rüyamda turuncu sakallı bir dede kafama sözlük atmıştı. google'dan bunun ne anlama geldiğini araştırırken burayı buldum.
devamını gör...

dün sabaha karşı kendimle konuştum
ben hep kendime çıkan bir yokuştum
yokuşun başında bir düşman vardı
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.

özdemir asaf
devamını gör...

bu zamana kadar nasıl tanım girmem diye kendimi yedim bitirdim şuan. ne zaman ortadan kaybolsam arayıp soran ilk kişi o. ne zaman ufak ya da büyük bir derdim olsa akıl danıştığım ilk kişi yine o. yüce tanrım sanki onu ben akıl danışayım diye yaratmış*
değerli ve pek bir minnoş arkadaşım benim, tanımlarını ayrı seni ayrı seviyorum, hep buralarda ol uzun uzun yıllar yaz olur mu.*
devamını gör...

yorumları ve tanımları başarılı bir arkadaş, son videolarında her ne kadar sponsor reklamlarını videonun tam ortasına uzun uzadıya yerleştirmesi rahatsız edici olsa da o reklama girişleri videoya iyi yediriyor
devamını gör...

doğururdum diye cevap verdiğim başlıktır. evlat bu... insan hiç kendi canına kıyabilir mi?
çocuk yetiştirmek zaten başlı başına bir mücadele. engelli olabilir ancak o da bir insan ve temel hakkımız olan yaşama hakkına sahip. ömrü varsa bu dünya için yaşamalı sonuna kadar. her şeye herkese rağmen bu dünyada var olmaya ben de varım demeye hakkı var gücü yettiğince.
sağlık öyle bir şey ki... ne zaman sahip olacağımız ya da onu ne zaman ne şekilde yitirebileceğimiz hiç belli değil. sağlıklı gözüyle baktığınız yavrunuz da gün gelir o sağlığını kaybedebilir. çocuk yaşta kansere yakalanabilir ya da bir kazada uzvunu yitirebilir. bu dünyada hiç bir şeyin garantisi olmadığı gibi sağlıkla kucağınıza aldığınız bebeğinizin sağlıkla yaşayacağının da bir garantisi yok ne 3 yaşındayken ne de 30 yaşındayken.
yaşadığımız dünya giderek daha da kötüleşiyor. kabul... ancak engelli bireyler için farkındalık yaratmak bizim elimizde. onunda kendini gösterebileceği ortamlar yaratmak, güvende hissedebileceği konfor alanları oluşturmak, onun eğitimine önem vererek bu dünyada yaşayabilmesi için çabalamak... yani bir çocuk nasıl yetiştirilmesi gerekiyorsa aynı şeyleri uygulayarak yetiştirmek. aradaki minicik fark onun biraz daha özel olduğunu bilmek sadece. gerisini sevgi halleder...
devamını gör...

birileri tarafından mutsuz ve değersiz hissettirilmek. anneniz ve babanız sizi birileri üzsün veya kullansın diye dünyaya getirmedi.
devamını gör...

(bkz: ballı)(bkz: sallı) (bkz: pumpul)
kadın isimleri konusunda baya yaratıcı bir sülalem varmış anlaşılan.
devamını gör...

gazozun içine düşen sinek
devamını gör...

bırakın artık bu saçmalığı ya! hiçbir şey şekerin yerini tutmaz, tutamaz!
ya o nutellaya abanacaksın ya da bu diyardan gideceksin!*
devamını gör...

annelik, başlı başına zorken, bir üst düzey olan ergen anneliği, henüz duygusal olgunluğa erişememişseniz, sinir uçlarınıza dokunan durumlara sıklıkla maruz kalmak demektir. çelik gibi bir sabır, sevecen bir kalp, bol empati yapabilme yeteneği gerektirir. aksi takdirde, sinir krizi geçirmek kaçınılmazdır.
aslında, dünya üzerinde yolunu kaybetmiş birine yol göstericilik yapmak demektir çünkü ergen, çocukluk ile yetişkinlik arasında kimlik bulanımı yaşayan biridir. anne ile çocuk arasında ergenlikten önce güvenli ve sağlıklı bir bağ kurulmuşsa aslında ona rehberlik etmek çok heyecan vericidir ama öyle bir bağ kurulmamışsa ergenlik, o bağın kurulabileceği son dönemdir yani tabiri caizse, köprüden önceki son çıkıştır.
uzmanlar, içindeki çocuğa şefkatli, merhametli davranan annelerin, çocuklarına da şefkatli ve merhametli olduğunu belirtiyorlar. şaşırtıcı gelebilir ama içimizdeki çocuk ile kendi çocuğumuz arasında enteresan bir bağ var ve onu iyileştirdikçe çocuklarımızla ilişkimiz de günden güne iyileşiyor. o yüzden, çocuklarımız en azından ergenlikten yetişkinliğe geçmeden içimizdeki çocukla bağ kurmamız, sadece kendimize değil, ergen çocuğumuza karşı görevimizdir.
çoğu anne, ergen evladından şikayet eder ama ben oğlumdan şikayetçi değilim çünkü o, bendeki yaraları bana geri yansıtan bir ayna ve benim kendi yaralarımla onun hayatını mahvetmeye hakkım yok, o yüzden ona şefkat ve merhametle yaklaşıyorum...
devamını gör...

bir tık üstü yatılı olarak kuran kursuna gitmek ve 3 ay orada geçirmektir. şahsımın 2 yaz üst üste yaşayıp lanet getirdiği ve dinden diyanetten tamamen soğuduğu bir gerçektir..velhasıl insanın içinde olacak efendim,olmadımı olmuyor.
devamını gör...

pedler ücretsiz olurdu, regl izni diye bir şey devlet dairelerinde bile uygulanırdı.
devamını gör...

eger bensem hiç çekinmeyin gömülün mesaj butonuna.
not: erkekler hariç. biz de ekmeğimizin peşindeyiz abi.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türkiye'de yaşayan bir türk'ün maksimum taşıdığı türk geni %10 %11.
taşıdığı gene göre ayıralım insanları, sadece türk kanı taşıyanlara türk densin. eee, sonra?
devamını gör...

sözlükte yetkili olmak zordur. sürekli kontrol altında tutman gerekir. neredeyse yazılan her yazıya bakman lazımdır. sürekli çoklu ip kontrolü gerektirir. ve bütün bunlar yetmezmiş gibi mesajla gelen şikayetler de cabası. şu yazar saçımı çekti. şu gaz çıkardı gibi şikayetlerle uğraşmak gerekir.
tabi birde yazarlar tarafından dışlanma söz konusudur. sevmezler sizi. halbuki sadece görevini yapıyorsundur. o başlığı yada o yorumu niye sildin lan diye bir mesajla adrenalin tavan yapar. halbuki sadece görevini yapmıştır.
bunların dışında sözlüğün daha kaliteli hale gelmesini sağlamaya çalışırlar. sürekli fikir üretmek zorundadırlar. daha geniş kitlelere ulaşma çabası da cabasıdır.

kolay gelsin sizlere
devamını gör...

yalnızca cesareti, imkânı, azmi ve enerjisi olan insanların yapabildiğini düşündüğüm bir çeşit avantür.jules verne'in '80 günde devrialem' indeki devri alem kısmı .

oldum olası iki şehir öteye gitmeye dahi mızmızlanmadan yanaşmayan biri olarak bunu başarabilenlere çok saygı duyar ve özenirim. işin ilginç tarafı, tüm imkânlar ve hususiyetlere sahip olsam dahi böyle bir geziye asla kalkışmam zannediyorum.çünkü dünyayı gezmek fikrini bir insan için çekici yapan şeyin yalnızca merak duygusu değil, bu duyguyu tatmin etmenin o insana verebileceği hoşnutluk duygusuna ulaşma arzusu olduğunu düşünürüm.ben ise bu arzuya, bir masa başında yaptığım özenli okumalarla ya da izlediğim videolarla ulaşırım çoğu kez. bazen, okuduğum bir romanda fransa'nın gettolarını oranın bir parçasıymışçasına yaşar,bazen londra çevresinin yağmur sonrası ıslak çimen kokusunu duyumsar, bazen de 150 sene öncesinin soğuk sisli petersburg'unu birebir tahayyül ederim.

ancak bir yeri bilmek, orayı hayal etmek değil; dokunmak, koklamak, görmektir.bunu çok iyi bilirim.bu sebepledir ki, eskiden gezgin hikaye anlatıcıları çokça itibar görür, yaşama ve geldikleri diyarlara dair sırlar ve gizli hakikatler bildikleri düşünülürdü. gerçekten de birbirinden habersiz binlerce yıl geçirmiş bu insanların gözünde öte diyarlar oldukça esrarengizdi.şimdi eskisi kadar gizemli olmadığını düşünüyoruz dünyanın.oysa bu sadece, teknolojinin ve uzak iletişim nimetinin bize verdiği küstah bir bilmişlik duygusundan başka bir şey değil.

dünyayı gezmeyi hiç bir zaman göze alamayacak olmam için iki sebep daha var ki, sanırım bunlardan kurtulmak için tek yol yine dünyayı gezmektir.

değişmeyi bekleyen bildiklerim.
kırılmayı bekleyen ön yargılarım.
devamını gör...

“bir nevi teşekkür etmek, memnuniyet ve minnet” anlamlarına gelen kelimedir.
devamını gör...

tabii tabii en bilinen bilgidir bu, ama darwin'i de ekleyin lütfen onu unutmuşsunuz.
devamını gör...

gezmek (bkz: otostop çekmek), dağcılık ve kamp yapmak, okumak, ahşap malzemeler yapmak.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim