yazarların unutamadığı film replikleri
"seni mavi gökyüzünden daha çok istiyorum."
(bkz: weathering with you)
(bkz: weathering with you)
devamını gör...
banshee
beem sidhe.
iskoç mitolojisinde,ölmek üzere olan kişilerin başında bekleyen,çığlık atıp ağıt yakarak onun kanlı giysilerini ve zırhlarını yıkayan peridir.
iskoç mitolojisinde,ölmek üzere olan kişilerin başında bekleyen,çığlık atıp ağıt yakarak onun kanlı giysilerini ve zırhlarını yıkayan peridir.
devamını gör...
sirke
kimyasal formülü ch3cooh olan maddedir.
işkembe ve kelle paça gibi çorbalarda oldukça güzel gider ama az sıkılması makbuldür.
ayrıca çok kaliteli bir temizlik ürünüdür.
işkembe ve kelle paça gibi çorbalarda oldukça güzel gider ama az sıkılması makbuldür.
ayrıca çok kaliteli bir temizlik ürünüdür.
devamını gör...
kürtaj
adam gibi adamdan olsa o bebek zaten doğurur kadın kişisi.. erkek kişisi baba olmayı haketmiyordur..
devamını gör...
american pie
senaryosu adam herz tarafından yazılan, yönetmenliğini chris & paul weitz'in yaptığı 4 ana ve 4 yan filmden oluşan ilki 1999'da çekilen film serisidir.başrollerinde jason biggs,seann william scott,shannon elizabeth ve how ı met your mother dizisinden de tanıdığımız alyson hannigan paylaşmaktadır. film tipik bir amerikan absürd gençlik komedisi'dir.
en dikkat çeken karakter seann william scott'ın oynadığı stiffler karakteridir,boş zamanlarda gülmek için izlenebilecek fazla bir mesaj beklenmemesi gerekn komedi filmidir diyebiliriz.
en dikkat çeken karakter seann william scott'ın oynadığı stiffler karakteridir,boş zamanlarda gülmek için izlenebilecek fazla bir mesaj beklenmemesi gerekn komedi filmidir diyebiliriz.
devamını gör...
erkeğe en çok yakışan şey
söz verince ve söz söyleyince tutmak için elinden geleni yapmasıdır. şahsen aksini kendime yakıştıramam.
devamını gör...
tutsak köle
tutsak köle, sanatçı john simpson (1782–1847) tarafından resmedilmiş ve ilk kez 1827'de londra'da sergilenen bir portredir. göçeli, taş bir bankta duran ve düşünceli veya kederli bir şekilde yukarı bakan bir adamı göstermektedir.

bileklerindeki prangaya dikkat edecek olursak özgürlüğüne ket vuran kişilerden dolayı üzgün ve bir o kadarda kızgın olduğunu, yardım olarak inandığı tanrıdan medet umduğunu kişisel olarak yorumlamak istiyorum.
konusu, tarihi dönemi ve yaratılış tarzı, sanatçının tabloyu köleliğe karşı bir açıklama olarak tasarladığını gösteriyor.

bileklerindeki prangaya dikkat edecek olursak özgürlüğüne ket vuran kişilerden dolayı üzgün ve bir o kadarda kızgın olduğunu, yardım olarak inandığı tanrıdan medet umduğunu kişisel olarak yorumlamak istiyorum.
konusu, tarihi dönemi ve yaratılış tarzı, sanatçının tabloyu köleliğe karşı bir açıklama olarak tasarladığını gösteriyor.
devamını gör...
lale devri
osmanlı'nın zevküsefa devridir. isim babası ahmet refik altınay'dır. (ilk bahseden yahya kemal olsa da ahmet refik'in aynı adlı eseri sebebiyle kullanılagelmiştir.)
1718 (pasarofça antlaşması) - 1730 (patrona halil isyanı) zamanları arasını kapsar. istanbul ve saray için muhteşem zamanları, anadolu ve halk içinse sancılı bir dönemi simgeler. nitekim bu sebepten bir karşı reaksiyonla son bulmuştur.
1718 (pasarofça antlaşması) - 1730 (patrona halil isyanı) zamanları arasını kapsar. istanbul ve saray için muhteşem zamanları, anadolu ve halk içinse sancılı bir dönemi simgeler. nitekim bu sebepten bir karşı reaksiyonla son bulmuştur.
devamını gör...
çocukken sahip olunan yanlış bakış açıları
etrafta kara çarşaflı birkaç kadın görüp, anneme nedenini sorduğumda; "inançları onu gerektiriyor." cevabıyla allah'ın da kara çarşaflı, tabir-i caizse mordor diyarı'nda yaşayan bir varlık olduğunu kafamda resmetmem. hatta bazen hala aynı şekilde rüyalarıma bile girdiği oluyor. ayrıca o zamanlar mordor diyarı'nı hayal edebilmem bile mucize. yoktu o zamanlar the lord of the rings filan. yani, tabii ki vardı; yıllardır var ama benim ulaşma imkanım yoktu. *
devamını gör...
entry sayısı için alıntıyla tanım giren yazarlar
sık sık alıntı ya da edebi alıntılı tanım giren biri olarak bunu tanım sayısı için değil, kendimi bu yolla ifade etmeyi sevdiğim için tercih ediyorum.
bir fikir söylendikten sonra o fikirle ilgili bir alıntı paylaşılabilir ya da başlığı görünce o başlıkla ilgili bir alıntı akla gelebilir. bunlar sözlüklerde olan normal şeylerdir.
her yazar tanım, takipçi sayısına ya da karma puanına takılmaz, genellemeler düşman başına.*
bir fikir söylendikten sonra o fikirle ilgili bir alıntı paylaşılabilir ya da başlığı görünce o başlıkla ilgili bir alıntı akla gelebilir. bunlar sözlüklerde olan normal şeylerdir.
her yazar tanım, takipçi sayısına ya da karma puanına takılmaz, genellemeler düşman başına.*
devamını gör...
gazoz olma efsane ol
bilinçaltı mesajı, "ağır abiler, cesurlar bu gazozu içer, balonlar değil" olan gazoz reklamı.
devamını gör...
çocuğuna ideolojik isim koymak
normal şartlarda çok zeki ve öngörülü bir insan olan annemin bana ikinci bir isim olarak koyduğu isim tipi.
bilememiş ki ilkokulda ismimden dolayı sınıftan atılacağımı falan.
bana hamileyken tanıştığı bir kızı çok beğenmiş ona benzesin kızım diye onun adını koymuş. benzemiş miyim? tabiki hayır.
bilememiş ki ilkokulda ismimden dolayı sınıftan atılacağımı falan.
bana hamileyken tanıştığı bir kızı çok beğenmiş ona benzesin kızım diye onun adını koymuş. benzemiş miyim? tabiki hayır.
devamını gör...
16 ocak 2021 istanbul kar yağışı
16.40 civarlarında başlayan yağıştır. lapa lapa yağarak doyumsuz bir izleme zevki oluşturmuştur. o kadar güzel ki ders çalışmayı bırakıp cama yapışmış durumdayım.
devamını gör...
2 broke girls
ne yazık ki final yapamadan iptal edilen, michael patrick king ve whitney cummings tarafından yaratılmış bir sit-com dizisidir. 6 sezon, 138 bölümden oluşur. bölümleri yaklaşık 20 dakikadır, yemek yerken bir şeyler izlemek isterseniz çok güzel gidecek dizidir.
aynı zamanda arada bir geri dönüp tekrar tekrar izlediğim dizidir. max'in o umutsuz ama aynı zamanda eğlenceli halleri ve caroline ile aralarındaki kimya diziyi hiç sıkmadan izlettirir.
aynı zamanda arada bir geri dönüp tekrar tekrar izlediğim dizidir. max'in o umutsuz ama aynı zamanda eğlenceli halleri ve caroline ile aralarındaki kimya diziyi hiç sıkmadan izlettirir.
devamını gör...
mandalina soyarken utanan insan
hepiniz mi yaratıcısınız anlamadım ki. adının son harfini atıp nick alan tek saf ben miyim
devamını gör...
heidi
ne çocukluğu denk geldikçe hala izlerim ki
dağları sevdik sayesinde..
dağları sevdik sayesinde..
devamını gör...
şuur
arapça görünen, bilinen anlamında olan 'şar' kökünden türemiş bir kelimedir. farkındalık* anlamında ki arapça kelime hissetmekle ilgilidir. ince duygu, anlayış ve bilgi sahibi olmalarından dolayı bazı insanlara şair denilmesi de aynı kök ile alakalıdır. şair, şuur sahibi anlamındadır.
günümüzde sosyologlar ve psikologlar tarafından, kişilerin kendi şahsiyetlerini, varoluş nedenlerini ve çevresini; algılamasından, kavramasından ve anlamasından sonra bu bilgiler doğrultusunda davranış ve eylemlerde bulunması hali olarak tanımlanır.
şuur kısaca kişinin varlığının farkına vardığı ve bu varlığın neler yapıp yapamayacağı hakkında düşünme sürecine girdiği bir uyanıklık halidir. toplumsal bir olgu olan şuur insanların yaşama biçimlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkar ve kişilerin yaşama biçimini yansıtır.
terminolojide 'bilinç' olarak ifade edilen kelimenin 'şuur'un ne anlamıyla ne de türkçe grameriyle bir alakası yoktur. basitçe bilmek kökünden bilinç diye yeni bir kelime türetip bunu şuur gibi çok geniş kapsamlı bir kavramı ifade etmek için kullanmak yetersiz ve hatalıdır. aynı zamanda nörologlar ve fizyologların ifade ettiği gibi sadece bir 'uyanıklık durumu' olarak ifade etmek de yetersiz olmaktadır. içine uyanıklık halini de alan, kişinin kendi durumu, bilgisi, çevreden gelen informasyonlar ve bunların değerlendirilmesi ile kendi karar ve düşüncelerinden haberdar olması keyfiyeti olup son derece geniş bir ruhi faaliyeti gerektirir.
yıllarca 'bilinç' olmaktan ileriye gidememiş 'şuur', william james'in psikolojiyi şuurluluk halinin incelenmesi bilimi olarak tanımlamasıyla ve freud'un şuurun derinliklerini keşfetmesiyle daha geniş bir anlama hasıl olduğu anlaşılmıştır. freud'a göre şuur 3 seviyeden oluşuyordu;
1- aktif şuurluluk.
2- relatif şuurluluk.
3- tam şuursuzluk.
refleksçiler bütün şuurlu davranışları birer şartlı refleks olarak ileri sürüp, kişinin iradesini reddetmişlerdir. john broadus watson ise uyarılara verilen gelişmiş ve farklılaşmış cevaplar olarak tarif etmiştir. bu iki yaklaşımda şuuru inkar etmektedir ancak insan ve hayvan davranışlarını birbirinden ayırmada şuur'un baş rolde olması bu yaklaşımları geçersiz kılmıştır.
şuur, psikofizyolojik açıdan ele alındığında 3 temel şartın gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
1- uyanıklık.
2- merkezi sinir sisteminin sağlam olması ve dışardan gelen uyarıların beyin tarafınan idrak edilmesi.
3- idrak edilen duyumların kalitelerinin ve değerlerinin belirlenmesi.
bu 3 temel şart gerçekleştiğinde kişi kendisinden ve çevresinden haberdar olur.
alfred fessard* kişilerin şuurlu sayılabilmesi için bu 3 şartın yanında, ' haberdar olduklarından haberdar olma durumu' olarak tanımladığı 4. bir şartın da mecburi olduğunu belirtmiştir.
tekrar edecek olursak şuur, ne tek başına bir 'uyanıklık' durumu ne de basitçe bir 'bilinç' değildir..
günümüzde sosyologlar ve psikologlar tarafından, kişilerin kendi şahsiyetlerini, varoluş nedenlerini ve çevresini; algılamasından, kavramasından ve anlamasından sonra bu bilgiler doğrultusunda davranış ve eylemlerde bulunması hali olarak tanımlanır.
şuur kısaca kişinin varlığının farkına vardığı ve bu varlığın neler yapıp yapamayacağı hakkında düşünme sürecine girdiği bir uyanıklık halidir. toplumsal bir olgu olan şuur insanların yaşama biçimlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkar ve kişilerin yaşama biçimini yansıtır.
terminolojide 'bilinç' olarak ifade edilen kelimenin 'şuur'un ne anlamıyla ne de türkçe grameriyle bir alakası yoktur. basitçe bilmek kökünden bilinç diye yeni bir kelime türetip bunu şuur gibi çok geniş kapsamlı bir kavramı ifade etmek için kullanmak yetersiz ve hatalıdır. aynı zamanda nörologlar ve fizyologların ifade ettiği gibi sadece bir 'uyanıklık durumu' olarak ifade etmek de yetersiz olmaktadır. içine uyanıklık halini de alan, kişinin kendi durumu, bilgisi, çevreden gelen informasyonlar ve bunların değerlendirilmesi ile kendi karar ve düşüncelerinden haberdar olması keyfiyeti olup son derece geniş bir ruhi faaliyeti gerektirir.
yıllarca 'bilinç' olmaktan ileriye gidememiş 'şuur', william james'in psikolojiyi şuurluluk halinin incelenmesi bilimi olarak tanımlamasıyla ve freud'un şuurun derinliklerini keşfetmesiyle daha geniş bir anlama hasıl olduğu anlaşılmıştır. freud'a göre şuur 3 seviyeden oluşuyordu;
1- aktif şuurluluk.
2- relatif şuurluluk.
3- tam şuursuzluk.
refleksçiler bütün şuurlu davranışları birer şartlı refleks olarak ileri sürüp, kişinin iradesini reddetmişlerdir. john broadus watson ise uyarılara verilen gelişmiş ve farklılaşmış cevaplar olarak tarif etmiştir. bu iki yaklaşımda şuuru inkar etmektedir ancak insan ve hayvan davranışlarını birbirinden ayırmada şuur'un baş rolde olması bu yaklaşımları geçersiz kılmıştır.
şuur, psikofizyolojik açıdan ele alındığında 3 temel şartın gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
1- uyanıklık.
2- merkezi sinir sisteminin sağlam olması ve dışardan gelen uyarıların beyin tarafınan idrak edilmesi.
3- idrak edilen duyumların kalitelerinin ve değerlerinin belirlenmesi.
bu 3 temel şart gerçekleştiğinde kişi kendisinden ve çevresinden haberdar olur.
alfred fessard* kişilerin şuurlu sayılabilmesi için bu 3 şartın yanında, ' haberdar olduklarından haberdar olma durumu' olarak tanımladığı 4. bir şartın da mecburi olduğunu belirtmiştir.
tekrar edecek olursak şuur, ne tek başına bir 'uyanıklık' durumu ne de basitçe bir 'bilinç' değildir..
devamını gör...
mutlu bir ilişkinin sırrı
mutlu bireylere sahip olan ilişkidir.
zira mutlu ilişki olmaz. ilişki olur, içindeki bireyler mutlu ya da mutsuz olur. eğer siz hayata güzel bir pencereden bakmıyorsanız ve de kendi kendinize mutlu değilseniz haliyle ilişki esnasında da mutluluğu yaşayamayacaksınızdır.
bir örnek vermek istiyorum kuzenimin 7 yıllık bir ilişkisi vardı. o kadar zaman geçti diye de artık evlenelim diye düşünüyorlardı. ama sürekli bir ayrılıp barışma halindeydiler. ve birlikte (her ne kadar onlar aksini söyleseler de) mutlu değillerdi. yalnızken bizim canımız sıkılıyor deyip her organizasyona bizi de davet ediyorlardı.
kendilerine - birbirlerine tahammülü kalmamış insanlar eğlenmek için medeti, başkalarında arıyordu. şundan bahsetmiyorum grupla daha güzel olan, daha çok eğlenilen aktiviteler de elbette var ama başbaşa olmak istenilmez hale geldiyse bu artık kurtarılamaz bir hal almıştır. bunun eskimekle ilgili olduğunu düşünüyordum. bir gün sordum, ne zamandır böyle? eee biz en başından beri böyleyiz, yanıtını aldım. yani onlar mutlu olmayı bilmedikleri için eksikliğinin de farkında değildi.
kanaatimce birini ayrı kaldığında özlüyorsan, planlarına severek dahil ediyorsan ve de o da bunlara isteyerek dahil oluyorsa işte orada mutlu insanlar ve doğru bir ilişki vardır.
zira mutlu ilişki olmaz. ilişki olur, içindeki bireyler mutlu ya da mutsuz olur. eğer siz hayata güzel bir pencereden bakmıyorsanız ve de kendi kendinize mutlu değilseniz haliyle ilişki esnasında da mutluluğu yaşayamayacaksınızdır.
bir örnek vermek istiyorum kuzenimin 7 yıllık bir ilişkisi vardı. o kadar zaman geçti diye de artık evlenelim diye düşünüyorlardı. ama sürekli bir ayrılıp barışma halindeydiler. ve birlikte (her ne kadar onlar aksini söyleseler de) mutlu değillerdi. yalnızken bizim canımız sıkılıyor deyip her organizasyona bizi de davet ediyorlardı.
kendilerine - birbirlerine tahammülü kalmamış insanlar eğlenmek için medeti, başkalarında arıyordu. şundan bahsetmiyorum grupla daha güzel olan, daha çok eğlenilen aktiviteler de elbette var ama başbaşa olmak istenilmez hale geldiyse bu artık kurtarılamaz bir hal almıştır. bunun eskimekle ilgili olduğunu düşünüyordum. bir gün sordum, ne zamandır böyle? eee biz en başından beri böyleyiz, yanıtını aldım. yani onlar mutlu olmayı bilmedikleri için eksikliğinin de farkında değildi.
kanaatimce birini ayrı kaldığında özlüyorsan, planlarına severek dahil ediyorsan ve de o da bunlara isteyerek dahil oluyorsa işte orada mutlu insanlar ve doğru bir ilişki vardır.
devamını gör...
fatih sultan mehmet
venedikli elçi giacomo de languschi ayrıntılı bir şekilde fatih sultan mehmed tasviri;
hükümdar, büyük türk mehmed, sürekli tetikte olan bir adamdır. yorgunluğa, sıcağa ve soğuğa, açlığa ve susuzluğa dayanabilir, hiç kimseden korkmaz.
artık zamanın değiştiğini ve bir zamanlar batı'nın doğu'ya karşı yürüdüğü gibi, şimdi de kendisinin doğu'dan batı'ya yürüyeceğini söylüyor. şehvete düşkün bir adam değildir. sürekli ayıktır, hiç bir hazzın ya da zevkin esiri olmaz. dünya çoğrafyası ve savaş sanatı kadar şevkle ve zevkle incelediği bir konu yoktur. üstlendiği işi araştırırken basiretlidir. ülkedeki insanları rahatlatmak için çalışır, adalet aşkıyla yanıp tutuşur...
kararlarında olgun ve hoşgörülüdür. sadaka verirken cömerttir ve her işinde hayırseverdir...
mühlenbach'lı birader george'un gözlemi;
hükümdarı gördüm; peşinde yalnız iki kişiyle camiye gidiyordu. camiden saraya giderken kimse peşine takılmaya, yanına yaklaşmaya ya da bizde olduğu gibi "yaşasın kral" tezahüratı yapmaya cesaret edemezdi.
sultanı camide namaz kılarken gördüm. ne bir koltukta ne bir tahtta oturdu, diğer insanlar gibi yere serili halının üzerinde yerini aldı. sultanın kıyafetinde ya da altında onun diğer insanlardan farklı olduğunu belli eden bir işaret yoktu.
onu annesinin cenaze töreninde izledim; bana patişah olduğu söylenmeseydi onu tanımazdım. izin almadan yanına yaklaşmak ya da ona eşlik etmek kesinlikle yasaktır...
hükümdar, büyük türk mehmed, sürekli tetikte olan bir adamdır. yorgunluğa, sıcağa ve soğuğa, açlığa ve susuzluğa dayanabilir, hiç kimseden korkmaz.
artık zamanın değiştiğini ve bir zamanlar batı'nın doğu'ya karşı yürüdüğü gibi, şimdi de kendisinin doğu'dan batı'ya yürüyeceğini söylüyor. şehvete düşkün bir adam değildir. sürekli ayıktır, hiç bir hazzın ya da zevkin esiri olmaz. dünya çoğrafyası ve savaş sanatı kadar şevkle ve zevkle incelediği bir konu yoktur. üstlendiği işi araştırırken basiretlidir. ülkedeki insanları rahatlatmak için çalışır, adalet aşkıyla yanıp tutuşur...
kararlarında olgun ve hoşgörülüdür. sadaka verirken cömerttir ve her işinde hayırseverdir...
mühlenbach'lı birader george'un gözlemi;
hükümdarı gördüm; peşinde yalnız iki kişiyle camiye gidiyordu. camiden saraya giderken kimse peşine takılmaya, yanına yaklaşmaya ya da bizde olduğu gibi "yaşasın kral" tezahüratı yapmaya cesaret edemezdi.
sultanı camide namaz kılarken gördüm. ne bir koltukta ne bir tahtta oturdu, diğer insanlar gibi yere serili halının üzerinde yerini aldı. sultanın kıyafetinde ya da altında onun diğer insanlardan farklı olduğunu belli eden bir işaret yoktu.
onu annesinin cenaze töreninde izledim; bana patişah olduğu söylenmeseydi onu tanımazdım. izin almadan yanına yaklaşmak ya da ona eşlik etmek kesinlikle yasaktır...
devamını gör...
