp omzuna dokunuyorum ama.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların yaptığı en büyük dalgınlık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim