az önce havaya silah sıkıldı. ne yaşadı bunu yapacak kadar. sevin yine sevin ama düzgün sevin.
devamını gör...

hayatta kalmak için bir işe ihtiyaç duyar çoğu insan. bir meslek sahibi olmak ve oradan kazandığı para ile hayatını idame ettirmek zorundadır. bütün mesleklerin zorlukları vardır ve her meslek erbabı kendi mesleğinin en zoru olduğunu iddia etmekten geri durmaz.

sahip olduğum mesleğin çok zor olduğunu, büyük bir sorumluluk gerektirdiğini düşünsem de benimkinden daha zor meslekler olduğu konusunda kimseye haksızlık edemem. hem de zorluğu tartışılmaz meslekler. ancak bir tanesi var ki hiçbir meslek meşakkati konusunda yanına bile yaklaşamaz. büyük uğraşlar sonucu yazdığım bu girizgahla bu mesleği merak etmenizi sağladığımı umuyorum. aksi bir durum söz konusuysa nezaket kurallarına uyma gerekliliğini hatırlatırım. önceden tahmin edenlere ise söyleyecek lafım yok.
efendim tarihteki en zor meslek “roman kahramanlığı”dır çünkü zordur. bir roman kahramanı okuyucuyla arasında bir bağ kurmak zorundadır. başında ilginç olaylar geçmesi gerekir. özel hayatı, en ince ayrıntısına kadar gözler önüne serilir. banyoda, tuvalette bile yalnız kalamaz. okuyucu, kahramanın hayatını kahramandan daha iyi bilir hatta. roman kahramanlığı en zor meslektir ve ben de bu mesleğin en önemli icracılarını buldum ve onlarla iligili bu yazıyı sözlükle paylaşmaya karar verdim.

ilk meslek erbabımız anayurt otelinde resepsiyonda bizi karşılayan zebercet. zebercet roman kahramanlığı konusunda en ağır işçilerden biridir. zira onunla ilgili bildiğimiz bazı konular gerçekten onu mahremine yapılan bir saldırı sayılabilir kolaylıkla. “gecikmeli ankara treni ile gelen kadın”ı bekleyişi aslında bizim bilmememiz gereken bir olaydır, hele ki o kadınla ilgili düşündükleri. bir resepsiyonda geçen hayatı ve yaiadığı aşk onda saklı kalmalıdır ama biz meraklı gözlerle onu izler ve mesleğini bir kat daha zorlaştırırız. zaten çok da dayanamaz zavallıcık bu duruma. sahi zebercet’in bıyığı var mıydı?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

her işe burnunu soktuğu için, hayatına burnumuzu sokmaktan çekinmeyeceğimiz bir meslek sahibi var: ignatius. bir dahi olduğu için çevresinde oluşan “alıklar birliği”ni bir türlü uzaklaştıramayan kahramanımızın annesi ile olan ilişkisine ona görünmeden göz atmak bize yanlış gelmez. çünkü ignatius becerememiş de olsa işçilerin işlerine el atmış, çalıştığı şirket adına yaptığı ve yapmaması gereken yazışmalarla işleri çığrından çıkarmıştır. sosisli satma işinde ondan aldığımız ticari tüyoları günlük yaşamımıozda oldukça fazla işe yaramıştır. tembelliği ile bize oblomov’u hatırlatan ignatius’un oblomov’dan daha eğlenceli bir karakter olduğu konusunda -emin olmasam da- görüş beyan etmek isterim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

en ağır işçilerden biri ise josef k. ‘dır. josef k. hakkında açılan “dava” konusunda elinden geleni yapar görünen ancak aslında hiçbir şey yapmayan bir kahramandır ki onun hayatını gözlemekten duyacağımız sıkıntı, onun hayat karşısındak pes etmişliği sayesinde azalır. infazına kadar geçen zaman zarfında, sanki suçunu peşinen kabul etmiş olan josef k. sizi sinir buhranlarına sevk edebilecek bir kahraman olsa da onu sevmekten ve ona üzülmekten kendinizi alıkoyamazsınız. bazen onu bu kadar açgözlü bir şekilde izlediğim için kendini savunma gereği duymadığı fikrine kapılmıyor değilim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tutunamayanlar”dan biri olan ve entellektüelliği su götürür olan turgut özben ise bir başka nev-i şahsına münhasır kahramadır. onun işe diğerlerine göre daha hafiftir, zira o sağdan soldan topladığı bilgi parçalarını yerli yerinde kullanarak kendini bir aydın olarak göstermeyi başarabilmiştir. ayrıca onu izlemekten çekinmemiz için bir neden yoktur zira kendisi arkadaşı hakkında yaptığı araştırma ile zaten gün yüzüne çıkmayı amaçlamıştır diye düşünebiliriz. yine de selim ışık gibi bir arkadaşı kaybetmiş olması, onun da zor bir iş altında olduğunun şaşmaz bir kanıtıdır.

atlas silkindi”ğinde orada bulunan ve bu işi organize eden adam olan john galt ise diğerlerinden oldukça şanslı zira john galt göz alacak kadar yakışıklı, hayranlık duyulacak kadar zeki ve önünde eğilinecek kadar başarılı bir adam. onu izleyip izlemememiz onu sorunu değil. zira o bizden hep daha yukarılarda ve biz ona ne kadar bakarsak bakalım, o bizi görmeyecek. dagny taggart ile bir tünelde yaşadığı cinsel deneyime tanıklık etmiş olamamız bile onun umrunda olmayacak. o elinde üzerinde dolar işareti taşıyan sigarası ile bize üstten bakar bir tavırla gülümsüyor olacak. john galt kim ki?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ve daha birçok meslek erbabı daha… bu ağır işçiler hakkında yapacağım araştırmalar devam edecektir. kendileriyle yakından ilgilendiğimi bilmeleri ve hayatlarını ve işlerini ona göre sürdürmeleri herhalde hepimizi mutlu edecektir.
devamını gör...

ne iyi ne kötü anlamda hayatınıza hiçbir katkısı ve zararı bulunmayan, iyi olma ile kötü olma arasında nötr olma anlamına gelen atasözü.
devamını gör...

kadın, insan dişisi. kız, insan dişisinin çocuk olanı. kız diye bir cinsiyet yoktur, kadın vardır. kız, kişinin cinsellik yaşayıp yaşamadığını değil, çocuk olup olmadığını belirtir.
devamını gör...

dikey (y) eksenli kamera hareketi. basitçe bir tripod üzerindeki kameranın sabit bir düzlemde aşağı veya yukarı hareketidir. kamera sabittir, eğimi değişir.

(bkz: pan) (bkz: dolly)
devamını gör...

entelliğe meylediyormuşsunuz.. etmeyin.

bir gece evinizin kapısı kırılarak little devil lucifer içeri girer. tavsiye etmiyorum.

enteller dolaylı yollardan kızlara yazılıyor burada "merhaba tanışalım mı" demek isteyen bir entel, konuya rönesans'da sanattan girer, iran sinemasının dünyada kazandığı kimlikten çıkar.

kimse onu sallamayınca, herkese asılan abazan yazarlar diye trollere saldırıya geçer.

entellik ruh kanseridir. entellik ucuz migros viskisidir. özenmeyelim kardeşlerim.

yayalım bunu.
devamını gör...

(bkz: sözlük yazarları buna hazır değil)
devamını gör...

bir nesil çok iyi bilir,salçalı ekmeği çocukluğumuzun en favori atıştırmalığıdır.
devamını gör...

italyanca'da ''zümrüt'' anlamına gelen efsanevi bir çiçektir, gerçi bazıları bu çiçeğin gerçek olduğunu savunur fakat yine de yetiştirilmesi mümkün olmadığından şu an mevcut değildir. o kadar anlamlı ve yüreklere dokunan bir hikayesi var ki, sözlüğe aktarmamak yazık olur.

bir gün italya'da bir dükün evlilik dışı bir çocuğu olur. bebeğin annesi çiçekçidir ve doğumda ölür. babasıyla bir başına kalan çocuğu üvey annesi öldürmeye çalıştığından dük onu uzak bir yere yollar

söylentilere göre çocuk büyüdüğünde kendini bir kaleye kapatır ve maske takar çünkü kendisini çok çirkin bulur. hem yapayalnız hem de kendini çirkin bulduğundan kalbini kimseye açamaz fakat bahçesinde özenle çiçekler yetiştirir, tıpkı annesi gibi.

bir gün, yoksul bir kız, duvarı aşıp adamın birkaç çiçeğini alıp kaçar. tabii bizim maskeli çocuk buna çok sinirlenir. o, bu kadar özenle çiçek yetiştirirken bu kız da kim oluyordur? bundan sonra çiçeklerinin yanı başında kalıp bekçilik yapmaya karar verir fakat kısacık uykuya daldığı bir anda kız tekrar belirip çiçeklerini çalıp kaçar. adam merak etmeye başlar, kimdir o, neden çiçeklerini çalıyordur? bu düşünceler eşliğinde artık farkında olmadan her gece kızı beklemeye başlar ve yine kızın geldiği bir gece pelerin giyip onu takip etmeye başlar. takibi sonucu kasabaya geldiklerinde anlar ki, kız çok fakir olduğundan adamdan çaldığı çiçekleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordur.

adamın içini suçluluk duygusu kaplar. kıza yardım etmek, nasıl çiçek yetiştirildiğini ona öğretmek ister fakat çirkindir, yapamaz. kızın onu gördüğü anda kaçacağından korkar. sırf o yoksul kız için en nadide ve pahalı çiçeği (smeraldo) yetiştirmeye karar verir. bu, kıza olan içtenliğini, samimiyetini göstereceği en güzel yoldur çünkü. çok zor da olsa çiçeği yetiştirmeyi başarır. şimdi tek yapması gereken kızın gelip çiçeği almasını beklemektir fakat günler, aylar geçer ama kız gelmez. adam endişelenir, korkar ve pelerinini takıp kasabaya ona bakmaya gider. gittiğinde kızın öldüğünü öğrenir. acaba, eğer adamın cesareti olsaydı, kendisini gösterseydi ve hislerini itiraf etseydi her şey değişir miydi?

"o günden bugüne smeraldo'nun anlamı; sunulamamış, açıklanamamış samimiyet ve hisler demektir."

bu çiçeği metafor alarak yazılan çok anlamlı bir de şarkı vardır. merak edenler için

türkçe altyazılı hali burada.
ayrıca kaynak.
devamını gör...

eski zamanlarda adi suçlardan suçlu bulunan kişileri cezalandırmak amacıyla kullanılan, küçük t harfine benzer çapraz bir şekilde birbirine tutturulmuş iki tahtadan oluşan düzenek.

suçlu kişi, çarmıha gerilmeden önce kırbaçlanırdı. daha sonra boynuna, işlediği suça ilişkin bilgi veren bir levha asılarak, çarmıha gerileceği yere kadar kendi çarmıhını sırtında taşıması sağlanırdı.

suçlu kişinin kolları iki yana doğru açılır ve kişi el bilekleri ile ayaklarından çarmıha çivilenirdi. kan kaybı kişiyi öldürecek düzeyde olmazdı. kişi, vücudunun ağırlığını kolları ile taşıyamadığı için göğüs kafesinin çökmesi sonucu boğularak ölürdü. eğer suçluya "iyilik yapmak" ve onu hemen öldürmek istenirse, bacak kemikleri kırılarak ölüm çabuklaştırılırdı çünkü bu kemikler kırıldığında vücudun çökmesi daha kısa sürerdi.

bu cezalandırma yöntemi aslında son derece aşağılayıcı bir yöntem olarak kabul edilirdi. çarmıha gerilen kişi tamamen çıplak olurdu. adi suçlar ve devlete isyan edenler için uygulandığından, zaten çarmıha gerilenler halkın gözünden düşmüş kişilerdi. hz. isa'yı cezalandırmak amacıyla böyle bir yöntem de, onu halkın gözünde küçük düşürmek için özellikle seçilmişti. *

aslında hristiyanların, bu cezalandırma şeklinin kişiye yönelik aşağılayıcı içeriği nedeniyle, çarmıh mevzusunu utanç verici olarak kabul ettiği ve çarmıha gerilmeyi temsil eden haç sembolünün birkaç yüzyıl boyunca pek de ortalıkta görünmediği söylenir.
devamını gör...

yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.” diye başlar kitap , daha ilk cümlesinden vurur insanı .
devamını gör...

açın oradan erkin baba kulağımızın pası silinsin... bize de bir gün kader güler güler inşallah.
devamını gör...

günaydın sevgili dostlar, sağlıklı günler.
cuma gelmiş hoş gelmiş. yarın sabah senelik izin başlıyor, umarım her şey yolunda gider.
iyi düşünelim, iyi olsun.
devamını gör...

orijinal adı bartleby, the scrivener: a story of wall street olan eser. hikayenin sonunda keşke herman melville katip karakterimizin davranışlarının sebebini açıklamasaydı dedirtmiştir bana, ucu açık bırakılsaydı daha güçlü bir anlatı olabilirdi. ama tabii ki bu haliyle de bir başyapıttır.
devamını gör...

onun hayatında ki her şeyi bilmeme rağmen benim hayatımda ki hiçbir şeyi bilmediğini fark ettiğim an
devamını gör...

yav bir enry girdim beğeni yok, ikinciyi girdim yine çıt yok. üçüncüyü girdim, dedim uyuyordur gelir. ama geceden beri entry giriyorum sabah oldu insan bir tane beğenir yahu diyerek profiline dalış yaptım ki ban yemiş komünist mandelam. sözlükte canlılık yok gerçekten. neyse günaydın herkese. gitti sekiz saat kaldı kırk saat.
devamını gör...

bütün miyop astigmatlar için işkence olan durum.
devamını gör...

beğenmek, başlıklara tıklamak işkence gibi. 3 saniye bekleyemecek kadar tahammül kalmamış. fakat bu, sözlüğün bugün yavaş olduğunu değiştirmiyor.
devamını gör...

ben de sokaksız köpek istiyorum. ah insanoğlu sanki dünya senin malın. sokağı da sahiplen, ormanı da sahiplen yetmedi uzayı da sahiplen.
devamını gör...

depresyonda olduğunuzun bir belirtisi olabilir. her ağlayamadığınızda bir kere daha içinize atmış oluyorsunuz. bunun sonucunda da dürtü kontrol bozuklukları ortaya çıkabiliyor.
hem bir psikolog yardımı almalı hem de kendinize zaman tanımalısınız.

sizin başınıza gelenler kimsenin suçu değil. sizin suçunuz değil, karşıdakinin suçu da değil. birini suçlamak istediğinizi biliyorum, birini suçlamazsanız kendinizi suçlayacaksınız çünkü. ama hepimiz buna benzer olaylar yaşıyoruz. birilerine suç atmak yerine çözüme ulaşmaya çalışalım. kinlenmek size daha iyi hissettirmeyecek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim