zeka

zihinsel işlem kapasitesini temsil eden kavramdır. geliştirmenin en kolay yolu stres ve baskıya açık olmaktır. zihin kendini tehdit altında hissetmeye başlayınca kapasitesini zorlamaya başlar buna stres denir. süreklilik arz eden tehdit baskı oluşturur. zihin problemi çözmek için sınırlarını genişletmek zorundadır. birden çok işlemi aynı anda ve daha kısa sürede yapmaya eğilim gösterir. böylece zeka gelişir. rehavet ise zamanla insanı aptallaştırır.

insanın düşünme, algılama ve yönetme gibi yeteneklerinin tümüne verilen isim.
insandan insana değişiklik gösterebilir.

sahip olmayanların eksikliğini anlamadığı ama karşıdaki insanların bu eksiklikten sinir krizleri geçirdiği önemli yeti.

akıl yürütme ve sorun çözme yeteneklerinin tümüdür.

penis gibidir, herkes en büyüğü kendinde sanır.

ego ile entegre olunca kendini ahmaklığa çeviren maraza. çünkü böyle olunca sevdiklerini de kaybediyor insan. yaramaz fazlası. mükemmelliyetçiliğe heves ettirir.

beynin bütün aygıtlarının uyumlu, verimli ve etkili çalışmasının davranış üzerinde gözlemlenen etkisinin soyut adıdır.

akıl ile birlikte kullanılmadığında hiç bir işe yaramayan kavramdır.

zekâ, tıpkı içgüdü gibi, yol boyunca sadece bir noktadır.

piaget'nin tanımını çok yerinde buluyorum:
organizmanın çevreye uyum sağlama yeteneğidir.

modernizm nicelik ile ilgilenir. yani ölçülebilir olanla. sayısal değerler önemlidir. bugun iq testiyle zekayı ölçüyoruz. ilk zeka testi 1905 yılında fransız eğitim sisteminde paristeki okul çocuklarının zihinsel gerilik ya da öğrenme güçlüğü bulunanları saptamaya yönelik olarak hazırlanmış. alfred binet asistanı theodore simon ile 30 soruluk bir test hazırlıyor. soruları sormaya başlıyor ve bilemediğin yerde duruyor. her yaş grubunun kaçıncı soruya geldiğini teste katılanların ortalaması ile tesbit ederek zeka yaşı kavramını ortaya koyuyor. yani siz kendi takvim yaşınızda olanların ortalaması kadar soruya doğru cevap verirseniz 100 yani normal zekada olursunuz.

anlatmak istediğim herkes aynı sosyal gruptan değil. nişantaşında özel ilkokulda okuyan çocuğa da yüksekova'nın köyünden gelen çocuğa da aynı türkçe ile soru soruyorsunuz. eğitim düzeyi meselesini geçtim daha soruyu anlama düzeyinde dil ve kültür sorunu soruyor.

bugun gelinen noktada insanlar çocuklarını zeka testine sokmadan zeka testi için kursa gönderiyor. test kitabı ile çalışıp giriyorlar. yani zeka elbette ölçülür ben ölçülemez demiyorum ama problem çözme becerisi başka bir şey problem çözebilmek için gereken stabil durumda olmak başka bir şey.

aç olan hasta olan sevgi görmeyen bir çocuk zeki olsa da matematikten nasıl başarılı olsun. kaldı ki akademik olarak çok başarılı olan üstün zekalı çocuklar ile ilgili yapılan çalışmalar gösteriyor ki hayat başarısı ile zeka arasında yüksek bir ilişki yok.

daha az zeki veya ortalama zekada olup köpek gibi çalışıp yapan adamlar başarılı oluyor yatanlar değil.

tartışmalı bir kavram, kas sistemi gibi çalıştığını biliyoruz.
güçlü bir silahtır, bir gezegen, bunun sayesinde galaksinin içinde trilyonlarca gezegenden daha ayrıcalıklı.

zeka gösterileriyle bir kadını elde edebileceğini sanmak kadar budalaca bir şey yoktur. bu konularda zeka güzellikle yarışamaz; çünkü güzelliğin cinsel heyecan uyandırmasına karşılık, zeka böyle bir şey yapamaz.
insan bu tutumla, ancak zeka yetki, zenginlik ve ün elde etmenin bir aracı olarak göründüğü zaman bir kadını elde edebilir; çünkü bu durumda kadın sözü edilen olanaklardan yararlanacağını bilir. ama zeka kendi başına, kişisel hiçbir yanı olmayan büyük bir makina gibi, her kadını kayıtsız bırakır.

dövecem senii...

arapça z-k-a kökünden gelir. zekatta aynı kökten gelir. ilkine, "kullandıkça artan" olduğundan zeka denir. diğerine de, "verildiğinde malın bereketini artırdığı" için zekat denir.
zekayı, bir bıçağa benzetebiliriz. nasıl ki bıçak ne kadar bileylenirse, o derece keskin olursa, zeka için de aynı olgu geçerlidir.
ancak bu analoji biraz düşünülürse, şöyle bir sonuca varılabilir:
bazı bıçaklar vardır ki, iki tarafına da kalem açılmıştır, yani iki tarafı da keskindir.
işte zekanızı da böyle bileylerseniz, kimseyi saplamaya layık görmez ve dönüp kendinize saplarsınız.
bu şekilde zekasını kendine saplayanlara toplum; ezik, loser, tutunamayan, bitik gibi sıfatlar yakıştırır.

not: tüm bu saçma sapan çıkarım, kelimenin etimolojik anlamı üzerinedir. yoksa zeka'yı tamımlama çabası değildir.

resmen budur...

şu hayatta tereddütsüz sahip olduğum tek şey olabilir. tek başına bir işe yarıyor mu? yaramıyor. tek başınayken seka oluyor. bozuluyor, değişiyor, anlamını yitiriyor.

resmen budur....

#2579452
çok da fifiiiii diyor kadın....

günümüz türkiyesinin en acil ihtiyaçlarından biri.

herkeste farklılık gösterdiğinden göreceli olması muhtemel olan akıl, us, yeti, düşünebilme becerisi.
zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği olarak tanımlanır.

zekâyı belirleyen 3 etmen

kalıtım

zekâ kalıtsaldır, bir çocuğun zekası genelde ana babasının zekalarının toplamının aritmetik ortalaması olarak bilinir. tencereye hangi malzemeyi doğrarsan yemekte o çıkar hesabı olarak düşünülebilir.

doğum ve öncesi
çevre

zekâ gelişimi yaş aldıkça durulur, yavaşlar, öğrenme zorlaşır.
20 yaşından sonra öğrenmenin zorlaştığı bilinen bir savdır.

zekâyı ölçmek için iq ve benzeri testler yapılmaktadır lakin zekânın ve beynin gizemi, nasıl düşünebildiği hâlâ gizemini koruyan bir konu olduğu için net olarak ölçülmesi galiba imkansızdır.
çünkü tecrübeler de zekâya etki eder.

zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği olarak tanımlanır.

sadece insana verilmiştir bu yüzden ölümden sonra hesap vermesi istenen tek canlı yine insandan başkası değildir.