zina

dindar çevreler zoofili, pedofili ve oğlancılığı zina olarak saymaz. zina sadece kadın ile yapılan ilişkidir. halk arasındaki genel kanı budur. dolayısıyla hayatlarındaki tek manevi yaptırım ve engelleyici unsur din olan insanlar bu üç çarpık ilişki konusunda denetim hissetmezler

haftasonularının vazgeçilmezidir. özellikle kıyı bölgelerinde, sıcak yaz günlerinde ve iç bölgelerde bahar aylarında tercih edilir. en yaygını göz zinasıdır.

en favori günahlarımdan biridir. hem hukuken hem de dinen zina eyliyoruz.

bana göre bu zina denen şeyin levelleri olmalı... her levelin günahı farklı olmalı.
level 0: erkek bekar, kadın hayat kadını. ov
level 1: kadında, erkekte bekar ama evli değiller. ovv
level 2: erkek evli kadın bekar. ovvvvv
level 3: kadın evli erkek bekar ovvvvvvvvvvvvvvvv
level 4: her ikisi de evli ovvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
level 5: her ikisi de evli ve çocuklu owwwwwwwwwww
yani mantıken hepsine aynı günah yazılmamalı dimi tanrım?

2 ve 3 e itiraz geleceğini tahmin etmiştim ama işin içinde başkasından hamile kalmak gibi bir çetrefilli olay var, 3 ün daha günah olması ondandır.

#2227862


ayrımcılığın batsın sevgili kelenderis, eşitliği savunanları üzdün şu an.

"ali olmasaydı ömer helak olurdu!"

hz. ömer'e ait olduğu iddia edilen bu söylemin hikayesi bu konu ile alakalıdır.

hz. ömer'in hilafeti döneminde, biri kadın olmak üzere 5 kişi halifenin huzuruna çıkarılır. hz. ömer, bu beş kişinin zina yaptığına dair görgü tanıklarını dinledikten sonra, bu beş kişinin zani olmasının sabit olması hasebiyle onların boynunun vurulmasını emreder.

bu olayın akabinde bu durumda hüküm vermesi için hz. ali'ye danışılması için itirazlar yükselince, hz. ömer, hz. ali'nin hüküm vermesini kabul eder. hz. ali, bu olayın görgü tanıkları ve olayın faillerini dinledikten sonra bu beş zani hakkında hükmünü açıklar;

zani kadın ve onunla beraber medine'ye gelen kişinin boynunun vurulmasını,
zanilerden birinin recm* edilmesini,
zanilerden birinin had* cezası ile cezalandırılmasını,
zanilerden birinin de, 50 kırbaç ile cezalandırılmasını emreder.

bu hükmün akabinde hz. ömer, hz. ali'ye hükmünün sebebini sorar. hz. ali şöyle cevap verir.

"boynu vurulan kadın ve erkek zina yaptırmak için medine'ye gelen hayat kadını ve hayat kadınının arkadaşıydı. recm cezası ile öldürülen kişi evliydi. yüz kırbaç ceza alan kişi bekardı. elli kırbaç ceza alan kişi ise akli dengesi yerinde olmayan biriydi."

bu hükmün üzerine hz. ömer, yukarıda zikredilen "ali olmasaydı ömer helak olurdu." sözünü söyler.

zina, toplumu fesada uğratan bir yıkım aracıdır. hükmü; islami ölçüde durum ve koşullar göz önünde bulundurularak verilir. zina suçu işleyen zaninin cezası, toplum şahit tutularak icra edilir ki; hem topluma ders niteliği taşısın, hemde zinaya meyyal olan kişilere gözdağı olsun.

zina, ırkın ve nesebin bozulmasına sebep olan bir fesattır. cezası da, bu toplumsal yıkıma verdiği hasara göre verilir.

evlilik birliği dışında kadın ve erkeğin gayr-ı meşru cinsel ilişkide bulunmasıdır. büyük günahlardandır. bu büyük günahın dünyevî cezası kur'ân- kerîm'de nûr sûresi 2. âyetinde şöyle açıklanmıştır:

''zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, allah'ın dini konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. mü'minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.''

anlaşılacağı üzere, zinâ eyleminin cezası kadın ve erkek için yüz kere değnekle vurulmasından ibârettir. ancak, ehl-i sünnet takipçisi olduklarını söyleyen bir kısım âlimler, bu cezanın bekâr kadın ve erkek için geçerli olduğunu, evli erkek ve evli kadının zinâsı hâlinde hz. peygamber'in (allah'ın salât ve selâmı o'nun ve ehl-i beytinin üzerine olsun.) sahih olduğu belirtilen hadislerine göre recm cezası, yâni taşlayarak öldürme cezası ile tecziye edilmeleri gerektiğini belirtirler. dolayısıyla, aslında evli kadın ve evli erkeğin zinâsını recm ile cezalandıran hadisçi bir yaklaşımdan söz etmek mümkündür. halbuki bu cezanın kur'ân'da bir karşılığı olmadığı gibi açıkça kur'ân hükümlerine de aykırı yönü bulunmaktadır. şöyle ki;

câriyelerle evlenme şartları düzenlenen nisâ sûresi'nin 25. âyetindeki; ''.....evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır.'' hükmüyle, câriyelerin zinâ suçunu işlemeleri hâlinde nûr sûresi'nde beyân edilen yüz değnek cezasının yarısının tatbik edilmesi emredilir. nûr sûresi'nin ilgili âyetinde yüz değnek vurulacak kadın ve erkeğin evli ya da bekâr olmasına bakılmaz, böyle bir ayrım yapılmaz. nisâ sûresi'nde belirtilen ''hür kadınlar'', kur'ân'da ''muhsanât'' şeklinde tâbir edilir ki, bu ''muhsanât'', ''korunmuş kadınlar'' olarak anlaşılır. yâni, âyette hem bekâr ve iffetli hem de evli kadınlardan söz edilmektedir. ''korunmuş kadınlar'' sıfatı, her ikisini de kapsamaktadır. ''muhsanât, burada sadece bekâr kadınları içine alıyor.'' denilemez. şâyet, kur'ân'da da evli kadınların zinâsına recm cezası öngörülseydi, nisâ sûresi 25. âyette, ''câriyenin zinâsına, hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir.'' denilmezdi. zira, ölüm cezası, bölünebilir bir ceza değildir.

bundan başka, hukuk fakültesi öğrencileri ya da mezunları, mevzuâtın hiyerarşik düzlemi içinde ortaya çıkan, anayasa, kanun, kanun hükmünde kararnâme, tüzük, yönetmelik, yönerge şeklindeki sıralamada, anayasa'da olmayan bir düzenlemenin, anayasa'ya aykırı şekilde kanunda bulunamayacağını, kanunda olmayan bir cezanın, tüzük veya yönetmelikte karşınıza çıkmayacağını bilirler. halbuki, hadisçi yaklaşıma göre, islâm'ın en önemli ve biricik ilâhî kaynağı olan kur'ân-ı kerîm'de bir suç için düzenlenmiş daha hafif bir ceza varken, kur'ân'ın sâir hükümlerine aykırı şekilde ve daha ağır bir ceza, kaynağını hadisten aldığı iddia edilerek fıkıhta yer bulabiliyor.

ben, zinâ suçu için evliye ayrı, bekâra ayrı ceza yorumunu doğru bulmuyorum. halbuki, kendilerini ''fırka-i nâciye'' nin efrâdından görüp bilenlerin, kur'ân ahkâmını ikincil plana itip, hz.peygamber'e ait olup olmadığı müphem, kesinliği tartışmalı hadislerle böyle bir konu hakkında, yaşam hakkını ihlâl edici, sonuçları bireysel ve toplumsal anlamda çok ağır olan ''recm'' cezasını savunmaları, üstelik bunu savunmayanları, ''hadis inkârcısı'' kategorisine sokup tekfir etmeleri, sırât-ı müstakîm'den saptırıcı çok yanlış ve çok tehlikeli bir anlayıştır.

allah, hâşâ, unutkan değildir, ihmalkâr değildir. o (celle celâlühû), kur'ân'da her şeyi apaçık bildirmiştir. allah'ın bir durum için bildirdiği hükmü var iken ondan daha ağır bir hükmü, kullarının dayatması islâmiyetle bağdaşmaz. hadisleri ve sünneti inkâr eden biri değilim. ancak, hadisleri ve sünnet olduğu belirtilen tatbikâtı, kur'ân'ın ölçüsüne vurduktan sonra, kur'ân'la açık bir çelişki içermediği hâlde kabul eder, uygularım. kur'ân'a aykırı bir islâm yorumu, ister ''ehl-i sünnet ve'l cemaat'' markasını kullansın, isterse başka bir itikad ya da mezhep tabelasını kullansın, hakikî mü'minin zihninde ve kalbinde asla yer bulmamalıdır.

bunun diğer versiyonu muta nikahıdır. muta nikahlı olunca günah(!) olmuyor.

#2228474
kuran'da recm'in olmadığını savunmuşsunuz. belki kuran'da açık açık "recmedin" diye ayet yoktur ama biz çoğu şeyi kuran'da olmasa da sünnete bakarak yaparız. mesela namaz, oruç, hac, zekât gibi temel islamî hükümlerin tamamlanması sünnete bırakıldığı gibi, zina suçunun önemli bir bölümü olan recm de sünnete bırakılmıştır.

böyle çok ağır bir cezanın sünnetle tespit edilmesi, diğer bir -çok hükümlerde olduğu gibi- sünnetin dindeki önemi ve teşriin ikinci kaynağı olduğunu ümmete ders vermeye yönelik olabilir.

kaldı ki zina büyük ve iğrenç bir günahtır. onun cezası da ağır olacaktır muhakkak. insanlar zina için belki 100 değneği göze alacaklardır ama ölümü göze almaları beklenemez. son olarak:

buhari ve ibn hanbel’in rivayet ettiği hadis rivayetine göre, hz. ali (ra) evli bir kadını zina suçundan dolayı perşembe günü yüz değnek vurmuş, cuma gününde de recm etmiştir. ve konuyu açıklamak için de:

kırbaçı allah’ın kitabı ile, recmi de resulullah’ın sünneti ile yerine getirdim.” demiştir.(bk. tuhfetu’l-ahvezi, 4/583).

- recim cezasının hz. peygamber (asm) ve raşit halifeler devrinde tatbik edildiğine dair sahabe ve ümmetin diğer alimleri arasında müttefekun aleyh bir mesele olduğu hususu ilgili bütün tefsir ve hadis kaynaklarında yer almaktadır.

-alıntı-

öncelikle terbiyeye davet ediyorum sonra da güzel ahlaka..
sizin iki dakikalık zevkiniz için bu zihniyettekilerin ulu orta fingirdeşmesini oynaşmasını normalleştirecek değiliz.

grup yapmış biriyle evlenirim hatta evlendikten sonra da grup yapmasına ses çıkarmam diyorsan sıkıntı yok devammmm.

en zevkli günahtır. günaha girdiğine değer .

caiz değil..

selma ve doğa ile.

şey pardon

selam ve dua ile..

10 emire uymaya çalışan bir adamım.
günah işliyor muyum evet!

ama en azından tanrıya yüzüm veya mazaretim olduğu zamanlara sığdırmaya çalışiyorum
önüme gelenle yatma şansim varken yapmıyorum mesela.
her sokakta gördüğüm bir kadını yürüyen bir vajina olarak görmüyorum.

farz edin ki benim bu şekilde yaşamamı isteyen bir babam var;
ona mahçup olmadan yaşamaya çalışıyorum. ve evet benim de bir çüküm var kalkan!

eğer tanımını "evli olan bir kimsenin başka bir kimse ile ilişki yaşaması" şeklinde yaparsak modern hukukta da suç olmasını destekleyeceğim eylem. zaten bekar insanın ne yaptığını* bilemezsin, düşünce suçu gibi bir şey oluyor bekar insanı zinadan dolayı yargılamak.

gayrimesru cinsel iliski demektir.

yani nikah akdi olmadan biriyle fanfinifinfon yapma. boyle durumlarda,
1. 4 tane erkek, ergenlige ermis, akil hastasi olmayan, musluman, sahitligi gecerli sayilan, adil sahit varsa,
2. bu sahitler erkekle kadinin iliskisini, 4'u de "kilicin kinina girdigi gibi" net gormusse(yatakta basmak falan sayilmiyor), o zaman cezasi 100 sopa cezasidir.

nikah akdi varsa, ve kadin, kocasi disinda, veya koca, karisi disinda biriyle cinsel iliskiye girerse, ustteki sartlar da gerceklesirse(ama hanefilere gore kocanin sahitligi sayilmaz), o zaman zina yapan taraf recmedilerek, yani taslanarak idam edilir.