günaydın sözlük.
şöyle tembel olacağım, böyle tembel olacağım,
hiç bir şey yapmama lüksüne maruz kalacağım bir gün olsun diye umuyorum.
sizde kafanıza göre takılın.
üniversitede bir hocamız vardı
tatilden sonra insana adaptasyon tatili verilmesi gerekir derdi
modum tam o mod.
o nazlı böcek hocamız gibiyim
25 yıl kadına gülüp, bir 25 yıl sonra kadını anladım.
kimseyi gülmemek lazım.
devamını gör...

"medeniyet" denen kavramdan rahatsız olan bir anlayıştır. "milli marş" değil "ümmi" bir marştır. 11 kıtanın hiç birinde "türk" kelimesi geçmez, hangi millete yazıldığı belli değildir, yani, al bunu endonezya'ya ver onlara da uyar. çünkü içinde din iman geçer sadece.
devamını gör...

iyk... saf aktroll. hiç sevmem.
(bkz: aktroll)
devamını gör...

irem candar - bilmezdim
cihan mürtezaoğlu-ceylan ertem - bana sor
ferdi tayfur - bende unuturum
zara - hasretinle yandı gönlüm
elif kaya - bir bilebilsen
sevda karababa - annem gibi
sevda karababa - olmasa mektubun
sevda karababa - yardımına ihtiyacım var
tan taşçı - yüz yılda bir olur
tan taşçı - yalan
cevher - yalan (tan taşçı)
adele - hello
yasmin levy - me voy
(bu şarkıda ciğer bitti zaten)
devamını gör...

başlıkta tek tanım görmemle beni dumur etmiştir. jazz müziğin güler yüzlü babasıdır kendileri. ırkçılığın hat safhada olduğu ve kendisine de uygulandığı dönemlerde what a wonderful world diyebilmiştir. jazz gibi bir gayya kuyusunda sesi her şekli alabilir.
devamını gör...

pek olanaklı görünmese de sinir ve stresi en az düzeye indirmek kesinlikle kişinin kendi elindedir. bazı şeylerin kontrolü bize aittir. bazı şeylerin ise değil. bir gerçek ki yaşanan stres çoğunlukla kontrolümüzün dışındaki olaylardan kaynaklanmaktadır.

irademize bağlı olan şeyleri değiştirebildiğimiz için onlarla huzursuz olmamız bir zayıflıktır. bağlı olmayanlardan dolayı huzursuz olmak ise anlamsızdır. çünkü irademiz dışındadır. şikayet etmeden olgunlukla kabullenmek ise en akıllıcadır.
size hiç görmediğim öğretmenim olan güzel epiktetos'dan güzel bir alıntı bırakıyorum.

dünyada olup biten şeylerin bir kısmı bizim elimizdedir, bir kısmı da elimizde değildir. elimizde olanlar fikirlerimiz, yaşayışımız, arzularımız, eğilimlerimiz, nefretlerimiz bir kelimeyle bütün hareketlerimizdir. elimizde olmayanlar; eşya, mülk, şöhret, mevki gibi şeylerdir. elimizde olanlar tabiatları gereği özgürdürler, hiçbir şey onları durduramadığı gibi onlara engel de olamaz. elimizde olmayanlar ise zayıf, boyunduruk altında, binlerce engel ve terslik içinde olup bütün bütün bize aykırıdırlar. o halde hatırla ki tabiatları icabı esir olanları hür ve sana bağlı zannediyorsan her adımda engellere rastlayacak, kırılacak ve tanrı'dan da, insanlardan da şikayet edeceksin. buna karşılık, sen senin olanı benimser ve başkasının olanı da başkasının iradesinde sayarsan, o zaman kimse sana istemediğini yaptıramadığı gibi, istediğini de yapmana engel olamaz.
kaynak
devamını gör...

doğa üstü mü bilmem ama hala bende veya beraber bu olayı yaşadığım kişilerde cevabı yok.
üniversite 2. sınıf öğrencisiyim o zamanlar. her pazartesi ilk ders olan (adını unuttum) doğa ve bitki bilimi dersine arkadaşım ve ben hep geç kalıyoruz. hoca da derse bir dk bile geç gelen öğrencileri almıyor. arkadaşımla sınırdayız bir ders daha giremezsek dersi alttan alacağız. tabi ki geç kaldık, normalde sınıfa girer yok yazılsak dahi dersi dinlerdik ama bu sefer girmeyelim de çıkışta hocanın odasına gidelim yalvaralım falan diyoruz. ders bitti hoca odasına gitti bizde fıtı fıtı sessizce arkasından. cesaretimizi topladık girdik içeri. hoca bizi gördü "gel bahar , ne yaptın sınıfta sorduğun sorunun cevabını anlamadın mı yoksa " dedi. arkadaşım hemen "iyi de hocam biz sınıfta değildik ki" dedi. küçük bir şoktan sonra hocamız" sen yoktun zaten o vardı" dedi. hatta ders boyunca konuşmuşuz not almışım bide adam benim sınıfta olduğuma inandırmak için yoklama kağıdını gösterdi. evet imzalamışım. tamam imzamı sağolsunlar arkadaşlar bazen atardı da. beni olmadığım sınıfta nasıl gördü konuştu anlamıyorum. işin kötü tarafı arkadaşlarımda hocayı onayladılar. onlarda benim sınıfta olduğumu iddia ediyorlar. ama ben sınıfta değildim ki bir sürü şahidim var.
devamını gör...

eve gitmek için zil çaldığı anda sanki depremden yangından kaçarcasına fırlayan çocuklar.
devamını gör...

burada bir tek kürtçe şarkı paylaştığımızda kürtçü diye linç yiyoruz. ülkemizde defalarca kürtçe konuştuğu için öldürülen insanlar olur. kürtçe konuştuğu için işlerinden atılan insanlar. kürtçe bir çok açıdan hâlâ fiiliyatta yasaktır.

biz bu insan hakları ihlallerinden, kürtçe aşık olmamıza kadar hallerimizde kürtçü ilan ediliriz.
aranızdaki bağzı ilericiler bile bize milliyetçiliğin zararları hakkında nutuk atar.

ama türkçülüğün günü bile varmış. vayy bee.
devamını gör...

belirsiz, yaşanmamış, yarım kalmış, bitmiş aşkların şarkısıdır. zamanında bir sözlükte tanışılmış bir hanımefendi tarafından atılmış olup hala aynı duygularla dinlenilmektedir...**

sözleri şöyle;

it might not be the right time
i might not be the right one
but there's something about us i want to say
cause there's something between us anyway

i might not be the right one
it might not be the right time
but there's something about us i've got to do
some kind of secret i will share with you

i need you more than anything in my life
i want you more than anything in my life
i'll miss you more than anyone in my life
i love you more than anyone in my life.
devamını gör...

komşumdan nefret ediyorum.
devamını gör...

jokerin kafasına kendi kafamı montajladim. bana işten çıkıp eve gittiğim cuma günlerini hatırlatıyor.
devamını gör...

bu semtin ünlü camisinde ray-ban marka güneş gözlüğü sponsorluğunda cenaze kaldırılır. vefat edenin siyah beyaz vesikalık fotokopisi sol yakalara tutuşturulur. hermes marka eşarp ve koleston 8 ya da koleston 9 denilen sosyete sarısı da bunlara eşlik eder.
devamını gör...

an itibarıyla filtreleri bastığım kendi fotoğrafımı koyarak bütün iticilikleri üstüme toplamış bulunmaktayım.
vatana millete hayırlı olsun. hayırlı cumalar.
not: kızlar dikkat etsin kaygan zemindir, düşebilirler.
devamını gör...

şebnem ferah'in 1996 yilinda yayinladigi kadın albumundeki gerek sozleri, gerek klibiyle en karanlik sarkisi.
asla eskimez; isyan ettirir, sarki icindeki cigliklar ilk dinleyis gibi etkiler her seferinde.

--- alıntı ---
mezarlar bile kusmus, kadinca olene
--- alıntı ---

girdap
devamını gör...

çalacak şarkımı, merdumkaptan nickli yazara hediye ediyorum.
çok tatlı, çok yardımsever, çok ilgili çünkü.
devamını gör...

gayet olağan bir şeydir.

şöyle ki, bu durumun olağandışı olduğunu kabul etmek, birincisi yazarın halet-i ruhiyesini karakterle özdeşleştirmeye, ikincisi, de sade, bataille, anais nin ve masoch gibi büyük yazarların kitaplarının engellenmesine, ortadan kaldırılmasına, sansürlenmesine yol açar. tecavüz her koşulda suçtur ve asla savunulamaz, ancak edebiyatın hayatta mevcut olan kötülükleri dile getirmesi engellendiği vakit, o kötülüklerin mevcudiyetini dünyaya anlatacak kişi sayısını da azaltırsınız.

yazar ve psikolog, gözlemcilik payesinde bir araya gelen iki farklı kişidir, ancak ikisi de bugüne kadar tahlilin sorumluluğunu omuzlarının üzerine yüklemişlerdir. yazarı bu görevinden, isteğinden alıkoymanın, tecavüz suçunu işleyen kişiyi psikanalize tabi tutan ruh doktorunun çalışmalarını yayınlamasından beri bırakmaktan çok bir farkı yoktur.
devamını gör...

hayatında hiç portakallı pekin ördeği yememiş biri bu lezzeti özler mi sorusuna benzerlik içeren soru. tatmadığımız duyguyu göstermemiz zor. arabaya benzin katmazsak araba gidebilir mi? bir bireyin de yakıtı sevilmek iken bu birey nasıl yol alıcak? haliyle önce sevilmesi gerekir.
devamını gör...

bu satırları yazmadan önce deist bir kişi olduğumu belirtmek isterim. kur'an belâgat ilminin en güzel örneklerinden birisidir. bir çobanın belâgata uygun kelimeler bulması ve bu kelimeleri özenle seçmesi imkansızdır. belâgat ilmi ile bir kitap yazmak için 5 tane prof gelse bu kadar başarılı bir çalışma ortaya koyamaz. ha eklemeler olmuştur, olmamıştır onu bilemem ama hakikat şu ki o devirde böylesine bir âlim var mıdır bunu sorgulamak gerek. bilmeyenler için belâgat ilmi kelimelerin doğru ve dilbilgisi kurallarına uygun kullanılmasının genel adıdır. yani cehennemden bahsederken kalın kelimeleri (ayın, kaf, ha, lam gibi) kullanmaktır. yine cennetten ve iyilikten bahsederken de ince kelimeleri kullanmaktır. tabi bununla da kalmaz, gramer bilgisinin de mükemmel derecede iyi olması gerekir. işte bu bakımdan incelendiğinde kur'an kusursuzdur. bir çobanın bunu yapması mantıklı ve akla uygun gelmiyor. muhammed'in bu kadar bilgili olduğunu zannetmiyorum.

edit: arapça ve belâgat hakkında bir halt bilmeyen veledlerin bu entry altına üşüştüğü başlık. bir tanesi de bana truva atı demiş, iyi güldüm. sen önce -da, -de nasıl yazılır onu öğren. kur'an belâgatın en güzel örneğidir bunu inkar eden ya kördür ya da cahildir. cahillere verebileceğim tek cevap budur. biraz objektif olun, kendi düşünceni haklı çıkarmak için saçmalamana gerek yok. ben olduğu gibi korunmuş veya korunmamış demiyorum zaten. önce okuduğunuzu anlayın...
devamını gör...

keşke herkes bu kadar basit bir olayı anlayabilse ve olayı saçma sapan yerlere çekmese diye katıldığım başlık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim